Başbakan'dan yaylım ateşi

Partisinin grup toplantısında konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan muhalefete sert sözlerle yüklendi.

Başbakan'dan yaylım ateşi
Başbakan Erdoğan, İsrail'in özür dilemesine giden süreci anlattı. Ana muhalefet partisine “İsrail özür diler, CHP dilemez” diye yüklenen Erdoğan, Devlet Bahçeli'nin “Vur de vuralım, öl de ölelim” diyen MHP'lilere verdiği yanıta şu sözlerle tepki gösterdi: “Kimi vuruyorsun, kime vuruyorsun.”

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti'nin TBMM Grup Toplantısı'nda konuşma yaptı.

Erdoğan, konuşmasında geçen hafta yaptığı Danimarka ve Hollanda ziyareti hakkında bilgiler verdi.

Başbakan Erdoğan, “Yıl sonuna doğru, planımız 29 Ekim, o gün Marmaray ile birlikte Eskişehir Eskişehir-İstanbul yüksek hızlı tren hattını hizmete alacak ve Osmanlı'nın son başkentini de bu hattın içine dahil edeceğiz” dedi.

Başbakan Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:

'Üç yıl önce 'Mavi Marmara' isimli gemi, Gazze'ye insani yardım götürmek için Türkiye'den yola çıktı. Gemide 36 ayrı ülkeden insan vardı. Uluslararası sularda ne yazık ki, İsrail güvenlik görevlilerinin saldırısına uğradı. Silahsız olan 9 kardeşimiz şehit edildi.

Biz o zaman Şili'deydik, geziyi keserek hemen Türkiye'ye döndük. Yaralılarımızı ambulans uçaklarla Türkiye'ye ulaştırdık, süreci burada devam ettirdik. Olayı tam bir kararlılıkla takip ettik.

'ÜZÜNTÜ'YÜ KABUL ETMEDİK

İsrail'in belki farklı hesapları vardı. Unutulacağını, üstünün örtüleceğini sanıyorlardı. Mavi Marmara'ya yapılan katliam karşısında susmadık. Üç şart yerine gelmeden ‘bizden bir şey beklemeyin' dedik. Özür, tazminat ve Filistin'e ambargonun kalkmasını istedik. Kesinlikle özür istedik, ‘üzüntü' kelimesini kabul etmedik, 'Özür olmadan olmaz' dedik.

'ÖNCE NETANYAHU'NUN SESİNİ DUYDUM'

ABD Başkanı Barack Obama, İsrail'den ayrılırken İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile birlikte beni aradı. Önce Netanyahu'nun sesini aldım, ‘Obama'nın sesini özlemiştim, önce kendisiyle görüşeyim' dedim. Obama'nın şahitliğinde görüşmeyi gerçekleştirerek bu işi bitirdik.

'EŞEĞİ SAĞLAM KAZIĞA BAĞLAYACAĞIZ'

Önce ABD, sonra İsrail açıklamalarını yaptı. Ama hepsi yazılı metinlerde, aynı zamanda telefon kayıtlarımızda. Ardından da biz açıklamamızı yaptık. Çünkü eşeği sağlam kazığa bağlayacağız, ondan sonra Allah'a emanet edeceğiz.

'ŞEHİTLERİN KANI YERDE KALMADI'
Bu özür şehitleri geri getirmeyecek ama şehitlerin hatırası için bu özrün son derece önemi var. Şehitlerin kanının yerde kalmadığını özellikle vurgulamak istiyorum.

'İSRAİL ÖZÜR DİLER, CHP DİLEMEZ'

Biz isterdik ki, böyle bir meselede muhalefet de ülkenin ve milletin yanında olsun. Biz isterdik ki, böyle milli bir meselede muhalefet de bizim yanımızda yerini alsın. Biz isterdik ki, bizi değil Türkiye'yi hedef alan böyle bir saldırı karşısında muhalefet de dik dursun, mertçe, cesur bir duruş sergilesin. Ama ne yazık ki muhalefetten bunu göremedik.

