Her İnsan Yaşamının Bir Döneminde Panik Atak Geçirebilir
Memorial Antalya Hastanesi Psikiyatri Bölümü’nden Uzman Dr. Güneş Berk panik atağın, korku ve kaygının bedensel belirtisi olduğunu belirterek, her insanın yaşamının bir döneminde panik atak geçirebileceğini belirtti.
“Tehdit varsa korunma sistemi harekete geçer” diyen Memorial Antalya Hastanesi Psikiyatri Bölümü’nden Uzman Dr. Güneş Berk, “Gece geç bir saatte karanlık ve ıssız bir yolda tek başınıza eve doğru yürürken, arkanızdan size doğru hızla yaklaşan ayak sesleri duyuyorsunuz. Adımların sesi, bir yabancının gittikçe size yaklaştığını belli ediyor. Belirsizlik ve olası bir tehdit mevcut… İşte tam da bu sırada bedeniniz bu muhtemel tehdidi bertaraf etmek, zarar görme ihtimali karşısında yaşamda kalabilmek için çok hızlı bir şekilde hazırlık yapmaya başlıyor. Ya kaçacaksınız ya da savaşacaksınız. Bu nedenle kas gücüne ihtiyacınız var. Kaslar geriliyor, kalp daha hızlı atmaya başlıyor, artan oksijen ihtiyacı için soluk alış verişi hızlanıyor, göz bebekleri büyüyor ve dikkat kesinleşiyor. İnsanoğlu yaşamda kalabilmek için, tehdit algılandığı anda kendini korumak için vücudunu harekete geçirme sistemine sahiptir. Beden ve ruh, savaşmak ya da kaçmak için bu hazırlığı yapmasaydı, evrimsel olarak yaşamda kalamazdı. Peki, bu güvenlik sistemi, herhangi bir tehlike yokken de aktif hale gelebilir mi?” dedi.
HER İNSAN YAŞAMININ BİR DÖNEMİNDE PANİK ATAK GEÇİREBİLİR
Dr. Berk, kişinin günlük yaşamında, görünürde herhangi bir tehlike yokken bir anda, kalp çarpıntısı, göğüste huzursuzluk, nefes alamama ve yetmiyormuş hissi, kaslarda gerginlik, ateş basması, soğuk terleme, titreme, baş dönmesi, mide bulantısı, kontrolünü kaybetme ve fenalaşma hissi yaşayabildiğini bildirdi. “Her an bir şey olacakmış gibi ortaya çıkan bu çok yoğun korku ve kaygı hali, kalp krizi, felç, boğulma, çıldırma ve ölümün habercisi gibi algılanabilir” diyen Dr. Berk, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Birçok bedensel belirti ile birlikte yoğun korku ve kaygının yaşandığı bu durum, panik atak olarak adlandırılmaktadır. Panik atak, bedende var olan koruyucu sistemin bilinçli ya da bilinç dışı bir tetikleyici ile harekete geçmesidir. Her insan yaşamının bir döneminde panik atak geçirebilir. Ancak bu durum tekrarladığı, sıklıkla ortaya çıktığı ve panik atak korkusu ile kişinin günlük yaşam alışkanlıklarından vazgeçmek zorunda kaldığı durumlarda “panik bozukluk” halini alır. Kişi atak yaşamamak için hayat şeklini ve işlevselliğini değiştirmek zorunda kalabilir. Panik bozukluk psikiyatrik tedavi gerektiren bir durumdur. Bu gruptaki hastalar; şeker düşmesi atakları, tiroid hormonu fazlalığı başta olmak üzere hormonal hastalıklar, mitral kapak sarkması ve diğer kalp hastalıkları ile akciğer ya da nörolojik rahatsızlıklar açısından değerlendirilir. Bir neden bulunamadığında da psikiyatriye yönlendirilir.”
