Çapkınlığın Sebebi Endorfin

Endorfin hayattan tat ve lezzet alabilmemiz için gerekli bir nörotransmitter olduğunu belirten Nörolog Dr. Mehmet Yavuz, çapkınlığın sebebinin endorfin bağımlılık olduğunu söyledi.

Çapkınlığın Sebebi Endorfin

Endorfin olmasaydı, hayatın işkence halini dönüşebileceğinin altını çizen REEM Nöropsikyatri Merkezi kurucusu Nörolog Dr. Mehmet Yavuz, endorfinin sabah saatlerinde daha az salgılandığını, depresyon hastalarının kendilerini sabahları daha kötü hissetmelerinde bu vakitlerde endorfinin daha az salgılanmasının da rolü olduğunu söyledi.

ENDORFİNİN İKİ ÖNEMLİ ETKİSİ; HAZ VE AĞRI KESİCİ ETKİLER
Endorfinin iki önemli etkisi olduğunu belirten Dr. Mehmet Yavuz, birinci etkisinin haz verici ikinci etkisinin ise ağrı kesici etkisi yaptığını söyledi.

Yavuz, “Aslında azı zarar, ortası yarar, fazlalığı yine zarar bir maddedir. Ağrı kesici etkisi bilinen en güçlü ağrı kesici olan morfinin 30 mislidir. Ancak bu fayda mıdır, zarar mıdır? Bilinmez. Zira eğer endorfin olmasaydı belki de savaşlar olmayabilirdi. Çünkü savaşta ölüm tehlikesi esnasında salgılanan endorfin kişiyi bu duruma duyarsız hale getirir. Üstelik savaşın kazanılması esnasında elde edilen haz duygusu da yeni savaşlara davetiye çıkarabilir.Ayrıca savaş esnasında vurulan bir asker, bir süre ağrı hissetmeyebilir ya da bir kaza esnasında ciddi bir yara alan kişi o an için ağrı duymayabilir. Doğum esnasında hem endorfinin ağrı dindirici etkisi hem de annelik hazzı iş başındadır. Bunlar o esnada yüksek oran da salgılanan endorfin nedeniyledir. Spor müsabakalarında yarış kazanma azmi ile sporcuları ivmelendiren yine endorfindir. Örneğin bir futbol maçında gol atan oyuncuda ya da rekor denemesini başarı ile sonuçlandıran bir sporcu da en yüksek seviyelere çıkar.” dedi.

ÇAPKINLIKTA ENDORFİN BAĞIMLILIK OLUŞTURUYOR
Nörolog Dr. Mehmet Yavuz, “Av tutkunlarının sürekli bir avdan öbürüne koşmaları, avlanma esnasında endorfinin oluşturduğu hazza yeniden kavuşmak istemelerindendir hep. Dağcılar da her tırmanış sonucunda aynı hazzı tadarlar ve her zaman aynı zevki yaşamak isterler. Kumar tutkunları için de böyledir. Aslında kumarbazlar kumar esnasında kazanmanın meydana getirdiği hazza müptela olmuşlardır. Para kazanmak geri plandadır. Çoklarının zaten paraya da ihtiyacı bulunmamaktadır. Çapkınlar için de aynı şey söz konusudur. Burada farklı bir kişi ile birlikte olma hazzı bağımlılık yapmıştır. Yoksa orgazm her zaman aynı orgazmdır. Dolayısıyla dağcılık ta, avcılık ta, kumar tutkunluğu da ve çapkınlıkta bir çeşit endorfin bağımlılığıdır. Ancak herhangi bir araçla endorfin temin eden kişi, genellikle aynı şekilde endorfin tatmini arar. Bir diğer deyişle dağcılıkla uğraşan ve bu şekilde sürekli endorfin temin eden bir kişinin, aynı zamanda çapkın olabilme ihtimali zayıftır. Sürekli keşifler peşinde olan bir araştırmacının öyle pek aşkla meşkle pek işinin olmadığına çok şahit olunmuştur. Çünkü yeni bir icat geliştirmenin hazzı ile zaten yeterli endorfin temini sağlanmaktadır. O halde çapkınlıkta sadece dopaminin D1 ve D2 reseptörleri sorumlu olmayıp, endorfinin de bunda bir payı bulunmaktadır. Bilindiği gibi D1 tek eşliliği, D2 ise çok eşliliği telkin etmektedir. Bu hususiyetle evlilik öncesi çok sayıda ilişki yaşayanlar; endorfin bağımlılığının gelişmesinden dolayı, sadakatsizlik riski ile karşı karşıyadırlar. Çünkü evliliğin ilk dönemlerinde yüksek olan endorfin düzeyleri daha sonra giderek normale dönmekte, daha önceki ilişkiler nedeniyle endorfin bağımlılığı geliştiğinden kişinin tekrar aynı hazzı arama ihtimali ortaya çıkabilmektedir. Belki de aşkın ömrü en fazla 2,5 yıl derken bahsettiğimiz şey, aşkın değil endorfinin tükenişidir. Aynı şekilde tehlikeli yollardan da, örneğin uyuşturucu maddelerle de suni olarak endorfin bağımlısı olunabilmektedir. Aslında buradaki bağımlılık, uyuşturucunun fazla endorfin salgılanmasına neden olarak oluşturduğu ‘’yapay hazza’’ olan tutkudur. Elbette ki, avcılık ve dağcılık gibi doğal yollardan oluşan endorfin bağımlılığı ile uyuşturucular ile oluşturulan endorfin bağımlılığı bir değildir ve kesinlikle kıyaslanamaz. Bir tarafta doğal bir eylem öbür tarafta ise beyni ve vücudu mahveden bir tutku söz konusudur. Ayrıca uyuşturucular hem endorfini hem de dopamini patolojik düzeylere çıkarırlar. Dolayısıyla oluşan bağımlılık ta patolojik düzeyde olur. Endorfin salgılanmasını bazı bazı gıdalar arttırabilir. Özellikle çikolata, muz, üzüm, dondurma ve acı biber kan düzeyini yükseltebilir. Bu durum kişiden kişiye değişmekle beraber, obez kişilerde asıl olay endorfin bağımlılığıdır. Zira yenilen yemeklerden duyulan haz, sürekli aynı şeyleri tüketmeye sevk etmektedir. Bu ise vücudun ihtiyaç duyduğundan daha fazla gıda alınmasına ve depolanmasına neden olmakta, sonuç obeziteye gitmektedir. Nitekim obezite tedavisinde kullanılan bazı ilaçların, endorfinin bağlandığı bazı reseptörleri bloke ederek etki gösterdiği belirlenmiştir. Son yıllarda revaçta olan akupunktur tedavisinin temelinde de endorfin salınımının yattığı düşünülmektedir. Akupunkturun, vücuduna ok saplanmış bir Çinli askerin ancak ok çıkartıldığı zaman acıyı duyması üzerine keşfedildiği ifade edilmektedir. Bu görüş ne kadar doğrudur bilemeyiz ama vücutta ve sinir sisteminde özel bazı noktaların elektrik veya iğne ile uyarılmasının endorfin seviyelerini yükselttiği bilinmektedir.” diye konuştu.

Kaynak: İHA