IMF'ye borç bitti
Türkiye 52 yıllık bir defteri bugün kapandı. IMF'ye bugün 421 milyon dolarlık son borç dilimini ödeyerek veda ettik.
Uluslararası Para Fonu'na (IMF) borcunun son taksidini bugün ödeyecek olan Türkiye, ayrıca kaynak çeşitliliği sağlamaya çalışan fona 5 milyar dolar da borç verecek. İlk stand-by anlaşması Cemal Gürsel'in kurduğu 24. hükümet döneminde gerçekleşirken, fona borç ise Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın kurduğu 61. hükümet döneminde tamamen bitti.
Türkiye, 1947'de üye olduğu, 1961'de ilk kaynak sağladığı IMF'ye borçlu kalma durumunu, mali ve siyasi istikrarı ile bütçe disiplininin kendine sağladığı güç sayesinde bugün tek taraflı olarak sonlandırmış oldu.
Ancak son borç taksidinin ödenmesinin ardından IMF ile ilişkiler tamamen bitirilmeyecek; 'üyelik' kuralları çerçevesinde sürecek.
BORÇLANMA SÜRECİ
Peki Türkiye'nin IMF ile olan borçlanma süreci nasıl başladı? Türkiye, ilk olarak IMF ile 1947'de İsmet İnönü döneminde tanıştı. 1958'de Adnan Menderes'in başbakanlığı döneminde ilk borç alındı.
İLK STAND-BY 1961'DE
IMF'nin kuruluş yılı 1944 ama 1947'de faaliyete geçti. Türkiye, aynı yıl IMF'ye üye oluyor. Özellikle 50'li yılların son döneminde ortaya çıkan ekonomik siyasi kriz nedeniyle maalesef Türkiye IMF'yle stand-by antlaşması dediğimiz koşullu antlaşmanın ilk imzasını 1 Ocak 1961'de atıyor. Bu tarihten bugüne IMF ile süren ilişkiler boyunca ülkede 38 hükümet yönetimde bulundu.
İlk imza Cemal Gürsel'e aitti. Ancak 4 gün sonra hükümet değişti. Gürsel'in yaptığı anlaşmayı İsmet İnönü yürüttü. 1962'de ikinci anlaşmayı imzalayan İnönü, IMF'den yaklaşık 40 milyon dolar aldı.1963'te de anlaşmayı yeniledi. 65'ten 1970'e kadar anlaşmalar sürdü. Önce Suat Hayri Ürgüplü ardından Süleyman Demirel'in imzaladığı 3 anlaşma daha.
1970'TEN İTİBAREN IMF'SİZ YILLAR
1970'ten itibarense IMF'siz yıllar başladı. Bu dönemde Nihat Erim, İlhan Öztrak, Naim Talu, Bülent Ecevit, Sadi Irmak ve Süleyman Demirel hükümet kurdular. Ama IMF'den uzak durdular.
UZUN SÜRELİ ANLAŞMA 1980'DE
Türkiye'nin IMF ile uzun süreli ilk anlaşmasına ise Haziran 1980'de Demirel imza attı. Süleyman Demirel o tarihe kadarki en yüksek krediyi aldı. Birkaç ay sonra 12 Eylül darbesiyle iktidardan uzaklaştırılsa da yerine atanan Bülent Ulusu anlaşmayı sürdürdü. Hatta bitince yenisini de imzaladı.
1984'te darbe döneminden sonra iktidara gelen Turgut Özal, IMF'siz idare etti. Özal'dan sonraki ANAP iktidarları gibi uzun bir aradan sonra yeniden koltuğa oturan Demirel de IMF'ye yanaşmadı.
Serbest piyasa ekonomisinin yaygınlaşarak yerleştiği, yabancı sermayeye kapıların açıldığı ve IMF'siz geçen bu dönem 10 yıl sürdü.
ÇİLLER DÖNEMİNDE 5 NİSAN KARARLARI
Stand-by anlaşmasıyla kamuda yükümlülük altına girmek istemeyen hükümetler piyasadan borçlanmaya tercih etti. Yıl 1994 olduğunda ise IMF, krizdeki Türkiye'nin ekonomik tarihine yeni bir stand-by ile girdi. Krizin etkilerini yumuşatmak için yürürlüğe konan bu program paralelinde ünlü “5 Nisan” kararları alındı.
Tansu Çiller'in imza attığı 5 Nisan kararları kapsamında TL yüzde 39 devalüasyona uğradı. Sıcak para girişini hızlandırmak için Hazine bonosu, tahvil ve repo gelirlerinden alınan yüzde 5'lik vergi oranı kaldırıldı.
