Roman Mı? Çingene Mi? Tartışmasına Edirne’den Tepki
Ulusal kanallardaki romanlarla ilgili tartışmalara bir tepkide Edirne Roman Eğitim Gönüllüleri Derneği Başkanı Turan Şallı’dan geldi.
Şallı, Roman ve Çingene tartışmalarının gereksiz yere yapıldığını, fakat romanların ayrımcılık ve ötekileştirmeye hala maruz kaldığını söyledi.
Şallı, “bizim dil ve kültür sorunumuz yoktur” dedi
Sadece romanların değil dünyada yer alan diğer gurupların da romanların sorunları gibi benzer sorunları olduğunu açıklayan Şallı,”Göz ardı edilen Roman veya Çingeneler gibi yaşayan ve dalları olan Domlar, Lomlar, Apdallar, Elekçiler, Mırtipler ve buna benzer çok sayıdaki gurupları da görmek zorundayız. Çingene sözü bir kavimdir. Romanlar ve Çingeneler uzun yıllardır uğramış oldukları sosyal dışlanma ve ötekileştirmelerin içinde bizlere yakıştırılan kötü benzetmelerden kurtulmak için “Roman” sözcüğünün kullanılmasını istiyorlar. Roman veya Çingene tartışmalarının aslında gereksiz olduğuna inanıyoruz. Kimse kendini kandırmasın. Romanlar arasında da ayrımcılık ve ötekileştirme vardır.Bu iş Romanların sosyal ve ekonomik durumları ile ilgilidir. Sosyal ve ekonomik düzeyi iyi olan Romanlar diğer Romanları dışladığını da bir gerçektir" diye konuştu.
Yaşanan olumsuz davranış şekillerinden rahatsızlık duyduklarını ifade edem Şallı, "Etnik kimlik olarak Kim kendini nasıl tanımlamak istiyorsa öyle tanımlasın. Etnik kimliğin bu kadar yüksek sesle dillendirilmesinin de büyük bir anlamı yoktur. Ülkemizde sadece Romanlar sosyal dışlanmaya maruz kalmadı.Ancak bu diğer topluluklara bakınca sosyal ve ekonomik ve eğitimde belirli düzeye ulaşamadığından diğer bireylere göre geri kalmıştır. Roman sözcüğü gerçekte toplumun Romanlara olan ön yargılarını değiştirecek mutlu edecek ise bize göre sorun yoktur. Öz eleştiri yapmak gerekirse, Bursa ilinde yaşanan son olumsuz olaylarda kendimizi de sorgulamak zorundayız. Suçu hep bir tarafa yüklemek bizim var olan sorumluluğumuzu saklamaz. Yaşanan asıl sorun sosyal ve ekonomik anlamda yaşanan sıkıntılardan kaynaklanmaktadır. Çingene veya Roman olmak önemli değil. Önemli olan vatandaşlık görevlerimizi en iyi bir şekilde yerine getirip dürüst ahlaklı bir birey olmaktır. Toplumun sosyal dışlanmasını ve ön yargıların kırılması için önce Roman toplumu olarak bizler mücadele etmek zorundayız. 1934 yılında Romanlar ile ilgili iskan yasasındaki madde kaldırılmıştır. Halen bu maddeye de takılı kalmanın anlamı yoktur. Ülkemizin dünya siyasi ve gelişimleri ortamında yanlış alınmış bir karar olmasına karşın 1947 yılında zaten olumsuzluğu giderecek şekilde değiştirilmiştir. Roman Enstitüsü iki yıl önce Aydın ili Adnan Menderes Üniversitesinde Romanlara yönelik bir birim olarak faaliyetlerini sürdürüp, derneğimizde bu kurulun üyesidir. Türkiye’de yaşayan Romanlar olarak zaten sorunlarımızı hükümetin bildiğini düşündüğümüzden Roman Enstitüsünden çok sosyal ve ekonomik anlamda büyük bir beklenti içine girdik. Bizim dil ve kültür sorunumuz yoktur. Roman Enstitüsü Romanların sorunlarını çözecek ise elbette mutlu oluruz. Etnik kimlik olarak yüksek sesle dillendirilmesi zamanla sıkıntı yaratacağı endişemiz olduğundan dolayı sıcak bakmayıp temkinli yaklaşmamızın temelinde bu vardır. Çalışmanın yine Aydın ilinde kalmasının daha doğru olacağını düşünmekteyiz” dedi.
