2016 Bütçesi Plan Ve Bütçe Komisyonu'nda

Maliye Bakanı Ağbal: (1) 'Türkiye'de büyümenin bu kadar olumsuz koşula veya risklere rağmen devam etmiş olması gerçekten önemli yapısal gücümüzü ifade etmektedir' 'Bunun esas itici gücünü, bizzat ekonomimizin kendi iç dinamikleriyle açıklamak mümkündür' '2017 ve 2018 yıllarında üretken alanlara yönelik yatırımlarla desteklenen, daha çok yurt içi tasarruflarla finanse edilen ve verimlilik artışına dayalı bir büyüme stratejisi belirledik'.

Maliye Bakanı Naci Ağbal, 'Türkiye'de büyümenin bu kadar olumsuz koşula veya risklere rağmen devam etmiş olması gerçekten önemli yapısal gücümüzü ifade etmektedir. Bunun esas itici gücünü, bizzat ekonomimizin kendi iç dinamikleriyle açıklamak mümkündür' dedi.

Ağbal, Plan ve Bütçe Komisyonu'nda 2016 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Tasarısı'nın sunumunu yaptı.

Komisyonda bugün, 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu ve 2014 Yılı MerkeziYönetim Kesin Hesap Kanunu tasarılarını görüşmeye başladıklarını anlatan Ağbal, komisyonun yapacağımüzakereler sonucunda her iki tasarının en iyi şeklini alarak Genel Kurul'asunulacağını söyledi.

Konuşmasının başlangıcında küresel ekonomi hakkında değerlendirmelerde bulunan Ağbal, küresel ekonominin krizöncesindeki büyüme hızını yakalayamadığını, 2014'te yüzde 3,4 büyüyen küreselekonominin, 2015 yılında yavaşlayarak yüzde 3,1 büyümesinin beklendiğini, 2016'da ise küresel ekonominin yüzde 3,4 büyüyeceğinin öngörüldüğünü kaydetti. Ağbal, 2016'da gelişmiş ülkelerin yüzde 2,1, ABD'nin yüzde 2,6, Avro Bölgesi'nin yüzde 1,7 büyümesinin öngörüldüğünü belirterek, Çin ve Hindistandışındaki gelişmekte olan ekonomilerin ise 2016’da yüzde 2,5 büyüyeceğinin tahmin edildiğini ifade etti.

Gelişmekte olanülkelerin karşı karşıya olduğu önemli sorunlardan birinin bu ülkelere sermayegirişlerindeki yavaşlama olduğuna dikkati çeken Ağbal, önümüzdeki dönemdesermaye hareketlerinin, büyük ölçüde Fed’in politika kararları ve piyasayavereceği sinyallerle gelişmekte olan ülkelerin kendi iç dinamikleritarafından şekillenmesinin beklendiğini söyledi.

Ağbal, gelecek dönemde küresel ekonomiyi etkileyebilecek önemli riskleri 'Fed’in parapolitikası, Çin’de büyümeninyavaşlaması, jeopolitikgerginliklerin devam etmesi, Avro Bölgesindeyavaş toparlanma, gelişmekte olanülkelerde düşük büyüme, emtia ihracatçısıülkelerde talebin daralması ve aşırı borçlanmanınküresel büyümenin önünde engel teşkil etmesi' olarak sıraladı.

- 'Türkiye ekonomisindeki büyüme olağanüstü olumlu gelişme'

Türkiye ekonomisine de değinen Ağbal, yıliçinde iki ayrı genel seçimin gerçekleştiği, Avro Bölgesi talep artışınınsınırlı kaldığı, yakın ticari ortaklarla ve komşularla yaşanansosyo-ekonomik sorunların devam ettiği, finansal oynaklıklar ve jeopolitikgerginliklerin arttığı bir ortamda, ekonominin 2015’in ilk dokuz ayında yüzde 3,4büyüdüğünü kaydetti. Ağbal, 'Bu olağanüstü olumlu bir gelişmedir. Büyümenin ülkemizde devam etmiş olması, bu kadar olumsuz koşullara veya içerideki risklere rağmen, gerçekten önemli yapısal gücümüzü ifade etmektedir. Bence burada bunun esas itici gücünü, bizzati ekonomimizin kendi iç dinamikleriyle açıklamak mümkündür' dedi.

Türkiye ekonomisine çeyrekler itibarıylabakıldığında büyümenin istikrarlı bir şekilde sürdüğüne işaret eden Ağbal, krizyılı hariç GSYH'nin yukarı yönlü bir trend izlediğini belirtti. Türkiye ekonomisinin 2009 yılının son çeyreğinden itibaren 24 çeyrektir büyüdüğüne dikkati çeken Ağbal, 'İnşallah 2015 yılının son çeyreğine ilişkin de olumlu yönde, pozitif yönde bir büyümenin önümüze geleceğini düşünüyoruz' ifadelerini kullandı.

