'Gıdalarda Kullanılan Bazı Katkı Maddeleri Migreni Tetikliyor'
Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Şerefnur Öztürk, ülkemizde her 4 kişiden birinde görülen migren hastalığının nedenleri arasında, gıdalarda kullanılan bazı renklendirici veya koruyucu katkı maddelerinin bulunduğu söyledi.
Prof. Dr. Öztürk, AA muhabirine yaptığı açıklamada, son yıllarda yapılan çalışmalarda bazı gıdaların ve gıdalarda kullanılan katkı maddelerinin migrene neden olabildiğini, bu durumun kişisel özellikler taşıdığını bildirdi.
Gıdalarla bağlantılı hastalıklardan birinin de migren olduğunu ifade eden Öztürk, tiramin ve nitrit içeren besinlerin, hastalığın oluşumunda önemli rol oynadığını vurguladı. Bazı hastalarda gıdaların kendisinin migren için tetikleyici olabildiğine dikkati çeken Öztürk, şunları kaydetti:
"Hastaların bir kısmında ise gıdalarda katkı maddesi olarak kullanılan monosodium glutamate,
aspartame, feniletilamin, nitratlar ve tiramin gibi maddeler, migren ataklarını ortaya çıkarıyor. Tiramin içeren besinlerin başında peynir, eskitilmiş kaşar peynirleri bulunuyor. Aşırı kahve yine migrene neden olabilir. Kahveyi birden kesmek de yine aynı şekilde migrene yol açabilir, ağrıyı tetikleyebilir. Alkolün de etkisinden söz edilebilir. Özellikle kırmızı şarap bu konuda çok suçlanır. Aşırı sesli, yoğun ışıklı ortamlarda çalışmak migreni tetikleyen faktörler arasında... Sigara da istemediğimiz faktörler arasında."
Şerefnur Öztürk, Türkiye'de migren görülme olasılığının gelişmiş ülkelerle benzer olduğunu; 15- 55 yaş arası kadınlarda yüzde 21,8, erkeklerde de yüzde 10,9 gibi yüksek oranlarda rastlandığını aktardı. Migrenin kadınlarda daha çok görüldüğünü anlatan Öztürk, hormonal etkenler, aşırı yorgunluk, stres, uykusuzluk ya da aşırı uyku durumu ve düzensiz beslenme, açlık gibi nedenlerin de hastalığa yol açtığını dile getirdi.
-Genetik özellikler araştırılıyor
Genellikle 20-50 yaş aralığındaki hastalarda migrenle karşılaştıklarını belirten Öztürk, "Genetik özellikler araştırılıyor. Özellikle migreni olan annelerin kızlarında migren ortaya çıkma olasılığı daha fazla... Ailede migren olması, migreni ortaya çıkarabilecek bir faktör ama tek başına yeterli değil. Çevresel faktörlerin de bir araya gelmesi gerekiyor" diye konuştu.
Migren teşhisinin daha çok, hastanın vermiş olduğu bilgiler ışığında yapıldığını ifade eden Prof. Dr. Öztürk, şöyle devam etti:
"Ağrının tipi, şekli, ağrıyı artıran, azaltan faktörler, yerleştiği bölge, ağrının ne şekilde geçtiği, hastanın o zamanki hormonal durumlarını dikkate alarak migren tanısını koyabiliriz. Her baş ağrısı migren değildir. Diğer baş ağrılarıyla çok rahatlıkla karışabilir. Özellikle de kadınlarda daha çok görülen, gerilim tipi baş ağrılarıyla karışabilir. Gerilim tipi baş ağrıları kişinin stresini artıran ortamlarda bulunma sonrası akşama doğru ortaya çıkar ve migren ağrısı kadar uzun sürmez. Migren ağrısı başlamadan önce bazı hastalarda geçici ışıklı alanların ortaya çıktığı geçici görme bozuklukları öncülük edebilir. Ancak migren tipi baş ağrısı başladığı zaman genellikle 2-3 gün sürebilir. Zonklayıcıdır, süreklidir. Kişi ışığa, sese tahammül edemez. Bulantı, kusmalar, iştahsızlık olabilir. Kafada çok rahatsız edici dolgunluk hissi olabilir. Bazı özel migren tipleri beyinde damar tıkanıklığına bile neden olabilir."
-Uykusuz kalma, stresten uzak dur, şiddetli reaksiyon verme!
"Her migren hastasının tedavi yaklaşımı farklıdır" diyen Öztürk, hastanın cinsiyetine, bulunduğu duruma, ortama, yaşına ve diğer hastalık durumlarına bağlı olarak tedavinin uygulandığına dikkati çekti. Şerefnur Öztürk, tedavi yöntemleri ile ilgili şunları söyledi:
"Öncelikle hastanın yaşam tarzını düzenlemesini isteriz. Hastadan, aşırı uyumamasını, uykusuz ve uzun süre aç kalmamasını, çok stresli ortamlarda bulunmamasını istiyoruz. Çok şiddetli reaksiyonlar vermekten uzak, kendisini rahatlatacak yöntemler bulmasını istiyoruz. Bu, birtakım hobiler edinmesi olabilir, yürüyüşler olabilir. Düzenli spor ve egzersizin gevşemekte çok önemli etkileri var. Her bireyin kendini rahatlatabilmek için bulabileceği yöntemler, hobiler farklıdır. Bunlar küçük önlemler ama gerçekten migrenli hastalarımızın hayatlarını ciddi şekilde olumlu yönde etkiliyor."
