Resim Öğretmeninin 'Altın Portakal' Mutluluğu
Trabzonlu 23 yıllık resim öğretmeni Haydar Şişman, oynadığı ilk sinema filmindeki rolüyle 52. Uluslararası Antalya Film Festivali kapsamında düzenlenen Geleneksel Uluslararası Altın Portakal Ödülleri'nde "En İyi Erkek Oyuncu Ödülü"nü kazandı.
Maçkalı 12 çocuklu Şişman ailesinin en küçük ferdi Haydar Şişman, üniversite eğitim masraflarını yaptığı resimleri satarak karşıladı.
Öğrencilik ve öğretmenliği süresince çeşitli tiyatro topluluklarında yer alan Şişman, mesleğinin yanı sıra senaryo yazmayı ve tiyatro oyunlarında sahne almayı sürdürdü.
Şişman, ilk kez, vekil öğretmenlik yaptığı dönemde bir süre öğretmeni olduğu Mustafa Kara'nın yönettiği "Kalandar Soğuğu" adlı uzun metrajlı sinema filminde rol aldı.
Trabzon, Artvin, Gümüşhane ve Rize'de Mayıs 2012'de çekimlerine başlanan ve 2013 yılının son aylarında tamamlanan filmde Şişman, Karadeniz'de bir dağ köyünde yaşayan ve umutsuzca maden rezervi arayan "Mehmet" karakterine hayat verdi.
Şişman'ın başrol oynadığı film, 28. Uluslararası Tokyo Film Festivali'nde "En İyi Yönetmen" ve "En İyi Seyirci Filmi" ödülü, 52. Uluslararası Antalya Film Festivali'ndeki Geleneksel Uluslararası Altın Portakal Ödülleri'nde "En İyi Erkek Oyuncu", Ulusal Yarışmada En İyi Kadın Oyuncu, Ulusal Yarışmada En İyi Müzik Ödülü ile Dr. Avni Tolunay Jüri Özel Ödülü kazandı.
- Rol için sözleşme yapılan oyuncunun vazgeçmesi
Şişman, AA muhabirine yaptığı açıklamada, resim eğitimi almasına rağmen tiyatro ve sinemanın kendisi için her zaman özel anlam taşıdığını söyledi.
Üniversite için yetenek sınavına girerken "resim mi tiyatro bölümü mü olsun" diye ikilemde kaldığını belirten Şişman, ailesinin de resim öğretmenliğinin geleceğinin daha iyi olacağı görüşünde birleşmesi üzerine resim bölümünde karar kıldığını anlattı.
Şişman, 2 kişisel, 30'a yakın da karma ulusal sergide çalışmalarının yer aldığını vurgulayarak, sinema tutkusunun ise çocukluk yaşlarında başladığını dile getirdi.
Şişman, "Çocukluğumuzdan beri sinemayla yattık, kalktık. Çocukluğumda unutamadığım bir anım vardır. Köyüm, Maçka'dan 8 kilometre güneyde yani şehir merkezine 38 kilometre. 10 yaşlarındayken beni şehre gönderdiler. Yol paramı harcamadım 38 kilometreyi yürüyerek geldim, sırf sinemaya gitmek için ve son matineye yetiştim. Böyle bir tutkuydu. Bu tutku giderek sinemaya olan alakamı artırdı" dedi.
Şişman, filmin yönetmeni Kaya ile film için mekan aradığı sırada bir araya geldiğini belirterek, şöyle devam etti:
"O dönemde filme oyuncu olarak katılmak yerine, ona destek olmaya çalışıyordum. Mekanımı veriyordum, görüşlerimi söylüyordum, bu olur, şu olmaz gibi. Kara, Gürcistan'dan, Ermenistan'dan, İran'dan ve Türkiye'deki neredeyse tüm tiyatrolardan çok sayıda oyuncuyu denedi. Mehmet karakterini oynayacak biriyle de sözleşme yapıldı fakat oyuncu mekanları görünce sözleşmesi olmasına rağmen kaçıp gitti. Bir anda oyuncusuz kaldı Mustafa bey. Sonra, 'ne yapacağız, edeceğiz' düşüncesinden bir kaç şöhret isimle görüştü, onlar da olmadı. Bir gün beni aradı, 'Artvin'de deneme çekimi yapmaya gidiyoruz, fotoğraf makineni al bizimle gel, fotoğraf çekersin' dedi. Zamanım vardı, 'olsun' dedim. Bir baktım kostümleri çıkarıp önüme attılar. 'Giyin bunları, deneme çekimi yapıyoruz' diye."
