Gençlik Ve Spor Eski Bakanı Suat Kılıç Elazığ'da
Farklı fikirlerin teröre dönüşmediği sürece, meşru zeminlerde imkan verilmesi gerektiğini ifade eden Gençlik ve Spor Eski Bakanı Suat Kılıç, 77 milyon insanın tek düşünce, fikir de olmasını hayal etmenin beyhude bir çaba olacağını söyledi.
Gençlik ve Spor Eski Bakanı Suat Kılıç Elazığ’a gelerek Fırat Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezi’nde, “Genç Türkiye, Genç Siyaset” konferansı verdi. Konferansı Elazığ Belediye Başkanı Mücahit Yanılmaz ve Fırat Üniversitesi Rektörü Kutbeddin Demirdağ ile birlikte çok sayıda öğrenci izledi. Konferansa, Belediye Başkanı Mücahit Yanılmaz’ın Fırat Üniversitesi öğrencilerine tanıdığı toplu taşıma araçlarının ücretsiz hizmet vermesinden girerek başlayan Gençlik ve Spor Eski Bakanı Suat Kılıç, “Marifet iltifata tabidir. Tasavvufta asıl olan bir elin verdiğini diğerinin görmemesidir. Ama devlet hayatında ve kamu hizmetlerinde, siyasette yapılanın bilinmesi gerekir ki, daha güzel hizmetlerin yapılmasına kaynak ve dayanak oluşturabilinsin. Diyebilirsiniz ki bu konunun ‘Genç Siyaset, Genç Türkiye’ ile ne alakası var. Her şeyden önce genç siyaset yenilikçi, sıradanın dışına çıkmak zorundadır. Hayatın olağan akışını değiştirebilmek için, olağan dışı işler yapmak lazım. Gittiğim bir çok ilde gençlerin toplu taşıma ücretlerinden yakındığını görürken, Elazığ’da gençlere bu imkanı verebilmek, bunun başarılabilir olduğunu gösteriyor. Bizler yeniliğe, gelişmeye, büyümeye açık olursak üniversiteler, şehirler, kültürler gelişiyor, yaşam kalitesi yükseliyor, dolayısıyla refah yükselince hayattan aldığımız lezzet yükseliyor” dedi.
“TÜRKİYEYİ GÜÇLÜ KILMAK HEPİMİZİN GÖREVİDİR”
Türkiye’nin genç bir ülke olduğuna dikkat çeken Kılıç, “Kadim medeniyetlerin izleri, eserleri ve birikimleri üzerine yükselen bir genç Türkiye’dir. Her binanın bir çatısı vardır ama o çatıya çıkıncaya kadar atılan temelleri, yükselen katları vardır. Çatıya bakıp da binayı sadece çatıdan ibaret saymamak lazım. Aşağıda kalan katlar ne kadar çoksa, temel ne kadar sağlamsa medeniyet o kadar köklü, üzerine inşa edilen çatı o kadar güçlü demektir. Türk milletinin son devleti Türk Cumhuriyeti. Bu devleti zengin, güçlü kılmak hepimizin görevidir. Atalarımızdan öğrendiğimiz gibi insanı yaşat ki devlet yaşasın. İnsan devlet için değildir. Devletin yaşam gayesi, insanın yaşamına değer katmak, kaliteli yaşam sunmaktadır. Devletimize canımız feda olsun diyoruz ya, burada ki devlet insana hizmet organizasyonu olduğu için kutsanan bir devlettir. Yoksa bilakis kutsanan devlet değil insandır” diye konuştu.
Gençlerin genellikle hizmet edebilmek ve belirli mevkilere gelmek için siyaseten yapmaları gerektikleri sorusuyla karşılaştığını aktaran Kılıç, şunları kaydetti:
“İşe gençlik kolları, belediye meclisinden mi, yoksa direk milletvekilliği aday adaylığından mı başlayalım diye soruyorlar. Sevgili gençler, siyasete adım atmak, dolayısı ile tarihe not düşmek, insanlığa hizmet etmek için aslında yapmanız gereken bir işi çok iyi yapıyor olmamız lazım. Tıp okuyorsanız, çok iyi bir doktor olursanız her zaman siyasetin kapıları açık olacaktır. Makine ve inşaat mühendisliğimi okuyorsunuz, bu anlamda eğitiminizi kusursuz yapmamız lazım. Doktora, fizikçiye hukukçuya siyaset kapıları açıkta, öğretmene, öğrenciye, çiftçiye siyasetin kapıları açık değil mi. Herkese açık ama işini iyi yapan olmamız lazım. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde mesleği çifti olan var, işini çok iyi yapanlar olmamız lazım.”