Kaynak: AA
Gıdalarla bağlantılı hastalıklardan birinin de migren olduğunu ifade eden Öztürk, tiramin ve nitrit içeren besinlerin, hastalığın oluşumunda önemli rol oynadığını vurguladı. Bazı hastalarda gıdaların kendisinin migren için tetikleyici olabildiğine dikkati çeken Öztürk, şunları kaydetti:
"Hastaların bir kısmında ise gıdalarda katkı maddesi olarak kullanılan monosodium glutamate,
aspartame, feniletilamin, nitratlar ve tiramin gibi maddeler, migren ataklarını ortaya çıkarıyor. Tiramin içeren besinlerin başında peynir, eskitilmiş kaşar peynirleri bulunuyor. Aşırı kahve yine migrene neden olabilir. Kahveyi birden kesmek de yine aynı şekilde migrene yol açabilir, ağrıyı tetikleyebilir. Alkolün de etkisinden söz edilebilir. Özellikle kırmızı şarap bu konuda çok suçlanır. Aşırı sesli, yoğun ışıklı ortamlarda çalışmak migreni tetikleyen faktörler arasında... Sigara da istemediğimiz faktörler arasında."
Şerefnur Öztürk, Türkiye'de migren görülme olasılığının gelişmiş ülkelerle benzer olduğunu; 15- 55 yaş arası kadınlarda yüzde 21,8, erkeklerde de yüzde 10,9 gibi yüksek oranlarda rastlandığını aktardı. Migrenin kadınlarda daha çok görüldüğünü anlatan Öztürk, hormonal etkenler, aşırı yorgunluk, stres, uykusuzluk ya da aşırı uyku durumu ve düzensiz beslenme, açlık gibi nedenlerin de hastalığa yol açtığını dile getirdi.
-Genetik özellikler araştırılıyor
Genellikle 20-50 yaş aralığındaki hastalarda migrenle karşılaştıklarını belirten Öztürk, "Genetik özellikler araştırılıyor. Özellikle migreni olan annelerin kızlarında migren ortaya çıkma olasılığı daha fazla... Ailede migren olması, migreni ortaya çıkarabilecek bir faktör ama tek başına yeterli değil. Çevresel faktörlerin de bir araya gelmesi gerekiyor" diye konuştu.
Migren teşhisinin daha çok, hastanın vermiş olduğu bilgiler ışığında yapıldığını ifade eden Prof. Dr. Öztürk, şöyle devam etti:
"Ağrının tipi, şekli, ağrıyı artıran, azaltan faktörler, yerleştiği bölge, ağrının ne şekilde geçtiği, hastanın o zamanki hormonal durumlarını dikkate alarak migren tanısını koyabiliriz. Her baş ağrısı migren değildir. Diğer baş ağrılarıyla çok rahatlıkla karışabilir. Özellikle de kadınlarda daha çok görülen, gerilim tipi baş ağrılarıyla karışabilir. Gerilim tipi baş ağrıları kişinin stresini artıran ortamlarda bulunma sonrası akşama doğru ortaya çıkar ve migren ağrısı kadar uzun sürmez. Migren ağrısı başlamadan önce bazı hastalarda geçici ışıklı alanların ortaya çıktığı geçici görme bozuklukları öncülük edebilir. Ancak migren tipi baş ağrısı başladığı zaman genellikle 2-3 gün sürebilir. Zonklayıcıdır, süreklidir. Kişi ışığa, sese tahammül edemez. Bulantı, kusmalar, iştahsızlık olabilir. Kafada çok rahatsız edici dolgunluk hissi olabilir. Bazı özel migren tipleri beyinde damar tıkanıklığına bile neden olabilir."
-Uykusuz kalma, stresten uzak dur, şiddetli reaksiyon verme!
"Her migren hastasının tedavi yaklaşımı farklıdır" diyen Öztürk, hastanın cinsiyetine, bulunduğu duruma, ortama, yaşına ve diğer hastalık durumlarına bağlı olarak tedavinin uygulandığına dikkati çekti. Şerefnur Öztürk, tedavi yöntemleri ile ilgili şunları söyledi:
"Öncelikle hastanın yaşam tarzını düzenlemesini isteriz. Hastadan, aşırı uyumamasını, uykusuz ve uzun süre aç kalmamasını, çok stresli ortamlarda bulunmamasını istiyoruz. Çok şiddetli reaksiyonlar vermekten uzak, kendisini rahatlatacak yöntemler bulmasını istiyoruz. Bu, birtakım hobiler edinmesi olabilir, yürüyüşler olabilir. Düzenli spor ve egzersizin gevşemekte çok önemli etkileri var. Her bireyin kendini rahatlatabilmek için bulabileceği yöntemler, hobiler farklıdır. Bunlar küçük önlemler ama gerçekten migrenli hastalarımızın hayatlarını ciddi şekilde olumlu yönde etkiliyor."