- Yönetmene, öğrenciliğinde rol verdi
Çekimlerin böylece başladığını anlatan Şişman, "Kaya, daha sonraki röportajında, 'ilk çekimde dehşete kapıldık, sanki onuncu uzun metrajını oynayan oyuncu gibi rahattı' dedi. 'Kaçan oyuncu için dua ettik, Allah ondan razı olsun iyi ki kaçmış' da dedi. Süreç enteresan gelişti. Yoğun bir atmosferde çalıştık. Çektiğimiz çilelere değdi. Biz şunu biliyorduk, bu yorgunluklar geçer, bunlar unutulur ama film kalır. Türkiye sinema tarihi açısından kayda değer bir eser ortaya koymak bizim için çok önemliydi. Amatör ruhla profesyonel bir iş çıkarttık. Set işçisi gibi çalıştığım dönemler olmuştur" diye konuştu.
Şişman, hayatta hiçbir şeyin kendisini şaşırtmadığına dikkati çekerek, dolayısıyla ödül almasının da kendisini şaşırtmadığını, ailesinde ve çevresinde sevinçle karşılandığını kaydetti.
Başarıya giden yolda tutkuların etkisinin olduğuna işaret eden Şişman, "Ne kadar çok istediğinizle alakalı. Eğer çok istiyorsanız ve bu süreçte atılması gereken adımları atarsanız olmak istediğiniz yer ve yapmak istediğiniz işle buluşursunuz" dedi.
Şişman, vekil öğretmenlik yaptığı dönemde okulda kurduğu tiyatro grubunda Kaya'ya sık sık rol verdiğini belirterek, şunları kaydetti:
"Mustafa o kadar tutkulu bir çocuk ki bütün rolleri almak istiyordu. Ben de öğrenciler arasında rolleri dengeli dağıtmak istiyorum. Bir gün bana dedi ki 'öğretmen rolünü vermiştin, sonra benden aldın. Onu ben sana gösteririm.' Ben de 'herkesten çok senin rolün var, sen hepsini istiyorsun' dedim. Aramızda böyle bir diyalog da yaşanmıştı."
Haydar Şişman, ödül almasının ardından iletişim fakültelerinden konferans için davet edilmesinin kendisini mutlu ettiğini de sözlerine ekledi.
Kaynak: AA
Öğrencilik ve öğretmenliği süresince çeşitli tiyatro topluluklarında yer alan Şişman, mesleğinin yanı sıra senaryo yazmayı ve tiyatro oyunlarında sahne almayı sürdürdü.
Şişman, ilk kez, vekil öğretmenlik yaptığı dönemde bir süre öğretmeni olduğu Mustafa Kara'nın yönettiği "Kalandar Soğuğu" adlı uzun metrajlı sinema filminde rol aldı.
Trabzon, Artvin, Gümüşhane ve Rize'de Mayıs 2012'de çekimlerine başlanan ve 2013 yılının son aylarında tamamlanan filmde Şişman, Karadeniz'de bir dağ köyünde yaşayan ve umutsuzca maden rezervi arayan "Mehmet" karakterine hayat verdi.
Şişman'ın başrol oynadığı film, 28. Uluslararası Tokyo Film Festivali'nde "En İyi Yönetmen" ve "En İyi Seyirci Filmi" ödülü, 52. Uluslararası Antalya Film Festivali'ndeki Geleneksel Uluslararası Altın Portakal Ödülleri'nde "En İyi Erkek Oyuncu", Ulusal Yarışmada En İyi Kadın Oyuncu, Ulusal Yarışmada En İyi Müzik Ödülü ile Dr. Avni Tolunay Jüri Özel Ödülü kazandı.
- Rol için sözleşme yapılan oyuncunun vazgeçmesi
Şişman, AA muhabirine yaptığı açıklamada, resim eğitimi almasına rağmen tiyatro ve sinemanın kendisi için her zaman özel anlam taşıdığını söyledi.
Üniversite için yetenek sınavına girerken "resim mi tiyatro bölümü mü olsun" diye ikilemde kaldığını belirten Şişman, ailesinin de resim öğretmenliğinin geleceğinin daha iyi olacağı görüşünde birleşmesi üzerine resim bölümünde karar kıldığını anlattı.
