Davutoğlu Canlı Yayında Açıklaması (4)

ANKARA - AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, terör örgütlerine yönelik mücadelelere ilişkin, "Şimdi geldiğimiz nokta şu; çok başarılı bir mücadele yürüyor. Olağanüstü bir koordinasyon var, askerimiz, polisimiz arasında. Şehit veriyoruz, yüreğimiz yanıyor ama 30 yıldaki en etkin mücadeleden birisini veriyoruz. Hiçbir halkayı boş bırakmıyoruz. Bunların tek ümidi şuydu, bu başarılar karşısında halkı sokağa dökmek. Oradaki Kürt vatandaşlarımız da oyunu gördü" dedi.

NTV ve Star televizyonu ortak yayınında "Liderler Konuşuyor" programına eşi Sare Davutoğlu ile konuk olan Başbakan Davutoğlu, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

"Türkiye'de bir gerilim var, farklı kimliklerin çatışmaları var, bunun içinde 'koalisyon iyidir' felsefesi var. 'AK Parti tek başına iktidara gelecek olursa da Türkiye'yi yönetemez' diye bir tez de sizin kulağınıza geliyordur. Ahmet Davutoğlu olarak, tek başına bir iktidarda böyle bir potansiyel risk, böyle bir yönetilememe halini ihtimallerini düşünüyor musunuz?" sorusu üzerine Davutoğlu, şöyle konuştu:

"Ben bunu halka saygısızlık olarak görüyorum. Halkın iradesine saygısızlık olarak görüyorum. Dese ki birisi, 'AK Parti değil de CHP tek başına iktidara gelirse, halk öyle tepki gösterir ki ülke yönetilemez hale gelir' dese, ona da karşı çıkarım. Bir dakika, sen kimsin, onu sormak gerekir. Sen kim adına halkın ülkenin yönetilemez hale gelmesini, halkın tercihini böyle takdim edebilirsin? Halk tercih edecek. Türkiye'de başta Cumhuriyet dedik ya, Cumhuriyetin en önemli şeyi de bu zaten. Kimse kendi iradesini halkın iradesi yerine koyamaz. Ha bunun demokrasiyle taçlanan tarafı şu; kimse çoğunluğa dayanıyorum diye de kendi iradesini tek başına davranamaz."

Demokrasinin çoğulcu bir sistemi beraberinde getirdiğini aktaran Davutoğlu, 13 yıldır bu ülkeyi bu kurallar içinde yönettiklerini söyledi.

Davutoğlu, kendileriyle tam zıt görüşe, hayat biçimine sahip vatandaşların vicdanına, 13 yıl içinde hayat biçimlerini değiştirmek zorunda kalıp kalmadıklarını sorarak, "Gidip herhangi bir birisine bir şey empoze edildi mi? Yani bir tek şey de sigara ile ilgili, sıhhat gerekçesi ile bütün dünyada uygulanan kurallar kondu. Onun dışında kimsenin hayatına müdahale edilmedi. Kimsenin düşüncelerine müdahale edilmedi" diye konuştu.

Bu geçen sürede hataların da olabileceğini dile getiren Davutoğlu, bunda da eleştiriye açık olduklarını belirtti.

Başbakan Davutoğlu, HDP'nin 7 Haziran'dan önceki, "Bana oy vermezseniz Çözüm Süreci devam etmez. Bana oy vermezseniz kaos gelir. AK Parti'ye oy verirseniz şöyle olur, böyle olur" gibi söylemlerinin olduğunu ve böylesi şantajla oy istediğini söyledi. Ayrıca, seçimden bir müddet önce "AK Parti tek başına iktidara gelirse sosyal patlamalar olur. Eğer AK Parti tek başına iktidara gelirse, ülke yönetilemez hale gelir" söyleminin de millete şantaj yapmak olduğunu belirten Davutoğlu, bunun doğru olmadığını vurguladı.

Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Ben şunu taahhüt ediyorum; 1 Kasım ile 2 Kasım arasında bu anlamda bir fark olmayacak. Tek başına iktidara gelsek de gelmesek de kimin herhangi bir şekilde özgürlüklerine bir müdahale olursa, onun karşısına önce ben çıkacağım, bunu taahhüt ediyorum. İster çok büyük bir çoğunlukla iktidara gelelim, ister daha az bir çoğunlukla, isterse koalisyon hükümeti olsun, ben o ihtimali görmüyorum, herhangi bir vatandaşımızın şu veya bu şekilde hayat tarzlarına bir müdahale, şu veya bu şekilde görüşlerine bir baskı gelirse, buna karşı direnç gösterme ve gerekli tedbiri alma sözünü veriyorum. Bize en sert şekilde muhalefet edenlerin de hukukunu korumak bizim görevimiz. Bunda bir şey görmüyorum."

