Yargıtay 5. Ceza Dairesi Başkanı Tuğrul: “zimmet Suçunda Yeni Düzenlemelere İhtiyaç Var”
Yargıtay 5. Ceza Dairesi Başkanı Ahmet Ceylani Tuğrul, kamunun güvenilirliğine ve işleyişine karşı bir suç olan zimmetin nasıl cezalandırılacağına ilişkin yeni düzenlemelere ihtiyaç olduğunu söyledi.
İçel Barosu tarafından 21-23 Mart 2013 tarihleri arasında düzenlenen Ceza Muhakemeleri Kanunu (CMK) Eğitim Semineri’nde ‘zimmet ve rüşvet suçları’ da ele alındı. Gökdelen Baro Hizmet Birimi’nde gerçekleştirilen seminerin ‘zimmet ve rüşvet suçları’ bölümünü İçel Valisi Hasan Basri Güzeloğlu, CHP İçel Milletvekili İsa Gök, İl Emniyet Müdürü Arif Öksüz ve Baro Başkanı Alpay Antmen ile çok sayıda hakim, savcı ve avukat izledi. Seminerde Yargıtay 5. Ceza Dairesi Başkanı Ahmet Ceylani Tuğrul zimmet suçu, Yargıtay 5. Ceza Dairesi Tetkik Hakimi Çetin Akaya ise rüşvet suçunu anlatan birer sunum yaptı. Zimmet suçunun her ülkede farklı değerlendirilip, cezalandırıldığını belirten Tuğrul, Türk Ceza Kanunu’nda yer alan zimmet ve rüşvet suçlarının uygulamada geniş halk kitlelerini ilgilendirdiğini kaydetti.
765 sayıl Türk Ceza Kanunu’nda yer alan zimmet suçunun devletin idaresi aleyhine işlenen cürümler başlığı altında basit ve nitelikli zimmet ayrımına yer verilerek düzenlendiğini aktaran Tuğrul, “Halen yürürlükte bulunan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun sistematiğinde ise zimmet suçu, millete ve devlete karşı suçlar, kamu idaresinin güvenilirliğine ve işleyişine karşı suçlar başlığı altında basit ve nitelikli zimmet suçuna ilaveten 765 sayılı TCK’daki düzenlemeden farklı olarak kullanma zimmetine de yer vermiştir. 765 sayılı TCK’da zimmet suçunun faili doğrudan memur olarak gösterilirken, 5237 sayılı kanunda bu suçun failinin görevi nedeniyle kendisine devredilen veya koruma ya da gözetimi ile yükümlü olduğu malı kendisinin veya başkasının zimmetine geçiren kamu görevlisi olarak tanımlamıştır” dedi.
765 sayılı kanunda zimmet suçunun basit veya nitelikli olarak işlenmesi halinde hem hapis hem de meydana gelen zararın misliyle ödettirilmesi için tazmini nitelikte para cezasına yer verildiğini ifade eden Tuğrul, “5237 sayılı kanunda basit ve nitelikli zimmet suçlarında sadece hapis cezası öngörülmektedir. Meydana gelen zararın misli ile ödettirilmesi şeklinde tazmini nitelikte para cezasına yer verilmemektedir. Ayrıca suçun nitelikli olarak işlenmesi halinde eski yasada bu suçun cezasının 12 yıldan az olamayacağına dair hükme karşılık, yeni ve hala uygulanmakta olan ceza kanunumuzda bu süre azaltılmıştır” diye konuştu.
Yeni uygulamada memur-kamu personeli çelişkisinin giderildiğine de değinen Tuğrul, “765 sayılı TCK’da bu suçun faili kısaca memur olarak düzenlenmiş, buna göre kamu personeli kamu görevi yapanlar ve kamu hizmeti yapanlar olarak ayrı ayrı değerlendirilmiştir. İyi de kim kamu hizmetlisi, kim kamu görevlisi? Kanunda dahi bunun çok açık net bir şekilde izahı yapılmadığı için yıllarca bu işin tatbikatçısı olan bizler hep sıkıntıya düşmüşüzdür ve uygulamalarımızdan çelişkili kararlar çıkmıştır. Eski kanundaki bu düzenlemeye karşılık 5237 sayılı yeni TCK’da memur terimi ortadan kaldırılmış, kamu görevlisi olarak düzenlenmiştir. Artık kamu görevlisi doğrudan doğruya bu eylemin faili olmaktadır” ifadelerini kullandı.
