Mısır'daki Darbecilerin Yargılanması İçin 'Vicdan Mahkemesi' Kuruldu
İHH İnsani Yardım Vakfı ile Özgür Düşünce ve Eğitim Hakları Derneğinin avukatları, Mısır'da seçilmiş ilk cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'yi görevinden uzaklaştıran darbecilerin yargılanması için Rabia Platformu ve Hukukçular Derneği öncülüğünde birçok sivil toplum kuruluşunun desteğiyle kurulan "Vicdan Mahkemesi" Savcılığı'na temsili olarak şikayet dilekçesi verdi.
Yeni Yüzyıl Üniversitesi'nde düzenlenen organizasyonda, müştekiler İHH ve ÖZGÜR-DER'in avukatları Necip Kibar ve Uğur Yıldırım, savcılar Necati Özdemir ve Figen Şaştım'a, "Mısır Evrensel Vicdan Mahkemesi Savcılığı"na, "Mısır'daki Mursi Hükümeti'nin askeri darbe ile devrilmesinin ardından yapılan müdahaleler, insanlığa karşı işlenen suçlar"a ilişkin şikayet dilekçelerini sundu.
Necati Özdemir, iddanamenin hazırlanmasının ardından yargılama aşamasına geçileceğini, hukuki teknik yargılamadan ziyade adalet, hakkaniyet, insan hakları ihlalleri ve darbeyi içeren bir yargılama yapılacağını belirterek, iddialar konusunda şüphelilerin de ifadesi alınması için kendilerine yazı gönderilebileceğini söyledi.
Şikayet dilekçesinde, İHH ve ÖZGÜR-DER müşteki, Mısır Genelkurmay Başkanı Abdulfettah Sisi, Mısır İçişleri Bakanı Muhammed İbrahim ile karar, emir-komuta zincirindeki diğer sorumlular ve hukuka aykırı emirleri yerine getiren tüm kişiler şüpheli olarak yer aldı. Dilekçede belirtilen suçlar da "insanlığa karşı suç", "yetkilerin kötü kullanılması suretiyle silah kullanılarak yönetime el konulması", "kasten adam öldürmek", "kasten adam öldürmeye teşebbüs", "işkence ve kötü muamele", "haberleşmenin engellenmesi", "cinsel saldırı", "çocukların cinsel istismarı", "yağma", "kasten yaralama" ve "re'sen belirlenecek diğer suçlar" olarak sıralandı.
Dilekçenin "Olaylar ve Maktuller" bölümünde 14-15-16 Ağustos'taki saldırılar, El Fetih Camii kuşatması, Kilise saldırıları ile olaylarda hayatını kaybedenlerden aralarında Esma Bilteci'nin de yer aldığı, isimleri tespit edilebilen bazı kişilere yer verildi.
Suç konusu bölümünde, "Şüphelilerin 30 Haziran 2013 ve devam eden tarihler arasında işlediği ve halen devam edegelen insanlığa karşı işlenen suçları nedeniyle şikayet dilekçemizin sunulması ile insanlığa karşı suç işleyen ilgili ve sorumlular hakkında soruşturma yapılarak cezalandırılması amacıyla haklarında Evrensel Vicdan Mahkemesi nezdinde dava açılması talebidir" ifadeleri yer aldı.
Dilekçenin açıklama kısmı ise "Darbe ve Sisi Cuntasının Darbeyi İlanı, Seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin Ekibi ile Birlikte Derdest Edilmesi ve Kaybettirilmesi, Tutuklanan ve/veya Tutuklama Kararı Olan Askeri Darbe Karşıtı Müslüman Kardeşler ve Diğer Grup Liderleri ve Temsilcileri, Avukat Abdulmunaim Abdulmaksut'un Tutuklanması, Kayıplar-Kaybettirme, Katliamlar, İşkence ve Kötü Muamele, İfade ve Basın Özgürlüğüne Yönelik İhlaller ve Mevcut Durum" başlıkları altında toplandı.
-"Mısır'daki suçlar, 'soykırım veya insanlığa karşı suçlar' kapsamında"
Birçok uluslararası insan hakları ve hukuk kuruluşlarınca Mısır'da askeri darbe ile yaşanan tüm ihlallerin detaylı şekilde raporlandırıldığına işaret edilen dilekçenin "Hukuki Değerlendirme" bölümünde şu ifadeler kullanıldı:
"Uluslararası suçlar kavramı, uluslararası hukuka aykırı olan ve uluslararası sözleşmelerle kovuşturulması kabul edilen suçları içinde barındırmaktadır. En ağır uluslararası suçlar arasında soykırım suçu, insanlığa karşı suçlar, savaş suçları ve saldırganlık suçları yer almaktadır. Özellikle İkinci Dünya Savaşı sırasında Almanya gibi ülkelerin kendi tebaasından olanlara reva gördüğü uygulamalar, genel olarak savaş sırasında başka ülke vatandaşlarına işlenebilen bu suçların barış zamanında da işlenebileceğinin kabul edilmesiyle neticelenmiştir. Bilhassa dar anlamda uluslararası ceza hukukunun ana kaynağı ve bir anlamda uluslararası ceza hukuku sahasında örf ve adalet hukukunu yansıtan merkezi metin konumundaki Roma Statüsü, soykırım, insanlığa karşı suçlar, savaş suçları ve saldırı suçuna yer vermektedir. Bunlardan soykırım ve insanlığa karşı suçların işlenebilmesi için bir savaş halinin varlığına veya suç teşkil eden fiillerin sınır aşan bir niteliği haiz olmaların icap etmemektedir. Bu çerçevede Mısır'da yaşanan trajik boyutlara varan siyasi mücadele sırasında işlenen suçları soykırım veya insanlığa karşı suçlar kapsamında değerlendirmek gerekmektedir.