Mavi Marmara saldırısı ve saldırı sonrasında ülkesinin yanında değil, saldırganların yanında oldu. Saldırganların diliyle bize var gücüyle saldırdı. CHP Genel Başkanı ‘Biz olsak Mavi Marmara'yı göndermezdik' dedi. ‘Elde var sıfır', ‘diplomatik garabet', ‘dış politikanın hezimeti' dediler. Dışişleri Bakanımıza en ağır hakaretleri yaptılar, gensorular verdiler.

Bunlardan mahcubiyet beklemeyin, özür beklemeyin. İsrail özür diler ama CHP özür dilemez. Hiç beklemeyin yüzleri kızarmayacak. Türkiye'nin büyük bir devleti, aziz bir milleti var.

'KİME VURUYORSUN?'
Yavru muhalefetin başkanı Bursa'da bir miting yaptı. Kalabalıktan bir grup slogan atıyor, 'Vur de vuralım, öl de ölelim' diyor. Bu genel başkan da sorumsuzca ‘Merak etmeyin, onun da zamanı gelecektir' diyor. Senin teröristin kötü, benim teröristim iyidir mantığıdır. Kimi vuruyorsun, kime vuruyorsun? Biz vurmaya, öldürmeye değil; hayat vermeye geldik.

Bahçeli'nin böyle bir dil kullanması talihsizliktir. Öldürülen gençlerin hatırasına saygısızlıktır. Bu dil ve siyaset milletimizin asla hayrına değildir. Kışkırtan, ayrıştıran bir dil Türkiye'nin birliğine, bütünlüğüne hizmet etmez. Terör biterse MHP'ye istismar alanı kalmayacaktır, bunu görüyor. Bu dilin nedeni budur. Ay yıldızlı bayrağa sarılı şehitler gelmezse slogan atma zemini kalmayacak.

'ANNELER DEĞİL, TERÖR BARONLARI AĞLASIN'
Çözüm süreci kararlılıkla ilerlerken, umut verici gelişmeler yaşanırken, bundan ciddi şekilde rahatsız olanlar var. Aşırı soldakileri ile aşırı sağdakiler aynı gözyaşını döküyorlar. Terör biteceği için üzülüyor, gözyaşı döküyor ve üzülüyor. Bizi bu zavallıların gözyaşı ilgilendirmez. Anneler ağlamasın da, bu terör baronları istedikleri kadar ağlasınlar. Son sığınakları, son bahaneleri, son gerekçeleri, son umutları terör. Bu kalkarsa tüm umutları suya düşecek.

Demokrasi açığını kapattık, kapatıyoruz. Çetelerle, cuntalarla cesaretle mücadele ettik, ediyoruz. Türkiye'nin ayağındaki terör prangasını söküyor ve atıyoruz.

'SEYİR Mİ EDİLECEKTİ?'
Partimize ve Adalet Bakanlığı'na yapılan saldırıyla ilgili yapılan baskınlar CHP'yi rahatsız ediyor. Ne olacaktı seyir mi edilecekti? Gereği neyse yapılacaktır, bu failler bulunacaktır.

CHP'ye, MHP'ye, BDP'ye gönül veren vatandaşlarıma sesleniyorum, hassasiyetle, başlarının iki elinin arasına alarak değerlendirsinler.

'AKİL ADAMLAR'
Bizden 'akil adamlar'la ilgili açıklama çıkmadı. Bir televizyon kanalında ‘Akil adımlar grubu oluşturulabilir' dedim. 'Akil adamlar' kararını biz veririz, medya bunun kararını veremez. Bu işin sorumlusu biziz, hesabını biz vereceğiz. Sabırla bizi izlemeye devam edin. Toplumda karşılığı olan insanlara bakacağız, karşılığı yoksa bu insanlarla niye yola çıkalım. 'Akil insanlar', 'akiller' daha şık düşer. Akil heyetine ihtiyacımız olabilir, her kesimden insanların burada olmasını isteriz. Böyle bir süreci başlatabiliriz. Ama bu grup karar alamaz. Biz bu konuda seçiciyiz.'