15 Temmuz Gazisi Siyaset Akademisinde Ağlattı
Kırıkkale’de geçen hafta başlayan siyaset akademisi dersleri devam ediyor. Siyaset Akademisinde bu hafta ders veren 15 Temmuz gazisi Muhammet Musa Akkoç, o gece yaşananları anlatırken kursiyerlere duygu dolu anlar yaşatarak ağlattı.
15 Temmuz gecesi, darbe girişimini engellemek için Genelkurmay’a giren sivillerin arasında bulunan Muhammet Musa Akkoç, Saat 23.30’da Genelkurmay Başkanlığı’nın ikinci katında darbeci askerlerin, sivillerin üzerine ateş açması sonucu yaralandı. Ateş açılınca yere yüzükoyun yattığını ifade eden Akkoç, darbeci bir üsteğmenin yanına geldiğini ve başına ateş ettiğini ifade etti.
Darbeci Üsteğmenin ateşi sonucunda yanağından vurulduğunu ifade eden Akkoç, “Yanağımdan vuruldum. Çoluğumuz çocuğumuz var, yapmayın dedim. Alaycı bir ses tonuyla ‘O zaman Kelime-i Şehadet getir’ dedi.
Tekrar ateş edeceğini anlayınca kendimi merdivenden attım” dedi.
Evli ve 2 çocuk babası olan Muhammet Musa Akkoç (29), kanlar içinde koşarak gittiği Meclis bahçesinde bir kişinin, “Kardeşim merak etme. düşersen de seni bırakmayacağım” diyerek kendisini ambulansa bindirdiğini ifade ederek “Buradan sesleniyorum, Allah razı olsun demek için ona ulaşmaya çalışıyorum AK Parti İlçe Başkanı Fatih Omaç’tan mesaj gelince saat 22.30 sularında Sincan’ın Lale Meydanı’na indik. Fatih Başkan Kızılay’a, Külliye’ye gitmemizi söyledi.
Saat 23.30 civarında bir grup arkadaşımla Genelkurmay’a gittik. Televizyonlarda görmüşsünüzdür, hani bir tank ucuna polis arabasını takıp da sürüklüyor, insanları köprüden atıyor ya, onun en arkasındaki zırhlı personel taşıyıcıya taşla vuran kişi benim. Bir elimde de polis kaskı vardı, onunla vuruyordum. Sonra Genelkurmay’ın nöbet kulübesindeki askeri ikna etmeye çalıştık” diye konuştu.
"Penceredeki Demir korkuluğu Söktüler"
O ara üç tane helikopterin havalandığını ifade eden Akkoç, “Nöbetçi askerle rütbeli personel içeri çekildi. Biz de girişteki barikatı yıkıp bahçeye girdik. Protokol merdivenlerinden çıkmak istedik ama kapı kilitliydi. Kapıya en yakın pencerenin demir parmaklıklarını söktük. O gün onları nasıl yaptığımı ben de bilmiyorum inanın. O gün çok farklıydı, insan her şeyi yapabiliyor. Pencereden içeri girdim. Çay ocağı gibi bir yere çıkıyordu. Yaklaşık 150-200 kişiydik içeri giren. Birinci katta kimseyi göremeyince 7-8 kişi ikinci kata çıktık. Merdivenlerin karşısına geçtikten sonra kapının altından ateş edilmeye başlandı. Odadaki rütbeliler kapıya yaklaşmayalım diye ateş ediyordu. Bulunduğum yerde mahsur kaldım. 20-25 dakika orada mücadele ettik. ‘Hepimiz vatan evladıyız, bırakın, yapmayın’ diye ikna etmeye çalışıyorduk ama onlar ateş ediyordu. Sonra içeriden çıktılar. 3-4 kişi kaçmayı başardı ama hemen karşı koridordaki arkadaşı taradılar. O kişi muhtemelen öldü. Ben de yüz üstü yere yattım” dedi.