Yüksekova İkiyaka dağlarındaki operasyona 6 bin askerin katıldığı ve orada PKK'nın sıkıştırıldığı, yüzde 90'ının etkisiz hale getirildiği konusunda haberlerin olduğuna ilişkin soru üzerine Davutoğlu, bu haberlerin büyük ölçüde doğru olduğunu ifade etti. Asker sayısını güvenlik gerekçesiyle veremeyeceğini söyleyen Davutoğlu, ancak askeri olarak özel kuvvetler de dahil imkanların kullanıldığını anlattı.

Davutoğlu, 20 Temmuz'da Suruç'taki saldırının ardından 3-4 günde art arda yoğun bir terör saldırısıyla karşı karşıya kalındığını dile getirerek, gelen dalgayı gördüğünü ve 23 Temmuz'da bir güvenlik zirvesinde, bütün güvenlik birimlerini topladığını anlattı.

Cumhuriyet felsefesinde Türk, Kürt, Sunni, Alevi hepsinin eşit olduğuna vurgu yapan Başbakan Davutoğlu, hiçbir unsurun, diğerinin üstünde bulunmadığına dikkati çekti.

- "Tereddüt etmedik"

Davutoğlu, hiçbir unsurun da devletle çatışan taraf gibi gösterilmesinin doğru olmadığını anlatarak, şöyle devam etti:

"Suruç'ta öyle bir hamle yaptı ki birileri, ben oyunu satranç tahtası gibi görüyorum, bizim vezirimize veya şahımıza dönük olarak öyle bir hamle çektiler ki... Suruç'ta saldırıya uğrayanlar, daha çok Alevi vatandaşlarımızın bulunduğu, MLKP denilen, DHKP-C'nin gençlik örgütü gibi bir yapılanmaya yönelik bir saldırıydı. Vefat eden bütün vatandaşlarımıza tekrar rahmet diliyorum, onlar bizim vatandaşımız. Açıkça suç işlemedikçe hiçbir kişiyi ilzam edemeyiz. O saldırıda yaralananları ziyaret ettim. Olay, Kobani'ye geçecek gruba yapıldı. Bir anda Türkiye'nin mezhebi ve etnik fay hatları üzerinde oynanacak bir senaryo devreye sokuldu. Yani sanki Kürtler ve Aleviler birlikte bir saldırıya, DAEŞ'in de aşırı Sunni bir örgüt olduğu varsayıldığı için o iki gün içinde HDP'nin, PKK yakını iltisaklı grupların tweet'lerine bir bakın ve o iki gün içinde, sivil birçok vatandaşın sadece sakallı olduğu için iki kişi öldürüldü. Karşılıklı doğuda, güneydoğuda söylenenlere bakın. Bunu ilk defa bu kadar açıklıkla burada konuşuyorum olayı bizim devlet olarak gördüğümüzü anlatmak için... Baktık ki eğer bu üç terör örgütüne karşı aynı anda bir mücadele başlatmazsak, bunların her biri sekteryen ve etnik bir terör hesaplaşmasının içine girecekler. Ve tereddüt etmedik."

Başbakan Davutoğlu, 23 Temmuz'da Genelkurmay Başkanı ile konuşurken Adıyaman'da, DAEŞ tarafından bir askerin şehit edildiğinin haberinin geldiğini ve Genelkurmay Başkanına, bunun müdahale edilmesi gereken bir durum olduğunu söylediğini anlattı.

6-7 Ekim olaylarının bütün bu sürece bakışını değiştirdiğini ifade eden Davutoğlu, "İlk defa başbakan olarak, bir ay içinde bununla karşı karşıya kaldım. Üç gece neredeyse hiç uyumadan her bir valiyle konuşarak, ne çektiğimizi biz biliyoruz. Şehirlerimizi yaktılar, yaktılar. HDP'nin de Demirtaş'ın da tahriki ile... Bir anda bir kalkışma hali oluşturdular" diye konuştu.

- "Bu mücadele yürüyecek. Çünkü bu, artık var oluş mücadelesine dönüştü"

Davutoğlu, 15 gün sonra İçişleri Bakanlığında yapılan bir toplantıda, "Ya Çözüm Süreci başarıya ulaşır, bunu deneyeceğiz sonuna kadar ya da bir gün gelecek ki biz bunların hepsine karşı mücadele etmek zorunda kalacağız. İki ihtimale de hazır olacaksınız" dediğini dile getirerek, Çözüm Süreci mekanizmasını da güvenlik mekanizmasını da kurduğunu söyledi.

