Başbakan Yıldırım Açıklaması (6)
'(AP'nin Türkiye kararı) Bizim amacımız da zaten gerginliklerin kontrollü bir şekilde normalleştirilmesi ve ileride bu ilişkilerin, siyasetteki bu gerginliğin ticari ilişkilerimize olumsuz yansımaması. Bunun gayreti içindeyiz. Bu konuda da ben karamsar değilim, bunların gelip geçici, birbirimizi daha iyi anlamamaktan kaynaklandığını düşünüyoruz' '(HDP'li milletvekillerinin tutuklanması) Terör örgütünün bir parçası gibi, onun emrinde, hizmetinde bir görüntü vermeye devam ettiler. Beyanlarla olmakla kalmadı, eylemlerle oldu. Türkiye bir hukuk devleti. Bunlar izleniyor, görülüyor, takibi yapılıyor' 'PKK'yı kullanarak, FETÖ'cülerin algı operasyonlarını kullanarak, Türkiye'ye ayar vermeye çalışıyorlar. Bunu bu millet kabul etmez'
Başbakan Binali Yıldırım, Avrupa Parlamentosunun (AP) Türkiye'nin Avrupa Birliği ile sürdürdüğü müzakerelerin geçici olarak dondurulmasını tavsiye eden tasarıyı kabulüne ilişkin, 'Bizim amacımız da zaten gerginliklerin kontrollü bir şekilde normalleştirilmesi ve ileride bu ilişkilerin, siyasetteki bu gerginliğin ticari ilişkilerimize olumsuz yansımaması, bunun gayreti içindeyiz. Bu konuda da ben karamsar değilim, bunların gelip geçici, birbirimizi daha iyi anlamamaktan kaynaklandığını düşünüyoruz.' dedi.
Yıldırım, TRT 1 ve TRT Haber ortak yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Cumhurbaşkanlığı sistemi ve anayasa görüşmeleri konusunda CHP'den farklı sesler geldiğini vurgulayan Yıldırım, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun 'Biz, Başkanlık sistemine zinhar razı değiliz, karşıyız' dediğini anımsattı.
Kılıçdaroğlu'nun OHAL'i de desteklemediğini ama gidip OHAL'in gerekçelerini anlattıklarını belirten Yıldırım, 'Birçok konuda farklı düşünüyoruz ama anlatırız, desteklemesini arzu ederiz ama etmiyorsa da en azından bilgi sahibi olsun. Bu anlamda mutlaka her zaman diyaloğa açığız, görüşmeye, konuşmaya açığız. Biz konuların konuşarak, görüşerek, uzlaşarak çözümünden yanayız.' diye konuştu.
Son günlerde CHP'de gariplikler olduğunu söyleyen Yıldırım, 'Neredeyse 15 Temmuz'un olmadığını, 15 Temmuz'un AK Parti'nin bir senaryosu olduğu gibi, bu kadar ifrata varan düşünce hakim. FETÖ'cülere bir sahip çıkma refleksi, suçluları koruma refleksi, HDP ile bir araya gelip nümayişler yapma, sokak hareketlerini teşvik etme...' ifadelerini kullandı.
Başbakan Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü:
'Diyor ki 'Benim istediğim olmazsa, demokrasi olmaz. Siz ikiniz, iki parti mutabık kalsanız da yapamazsınız. Biz bunu fiziki olarak engelleriz.' Öyle bir şey yok. Bu demokrasiyi içselleştirmemek demektir. Kılıçdaroğlu'na şunu teklif ettim, 'Peki parlamenter sistem mi istiyorsunuz?', buyrun siz de teklifinizi getirin, hepsini onaylayalım. İkisini de onaylayalım milletin önüne koyalım, millet sizin teklifinize olur derse 'eyvallah', bizimkine derse o zaman siz de buna rıza gösterin.'
Vatandaş olarak, ana muhalefet partisinin sorumluluklarını bilerek siyaset yapmasını istediklerini söyleyen Yıldırım, demokratik sınırlar içerisinde her türlü tepkinin, memnuniyetsizliğin gösterilmesine, hoşnutsuzluğun ortaya koymasına karşı olmadıklarını dile getirdi.
- 'Türkiye'ye ayar vermeye çalışıyorlar'
'Terörle mücadelede ne noktadayız ve HDP'nin sistem içindeki yerini artık nasıl tanımlıyorsunuz?' sorusuna Yıldırım, HDP'nin sistem içerisindeki yerinin son zamanlarda, özellikle 7 Haziran'dan sonra toplum tarafından çok net olarak görüldüğüne dikkati çekti.