"Üsteğmen Kafasına Ateş Etti"
Bir üsteğmen başına kadar yürüdüğünü ifade eden Akkoç, “Üsteğmen hiçbir şey söylemedi, elindeki tüfekle başıma ateş etti. Vurulduktan sonra bir süre bilincimi kaybettim. İnsanın gözünün önünden film şeridi gibi geçer ya hayatı, öyle oldu. Kendimi toparladım. Yapmayın çoluğumuz, çocuğumuz var dedim. O üsteğmen dalga geçer bir ses tonuyla, ‘O zaman Kelime-i Şehadet getir’ dedi.
Beni tekrar vuracağını anladım, kalkıp koştum, merdivenlerin orada düştüm. Bir rütbeli göğsüme silahı dayadı, kendimi merdivenden aşağı attım. Karşılıklı ateş ederlerse birbirlerini vuracaklarından korktular. O sayede girdiğim yerden çıkmayı başardım. Protokol merdivenlerinde bir rütbelinin kaçanlara ateş ettiğini gördüm. Genelkurmay’dan çıktım, Meclis’in önüne kadar koştum. Bağırdım, ‘vuruldum, yardım edin’ dedim. Meclis’in bahçesinden, karanlıktan bir ses geldi. ‘Karanlığa gel, helikopter aydınlattığı yerdekileri görüyor, vuruyor’ dedi.
Sivil bir adamdı. Onu bulmayı, teşekkür etmeyi çok istiyorum. Buradan ona seslenmek istiyorum. Beni o kurtardı. Bana ‘Kardeşim merak etme, düşersen de seni bırakmayacağım’ şeklinde konuştu.
"Boğazım’da 258 Dikiş Var"
Doktorların yaşamasının mucize olduğunu söylediğini aktaran Akkoç anlattıkları ile kursiyerleri göz yaşlarına boğarken “Allah razı olsun ondan. Buradan görürse lütfen bana ulaşsın. Ambulansa bindik, 4-5 kişiydik. Hastaneye gittik. Doktorlar yaşamamın mucize olduğunu söylediler. Saat 01.30’da, erken bir saatte vurulmuştum. Sol elmacık kemiğimden vuruldum. Kurşun boğazımı parçalayıp sağ omuzumdan, omuriliğin yanından çıkmıştı. Dekorasyon işi yapıyorum ama durumumdan dolayı iki aydır çalışamıyorum. Elmacık kemiğimden ikinci kez ameliyat oldum. Çenemi açamıyorum, yemek yiyemiyorum. Boğazımda 258 dikiş var, bu yüzden yutkunamıyorum. Biz üstümüze düşeni yaptık. Bundan sonrasını değerlendirmesi gereken yetkililerdir.” ifadelerini kullandı.
Kaynak: İHA
Darbeci Üsteğmenin ateşi sonucunda yanağından vurulduğunu ifade eden Akkoç, “Yanağımdan vuruldum. Çoluğumuz çocuğumuz var, yapmayın dedim. Alaycı bir ses tonuyla ‘O zaman Kelime-i Şehadet getir’ dedi.
Tekrar ateş edeceğini anlayınca kendimi merdivenden attım” dedi.
Evli ve 2 çocuk babası olan Muhammet Musa Akkoç (29), kanlar içinde koşarak gittiği Meclis bahçesinde bir kişinin, “Kardeşim merak etme. düşersen de seni bırakmayacağım” diyerek kendisini ambulansa bindirdiğini ifade ederek “Buradan sesleniyorum, Allah razı olsun demek için ona ulaşmaya çalışıyorum AK Parti İlçe Başkanı Fatih Omaç’tan mesaj gelince saat 22.30 sularında Sincan’ın Lale Meydanı’na indik. Fatih Başkan Kızılay’a, Külliye’ye gitmemizi söyledi.
Saat 23.30 civarında bir grup arkadaşımla Genelkurmay’a gittik. Televizyonlarda görmüşsünüzdür, hani bir tank ucuna polis arabasını takıp da sürüklüyor, insanları köprüden atıyor ya, onun en arkasındaki zırhlı personel taşıyıcıya taşla vuran kişi benim. Bir elimde de polis kaskı vardı, onunla vuruyordum. Sonra Genelkurmay’ın nöbet kulübesindeki askeri ikna etmeye çalıştık” diye konuştu.
