Kamu Denetçiliği Kurumu'nun Kurumsal Kapasitesinin Güçlendirilmesi Projesi (1)
TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Meclis'e gelen ziyaretçilerin önemli bölümünün, sorunlarını kolay ve kestirme yolda çözmek için geldiğini belirterek, "Kamu Denetçiliği Kurumu iyi çalışırsa Meclis'e gelen ziyaretçi sayısı da azalacak demektir" dedi.
Çiçek, Meclis'te düzenlenen Kamu Denetçiliği Kurumu'nun Kurumsal Kapasitesinin Güçlendirilmesi Projesi'nin açılışında yaptığı konuşmada, kurumun emekleme safhasında olduğuna dikkati çekti.
Türkiye'nin henüz bu kurumun farkında olmadığını, 77 milyon nüfuslu ülkede yalnızca 15 bin başvuru yapılmasının bunun bir göstergesi olduğunu ifade eden Çiçek, "İşler yolunda gittiğinden dolayı başvuru sayısı az ise bu sevindirici. Ama ben o kanaatte değilim. Çünkü mahkemelerdeki dava sayısını hesaba kattığınızda bu ortaya çıkıyor. Demek ki kamuoyu bu kurumla ilgili yeterince bilgi sahibi değil" dedi.
Çiçek, bu sorunun çözülmesi için televizyonlar aracılığıyla duyuru yapılabileceğini, kamu spotları hazırlanabileceğini kaydetti.
-"Meclis'e gelen ziyaretçi sayısı azalır"
Meclis'e gelen ziyaretçi sayısının 2014 yılında 540 bine ulaştığını anımsatan Çiçek, "Ziyaretçilerin önemli bir kısmı mağdur olduğunu düşünüyor ve sorununu kestirmeden, kolay bir şekilde çözmek için Meclis'e geliyor. Oysa Kamu Denetçiliği Kurumu kendisini tanımlarken, 'Burası masrafsız ve daha kolay bir şekilde çözüm bulacak' diyor. Kamu Denetçiliği Kurumu iyi çalışırsa Meclis'e gelen ziyaretçi sayısı da azalacak demektir" diye konuştu.
Kamu Denetçiliği Kurumu'nda görev yapan uzmanların kalitesinin yüksek olması gerektiğine işaret eden Çiçek, söz konusu uzmanlarda yalnızca KPSS ve yabancı değil alanlarında doktora da aranması gerektiğini belirtti. Çiçek, "Çünkü, idarenin aldığı kararın yanlış bulunduğu, bu kararın düzeltilmesi gerektiği konusu öyle bir gerekçe ile anlatılmalı ki onu okuyan makam, bu tavsiye kararını uygulamak zorunda kalsın. Bunun için de nitelikli uzman kadrosuna ihtiyaç var" dedi.
Bürokraside "yatay geçiş" diye bir hastalığın söz konusu olduğuna dikkati çeken Çiçek, insanların emeklilik, katsayı hesapları yaparak yatay geçiş yapmaya çalıştığını ifade etti. Her kurumun kendi personelini, kuruluş maksadına göre kendisinin yetiştirmesi gerektiğini anlatan Çiçek, aksi halde kurumlarda kalite noksanlığının söz konusu olduğunu dile getirdi.
Çiçek ayrıca, kurumun çalışmalarında uluslararası alanda mukayeseli uygulamaların iyi bilinmesi gerektiğini söyledi. Uygulamada yargı makamıyla beraberliğin sağlanmasının önemini vurgulayan Çiçek, yargıyla çatışan bir Kamu Denetçiliği Kurumu'nun, yeni tartışmalara yol açacağını dile getirdi.
-"Uluslararası standartlara uygun faaliyet yürütüyor"
Kamu Başdenetçisi Nihat Ömeroğlu da yaptığı konuşmada, Kamu Denetçiliği Kurumu'nun uluslararası standartlara uygun faaliyette bulunarak insan haklarının korunmasında daha etkin rol oynanmasında ve toplumdaki görünürlüğünün artmasında katkısı olacağını umdukları projenin önemini vurguladı.
Modern anlamda ilk ombudsmanlık kurumunun 1809 yılında İsveç'te kurulduğunu, Avrupa'ya ve tüm dünyaya yayıldığını anlatan Ömeroğlu, "Bununla birlikte İsveç'teki ombudsmanlık isteminin kurucusu 12. Charles'in Osmanlı Devleti'nin misafiri olarak ikamet etmekte olduğu Edirne'den, 26 Ekim 1713 tarihinde Osmanlı'nın idari sisteminden esinlenerek yazmış olduğu benimsenin ferman ile ülkesinde yüksek ombudsmanın görevlendirilmesi talimatını verdiği, uluslararası doktrinde çeşitli kitap ve makalelerde ifade edilmektedir. Proje vasıtasıyla modern ombudsmanlığın kurucusu İsveç ile ombudsmanlığın doğduğu bu topraklarda 301 yıl sonra tekrar bir araya gelmiş olmaktan memnuniyet duyuyoruz" dedi.