Her hafta toplantılar yaptıklarını anlatan Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Toplantıya gelenlere söylediğim şey şu oldu, 'Arkadaşlar size aylar öncesinde hazır olun demiştim. Hazırız mısınız?' 'Hazırız' dediler. 'DAEŞ'in Suriye'deki karargahlarının, barınaklarının, yerlerinin tespiti yapıldı mı?' 'Yapıldı.' Gün, bugündür. Bizim askerimizi şehit eden, Suruç'ta 32 vatandaşımızı katleden DAEŞ'e, bu gece cezasını vereceksiniz. Türkiye'deki DAEŞ hücreleri ve içeride bulunanların, muhtemel eylemlerine karşı tedbiriniz var mı? Bu gece hepsini bildiklerimizi alırız. Sonra PKK'ya dönük olarak aynı şekilde, 'Kuzey Irak'ta yapılacaklar konusunda hazırlığımız tamam' dediler. Bunu şu nedenle zikrediyorum. O gün biz, bugün gelinen İkiyaka, Oramar Tepeleri, Cudi, Tendürek, Ağrı hepsi de dahil, bunun tek o brifingde hepsini aldık... Mücadele şu şekilde yürüdü ve yürüyecek; bunu seçime iki gün kala söylüyorum. Bu mücadele yürüyecek. Çünkü bu, artık var oluş mücadelesine dönüştü. Ya biz ayakta kalacağız ve Kürt vatandaşlarımız da Türkiye'de özgürce yaşayacaklar ya da bu PKK, Kürt vatandaşlarımızı önce katledecek, kendi dışında düşünen Kürt vatandaşları, sonra Türkiye'yi bölmek için her türlü oyunun içine girecekler."

- "30 yıldaki en etkin mücadeleden birisini veriyoruz"

Davutoğlu, 23, 24 ve 25 Temmuz'da Kuzey Irak'ta 458 hedefin vurulduğunu belirterek, şunları kaydetti:

"Birbirine irtibatlı dört halka var. Anlatılanlardan benim çıkardığım ve sonra talimat olarak başbakanlık direktifi olarak da verdiğimiz... Bir, Kuzey Irak'ta, oradaki yapılanma, karargahlar, barınaklar, cephane vesaire... İki, Türkiye'nin kırsal kesimindeki yapılanma, İkiyaka da dahil bütün o Yüksekova ve geçiş noktaları ve diğer kırsal bölgelerdeki yapılanmalar... Üç, şehrin hemen yanında odaklaşan, haraç alan, yol kesen yapılanmalar... Dört, şehirlerdeki YDG-H denen yapılanmalar... Şimdi bunlar birbirini destekleyen, birbirine lojistik sağlayan unsurlar. Biz bu unsurların irtibatlarını birer birer kesiyoruz. Ve bu unsurların her birine aşamalı bir müdahalede bulunduk. Önce çok ciddi şekilde Kuzey Irak'taki gücünü kırdık. Milletimiz güven duysun diye söylüyorum, onların bilmediğimizi zannettikleri bütün cephanelikleri... Kime karşı tutuluyordu, bize karşı. Arkasından şehir milislerine dönük olarak, kritik 12 ilçeyi aylar öncesinden tespit ettik. İstihbarata da haksızlık yapılıyor, bütün bu başarı sağlandıysa istihbarat birimlerimizin bütün o kamufle edilmiş yerleri bildirmesiyle sağlandı. Sonra, şehir milislerine dönük olarak ilçelere de inen Varto, Nusaybin, Cizre, Silopi, Yüksekova, Şemdinli, Silvan'da belli yerlerde bunlar odaklaşmış. Orada mücadele ettik ve sonra bu iki arayı kapatacak şekilde şehrin etrafındaki yapılanmaları dağıtıyoruz, kırsalda mücadele ediyoruz.

Şimdi geldiğimiz nokta şu; çok başarılı bir mücadele yürüyor. Olağanüstü bir koordinasyon var, askerimiz polisimiz arasında. Şehit veriyoruz, yüreğimiz yanıyor ama 30 yıldaki en etkin mücadeleden birisini veriyoruz. Hiçbir halkayı boş bırakmıyoruz. Bunların tek ümidi şuydu, bu başarılar karşısında halkı sokağa dökmek. Oradaki Kürt vatandaşlarımız da oyunu gördü."

(Sürecek)

Kaynak: AA