UZMANDAN YARDIM ALINMALI
Panik atağın, ani kayıplar, kazalar, boşanmalar gibi stresli dönemler ile terfi alma, evlenme, bebek sahibi olma gibi yaşamı olumlu yönde etkileyen hayat değişikliklerinden sonra da tetiklenebildiğine dikkat çeken Memorial Antalya Hastanesi Psikiyatri Bölümü’nden Uzman Dr. Güneş Berk , şunları kaydetti:
“Eğer tekrarlayan panik ataklar yaşıyor ve tekrarlanacağı endişesiyle yoğun bir beklenti kaygısı içine giriyorsanız, hayatınızın işleyişi bozulmaya başlamışsa ve yaşadıklarınız bedensel değişiklikler ile açıklanamıyorsa, psikiyatri uzmanına başvurmanız önerilir. Psikiyatri uzmanı, panik atak krizlerini tetikleyici ruhsal ve fiziksel durumları, sigara, madde ve alkol bağımlılığı gibi sorunları göz önüne alarak kişi için en uygun ilaç tedavisini ve terapi yöntemini belirleyecektir. Panik bozukluğun nedenini kişi ile birlikte ortaya çıkacak ve hastanın eski işlevselliğine kavuşması için ona destek olacaktır.”
Kaynak: İHA
HER İNSAN YAŞAMININ BİR DÖNEMİNDE PANİK ATAK GEÇİREBİLİR
Dr. Berk, kişinin günlük yaşamında, görünürde herhangi bir tehlike yokken bir anda, kalp çarpıntısı, göğüste huzursuzluk, nefes alamama ve yetmiyormuş hissi, kaslarda gerginlik, ateş basması, soğuk terleme, titreme, baş dönmesi, mide bulantısı, kontrolünü kaybetme ve fenalaşma hissi yaşayabildiğini bildirdi. “Her an bir şey olacakmış gibi ortaya çıkan bu çok yoğun korku ve kaygı hali, kalp krizi, felç, boğulma, çıldırma ve ölümün habercisi gibi algılanabilir” diyen Dr. Berk, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Birçok bedensel belirti ile birlikte yoğun korku ve kaygının yaşandığı bu durum, panik atak olarak adlandırılmaktadır. Panik atak, bedende var olan koruyucu sistemin bilinçli ya da bilinç dışı bir tetikleyici ile harekete geçmesidir. Her insan yaşamının bir döneminde panik atak geçirebilir. Ancak bu durum tekrarladığı, sıklıkla ortaya çıktığı ve panik atak korkusu ile kişinin günlük yaşam alışkanlıklarından vazgeçmek zorunda kaldığı durumlarda “panik bozukluk” halini alır. Kişi atak yaşamamak için hayat şeklini ve işlevselliğini değiştirmek zorunda kalabilir. Panik bozukluk psikiyatrik tedavi gerektiren bir durumdur. Bu gruptaki hastalar; şeker düşmesi atakları, tiroid hormonu fazlalığı başta olmak üzere hormonal hastalıklar, mitral kapak sarkması ve diğer kalp hastalıkları ile akciğer ya da nörolojik rahatsızlıklar açısından değerlendirilir. Bir neden bulunamadığında da psikiyatriye yönlendirilir.”
UZMANDAN YARDIM ALINMALI
Panik atağın, ani kayıplar, kazalar, boşanmalar gibi stresli dönemler ile terfi alma, evlenme, bebek sahibi olma gibi yaşamı olumlu yönde etkileyen hayat değişikliklerinden sonra da tetiklenebildiğine dikkat çeken Memorial Antalya Hastanesi Psikiyatri Bölümü’nden Uzman Dr. Güneş Berk , şunları kaydetti:
“Eğer tekrarlayan panik ataklar yaşıyor ve tekrarlanacağı endişesiyle yoğun bir beklenti kaygısı içine giriyorsanız, hayatınızın işleyişi bozulmaya başlamışsa ve yaşadıklarınız bedensel değişiklikler ile açıklanamıyorsa, psikiyatri uzmanına başvurmanız önerilir. Psikiyatri uzmanı, panik atak krizlerini tetikleyici ruhsal ve fiziksel durumları, sigara, madde ve alkol bağımlılığı gibi sorunları göz önüne alarak kişi için en uygun ilaç tedavisini ve terapi yöntemini belirleyecektir. Panik bozukluğun nedenini kişi ile birlikte ortaya çıkacak ve hastanın eski işlevselliğine kavuşması için ona destek olacaktır.”