Başbakan Davutoğlu Açıklaması 'PKK İltisaklı Olanlar Da Var, Deaş İltisaklı Olanlar Da Var'

Başbakan Ahmet Davutoğlu, 99 kişinin öldüğü bombalı saldırıyla ilgili gözaltına alınanlara ilişkin, "PKK iltisaklı olanlar da var, DEAŞ iltisaklı olanlar da var" dedi.

Başbakan Davutoğlu, TGRT Haber canlı yayınında "Başbakan’la Özel" programında TGRT Haber ve İhlas Haber Ajansı Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar, Türkiye Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İsmail Kapan ile İhlas Medya Ankara Grup Başkanı Nuri Elibol’un gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. 99 kişinin hayatını kaybettiği Ankara Garı’ndaki patlamanın ardından mahkemeden çıkan "yayın yasağı" kararına yönelik hükümete yöneltilen eleştirilere yanıt veren Davutoğlu, "Bu bir mahkeme kararı, bizden böyle bir talep gelmedi. Soruşturmayı savcılıklar yürütüyor, biz yürütmüyoruz. Biz emniyet olarak da her türlü imkanı veriyoruz ama yargının yürüttüğü bir soruşturma var" dedi.

Yayın yasağı olmasına rağmen yürütülen yayın politikalarına değinen Davutoğlu, "Sanki böyle bir yasak yokmuşçasına isimler veriliyor, resimler veriliyor, konuşuluyor. Bu tür durumlarda bütün çağdaş ülkelerde izlerin kaybolmaması, yürüyen soruşturmanın selameti açısından bazı sınırlamalar getirilir. Bu sorumluluktan kaçmak değil, hiçbir şey karartılmaz bu ülkede. Zaten günlerdir her şey çok açık konuşulmuyor mu? Kime ne söyleniyor. Herkes kapalı kapılar ardında ne konuşuluyorsa önünde de konuşuyor. Bunda bizim tarafımızdan getirilmiş bir sınır yok. Ama hukuki süreçlerde yargı makamlarının gözettiği bazı hassasiyetler var" ifadelerini kullandı.

"O YERİN RESMİ, BULUNDUĞU YER BİR GAZETEDE DETAYLI YER ALDI"

Soruşturma kapsamında 10 kişinin gözaltına alındığını açıklayan Davutoğlu, şunları söyledi:

"Bu 10 kişi gözaltına alınmadan iki gün önce diyelim bize bilgiler verildi emniyetten, istihbarattan, şunlar iltisaklı. DEAŞ ve PKK’ya iltisaklı ve ikisinin de yaptığı bu olayla ilgili çok ciddiye alınması gereken önemli iddialar var, iki terör örgütüyle ilgili. Şimdi bunlar 2-3 gün önce anında basına yansımış olsaydı biz bu gözaltıları yapabilir miydik? Kimseyi yerinde bulamazdık. Zaten bu bombacıların önemli kısmı, şuanda konuşulan şeyler etrafında söylüyorum, Türkiye’de değiller. Türkiye’ye giriyor, herhangi bir şey kullanmadan, onlara ulaşılabilecek bir cihaz kullanmadan bir eylem, uyuyan hücreler şeklinde dışarıdan içeriye gelmiş. Şimdi bunların isimleri zikredildiğinde onları yakalamak mümkün olabilir mi? Ama sorumsuzca bu dile getirildi.

Mesela aynı şeyi o zaman Dışişleri Bakanı’ydım, Musul Başkonsolosluğu’nda DEAŞ tarafından diplomatlarımız kaçırıldığında, uygun bir yerde kurtarılmaları için bir operasyon planlaması yapıldığında, daha ilk aşamalarında o yerin bizim tarafımızdan bilindiği, örgüt tarafından da bilinmediği bir aşamada şok bir baskın hazırlığı yapılırken o yerin resmi, bulunduğu yer, detayları bir gazetede yer aldı. Ondan sonra bütün o planlamalarınızı değiştiriyorsunuz. Burada medyamızın da bir sorumluluk bilinci içinde davranması lazım. Terör örgütünün bu dönemlerde ister PKK olsun, ister DEAŞ, bir ülkeyi zaaf içinde gösterme çabası için zaten bunu yapıyor. Günlerce toplumsal zaaf algısını teşvik edecek yayınlar yapılırsa ve bir toplum kesimi diğer toplum kesimine karşı harekete geçirilirse şu sorulur mu Allah aşkına; Niye hep bu eylemler burada olur da AK Parti mitinglerinde olmaz? Yani birileri oralara saldırsın diye mi bu soru sorulur. Ayrıca AK Parti binalarına yapılan saldırıların listesini, AK Partili kaçırılan il, ilçe başkanlarının, öldürülen teşkilat mensuplarının listesini ayrıca vermek mi gerekir. AK Partili olsa ne olur, HDP’li ya da CHP’li ya da MHP’li. Siyasilerin şu ortak zeminde buluşması lazım; bir siyasi partiye saldırı yapıldığında kendisine yapılmış gibi hissetmesi lazım. Daha şuana kadar hiçbir siyasi partiye yapılan saldırı karşısında biz sessiz kalmadık ama bize yapılan saldırılar karşısında hiç destek görmedik."