Geçen yılın 9 ayında büyümenin 4,1 puanının iç talepten kaynaklandığını, net ihracatın 0,7’liknegatif katkı ile büyümeyi aşağı çektiğini anlatan Ağbal, şu değerlendirmelerde bulundu:

'Başta sanayiüretimi olmak üzere satın alma yöneticileri endeksi (PMI), kapasite kullanımoranı ve güven endeksleri gibi son çeyreğe ilişkin göstergeler de büyümeninhızlanarak artacağına işaret etmektedir. Bu çerçevede 2015 yılı için büyümetahminimizi yüzde 4 olarak öngörüyoruz. 2016 yılında ticaret ortaklarımızda talebinartmasına bağlı olarak ihracat kanalından; siyasi ve ekonomik belirsizliklerinortadan kalkması, bütçemizin yatırım ve üretim etkisi, yapmış olduğumuz maaş veücret artışları ve gerçekleştireceğimiz yapısal reformlara ilişkin olumlubeklentilere bağlı olarak da iç talep kanalından büyümenin ivme kazanacağını vebu sayede 2016 yılı büyüme oranımızın yüzde 4,5 olacağını öngörüyoruz.'

Ağbal, 2017 ve 2018 yıllarında ise üretken alanlarayönelik yatırımlarla desteklenen, daha çok yurt içi tasarruflarla finanseedilen ve verimlilik artışına dayalı bir büyüme stratejisi belirlediklerini ifade ederek, verimlilik artışının özel kesim yatırımlarından ve yapısal reformlardankaynaklanmasını beklediklerini, bu sayede yüzde 5’lik bir büyüme hızını hedeflediklerini kaydetti.

- Enflasyon

Enflasyonun 2015 yılında tahminlerin üzerinde yüzde 8,8 olarak gerçekleştiğini hatırlatan Ağbal, bunda gıda fiyatlarındaki yüzde11’lere varan artış, TL’nin değer kaybı ve hizmet fiyatlarındaki katılıkların etkili olduğunu söyledi. Ağbal, enflasyon sepetinin yüzde 25’ini oluşturan gıda fiyatlarının yıllık enflasyona 2,64 puan katkı yaptığını bildirdi.

Enerji, gıda, alkollü ve alkolsüz içecekler,tütün ürünleri ve altın hariç hesaplanan çekirdek enflasyonun 2015yılının ikinci yarısında tüketici fiyat enflasyonunun üzerinde seyrettiğini ve yılsonunda yüzde 9,5 olarak gerçekleştiğini anlatan Bakan Ağbal, küresel emtia fiyatlarındaki düşük seyrindevamı, sıkı para politikası, mali disiplin ve döviz kurundan kaynaklananolumlu baz etkisi ile enflasyonun 2016 yılında yüzde 7,5’e gerilemesinibeklediklerini kaydetti.

Naci Ağbal, 2017 ve 2018 yıllarında ise enflasyonun sırasıyla yüzde 6 ve yüzde5 seviyelerine gerilemesini öngördüklerini ifade etti.

- Cari açık daha da daralacak

Ağbal, cari açığın alınan makro ihtiyati tedbirlerin etkisiyle iç talepte yaşanan dengelenme, altın ticaretinde yaşanan normalleşme, enerji fiyatlarındaki düşüş ve rekabetçi kur sayesinde önemli bir daralma sürecine girdiğini belirtti.

Gelecek dönemde önemli ticaret ortaklarında beklenenbüyümenin ve enerji fiyatlarında yaşanan düşüşün etkisiyle cari açığın dahada daralacağını öngördüklerini bildiren Ağbal, cari açığın GSYH’ye oranının 2015’te yüzde 4,4’e, 2016 yılındaise yüzde 3,9’a ineceğini tahmin ettiklerini söyledi.

Bakan Ağbal, 2011 yılında yüzde56 olan ihracatın ithalatı karşılama oranının ise 2015'te yüzde 69,5’eyükseleceğini tahmin ettiklerini söyledi. İhracattaki düşüşe de değinen Ağbal, bu gerilemede; parite etkisinin, en büyük pazar olan AB’nin yavaş büyümesinin, Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinde yaşanan jeopolitik gerginliklerin etkili olduğunu, 2015-2017 OVP’sinde 2015 yılı için yer alan ihracat hedefindeki sapmanın yaklaşık 13 milyar dolarlık kısmının parite etkisinden kaynaklandığını söyledi.