Serbest bırakılan döviz kurları bankaların inisiyatifine terk edilirken, 24 Ocak'ta Kamu İktisadi Teşebbüsü'ne tanınan zam yapma yetkisi geniş bir şekilde kullanıldı. Özellikle TEKEL ürünlerine büyük oranlarda zam yapıldı ve ek vergiler getirildi. Akaryakıt vergileri yüzde 10'dan yüzde 25'e çıktı.
2000 yılına yüksek enflasyon sorununa çare bulamayarak giren Türkiye, 1999'da aldığı stand-by kredisi ile birlikte IMF destekli yeni bir programı da hayata geçirdi.
Enflasyon için yüzde 20-25 hedefi açıklanırken, tarımda desteklerin azaltılması, sosyal güvenlik sisteminin açıklarının kapatılması, özelleştirme, bankacılık sisteminin güçlendirilmesi yeniden masadaydı.
Özellikle özelleştirme, bütçe yapmanın en önemli enstrümanlarından biri haline geldi. Niyet mektubunda, özelleştirmeden 7.6 milyar dolar geleceği belirtildi.
Alınan önlemlerle finansal yabancı sermaye girişi hızlanırken, enflasyonda iniş beklendiği kadar hızlı olmadı. İthalatın hızla artmasıyla dış açık büyüdü.
2001'DE IMF'Lİ YILLAR YENİDEN BAŞLADI
2001'de Bülent Ecevit'in başbakan olduğu üçlü koalisyon döneminde art arda anlaşmalarla IMF'li hayat yeniden başladı.
2000 yılı Kasım ve 2001 Şubat krizinden sonra 2002'de yeniden IMF ile anlaşan Türkiye, 2005'te AK Parti hükümetiyle kesintisiz anlaşmalar sürecini devam ettirdi.
Eski Devlet Bakanı Kemal Derviş'in imzaladığı 18. stand-by anlaşmasını devam ettirmek 3 Kasım 2002 seçimlerinin ardından iktidara gelen AK Parti Hükümeti'ne kaldı. Cumhuriyet tarihinde ilk kez, bir stand-by anlaşması süresi sonuna kadar uygulandı.
AK PARTİ'DEN 2008'DE STAND-BY YAPMAMA KARARI
18. anlaşmanın sona ermesinin ardından 2005 yılında da yeni bir üç yıllık 19. stand-by anlaşması imzalandı. AK Parti, 2008 yılında ise IMF ile stand-by anlaşması yapmama kararı aldı.
66 YILLIK ÜYELİK, 52 YILDA 19 ANLAŞMA
Türkiye 52 yıldır süren anlaşmalarla IMF'den 50 milyar dolara yakın kredi aldı. Bunun 35 milyar doları son üç anlaşma döneminden.
11 Mart 1947'de üye olduğumuz IMF ile bugüne kadar 19 stand-by anlaşması yapıldı. Ülkedeki siyasi ve ekonomik istikrarın da katkısıyla bu anlaşmalardan sadece son 2 stand-by başarıyla tamamlandı.
2002'DEKİ BORÇ 23.5 MİLYAR DOLAR
Türkiye'nin 2002 yılında IMF'ye 16 milyar 246 milyon SDR (yaklaşık 24 milyar dolar) borç stoku bulunuyordu.
Söz konusu borç stoku, 2005 yılında 10 milyar 247 milyon SDR'ye, 2008 yılında 5 milyar 534 milyon SDR'ye, 2010 yılında 3 milyar 654 milyon SDR'ye, 2011 yılında da 1 milyar 874 milyon SDR'ye kadar geriledi.
Türkiye'nin 28 Ocak 2013 itibariyle IMF'ye 19. stand-by'dan kalan borcu 562,1 milyon SDR (yaklaşık 860 milyon dolar) düzeyindeydi.
Söz konusu borç, bugün 281 milyon 54 bin 813 SDR'lik (yaklaşık 421 milyon dolar) son taksidin ödenmesinin ardından bitecek.
TÜRKİYE BORÇLU DEĞİL ALACAKLI OLACAK
IMF'ye olan borcun tamamlanmasının ardından, Türkiye ile IMF arasında yeni bir 'kredi' dönemi başlayacak. Ancak bu kez roller değişecek. 'Yarım asırlık borç defterini kapatmakla da kalmayacak' olan Türkiye, IMF'ye 5 milyar dolar da borç verecek.
Geçtiğimiz yıl Meksika'daki G-20 Los Cabos Liderler Zirvesi'nde alınan karar doğrultusunda Türkiye, IMF'ye kredi açacak. Söz konusu kredi istenildiği zaman çekilebilecek. Böylece, Türkiye IMF'ye Cumhuriyet tarihinde ilk kez borç vermiş olacak.