“SİYASETEN YAKLAŞIMIMIZ SEVGİ TOPLUMU İNŞA ETMEKTİR”
Bugün Türkiye’nin yaşadığı sosyo-politik sorunlarının tamamının arka planında bilinçsizlik cehalet ile dinsel felsefi plandan kopuşların olduğuna değinen Kılıç, “Birileri Ankara’dan hamaset yapıyor ‘Diyarbakır’ın bir çakıl taşını bile kimseye kaptırmayız’ diyor. Ötekiler oradan taşlarla cevap veriyor. Sözle, fikirle, estetikle değil, taşla şekillenen siyasal söylemler nihayetinde böyle bir netice zuhur ediyor. Oysa ki bizim siyaseten de temel yaklaşımımız bir sevgi toplumu inşa etmektir. Burada bir Elazığ var, Orada da bir Diyarbakır var. Kalbinde 7 peygamber, 500 sahabeye yer açmış bir Diyarbakır var. Anadolu’ya ilk giriş yerimiz Malazgirt ovasıdır ama Anadolu’nun ilk Müslüman kenti de Diyarbakır’dır. Diyarbakır’dan kopmak, bölünmek, parçalanmak mümkün mü. Ama sevgiyle, tarihle, inançla gitmek lazım. Her şeyden evvel bizi biz yapan değerlerin medeniyet havzamızın ortak kültürel mirası olduğu vurgusuyla gitmek lazım. Bizim senelerdir gayret ettiğimiz budur, 77 milyon tek milletin, tek devletin, tek bayrağız” ifadelerinde bulundu.
“TERÖRE DÖNÜŞMEYEN HER FİKRE İMKAN VERİLMESİ LAZIM”
Farklı fikirler, fikir zemininde kaldığı, teröre dönüşmediği, askerin polisin canına, bayrağımıza kast edilmediği sürece her türlü fikrin meşru zeminlerde imkan verilmesi gerektiğinin de altını çizen Kılıç, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Terörist, anarşist bir eylem içermeyip, insanların huzurunu tehdit etmedikçe, kendisi gibi düşünmeyenin farklı düşünme özgürlüğüne kast etmedikçe her türlü düşünceye ifade zemini sunmamız lazım. Gerisi hoş, hiçbir problem çıkmaz. 77 milyon insanın tek düşünce, fikir hayal etmek beyhude bir çaba olur. Bir belediyenin iş makineleri yoldaki engelleri kaldırmak için de kullanılabilir, hendek kazıp devleti oraya sokmamak için de kullanılabilir. Bir belediyenin imkanları şehirleri savaş alanına çevirmek içinde kullanılabilir, o ildeki üniversite öğrencilerini, kampüse ücretsiz taşımak için de kullanabilir. Tercih size kalmış. İkisinden birini tercih edecekler siyasetçilerdir.”
Eski Bakan Kılıç, konuşmasından sonra öğrencilerin sorularını yanıtlayarak konferansını tamamladı.
Kaynak: İHA
“TÜRKİYEYİ GÜÇLÜ KILMAK HEPİMİZİN GÖREVİDİR”
Türkiye’nin genç bir ülke olduğuna dikkat çeken Kılıç, “Kadim medeniyetlerin izleri, eserleri ve birikimleri üzerine yükselen bir genç Türkiye’dir. Her binanın bir çatısı vardır ama o çatıya çıkıncaya kadar atılan temelleri, yükselen katları vardır. Çatıya bakıp da binayı sadece çatıdan ibaret saymamak lazım. Aşağıda kalan katlar ne kadar çoksa, temel ne kadar sağlamsa medeniyet o kadar köklü, üzerine inşa edilen çatı o kadar güçlü demektir. Türk milletinin son devleti Türk Cumhuriyeti. Bu devleti zengin, güçlü kılmak hepimizin görevidir. Atalarımızdan öğrendiğimiz gibi insanı yaşat ki devlet yaşasın. İnsan devlet için değildir. Devletin yaşam gayesi, insanın yaşamına değer katmak, kaliteli yaşam sunmaktadır. Devletimize canımız feda olsun diyoruz ya, burada ki devlet insana hizmet organizasyonu olduğu için kutsanan bir devlettir. Yoksa bilakis kutsanan devlet değil insandır” diye konuştu.