- İşgücü piyasası

Güçlü istihdam artışının ekonomik büyümenin verefahın önemli bir unsuru olduğunu, bu nedenle AK Parti hükümetlerinin kriz dönemi vesonrasında istihdamı artıran politikalara önem verdiğini dile getiren Ağbal, istihdamın 2015 yılında 26,7 milyon kişiye yükselmesini beklediklerini kaydetti. Ağbal, 'Son yıllarda işgücüne katılımoranları da artmaktadır. 2015 yılı Ekim ayında işgücüne katılım oranı yüzde51,6 olarak gerçekleşmiştir. İşgücüne katılım oranlarındaki artışta kadınlarınişgücüne katılımı da önemli bir rol oynamıştır. 2015 ve 2016yıllarında işsizlik oranının yüzde 10,2’ye düşeceğini tahmin ediyoruz' değerlendirmesinde bulundu.

Ağbal, önümüzdeki dönemde gençlerin işgücüne hızlıbir şekilde katılımlarının sağlanması ve becerilerinin artırılması için hemgenç istihdamı hem de genç girişimciliği destekleyeceklerini bildirdi.

- Bankacılık sektörü

Güçlü bankacılıksisteminin ekonomiyi dalgalanmalara karşı koruyan unsurlardan biri olduğuna işaret eden Ağbal, küresel ekonomideki belirsizliklere rağmen bankacılık sektörünün temelrasyoları güçlü ve sağlıklı yapısını koruduğunu belirtti. Ağbal, şu görüşlere yer verdi:

'2015 yılı Kasım ayıitibarıyla sermaye yeterlilik oranı yüzde 15,5 ile yasal sınır olan yüzde 8’inyaklaşık iki katıdır. 2002 yılında yüzde 17,6 olan takipteki kredilerin toplamkrediler içindeki payı, 2015 yılı Kasım ayı itibarıyla yüzde 3,1 ile makuldüzeydedir. AK Parti hükümetleridöneminde stres testleri, hedef sermaye yeterlilik oranı, etkin karşılıkoranları kullanımı ve kar dağıtımına ilişkin getirilen sınırlamalar, bankacılıksektörünü güçlendirerek dalgalanmalara karşı direncini artırmıştır.

Bankacılık sektörü aktif kalitesini de korumaya devametmektedir. Sektörün en önemli göstergelerinden biri olan aktif toplamı yılın 11 ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 21,2 oranında büyüyerek2,3 trilyon lira olmuştur'

- 'Döviz cinsinden borçlanmada dikkatli olmalıyız'

Türkiye’nin 2002 yılında yüzde 56,2 olanbrüt dış borç stokunun GSYH’ye oranının 2005'te yüzde 35,5’e gerilediğini ancakküresel kriz sonrası dönemde tekrar artarak 2015 yılı üçüncü çeyreği itibarıylayüzde 54,7’ye yükseldiğini hatırlatan Ağbal, kamu sektörünün dış borcunun, mali dengeleriniyileşmesi nedeniyle 2002'teki yüzde 28’lik seviyesinden 2015 yılı üçüncüçeyreği itibarıyla yüzde 15,5’e gerilediğini kaydetti.

Türkiye’de büyümenin lokomotifi olan özelsektörün dış borcunun, finansmana erişimdeki kolaylık neticesinde 2015 yılı üçüncü çeyreği itibarıyla yüzde 39’ayükseldiğini aktaran Ağbal, bu artışta bankacılık kesiminin yurt dışı borçlanmasının etkiliolduğunu, ancak bankalar mevzuat gereğikur ve faiz riskine karşı gerekli önlemleri aldığından risk düzeyinin düşük olduğunu söyledi.

Naci Ağbal, şunları kaydetti:'Özel sektör borcu içerisinde finans sektörüdışında kalan reel kesimin, yani firmaların dış borcunun GSYH’ye oranı ise 2002yılında yüzde 13,3 iken 2015 yılı üçüncü çeyreği itibarıyla yüzde 15,9’açıkmıştır. Reel sektör borcundaki kısmi artış makul ve yönetilebilirdüzeydedir. Ancak dikkatli olmak da şart.

Ayrıca reel sektör dış borcunun yüzde90’ının üzerinde bir kısmı 3 yıl ve daha uzun vadelidir. Genel olarak dövizborcu olan firmalar ihracat yapan, döviz girdisi olan kurumsal firmalardır. Budurum firmaları döviz kurunda oluşabilecek dalgalanmalara karşı korumaktadır. Ama her hal ve takdirde gerek bankacılık kesiminin, gerek reel sektör kesiminin yurtdışına olan borçları, döviz cinsinden borçları konusunda dikkatli olmaya devam etmemiz elzem.'

(Sürecek)
Kaynak: AA