Paris Prensipleri'nin kabul edilmesiyle dünyada insan hakları kurumlarının tesis edilmesi yönündeki ilginin arttığına işaret eden Ömeroğlu, bunlar arasında ombudsmanlık kurumlarının önemli olduğunu kaydetti. Başta Avrupa olmak üzere 140'a yakın ülkede faaliyette bulunan ombudsmanlık kurumlarının insan haklarını koruma mekanizması içinde büyük önemi olduğunu belirten Ömeroğlu, Türkiye'de ombudsmanlık kurumunun kurulmasının AB tarafından teşvik edildiğini, müzakerelerde "yargı ve temel haklar faslı"nın gayriresmi açılış kriterlerinden biri olarak belirlendiğini anlattı.
Kuruma bugüne kadar yapılan 15 bin 417 başvurudan 14 bin 505'inin sonuçlandığını ifade eden Ömeroğlu, en çok şikayet konularının kamu personel rejimi, eğitim-öğretim, gençlik ve spor ile ekonomi, maliye ve vergi olduğunu söyledi. Ömeroğlu, kurumun bağımsız denetim, tarafsızlık esasına uygun olarak uluslararası standartlarda faaliyette bulunduğunu söyledi. 2013 ve 2014 İlerleme Raporu'nda Kamu Denetçiliği Kurumu'nun uluslararası standartlara uygun çalıştığı ve insan haklarının geliştirilmesinde yardımcı olduğu, tarafsız davrandığının vurgulandığını belirten Ömeroğlu, "Bu, ülkem ve kurumum açısından son derece isabetli olmuştur" dedi.
Proje hakkında da bilgi veren Ömeroğlu, önemli çıktılarından birinin kurumsal kapasitenin artırılması olacağını, analizlerle nelerin eksik olduğu, nelerin tamamlanması gerektiğinin ortaya çıkarılacağını söyledi. Çıktılardan birinin de kurumun en zayıf yönü olan farkındalığının toplumda artırılması olduğunu belirten Ömeroğlu, bunun kendileri için önemli olduğunu vurguladı. Türkiye genelinde yedi bölgesel toplantının yapılmasının planlandığını, ayrıca sivil toplum kuruluşlarıyla da işbirliği ve iletişimlerinin devam edeceğine dikkati çeken Ömeroğlu, projeden bir başka beklentinin de ombudsmanlık kurumlarıyla işbirliğinin artırılması olduğunu söyledi.
(Sürecek)
Kaynak: AA
Türkiye'nin henüz bu kurumun farkında olmadığını, 77 milyon nüfuslu ülkede yalnızca 15 bin başvuru yapılmasının bunun bir göstergesi olduğunu ifade eden Çiçek, "İşler yolunda gittiğinden dolayı başvuru sayısı az ise bu sevindirici. Ama ben o kanaatte değilim. Çünkü mahkemelerdeki dava sayısını hesaba kattığınızda bu ortaya çıkıyor. Demek ki kamuoyu bu kurumla ilgili yeterince bilgi sahibi değil" dedi.
Çiçek, bu sorunun çözülmesi için televizyonlar aracılığıyla duyuru yapılabileceğini, kamu spotları hazırlanabileceğini kaydetti.
-"Meclis'e gelen ziyaretçi sayısı azalır"
Meclis'e gelen ziyaretçi sayısının 2014 yılında 540 bine ulaştığını anımsatan Çiçek, "Ziyaretçilerin önemli bir kısmı mağdur olduğunu düşünüyor ve sorununu kestirmeden, kolay bir şekilde çözmek için Meclis'e geliyor. Oysa Kamu Denetçiliği Kurumu kendisini tanımlarken, 'Burası masrafsız ve daha kolay bir şekilde çözüm bulacak' diyor. Kamu Denetçiliği Kurumu iyi çalışırsa Meclis'e gelen ziyaretçi sayısı da azalacak demektir" diye konuştu.
Kamu Denetçiliği Kurumu'nda görev yapan uzmanların kalitesinin yüksek olması gerektiğine işaret eden Çiçek, söz konusu uzmanlarda yalnızca KPSS ve yabancı değil alanlarında doktora da aranması gerektiğini belirtti. Çiçek, "Çünkü, idarenin aldığı kararın yanlış bulunduğu, bu kararın düzeltilmesi gerektiği konusu öyle bir gerekçe ile anlatılmalı ki onu okuyan makam, bu tavsiye kararını uygulamak zorunda kalsın. Bunun için de nitelikli uzman kadrosuna ihtiyaç var" dedi.