Kaynak: İHA
Şallı, “bizim dil ve kültür sorunumuz yoktur” dedi
Sadece romanların değil dünyada yer alan diğer gurupların da romanların sorunları gibi benzer sorunları olduğunu açıklayan Şallı,”Göz ardı edilen Roman veya Çingeneler gibi yaşayan ve dalları olan Domlar, Lomlar, Apdallar, Elekçiler, Mırtipler ve buna benzer çok sayıdaki gurupları da görmek zorundayız. Çingene sözü bir kavimdir. Romanlar ve Çingeneler uzun yıllardır uğramış oldukları sosyal dışlanma ve ötekileştirmelerin içinde bizlere yakıştırılan kötü benzetmelerden kurtulmak için “Roman” sözcüğünün kullanılmasını istiyorlar. Roman veya Çingene tartışmalarının aslında gereksiz olduğuna inanıyoruz. Kimse kendini kandırmasın. Romanlar arasında da ayrımcılık ve ötekileştirme vardır.Bu iş Romanların sosyal ve ekonomik durumları ile ilgilidir. Sosyal ve ekonomik düzeyi iyi olan Romanlar diğer Romanları dışladığını da bir gerçektir" diye konuştu.
Yaşanan olumsuz davranış şekillerinden rahatsızlık duyduklarını ifade edem Şallı, "Etnik kimlik olarak Kim kendini nasıl tanımlamak istiyorsa öyle tanımlasın. Etnik kimliğin bu kadar yüksek sesle dillendirilmesinin de büyük bir anlamı yoktur. Ülkemizde sadece Romanlar sosyal dışlanmaya maruz kalmadı.Ancak bu diğer topluluklara bakınca sosyal ve ekonomik ve eğitimde belirli düzeye ulaşamadığından diğer bireylere göre geri kalmıştır. Roman sözcüğü gerçekte toplumun Romanlara olan ön yargılarını değiştirecek mutlu edecek ise bize göre sorun yoktur. Öz eleştiri yapmak gerekirse, Bursa ilinde yaşanan son olumsuz olaylarda kendimizi de sorgulamak zorundayız. Suçu hep bir tarafa yüklemek bizim var olan sorumluluğumuzu saklamaz. Yaşanan asıl sorun sosyal ve ekonomik anlamda yaşanan sıkıntılardan kaynaklanmaktadır. Çingene veya Roman olmak önemli değil. Önemli olan vatandaşlık görevlerimizi en iyi bir şekilde yerine getirip dürüst ahlaklı bir birey olmaktır. Toplumun sosyal dışlanmasını ve ön yargıların kırılması için önce Roman toplumu olarak bizler mücadele etmek zorundayız. 1934 yılında Romanlar ile ilgili iskan yasasındaki madde kaldırılmıştır. Halen bu maddeye de takılı kalmanın anlamı yoktur. Ülkemizin dünya siyasi ve gelişimleri ortamında yanlış alınmış bir karar olmasına karşın 1947 yılında zaten olumsuzluğu giderecek şekilde değiştirilmiştir. Roman Enstitüsü iki yıl önce Aydın ili Adnan Menderes Üniversitesinde Romanlara yönelik bir birim olarak faaliyetlerini sürdürüp, derneğimizde bu kurulun üyesidir. Türkiye’de yaşayan Romanlar olarak zaten sorunlarımızı hükümetin bildiğini düşündüğümüzden Roman Enstitüsünden çok sosyal ve ekonomik anlamda büyük bir beklenti içine girdik. Bizim dil ve kültür sorunumuz yoktur. Roman Enstitüsü Romanların sorunlarını çözecek ise elbette mutlu oluruz. Etnik kimlik olarak yüksek sesle dillendirilmesi zamanla sıkıntı yaratacağı endişemiz olduğundan dolayı sıcak bakmayıp temkinli yaklaşmamızın temelinde bu vardır. Çalışmanın yine Aydın ilinde kalmasının daha doğru olacağını düşünmekteyiz” dedi.