"PKK İLTİSAKLI OLANLAR DA VAR, DEAŞ İLTİSAKLI OLANLAR DA"

99 kişinin hayatının kaybettiği Ankara Garı’ndaki patlamaya ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alınan 10 kişiye ilişkin detayları paylaşan Davutoğlu, "PKK’lı iltisaklı olanlar da var, DEAŞ iltisaklı olanlar da var" dedi.

"DEAŞ’la PKK, PYD 28 Mayıs’ta Haseke’de bir toplantıda Suriye rejimiyle oturdular, Özgür Suriye Ordusu’na karşı ortak bir cephede bir anlaşma yaptılar. Ondan sonra da Suriye’de olayların akışı değişti" diyen Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Hepsi birden Özgür Suriye Ordusu’na saldırdılar. Orada, o günlerde Irak’ta DEAŞ’ın, Kuzey Irak’ta da PKK’nın Türkiye’ye dönük saldırı planlamaları yaptığını biliyoruz. Bunlar birbirinden bağımsız gibi görünen şeyler bile olsa. İçeride öylesine ortak unsurlar var ki veya her ikisine de sızmış ortak unsurlar var ki mesela Suriye rejimi DEAŞ’da mevcuttur. DEAŞ’ın içinde DEAŞ’ı kuran insan unsuru Suriye hapishanelerinden çıkartılmıştı, 2011, 2012 yıllarında Suriye hapishaneleri boşaltılıp. DEAŞ’ı bu anlamda Suriye içinde çıkartan unsurlar ki, bunu 2009 yılında Maliki bana Suriye rejimi yani Bağdat’ta bombalar patladığında, ’Bütün bu bombaların arkasında El-Kaide irtibatlı grupları barındıran Suriye rejimi var’ demiş ve biz o zaman iki taraf arasında, Suriye-Irak arasında arabuluculuk yapıp çatışmalarını engellemiştik. Şimdi bunlar öyle birbirinden yalıtılmış, ayrılmış yapılar değil. Şunu sormak durumundayız. Nasıl oluyor da 3 gün önce bazı yerlerde ’Sakın şuraya gitmeyin, orada patlayabilir’ gibi ifadeler de var. Bunlar nasıl biliniyor, bunların iltisaklarını çıkarmak icap ediyor. Vardığınızda o zanlılara bakıyorsunuz daha önce PKK’dan bombalı eylemlerde, PKK’ya silah götürme. Bunların hepsinin hem PKK hem de dün söylediğim gibi Türkiye’de bazı sansasyonel gelişmelerle ilişkili çevrelerle paralel yapı içindeki bazı çevrelerle iltisak kuran yapılar var. Bunların detayına girmem mümkün değil ama görülüyor ki birileri Türkiye’de bir kokteyl terörü diyorum buna, hepsini karıştırarak bir işe kalkışıyor. Bunun karşısında hepimizin yapması gereken, siyasi partilerin öncelikle demokrasiyi savunmamız. Birbirimizi itham etmek yerine demokrasiyi öne çıkarmamız ve 1 Kasım’a doğru giderken benzer provokasyonların olmaması için omuz omuza vermemiz. Ama omuz omuza vereceğimiz dediğimiz gün birisi çıkıyor sizi katil ilan ediyor, öbürü ’Ben sizinle görüşmem’ diyor. Bu nasıl mantıktır. Acıları paylaşamazsak, seçim gibi bir ortak demokrasi platformunda buluşamazsa ne zaman buluşacağız. Bütün bu terör olayı çok önemli ama arkasında esas beni üzen böyle bir olay karşısında hala suçlama."
Kaynak: İHA