Şişman, 2 kişisel, 30'a yakın da karma ulusal sergide çalışmalarının yer aldığını vurgulayarak, sinema tutkusunun ise çocukluk yaşlarında başladığını dile getirdi.
Şişman, "Çocukluğumuzdan beri sinemayla yattık, kalktık. Çocukluğumda unutamadığım bir anım vardır. Köyüm, Maçka'dan 8 kilometre güneyde yani şehir merkezine 38 kilometre. 10 yaşlarındayken beni şehre gönderdiler. Yol paramı harcamadım 38 kilometreyi yürüyerek geldim, sırf sinemaya gitmek için ve son matineye yetiştim. Böyle bir tutkuydu. Bu tutku giderek sinemaya olan alakamı artırdı" dedi.
Şişman, filmin yönetmeni Kaya ile film için mekan aradığı sırada bir araya geldiğini belirterek, şöyle devam etti:
"O dönemde filme oyuncu olarak katılmak yerine, ona destek olmaya çalışıyordum. Mekanımı veriyordum, görüşlerimi söylüyordum, bu olur, şu olmaz gibi. Kara, Gürcistan'dan, Ermenistan'dan, İran'dan ve Türkiye'deki neredeyse tüm tiyatrolardan çok sayıda oyuncuyu denedi. Mehmet karakterini oynayacak biriyle de sözleşme yapıldı fakat oyuncu mekanları görünce sözleşmesi olmasına rağmen kaçıp gitti. Bir anda oyuncusuz kaldı Mustafa bey. Sonra, 'ne yapacağız, edeceğiz' düşüncesinden bir kaç şöhret isimle görüştü, onlar da olmadı. Bir gün beni aradı, 'Artvin'de deneme çekimi yapmaya gidiyoruz, fotoğraf makineni al bizimle gel, fotoğraf çekersin' dedi. Zamanım vardı, 'olsun' dedim. Bir baktım kostümleri çıkarıp önüme attılar. 'Giyin bunları, deneme çekimi yapıyoruz' diye."
- Yönetmene, öğrenciliğinde rol verdi
Çekimlerin böylece başladığını anlatan Şişman, "Kaya, daha sonraki röportajında, 'ilk çekimde dehşete kapıldık, sanki onuncu uzun metrajını oynayan oyuncu gibi rahattı' dedi. 'Kaçan oyuncu için dua ettik, Allah ondan razı olsun iyi ki kaçmış' da dedi. Süreç enteresan gelişti. Yoğun bir atmosferde çalıştık. Çektiğimiz çilelere değdi. Biz şunu biliyorduk, bu yorgunluklar geçer, bunlar unutulur ama film kalır. Türkiye sinema tarihi açısından kayda değer bir eser ortaya koymak bizim için çok önemliydi. Amatör ruhla profesyonel bir iş çıkarttık. Set işçisi gibi çalıştığım dönemler olmuştur" diye konuştu.
Şişman, hayatta hiçbir şeyin kendisini şaşırtmadığına dikkati çekerek, dolayısıyla ödül almasının da kendisini şaşırtmadığını, ailesinde ve çevresinde sevinçle karşılandığını kaydetti.
Başarıya giden yolda tutkuların etkisinin olduğuna işaret eden Şişman, "Ne kadar çok istediğinizle alakalı. Eğer çok istiyorsanız ve bu süreçte atılması gereken adımları atarsanız olmak istediğiniz yer ve yapmak istediğiniz işle buluşursunuz" dedi.
Şişman, vekil öğretmenlik yaptığı dönemde okulda kurduğu tiyatro grubunda Kaya'ya sık sık rol verdiğini belirterek, şunları kaydetti:
"Mustafa o kadar tutkulu bir çocuk ki bütün rolleri almak istiyordu. Ben de öğrenciler arasında rolleri dengeli dağıtmak istiyorum. Bir gün bana dedi ki 'öğretmen rolünü vermiştin, sonra benden aldın. Onu ben sana gösteririm.' Ben de 'herkesten çok senin rolün var, sen hepsini istiyorsun' dedim. Aramızda böyle bir diyalog da yaşanmıştı."
Haydar Şişman, ödül almasının ardından iletişim fakültelerinden konferans için davet edilmesinin kendisini mutlu ettiğini de sözlerine ekledi.