2. Uluslararası Ankara Kazan ve Çevresi Halk Kültürü Sempozyumu
2. Uluslararası Ankara Kazan ve Çevresi Halk Kültürü Sempozyumu ikinci gününde de sunulan bildirilerle devam ediyor.
Katılımcılardan Kültür Bakanlığı Eski Halk Kültürlerini Araştırma Geliştirme Genel Müdürü Nail Tan, "Ankarabesk Tarzı Türkülerin Ankara Halk Müziğini Yozlaştırmasına Karşı Alınması Gereken Önlemler" konulu bir bildiri sundu.
Tan, son 20 yıldır Ankara Türkülerinin ritimleri, sözleri değiştirilerek daha çok müstehcen sözlerle "Ankarabesk" tarzı bir halk müziği geliştiğini ve bunun da gerçek Ankara Halk Müziğiymiş gibi sunulduğunu belirterek, bu konuda devlet, sivil toplum kuruluşları, basın ve sanatçılar tarafından alınması gereken önlemlere dikkati çekti.
Tan, "Devletimiz, türkülerimizi UNESCO Sözleşmesi gereğince koruma altına almıştır. Ancak bu korumanın yasal hale getirilmesi lazım. Türkülerin telif hakları Kültür ve Turizm Bakanlığına verilirse, Kültür Bakanlığı bu türkülerin sözlerini, ritimlerini değiştirenlere, yozlaştıranlara karşı etkili bir tedbir alma durumuna gelir" diye konuştu.
Sanatçıların, korunması için Ankara Türkülerini sık sık repertuarlarına almaları gerektiğini belirten Tan, özellikle Hamamönü gibi restore edilen kültür mekanlarında her gece gerçek Ankara Halk Müziğinin dinlenebileceği mekanların açılmasını da önerdi.
Tan, şöyle devam etti:
"Halk, aynı türküleri dinlemekten muhakkak sıkılır. Repertuarın sürekli gelişmesi, yenilenmesi lazım. Bin yıl önce bu kadar türkü yoktu. Yeni nesil, yeni türküler eklemek durumunda. Bugün TRT repertuarında Halk Müziği sabit 8 bin civarında. 76 milyon nüfus için bu 8 bin çok az. Bizim nazarımızda Zeus Heykeli, İznik Çinisi, Ayasofya Kilisesi neyse bir türkü de odur. Türküler de aynı değerde korunmaya layıktır."
Sempozyumun ikinci oturumunda Prof. Dr. Nezihe Şentürk ve Tanju Ozanoğlu, "Ankaralı mahalli sanatçı Mehmet Demirtaş, yöreye ait tavırla icra edilen Kırık Havaların İncelenmesi" konulu bildiri sundu.
Sempozyuma katılan Mehmet Demirtaş da Ankara yöresine ait "Hüdayda, Atım Arap ve Ayaş Yollarından Aştım da Geldim" türküleri seslendirdi.
Kaynak: AA
Tan, son 20 yıldır Ankara Türkülerinin ritimleri, sözleri değiştirilerek daha çok müstehcen sözlerle "Ankarabesk" tarzı bir halk müziği geliştiğini ve bunun da gerçek Ankara Halk Müziğiymiş gibi sunulduğunu belirterek, bu konuda devlet, sivil toplum kuruluşları, basın ve sanatçılar tarafından alınması gereken önlemlere dikkati çekti.
Tan, "Devletimiz, türkülerimizi UNESCO Sözleşmesi gereğince koruma altına almıştır. Ancak bu korumanın yasal hale getirilmesi lazım. Türkülerin telif hakları Kültür ve Turizm Bakanlığına verilirse, Kültür Bakanlığı bu türkülerin sözlerini, ritimlerini değiştirenlere, yozlaştıranlara karşı etkili bir tedbir alma durumuna gelir" diye konuştu.
Sanatçıların, korunması için Ankara Türkülerini sık sık repertuarlarına almaları gerektiğini belirten Tan, özellikle Hamamönü gibi restore edilen kültür mekanlarında her gece gerçek Ankara Halk Müziğinin dinlenebileceği mekanların açılmasını da önerdi.
Tan, şöyle devam etti:
"Halk, aynı türküleri dinlemekten muhakkak sıkılır. Repertuarın sürekli gelişmesi, yenilenmesi lazım. Bin yıl önce bu kadar türkü yoktu. Yeni nesil, yeni türküler eklemek durumunda. Bugün TRT repertuarında Halk Müziği sabit 8 bin civarında. 76 milyon nüfus için bu 8 bin çok az. Bizim nazarımızda Zeus Heykeli, İznik Çinisi, Ayasofya Kilisesi neyse bir türkü de odur. Türküler de aynı değerde korunmaya layıktır."
Sempozyumun ikinci oturumunda Prof. Dr. Nezihe Şentürk ve Tanju Ozanoğlu, "Ankaralı mahalli sanatçı Mehmet Demirtaş, yöreye ait tavırla icra edilen Kırık Havaların İncelenmesi" konulu bildiri sundu.
Sempozyuma katılan Mehmet Demirtaş da Ankara yöresine ait "Hüdayda, Atım Arap ve Ayaş Yollarından Aştım da Geldim" türküleri seslendirdi.