Başbakan Yıldırım, HDP'nin terör örgütü ile ilişkilerini kesemediğine, mesafe koyamadığına işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Terör örgütünün bir parçası gibi, onun emrinde, hizmetinde bir görüntü vermeye devam ettiler. Beyanlarla olmakla kalmadı, eylemlerle oldu. Türkiye bir hukuk devleti. Bunlar izleniyor, görülüyor, takibi yapılıyor. Şu anda bir hukuk süreci işliyor. Avrupalılar telkini veriyorlar, 'şöyle olsun, böyle olsun.' Hukuk devletiyse, sizin ülkeniz için de geçerli Türkiye için de geçerli, bırakın yargı işini yapsın. Yargıya 'şöyle yap, böyle yap' dediğimiz zaman yine karışıyorsunuz, bir şey demediğimiz zaman 'niye bir şey demiyorsunuz?'. Tamamen bir çifte standart, bu kabul edilebilir bir şey değil. Biz diyoruz ki 'Almanya'da 4 bin, 4 bin 500 terörist var. Bunların davalarını görün veya bize verin.' 'Hukukun işi biz bu işe karışamayız'. Bu ne oluyor? Türkiye'ye gelince, hukukun işi değil, onların işi oluyor. Bunlar kabul edilebilir şeyler değil. Bunları kullanarak, PKK'yı kullanarak, FETÖ'cülerin algı operasyonlarını kullanarak, Türkiye'ye ayar vermeye çalışıyorlar. Bunu bu millet kabul etmez.'
Hiçbir zaman ilişkileri bozmaktan yana olunmadığını ifade eden Başbakan Yıldırım, 'Ama 'Ne pahasına olursa olsun, her türlü özveriyi, her türlü tavizi, her türlü eziyeti biz çekelim, yeter ki ilişkilerimiz devam etsin'... Öyle bir şey de yok. Kusura bakmasın kimse. Şunu, Avrupa'da biliyor, biz de biliyoruz, ilişkilerin bozulması bize de zarar verir ama daha fazla Avrupa'ya zarar verir.' şeklinde konuştu.
- 'Aracılar çok, o aracıları çıkarmamız lazım'
'Avrupa Birliği ile ilişkilerin, müzakerelerin donması karşılıklı ticareti etkiler mi?' sorusu üzerine ise Yıldırım, ticaretin siyasi ilişkileri bire bir takip etmediğini ama mutlaka etkilediğini söyledi.
Başbakan Yıldırım, şu değerlendirmeyi yaptı:
'Bizim amacımız da zaten gerginliklerin kontrollü bir şekilde normalleştirilmesi ve ileride bu ilişkilerin, siyasetteki bu gerginliğin ticari ilişkilerimize olumsuz yansımaması, bunun gayreti içindeyiz. Bu konuda da ben karamsar değilim, bunların gelip geçici birbirimizi daha iyi anlamamaktan kaynaklandığını düşünüyoruz. Aracılar çok, o aracıları çıkarmamız lazım. İlişkiler mutlaka tamir edilebilir, büyük meseleler yok. Ancak hassasiyetlerimize karşılıklı olarak saygı duymamız lazım.'
Müzakere sürecinde yeni yol haritasının belirlenmesi konusunda ise Yıldırım, 'Bizim eninde sonunda müracaat edeceğimiz milletimizdir. Milletimizin Avrupa Birliğine girme beklentisi, hevesi de bir platonik aşk değildir ve gittikçe bu ve buna benzer isteksizlikler, çelişkiler devam ettikçe buraya olan ilgi, arzu ve Birliğe olan güven azalmaktadır. Avrupa Birliği konusunda bir saha araştırması yapsak sonucun çok parlak olmadığını biliyoruz.' değerlendirmesini yaptı.
(Sürecek)
Kaynak: AA
Yıldırım, TRT 1 ve TRT Haber ortak yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Cumhurbaşkanlığı sistemi ve anayasa görüşmeleri konusunda CHP'den farklı sesler geldiğini vurgulayan Yıldırım, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun 'Biz, Başkanlık sistemine zinhar razı değiliz, karşıyız' dediğini anımsattı.
Kılıçdaroğlu'nun OHAL'i de desteklemediğini ama gidip OHAL'in gerekçelerini anlattıklarını belirten Yıldırım, 'Birçok konuda farklı düşünüyoruz ama anlatırız, desteklemesini arzu ederiz ama etmiyorsa da en azından bilgi sahibi olsun. Bu anlamda mutlaka her zaman diyaloğa açığız, görüşmeye, konuşmaya açığız. Biz konuların konuşarak, görüşerek, uzlaşarak çözümünden yanayız.' diye konuştu.
Son günlerde CHP'de gariplikler olduğunu söyleyen Yıldırım, 'Neredeyse 15 Temmuz'un olmadığını, 15 Temmuz'un AK Parti'nin bir senaryosu olduğu gibi, bu kadar ifrata varan düşünce hakim. FETÖ'cülere bir sahip çıkma refleksi, suçluları koruma refleksi, HDP ile bir araya gelip nümayişler yapma, sokak hareketlerini teşvik etme...' ifadelerini kullandı.