TÜRKİYE 39 ÜLKEDEN 23'ÜNCÜSÜ OLACAK
IMF'nin Türkiye Temsilciliği'nden edinilen bilgiye göre, Türkiye bu yeni dönemde IMF'nin Kriz Kurtarma Fonu'na 5 milyar dolar katkı sağlaması halinde 39 ülke içerisinde en büyük katkıyı sağlayan 23. ülke olacak.
Türkiye, 1947'de üye olduğu, 1961'de ilk kaynak sağladığı IMF'ye borçlu kalma durumunu, mali ve siyasi istikrarı ile bütçe disiplininin kendine sağladığı güç sayesinde bugün tek taraflı olarak sonlandırmış oldu.
Ancak son borç taksidinin ödenmesinin ardından IMF ile ilişkiler tamamen bitirilmeyecek; 'üyelik' kuralları çerçevesinde sürecek.
BORÇLANMA SÜRECİ
Peki Türkiye'nin IMF ile olan borçlanma süreci nasıl başladı? Türkiye, ilk olarak IMF ile 1947'de İsmet İnönü döneminde tanıştı. 1958'de Adnan Menderes'in başbakanlığı döneminde ilk borç alındı.
İLK STAND-BY 1961'DE
IMF'nin kuruluş yılı 1944 ama 1947'de faaliyete geçti. Türkiye, aynı yıl IMF'ye üye oluyor. Özellikle 50'li yılların son döneminde ortaya çıkan ekonomik siyasi kriz nedeniyle maalesef Türkiye IMF'yle stand-by antlaşması dediğimiz koşullu antlaşmanın ilk imzasını 1 Ocak 1961'de atıyor. Bu tarihten bugüne IMF ile süren ilişkiler boyunca ülkede 38 hükümet yönetimde bulundu.
İlk imza Cemal Gürsel'e aitti. Ancak 4 gün sonra hükümet değişti. Gürsel'in yaptığı anlaşmayı İsmet İnönü yürüttü. 1962'de ikinci anlaşmayı imzalayan İnönü, IMF'den yaklaşık 40 milyon dolar aldı.1963'te de anlaşmayı yeniledi. 65'ten 1970'e kadar anlaşmalar sürdü. Önce Suat Hayri Ürgüplü ardından Süleyman Demirel'in imzaladığı 3 anlaşma daha.
1970'TEN İTİBAREN IMF'SİZ YILLAR
1970'ten itibarense IMF'siz yıllar başladı. Bu dönemde Nihat Erim, İlhan Öztrak, Naim Talu, Bülent Ecevit, Sadi Irmak ve Süleyman Demirel hükümet kurdular. Ama IMF'den uzak durdular.
UZUN SÜRELİ ANLAŞMA 1980'DE
Türkiye'nin IMF ile uzun süreli ilk anlaşmasına ise Haziran 1980'de Demirel imza attı. Süleyman Demirel o tarihe kadarki en yüksek krediyi aldı. Birkaç ay sonra 12 Eylül darbesiyle iktidardan uzaklaştırılsa da yerine atanan Bülent Ulusu anlaşmayı sürdürdü. Hatta bitince yenisini de imzaladı.
1984'te darbe döneminden sonra iktidara gelen Turgut Özal, IMF'siz idare etti. Özal'dan sonraki ANAP iktidarları gibi uzun bir aradan sonra yeniden koltuğa oturan Demirel de IMF'ye yanaşmadı.
Serbest piyasa ekonomisinin yaygınlaşarak yerleştiği, yabancı sermayeye kapıların açıldığı ve IMF'siz geçen bu dönem 10 yıl sürdü.
ÇİLLER DÖNEMİNDE 5 NİSAN KARARLARI
Stand-by anlaşmasıyla kamuda yükümlülük altına girmek istemeyen hükümetler piyasadan borçlanmaya tercih etti. Yıl 1994 olduğunda ise IMF, krizdeki Türkiye'nin ekonomik tarihine yeni bir stand-by ile girdi. Krizin etkilerini yumuşatmak için yürürlüğe konan bu program paralelinde ünlü “5 Nisan” kararları alındı.
Tansu Çiller'in imza attığı 5 Nisan kararları kapsamında TL yüzde 39 devalüasyona uğradı. Sıcak para girişini hızlandırmak için Hazine bonosu, tahvil ve repo gelirlerinden alınan yüzde 5'lik vergi oranı kaldırıldı.
Serbest bırakılan döviz kurları bankaların inisiyatifine terk edilirken, 24 Ocak'ta Kamu İktisadi Teşebbüsü'ne tanınan zam yapma yetkisi geniş bir şekilde kullanıldı. Özellikle TEKEL ürünlerine büyük oranlarda zam yapıldı ve ek vergiler getirildi. Akaryakıt vergileri yüzde 10'dan yüzde 25'e çıktı.