Gençlerin genellikle hizmet edebilmek ve belirli mevkilere gelmek için siyaseten yapmaları gerektikleri sorusuyla karşılaştığını aktaran Kılıç, şunları kaydetti:
“İşe gençlik kolları, belediye meclisinden mi, yoksa direk milletvekilliği aday adaylığından mı başlayalım diye soruyorlar. Sevgili gençler, siyasete adım atmak, dolayısı ile tarihe not düşmek, insanlığa hizmet etmek için aslında yapmanız gereken bir işi çok iyi yapıyor olmamız lazım. Tıp okuyorsanız, çok iyi bir doktor olursanız her zaman siyasetin kapıları açık olacaktır. Makine ve inşaat mühendisliğimi okuyorsunuz, bu anlamda eğitiminizi kusursuz yapmamız lazım. Doktora, fizikçiye hukukçuya siyaset kapıları açıkta, öğretmene, öğrenciye, çiftçiye siyasetin kapıları açık değil mi. Herkese açık ama işini iyi yapan olmamız lazım. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde mesleği çifti olan var, işini çok iyi yapanlar olmamız lazım.”
“SİYASETEN YAKLAŞIMIMIZ SEVGİ TOPLUMU İNŞA ETMEKTİR”
Bugün Türkiye’nin yaşadığı sosyo-politik sorunlarının tamamının arka planında bilinçsizlik cehalet ile dinsel felsefi plandan kopuşların olduğuna değinen Kılıç, “Birileri Ankara’dan hamaset yapıyor ‘Diyarbakır’ın bir çakıl taşını bile kimseye kaptırmayız’ diyor. Ötekiler oradan taşlarla cevap veriyor. Sözle, fikirle, estetikle değil, taşla şekillenen siyasal söylemler nihayetinde böyle bir netice zuhur ediyor. Oysa ki bizim siyaseten de temel yaklaşımımız bir sevgi toplumu inşa etmektir. Burada bir Elazığ var, Orada da bir Diyarbakır var. Kalbinde 7 peygamber, 500 sahabeye yer açmış bir Diyarbakır var. Anadolu’ya ilk giriş yerimiz Malazgirt ovasıdır ama Anadolu’nun ilk Müslüman kenti de Diyarbakır’dır. Diyarbakır’dan kopmak, bölünmek, parçalanmak mümkün mü. Ama sevgiyle, tarihle, inançla gitmek lazım. Her şeyden evvel bizi biz yapan değerlerin medeniyet havzamızın ortak kültürel mirası olduğu vurgusuyla gitmek lazım. Bizim senelerdir gayret ettiğimiz budur, 77 milyon tek milletin, tek devletin, tek bayrağız” ifadelerinde bulundu.
“TERÖRE DÖNÜŞMEYEN HER FİKRE İMKAN VERİLMESİ LAZIM”
Farklı fikirler, fikir zemininde kaldığı, teröre dönüşmediği, askerin polisin canına, bayrağımıza kast edilmediği sürece her türlü fikrin meşru zeminlerde imkan verilmesi gerektiğinin de altını çizen Kılıç, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Terörist, anarşist bir eylem içermeyip, insanların huzurunu tehdit etmedikçe, kendisi gibi düşünmeyenin farklı düşünme özgürlüğüne kast etmedikçe her türlü düşünceye ifade zemini sunmamız lazım. Gerisi hoş, hiçbir problem çıkmaz. 77 milyon insanın tek düşünce, fikir hayal etmek beyhude bir çaba olur. Bir belediyenin iş makineleri yoldaki engelleri kaldırmak için de kullanılabilir, hendek kazıp devleti oraya sokmamak için de kullanılabilir. Bir belediyenin imkanları şehirleri savaş alanına çevirmek içinde kullanılabilir, o ildeki üniversite öğrencilerini, kampüse ücretsiz taşımak için de kullanabilir. Tercih size kalmış. İkisinden birini tercih edecekler siyasetçilerdir.”
Eski Bakan Kılıç, konuşmasından sonra öğrencilerin sorularını yanıtlayarak konferansını tamamladı.