5237 sayılı yasada zimmet suçu ile ilgili sadece hapis cezasına yer verilmesinin eksik bir uygulama olduğunu ve yeniden düzenlemeye ihtiyaç olduğunu da savunan Tuğrul, yasada misliyle zararın tazminine yönelik uygulamanın kaldırılmasının ve sadece hapis cezasıyla yetinilmesinin ise büyük bir eksiklik olduğunun altını çizdi .
Kaynak: İHA
765 sayıl Türk Ceza Kanunu’nda yer alan zimmet suçunun devletin idaresi aleyhine işlenen cürümler başlığı altında basit ve nitelikli zimmet ayrımına yer verilerek düzenlendiğini aktaran Tuğrul, “Halen yürürlükte bulunan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun sistematiğinde ise zimmet suçu, millete ve devlete karşı suçlar, kamu idaresinin güvenilirliğine ve işleyişine karşı suçlar başlığı altında basit ve nitelikli zimmet suçuna ilaveten 765 sayılı TCK’daki düzenlemeden farklı olarak kullanma zimmetine de yer vermiştir. 765 sayılı TCK’da zimmet suçunun faili doğrudan memur olarak gösterilirken, 5237 sayılı kanunda bu suçun failinin görevi nedeniyle kendisine devredilen veya koruma ya da gözetimi ile yükümlü olduğu malı kendisinin veya başkasının zimmetine geçiren kamu görevlisi olarak tanımlamıştır” dedi.
765 sayılı kanunda zimmet suçunun basit veya nitelikli olarak işlenmesi halinde hem hapis hem de meydana gelen zararın misliyle ödettirilmesi için tazmini nitelikte para cezasına yer verildiğini ifade eden Tuğrul, “5237 sayılı kanunda basit ve nitelikli zimmet suçlarında sadece hapis cezası öngörülmektedir. Meydana gelen zararın misli ile ödettirilmesi şeklinde tazmini nitelikte para cezasına yer verilmemektedir. Ayrıca suçun nitelikli olarak işlenmesi halinde eski yasada bu suçun cezasının 12 yıldan az olamayacağına dair hükme karşılık, yeni ve hala uygulanmakta olan ceza kanunumuzda bu süre azaltılmıştır” diye konuştu.
Yeni uygulamada memur-kamu personeli çelişkisinin giderildiğine de değinen Tuğrul, “765 sayılı TCK’da bu suçun faili kısaca memur olarak düzenlenmiş, buna göre kamu personeli kamu görevi yapanlar ve kamu hizmeti yapanlar olarak ayrı ayrı değerlendirilmiştir. İyi de kim kamu hizmetlisi, kim kamu görevlisi? Kanunda dahi bunun çok açık net bir şekilde izahı yapılmadığı için yıllarca bu işin tatbikatçısı olan bizler hep sıkıntıya düşmüşüzdür ve uygulamalarımızdan çelişkili kararlar çıkmıştır. Eski kanundaki bu düzenlemeye karşılık 5237 sayılı yeni TCK’da memur terimi ortadan kaldırılmış, kamu görevlisi olarak düzenlenmiştir. Artık kamu görevlisi doğrudan doğruya bu eylemin faili olmaktadır” ifadelerini kullandı.
5237 sayılı yasada zimmet suçu ile ilgili sadece hapis cezasına yer verilmesinin eksik bir uygulama olduğunu ve yeniden düzenlemeye ihtiyaç olduğunu da savunan Tuğrul, yasada misliyle zararın tazminine yönelik uygulamanın kaldırılmasının ve sadece hapis cezasıyla yetinilmesinin ise büyük bir eksiklik olduğunun altını çizdi .