Soykırım suçunun oluşabilmesi için mağdurların belli bir etnik, ırki, milli veya dini grup üye olmaları nedeniyle soykırım teşkil eden suçların işlenmiş olması gerektiğinden bu suçun somut vakada şartlarının oluşmadığını kabul etmek gerekecektir. Buna karşılık, insanlığa karşı suçların sivil nüfusa karşı yöneltilmiş saldırının bir parçası olması gerektiğinden; şayet suçun diğer unsurları da oluşmuşsa insanlığa karşı suçlar işlenmiş sayılacaktır."
Dilekçede, delil olarak da "sanıkların ikrarı, işlenen suçlara dair fotoğraf ve video içeren DVD'ler, Mısır resmi makamlarınca onaylı otopsi, katliam gibi içerikli belgeler dosyası" gösterildi.
Şikayet dilekçesinde, şüphelilerin, insanlık vicdanı, uluslararası hukuk kurallarını ve insanlık onurunu çiğneyerek insanlığa karşı suç normlarını ihlal ettikleri belirtilerek, "İzah ettiğimiz tüm nedenlerle ve yürütülecek soruşturma neticesinde ulaşılacak başkaca deliller ve tespit edilecek suç ve suçluların cezalandırılmaları amacıyla haklarında Mısır Evrensel Vicdan Mahkemesi nezdinde dava açılmasını, insanlık vicdanı adına talep ederiz" denildi.
-"Vicdan Mahkemesi fikri, edebiyatçılar ve yazarlardan geldi"
Organizasyonda konuşan Yeni Yüzyıl Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı ve Prof. Dr. Refik Korkusuz, hukukçuların insan hakları ihlallerine ses çıkarmamasının eleştirildiğine değinerek, "Bizde yakın zamana kadar gelenekselleşmiş olan, her 10 yılda bir direkt veya endirekt darbe yapıldığında yine yargı mensupları ses çıkarmadığı gibi rahmetli Sayın Bülent Ecevit gibi darbe karşısında birkaç kelam eden başbakanları da hapse atmaktan hiç çekinmediler. Bu, üzüntü verici bir durum. Keşke hukukçular inisiyatif alsaydı, daha önalan bir konumda olsaydı. Maalesef bu konuda edebiyatçılar, yazarlar önaldılar" diye konuştu.
Kurulan temsili "Vicdan Mahkemesi"ni fikrini, yine edebiyatçılar, yazarlar ve sanatçıların verdiğini dile getiren Korkusuz, "Biz hukukçular da hukuki noktadan destek verme sözünü kendilerine verdik. Umuyorum ve diliyorum ki iyi bir vicdan muhakemesi neticesinde Mısır'da olup bitenler hem edebiyat, tiyatro tarihimize önemli bir not olarak geçer hem de hukuk tarihimizde 'Biz hukukçuların da ilgilendiği alanlardan biridir' diyebileceğimiz hususlardan birisi olur" dedi.
- "Tarihe not düşeceğiz"
Rabia Platformu Sözcüsü gazeteci-yazar Abdurrahman Dilipak, organizasyonda yaptığı konuşmada, bir insana yapılan haksızlığın, bir topluma yöneltildiğini belirterek, şöyle konuştu:
"Tarihe not düşeceğiz. Bu yargılama, bizim için alemlere rahmet olarak gönderilen bir Peygamberin ümmeti olarak akayiti bir sorumluluktur. Biz, toplum adına bir farz-i kifayet sorumluluğunu yerine getiriyoruz. İddiaları karşıtlarının görüşleriyle birlikte değerlendirerek, insanların doğru bilgilenmelerine katkı sağlamak istiyoruz. İddialar, tanıklar, şahitler, onlara darbecilere, yardım ve yataklık edenler, bu konuda bilgisi, iddiası olanlar, herkes, elindeki bilgileri, belgeleri, talepleri, savcılarımıza iletebilir.
Bu, bir bakıma 'Kızım sana söylüyorum, gelinim sen dinle' kabilinden, bugün olan darbelerden yola çıkarak bundan sonra darbeye teşebbüs edeceklere karşı da şimdiden verilmiş bir cevap olacaktır diye düşünüyorum. Bizim yaşadığımız acılar ya da Mısır, Suriye halkının yaşadığı acıları başka haklar yaşamasınlar diye bu acıların nereden, nasıl kaynaklandığını ve çözüm arayış sürecini şahitleriyle birlikte bizim arşivlememiz gerekiyordu. Belki bu mahkeme, ona bir zemin oluşturacaktır."
Yeni Yüzyıl Üniversitesi Rektör Yardımcısı Yaşar Hacısalihoğlu da vicdanlara tohum ekilmesi gereken bir mizansenin bugün Mısır'da yaşandığını dile getirerek, "Herşey değişti, artık zorbalar, diktatörler, eskisi kadar kolay yönetemiyor" dedi.