Başbakan Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü:
'Diyor ki 'Benim istediğim olmazsa, demokrasi olmaz. Siz ikiniz, iki parti mutabık kalsanız da yapamazsınız. Biz bunu fiziki olarak engelleriz.' Öyle bir şey yok. Bu demokrasiyi içselleştirmemek demektir. Kılıçdaroğlu'na şunu teklif ettim, 'Peki parlamenter sistem mi istiyorsunuz?', buyrun siz de teklifinizi getirin, hepsini onaylayalım. İkisini de onaylayalım milletin önüne koyalım, millet sizin teklifinize olur derse 'eyvallah', bizimkine derse o zaman siz de buna rıza gösterin.'
Vatandaş olarak, ana muhalefet partisinin sorumluluklarını bilerek siyaset yapmasını istediklerini söyleyen Yıldırım, demokratik sınırlar içerisinde her türlü tepkinin, memnuniyetsizliğin gösterilmesine, hoşnutsuzluğun ortaya koymasına karşı olmadıklarını dile getirdi.
- 'Türkiye'ye ayar vermeye çalışıyorlar'
'Terörle mücadelede ne noktadayız ve HDP'nin sistem içindeki yerini artık nasıl tanımlıyorsunuz?' sorusuna Yıldırım, HDP'nin sistem içerisindeki yerinin son zamanlarda, özellikle 7 Haziran'dan sonra toplum tarafından çok net olarak görüldüğüne dikkati çekti.
Başbakan Yıldırım, HDP'nin terör örgütü ile ilişkilerini kesemediğine, mesafe koyamadığına işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Terör örgütünün bir parçası gibi, onun emrinde, hizmetinde bir görüntü vermeye devam ettiler. Beyanlarla olmakla kalmadı, eylemlerle oldu. Türkiye bir hukuk devleti. Bunlar izleniyor, görülüyor, takibi yapılıyor. Şu anda bir hukuk süreci işliyor. Avrupalılar telkini veriyorlar, 'şöyle olsun, böyle olsun.' Hukuk devletiyse, sizin ülkeniz için de geçerli Türkiye için de geçerli, bırakın yargı işini yapsın. Yargıya 'şöyle yap, böyle yap' dediğimiz zaman yine karışıyorsunuz, bir şey demediğimiz zaman 'niye bir şey demiyorsunuz?'. Tamamen bir çifte standart, bu kabul edilebilir bir şey değil. Biz diyoruz ki 'Almanya'da 4 bin, 4 bin 500 terörist var. Bunların davalarını görün veya bize verin.' 'Hukukun işi biz bu işe karışamayız'. Bu ne oluyor? Türkiye'ye gelince, hukukun işi değil, onların işi oluyor. Bunlar kabul edilebilir şeyler değil. Bunları kullanarak, PKK'yı kullanarak, FETÖ'cülerin algı operasyonlarını kullanarak, Türkiye'ye ayar vermeye çalışıyorlar. Bunu bu millet kabul etmez.'
Hiçbir zaman ilişkileri bozmaktan yana olunmadığını ifade eden Başbakan Yıldırım, 'Ama 'Ne pahasına olursa olsun, her türlü özveriyi, her türlü tavizi, her türlü eziyeti biz çekelim, yeter ki ilişkilerimiz devam etsin'... Öyle bir şey de yok. Kusura bakmasın kimse. Şunu, Avrupa'da biliyor, biz de biliyoruz, ilişkilerin bozulması bize de zarar verir ama daha fazla Avrupa'ya zarar verir.' şeklinde konuştu.
- 'Aracılar çok, o aracıları çıkarmamız lazım'
'Avrupa Birliği ile ilişkilerin, müzakerelerin donması karşılıklı ticareti etkiler mi?' sorusu üzerine ise Yıldırım, ticaretin siyasi ilişkileri bire bir takip etmediğini ama mutlaka etkilediğini söyledi.
Başbakan Yıldırım, şu değerlendirmeyi yaptı:
'Bizim amacımız da zaten gerginliklerin kontrollü bir şekilde normalleştirilmesi ve ileride bu ilişkilerin, siyasetteki bu gerginliğin ticari ilişkilerimize olumsuz yansımaması, bunun gayreti içindeyiz. Bu konuda da ben karamsar değilim, bunların gelip geçici birbirimizi daha iyi anlamamaktan kaynaklandığını düşünüyoruz. Aracılar çok, o aracıları çıkarmamız lazım. İlişkiler mutlaka tamir edilebilir, büyük meseleler yok. Ancak hassasiyetlerimize karşılıklı olarak saygı duymamız lazım.'
Müzakere sürecinde yeni yol haritasının belirlenmesi konusunda ise Yıldırım, 'Bizim eninde sonunda müracaat edeceğimiz milletimizdir. Milletimizin Avrupa Birliğine girme beklentisi, hevesi de bir platonik aşk değildir ve gittikçe bu ve buna benzer isteksizlikler, çelişkiler devam ettikçe buraya olan ilgi, arzu ve Birliğe olan güven azalmaktadır. Avrupa Birliği konusunda bir saha araştırması yapsak sonucun çok parlak olmadığını biliyoruz.' değerlendirmesini yaptı.
(Sürecek)