"Penceredeki Demir korkuluğu Söktüler"
O ara üç tane helikopterin havalandığını ifade eden Akkoç, “Nöbetçi askerle rütbeli personel içeri çekildi. Biz de girişteki barikatı yıkıp bahçeye girdik. Protokol merdivenlerinden çıkmak istedik ama kapı kilitliydi. Kapıya en yakın pencerenin demir parmaklıklarını söktük. O gün onları nasıl yaptığımı ben de bilmiyorum inanın. O gün çok farklıydı, insan her şeyi yapabiliyor. Pencereden içeri girdim. Çay ocağı gibi bir yere çıkıyordu. Yaklaşık 150-200 kişiydik içeri giren. Birinci katta kimseyi göremeyince 7-8 kişi ikinci kata çıktık. Merdivenlerin karşısına geçtikten sonra kapının altından ateş edilmeye başlandı. Odadaki rütbeliler kapıya yaklaşmayalım diye ateş ediyordu. Bulunduğum yerde mahsur kaldım. 20-25 dakika orada mücadele ettik. ‘Hepimiz vatan evladıyız, bırakın, yapmayın’ diye ikna etmeye çalışıyorduk ama onlar ateş ediyordu. Sonra içeriden çıktılar. 3-4 kişi kaçmayı başardı ama hemen karşı koridordaki arkadaşı taradılar. O kişi muhtemelen öldü. Ben de yüz üstü yere yattım” dedi.
"Üsteğmen Kafasına Ateş Etti"
Bir üsteğmen başına kadar yürüdüğünü ifade eden Akkoç, “Üsteğmen hiçbir şey söylemedi, elindeki tüfekle başıma ateş etti. Vurulduktan sonra bir süre bilincimi kaybettim. İnsanın gözünün önünden film şeridi gibi geçer ya hayatı, öyle oldu. Kendimi toparladım. Yapmayın çoluğumuz, çocuğumuz var dedim. O üsteğmen dalga geçer bir ses tonuyla, ‘O zaman Kelime-i Şehadet getir’ dedi.
Beni tekrar vuracağını anladım, kalkıp koştum, merdivenlerin orada düştüm. Bir rütbeli göğsüme silahı dayadı, kendimi merdivenden aşağı attım. Karşılıklı ateş ederlerse birbirlerini vuracaklarından korktular. O sayede girdiğim yerden çıkmayı başardım. Protokol merdivenlerinde bir rütbelinin kaçanlara ateş ettiğini gördüm. Genelkurmay’dan çıktım, Meclis’in önüne kadar koştum. Bağırdım, ‘vuruldum, yardım edin’ dedim. Meclis’in bahçesinden, karanlıktan bir ses geldi. ‘Karanlığa gel, helikopter aydınlattığı yerdekileri görüyor, vuruyor’ dedi.
Sivil bir adamdı. Onu bulmayı, teşekkür etmeyi çok istiyorum. Buradan ona seslenmek istiyorum. Beni o kurtardı. Bana ‘Kardeşim merak etme, düşersen de seni bırakmayacağım’ şeklinde konuştu.
"Boğazım’da 258 Dikiş Var"
Doktorların yaşamasının mucize olduğunu söylediğini aktaran Akkoç anlattıkları ile kursiyerleri göz yaşlarına boğarken “Allah razı olsun ondan. Buradan görürse lütfen bana ulaşsın. Ambulansa bindik, 4-5 kişiydik. Hastaneye gittik. Doktorlar yaşamamın mucize olduğunu söylediler. Saat 01.30’da, erken bir saatte vurulmuştum. Sol elmacık kemiğimden vuruldum. Kurşun boğazımı parçalayıp sağ omuzumdan, omuriliğin yanından çıkmıştı. Dekorasyon işi yapıyorum ama durumumdan dolayı iki aydır çalışamıyorum. Elmacık kemiğimden ikinci kez ameliyat oldum. Çenemi açamıyorum, yemek yiyemiyorum. Boğazımda 258 dikiş var, bu yüzden yutkunamıyorum. Biz üstümüze düşeni yaptık. Bundan sonrasını değerlendirmesi gereken yetkililerdir.” ifadelerini kullandı.