Kuru İğne Tedavisi

Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Cengizhan Doğan, kuru iğne tedavisinin, yan etkisi olmayan, tedavi edici ve zararsız bir metot olduğunu söyledi.

Kuru İğne Tedavisi
Samsun Romatem Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Cengizhan Doğan, kuru iğne tedavisi hakkında bilgi verdi. Uzm. Dr. Cengizhan Doğan, “İğne, herhangi bir ilaç içermediğinden, bu ismi alır. Bu nedenle alerjik durumlar, ilaç etkişimleri ve yan etki görülmez. En sık kas romatizması da denen miyofasyal ağrı sendromunda uygulanır. Kas romatizması, iskelet kasları olarak bilinen tüm çizgili kaslarda görülebilir. Bazı tendinitlerde, lokal ağrı patolojilerinde, kısalmış kas sendromlarında da bu yöntem kullanılır. Bunun dışında, boyun ve bel fıtığında, omuz ağrıları ve omuz periartritte (adeziv kapsülit-donuk omuz), omuz impingement sendromunda da bazen tek başına, bazen de fizik tedavi ile birlikte, fizik tedaviye destek olarak uygulanır ve çok etkili kalıcı sonuçlar alınır. Diz ve bacak ağrılarında da kullanımı sıktır” dedi.

Kuru iğne tedavisinin, genellikle 12-15 yaşından itibaren, bu tedaviye ihtiyacı olan herkese ve her yaşa uygulanabildiğini belirten Uzm. Dr. Cengizhan Doğan, “Hastada bulunan (varsa) diğer pek çok hastalık, bu tedavi için bir engel teşkil etmez. İğne fobisi olan hastalara da uygulamak mümkün olmaktadır. Hasta iğneyi genellikle hissetmez. İğne, akupunkturdaki gibi uzun süre kalmaz, bazen birkaç saniye, bazen birkaç dakika sürer. Bu metot genellikle bir kanamaya da sebep olmaz, dolayısıyla kan görmekten ürken hastalar açısından da uygun bir yöntemdir. Hamilelere belli koşullarda uygulanabilir” şeklinde konuştu.

Dr. Cengizhan Doğan şu bilgileri verdi: “Kuru iğne tedavisi, hastanın muayenesi yapılıp tanısı konulduktan sonra, belli seanslar halinde planlanır, tedavi boyunca o belgeye ait faaliyetlerin azaltılması önerilir. Tedavinin süresi, yani seans sayısı, problemin bulunduğu bölgenin genişliğine, problemin ne kadar eski olduğuna, hastanın yaşına, başka rahatsızlıklarının eşlik edip etmediğine göre değişiklik gösterir. Bazen tek bir seans yeterlidir. En sık 3-5 seans olarak planlanır. Nadir durumlarda 8-10 seansı bulabilir. Genellikle haftada 1 seans olarak uygulanır. Tedavide başarı oldukça yüksektir ve sonuçlar yüz güldürücüdür. Cevapsız veya dirençli durumlarda genellikle altta yatan başka bir patoloji söz konusudur. Ancak ilk muayene sırasında bu durum genellikle tespit edilip, tedavi buna göre planlanır.”
Kaynak: İHA