Ökten: 'çocuklar Emek Sömürüsüne Kurban Gidiyor'
Adana-Osmaniye Tabip Odası Başkanı Dr. Ali İhsan Ökten, çocuk işçiliğinin önüne geçmek için atılması gereken ilk adım eğitimin zorunlu eğitimin 12 yıla çıkarılması olduğunu söyledi.
Ökten, yaptığı açıklamada, iş güvenliği sıralamasında dünyada 80. sırada yer alan Türkiye'deki verilere göre her gün ortalama 172 iş kazası meydana geldiğini, bu kazalarda her gün ortalama 4 işçinin hayatını kaybettiğini, 6 işçinin de iş göremez hale geldiğini belirtti.
İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi verilerine göre 2012 yılında en az 867 işçinin hayatını kaybettiğini bunların 15’ini 14 yaş ve altı çocuk işçilerin oluşturduğunu vurgulayan Ökten, "Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Bildirisi’nin 9. ilkesine göre; çocuklar her türlü istismar, ihmal ve sömürüye karşı korunmalı ve hiçbir şekilde ticaret konusu olmamalıdır. Çocuk uygun bir asgari yaştan önce çalıştırılmayacak, sağlığını ve eğitimini tehlikeye sokacak fiziksel, zihinsel ve ahlaki gelişmesini engelleyecek bir işe girmeye zorlanmayacak ve izin verilmeyecektir. Tüm bu uluslararası sözleşmelere rağmen kayıt dışı istihdam ve fason üretimin parça başı emek karşılığı uğruna çalıştırılan çocuklar işyerlerinde herhangi bir denetimin yapılmaması, ucuz iş gücü ve emek sömürüsü nedeniyle çocuk işçiler orta ve ağır sanayide dahi kullanılmaktadır. Çocuk işçiliğinin önüne geçmek için atılması gereken ilk adım eğitimin 4+4+4 olması değil zorunlu eğitimin 12 yıla çıkarılmasıdır. Bu durumda bir çocuk 18 yaşına gelene kadar zaten okula gideceği için otomatik olarak çalışan çocuk sayısı azalacaktır. Bu aşamada çocukları 4 ve 8. sınıf arasında meslek liselerine yönlendirecek bilimsel çalışmalar yapıldıktan sonra hangi çocukların hangi mesleklerde daha yetenekli olabileceği tespit edilebilir ve böylece çocuklar meslek sahibi yapılabilir” diye konuştu.
1992'de Uluslararası Çalışma Örgütü'nün (İLO) dünyada çocuk işçiliğinin sona erdirilmesine yönelik dünyada altı ülkede başlattığı programı kabul eden ülkelerden birisinin de Türkiye olduğunu belirten Ökten, şöyle devam etti: "1999'da kabul edilen İLO'nun dünyada çocuk işçiliğinin en kötü koşullarının ortadan kaldırılması için acil eylem planı adı altında 182 sayılı sözleşmesine Türkiye'de taraf oldu ve bu çerçevede de Türkiye'de 15 yaşından küçüklerin çalışması yasaklandı.
Tüm bunlara rağmen Türkiye'de en çok çocuk işçi, Diyarbakır, İstanbul, Adana, İçel ve Gaziantep'te var. Ülkemizde 960 bin civarında olduğunu kabul ettiğimiz çocuk işçilerin 630 bini mevsimlik tarım, küçük ve orta boy sanayi işletmeleri ve sokak işçiliği gibi bu ağır işlerde çalışıyor. Bu koşullarda da çocukların sakatlanma olasılıkları artıyor, çocuklar emek sömürüsüne kurban gidiyor. Neredeyse hepsi sigortasız çalıştırılıyor ve ucuz emek gücü olarak görülüyor. Bu da çocukların sömürü nesnesi olarak algılanmasına neden olurken bir yandan da onların sağlıksız ortamlarda çalışmasını, eğitim almamasını ve ciddi sağlık sorunlarıyla karşılaşmasını beraberinde getiriyor "
Kaynak: İHA
İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi verilerine göre 2012 yılında en az 867 işçinin hayatını kaybettiğini bunların 15’ini 14 yaş ve altı çocuk işçilerin oluşturduğunu vurgulayan Ökten, "Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Bildirisi’nin 9. ilkesine göre; çocuklar her türlü istismar, ihmal ve sömürüye karşı korunmalı ve hiçbir şekilde ticaret konusu olmamalıdır. Çocuk uygun bir asgari yaştan önce çalıştırılmayacak, sağlığını ve eğitimini tehlikeye sokacak fiziksel, zihinsel ve ahlaki gelişmesini engelleyecek bir işe girmeye zorlanmayacak ve izin verilmeyecektir. Tüm bu uluslararası sözleşmelere rağmen kayıt dışı istihdam ve fason üretimin parça başı emek karşılığı uğruna çalıştırılan çocuklar işyerlerinde herhangi bir denetimin yapılmaması, ucuz iş gücü ve emek sömürüsü nedeniyle çocuk işçiler orta ve ağır sanayide dahi kullanılmaktadır. Çocuk işçiliğinin önüne geçmek için atılması gereken ilk adım eğitimin 4+4+4 olması değil zorunlu eğitimin 12 yıla çıkarılmasıdır. Bu durumda bir çocuk 18 yaşına gelene kadar zaten okula gideceği için otomatik olarak çalışan çocuk sayısı azalacaktır. Bu aşamada çocukları 4 ve 8. sınıf arasında meslek liselerine yönlendirecek bilimsel çalışmalar yapıldıktan sonra hangi çocukların hangi mesleklerde daha yetenekli olabileceği tespit edilebilir ve böylece çocuklar meslek sahibi yapılabilir” diye konuştu.
1992'de Uluslararası Çalışma Örgütü'nün (İLO) dünyada çocuk işçiliğinin sona erdirilmesine yönelik dünyada altı ülkede başlattığı programı kabul eden ülkelerden birisinin de Türkiye olduğunu belirten Ökten, şöyle devam etti: "1999'da kabul edilen İLO'nun dünyada çocuk işçiliğinin en kötü koşullarının ortadan kaldırılması için acil eylem planı adı altında 182 sayılı sözleşmesine Türkiye'de taraf oldu ve bu çerçevede de Türkiye'de 15 yaşından küçüklerin çalışması yasaklandı.
Tüm bunlara rağmen Türkiye'de en çok çocuk işçi, Diyarbakır, İstanbul, Adana, İçel ve Gaziantep'te var. Ülkemizde 960 bin civarında olduğunu kabul ettiğimiz çocuk işçilerin 630 bini mevsimlik tarım, küçük ve orta boy sanayi işletmeleri ve sokak işçiliği gibi bu ağır işlerde çalışıyor. Bu koşullarda da çocukların sakatlanma olasılıkları artıyor, çocuklar emek sömürüsüne kurban gidiyor. Neredeyse hepsi sigortasız çalıştırılıyor ve ucuz emek gücü olarak görülüyor. Bu da çocukların sömürü nesnesi olarak algılanmasına neden olurken bir yandan da onların sağlıksız ortamlarda çalışmasını, eğitim almamasını ve ciddi sağlık sorunlarıyla karşılaşmasını beraberinde getiriyor "