2000 yılına yüksek enflasyon sorununa çare bulamayarak giren Türkiye, 1999'da aldığı stand-by kredisi ile birlikte IMF destekli yeni bir programı da hayata geçirdi.
Enflasyon için yüzde 20-25 hedefi açıklanırken, tarımda desteklerin azaltılması, sosyal güvenlik sisteminin açıklarının kapatılması, özelleştirme, bankacılık sisteminin güçlendirilmesi yeniden masadaydı.
Özellikle özelleştirme, bütçe yapmanın en önemli enstrümanlarından biri haline geldi. Niyet mektubunda, özelleştirmeden 7.6 milyar dolar geleceği belirtildi.
Alınan önlemlerle finansal yabancı sermaye girişi hızlanırken, enflasyonda iniş beklendiği kadar hızlı olmadı. İthalatın hızla artmasıyla dış açık büyüdü.
2001'DE IMF'Lİ YILLAR YENİDEN BAŞLADI
2001'de Bülent Ecevit'in başbakan olduğu üçlü koalisyon döneminde art arda anlaşmalarla IMF'li hayat yeniden başladı.
2000 yılı Kasım ve 2001 Şubat krizinden sonra 2002'de yeniden IMF ile anlaşan Türkiye, 2005'te AK Parti hükümetiyle kesintisiz anlaşmalar sürecini devam ettirdi.
Eski Devlet Bakanı Kemal Derviş'in imzaladığı 18. stand-by anlaşmasını devam ettirmek 3 Kasım 2002 seçimlerinin ardından iktidara gelen AK Parti Hükümeti'ne kaldı. Cumhuriyet tarihinde ilk kez, bir stand-by anlaşması süresi sonuna kadar uygulandı.
AK PARTİ'DEN 2008'DE STAND-BY YAPMAMA KARARI
18. anlaşmanın sona ermesinin ardından 2005 yılında da yeni bir üç yıllık 19. stand-by anlaşması imzalandı. AK Parti, 2008 yılında ise IMF ile stand-by anlaşması yapmama kararı aldı.
66 YILLIK ÜYELİK, 52 YILDA 19 ANLAŞMA
Türkiye 52 yıldır süren anlaşmalarla IMF'den 50 milyar dolara yakın kredi aldı. Bunun 35 milyar doları son üç anlaşma döneminden.
11 Mart 1947'de üye olduğumuz IMF ile bugüne kadar 19 stand-by anlaşması yapıldı. Ülkedeki siyasi ve ekonomik istikrarın da katkısıyla bu anlaşmalardan sadece son 2 stand-by başarıyla tamamlandı.
2002'DEKİ BORÇ 23.5 MİLYAR DOLAR
Türkiye'nin 2002 yılında IMF'ye 16 milyar 246 milyon SDR (yaklaşık 24 milyar dolar) borç stoku bulunuyordu.
Söz konusu borç stoku, 2005 yılında 10 milyar 247 milyon SDR'ye, 2008 yılında 5 milyar 534 milyon SDR'ye, 2010 yılında 3 milyar 654 milyon SDR'ye, 2011 yılında da 1 milyar 874 milyon SDR'ye kadar geriledi.
Türkiye'nin 28 Ocak 2013 itibariyle IMF'ye 19. stand-by'dan kalan borcu 562,1 milyon SDR (yaklaşık 860 milyon dolar) düzeyindeydi.
Söz konusu borç, bugün 281 milyon 54 bin 813 SDR'lik (yaklaşık 421 milyon dolar) son taksidin ödenmesinin ardından bitecek.
TÜRKİYE BORÇLU DEĞİL ALACAKLI OLACAK
IMF'ye olan borcun tamamlanmasının ardından, Türkiye ile IMF arasında yeni bir 'kredi' dönemi başlayacak. Ancak bu kez roller değişecek. 'Yarım asırlık borç defterini kapatmakla da kalmayacak' olan Türkiye, IMF'ye 5 milyar dolar da borç verecek.
Geçtiğimiz yıl Meksika'daki G-20 Los Cabos Liderler Zirvesi'nde alınan karar doğrultusunda Türkiye, IMF'ye kredi açacak. Söz konusu kredi istenildiği zaman çekilebilecek. Böylece, Türkiye IMF'ye Cumhuriyet tarihinde ilk kez borç vermiş olacak.
TÜRKİYE 39 ÜLKEDEN 23'ÜNCÜSÜ OLACAK
IMF'nin Türkiye Temsilciliği'nden edinilen bilgiye göre, Türkiye bu yeni dönemde IMF'nin Kriz Kurtarma Fonu'na 5 milyar dolar katkı sağlaması halinde 39 ülke içerisinde en büyük katkıyı sağlayan 23. ülke olacak.