Bürokraside "yatay geçiş" diye bir hastalığın söz konusu olduğuna dikkati çeken Çiçek, insanların emeklilik, katsayı hesapları yaparak yatay geçiş yapmaya çalıştığını ifade etti. Her kurumun kendi personelini, kuruluş maksadına göre kendisinin yetiştirmesi gerektiğini anlatan Çiçek, aksi halde kurumlarda kalite noksanlığının söz konusu olduğunu dile getirdi.
Çiçek ayrıca, kurumun çalışmalarında uluslararası alanda mukayeseli uygulamaların iyi bilinmesi gerektiğini söyledi. Uygulamada yargı makamıyla beraberliğin sağlanmasının önemini vurgulayan Çiçek, yargıyla çatışan bir Kamu Denetçiliği Kurumu'nun, yeni tartışmalara yol açacağını dile getirdi.
-"Uluslararası standartlara uygun faaliyet yürütüyor"
Kamu Başdenetçisi Nihat Ömeroğlu da yaptığı konuşmada, Kamu Denetçiliği Kurumu'nun uluslararası standartlara uygun faaliyette bulunarak insan haklarının korunmasında daha etkin rol oynanmasında ve toplumdaki görünürlüğünün artmasında katkısı olacağını umdukları projenin önemini vurguladı.
Modern anlamda ilk ombudsmanlık kurumunun 1809 yılında İsveç'te kurulduğunu, Avrupa'ya ve tüm dünyaya yayıldığını anlatan Ömeroğlu, "Bununla birlikte İsveç'teki ombudsmanlık isteminin kurucusu 12. Charles'in Osmanlı Devleti'nin misafiri olarak ikamet etmekte olduğu Edirne'den, 26 Ekim 1713 tarihinde Osmanlı'nın idari sisteminden esinlenerek yazmış olduğu benimsenin ferman ile ülkesinde yüksek ombudsmanın görevlendirilmesi talimatını verdiği, uluslararası doktrinde çeşitli kitap ve makalelerde ifade edilmektedir. Proje vasıtasıyla modern ombudsmanlığın kurucusu İsveç ile ombudsmanlığın doğduğu bu topraklarda 301 yıl sonra tekrar bir araya gelmiş olmaktan memnuniyet duyuyoruz" dedi.
Paris Prensipleri'nin kabul edilmesiyle dünyada insan hakları kurumlarının tesis edilmesi yönündeki ilginin arttığına işaret eden Ömeroğlu, bunlar arasında ombudsmanlık kurumlarının önemli olduğunu kaydetti. Başta Avrupa olmak üzere 140'a yakın ülkede faaliyette bulunan ombudsmanlık kurumlarının insan haklarını koruma mekanizması içinde büyük önemi olduğunu belirten Ömeroğlu, Türkiye'de ombudsmanlık kurumunun kurulmasının AB tarafından teşvik edildiğini, müzakerelerde "yargı ve temel haklar faslı"nın gayriresmi açılış kriterlerinden biri olarak belirlendiğini anlattı.
Kuruma bugüne kadar yapılan 15 bin 417 başvurudan 14 bin 505'inin sonuçlandığını ifade eden Ömeroğlu, en çok şikayet konularının kamu personel rejimi, eğitim-öğretim, gençlik ve spor ile ekonomi, maliye ve vergi olduğunu söyledi. Ömeroğlu, kurumun bağımsız denetim, tarafsızlık esasına uygun olarak uluslararası standartlarda faaliyette bulunduğunu söyledi. 2013 ve 2014 İlerleme Raporu'nda Kamu Denetçiliği Kurumu'nun uluslararası standartlara uygun çalıştığı ve insan haklarının geliştirilmesinde yardımcı olduğu, tarafsız davrandığının vurgulandığını belirten Ömeroğlu, "Bu, ülkem ve kurumum açısından son derece isabetli olmuştur" dedi.
Proje hakkında da bilgi veren Ömeroğlu, önemli çıktılarından birinin kurumsal kapasitenin artırılması olacağını, analizlerle nelerin eksik olduğu, nelerin tamamlanması gerektiğinin ortaya çıkarılacağını söyledi. Çıktılardan birinin de kurumun en zayıf yönü olan farkındalığının toplumda artırılması olduğunu belirten Ömeroğlu, bunun kendileri için önemli olduğunu vurguladı. Türkiye genelinde yedi bölgesel toplantının yapılmasının planlandığını, ayrıca sivil toplum kuruluşlarıyla da işbirliği ve iletişimlerinin devam edeceğine dikkati çeken Ömeroğlu, projeden bir başka beklentinin de ombudsmanlık kurumlarıyla işbirliğinin artırılması olduğunu söyledi.
(Sürecek)