Eski Türkiye-ab Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Lagendijk Açıklaması
Avrupa Parlamentosu üyesi ve eski Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Joost Lagendijk, demokratikleşme paketiyle ilgili, "Uzun zamandan beri ilk defa Türkiye yeniden bir reform paketi sundu. Türkiye'de ve Brüksel'de çok olumlu karşılandı bu gelişmeler" dedi.
Lagendijk, Uluslararası Antalya Üniversitesinde öğrencilerle bir araya geldi. Lagendijk, yaptığı konuşmada, Türkiye'nin AB üyesi olması halinde AB'nin siyasi ve coğrafi anlamda daha büyük öneme sahip olacağını kaydetti.
Buna rağmen AB üyesi ülkelerin uzun dönemli bu stratejik düşünceyi yeterince benimsemediğine değinen Lagendijk, "Avrupa'da devam eden ekonomik krize bakınca AB'de, Türkiye'nin büyük bir rol oynayacağını düşünmek yanlış olmazdı herhalde" diye konuştu.
AB ülkelerinde, Türkiye'nin 2007 ve 2008'den bu yana reformlar konusunda yavaşlama olduğu yönünde bir düşünce olduğunu vurgulayan Lagendijk, şöyle konuştu:
"Her nedense hükümet artık reform sürecinde istekli görünmüyor. Soru, şimdi Türkiye'nin AB'nin bu yolda ilerlemeyi isteyip istemediğidir. Belki hükümet bu konuda çok fazla mutlu değil. Eğer geriye dönüp bakarsak 2002 zamanlarına, reform şekillerine baktığımız zaman Türkiye, 2002'den bu yana çok derin reformlardan geçti. Örneğin ordunun siyasetteki rolünün azaltılması. Bu, AB için önemli bir konuydu. Bence bu çok büyük başarıya ulaştı."
Türkiye'nin AB sürecindeki adımlarının yavaşlamasında AB üyesi ülkelerde yaşanan finansal krizin de etkili olduğunu belirten Lagendijk, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye'nin ekonomisi çok daha iyi olmaya devam edecek gibi görünüyor ancak Avrupa'da, Almanya istisnası dışında ekonomilerin iyi ilerlemediği gözlenmekte. Bunlar anlaşılabilir durumlar. Mesela Belçikalılar, Fransızların kendi ülkelerindeki problemlerle boğuşurken Türkiye sorusunu düşünmeleri çok olası gözükmüyor. En azından şu anda AB'yi coğrafi olarak geliştirmek ekonomik açıdan popüler değil. Önümüzdeki sene AB'yi genişletme düşünceleri yeniden gündeme gelebilir. Tabi ki ilk başta bu düşüncelerin ortaya çıkabilmesi için ekonomik krizin çözülmüş olması gerekir ki siyasi konular ön plana çıkarılabilsin."
-Demokratikleşme paketi
Lagendijk, AB'de Türkiye'deki siyasi reformlar adına bir huzursuzluk olduğunu da belirtti.
"AK Parti hükümetinin son dönemde iştahını yitirdiğini söyleyebiliriz" diyen Lagendijk, şöyle konuştu:
"Güçlü olduklarını biliyorlar. Önümüzdeki seçimi de kazanacaklarını bildikleri için 'Neden bu kadar zorlayalım ki' diyorlar. İki gün önce uzun zamandan beri ilk defa Türkiye yeniden bir reform paketi sundu. Türkiye'de ve Brüksel'de çok olumlu karşılandı bu gelişmeler. Özellikle Kürt sorunu, başörtüsü konusunda çok olumlu adımlar atıldığını söylemek mümkün. Kürtlerin bütün talepleri yerine getirilmiyor ama bu alandaki çalışmalar sürdürülüyor. Bazı konular hakkında hayal kırıklığı var. Örneğin Alevi meselesi. Alevilerin isteklerini yerine getirip getirmeme konusunda huzursuzluk söz konusu. Aleviler, demokratikleşme sürecinden ayrı tutuldu, ayrı bir paket hazırlanması gündemde."
Lagendijk, demokratikleşme paketi ile herkesin dinini istediği gibi yaşamasının hedeflendiğini ancak alınan kararların yetersiz kaldığını savundu. Türkiye'deki insanların çoğunun hükümete tam olarak güvenmediğini öne süren Lagendijk, "Bir güven eksikliği mevcut. 2006, 2007 ve 2008'de çok enerjik bir hükümet varken sanki daha yavaşlamış bir hükümet sözkonusu. Hükümet içten bir paket hazırladığı zaman insanları dürüst olduğuna inandırabilir" diye konuştu.
-Gezi Parkı odaklı gelişmeler
Joost Lagendijk, konuşmasının sonunda izleyicilerin sorularını yanıtladı. Lagendijk, konuşmasında Gezi Parkı odaklı gelişmelere değinmediğinin hatırlatılması üzerine, "Gezi olaylarıyla hükümet tarafından kötü başa çıkıldı. Avrupa ve ABD'de bu konunun yansıması kötü oldu. Komplo teorileri olduğu söylendi. Bu kötüydü ama Gezi meselesinin AB'ye üyelik konusunda Türkiye'de büyük sorun teşkil edeceğini düşünmüyorum" dedi.
-Türkiye'nin komşularıyla ilişkileri
Lagendijk, Türkiye'nin güneyindeki komşularıyla ilişkilerinin AB tarafından nasıl değerlendirildiğinin sorulması üzerine, özellikle Arap baharı döneminde Türkiye'nin bu ülkelerce örnek alındığını vurguladı. Türkiye'nin İran ile ilişkilerinin, Suriye konusunda atılacak adımlara bağlı olduğunu belirten Lagendijk, Birleşik Arap Emirlikleri ve Katar'ın da Türkiye'deki yatırımlarını geri çektiğini ifade etti.
Lagendijk, "Türkiye bölge ile ilişkisinde izole olmuş gibi" dedi.
Romanya ve Bulgaristan'ın AB üyeliğine alınması konusunda öz eleştiride bulunan Lagendijk, bu ülkelerin üyeliği konusunda olumlu oy kullandığını ancak kendisini "suçlu" hissettiğini dile getirdi. Lagendijk, "Çünkü şu anda gerçekten tabiri caizse kalifiye olmayan ülkelerin AB'ye girdiğini görüyoruz" dedi.
Bunun Türkiye'de "çifte standart" diye nitelendirildiğini vurgulayan Lagendijk, "Türkiye SSCB'nin bir parçası olsaydı zaten çoktan AB'nin parçası olurdu. Biz SSCB'ye üye ülkelere çok seneler önce söz vermiştik" diye konuştu.
Türkiye'nin Müslüman bir ülke olmasının da üyelik sürecini olumsuz etkilediğinin altını çizen Lagendijk, özellikle 11 Eylül saldırılarının ardından dünya genelinde dinsel ögelerin etkili olduğunu vurguladı.
Konuşmasının ardından Uluslararası Antalya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cihat Göktepe, Lagendijk'e plaket verdi.
Kaynak: AA
Buna rağmen AB üyesi ülkelerin uzun dönemli bu stratejik düşünceyi yeterince benimsemediğine değinen Lagendijk, "Avrupa'da devam eden ekonomik krize bakınca AB'de, Türkiye'nin büyük bir rol oynayacağını düşünmek yanlış olmazdı herhalde" diye konuştu.
AB ülkelerinde, Türkiye'nin 2007 ve 2008'den bu yana reformlar konusunda yavaşlama olduğu yönünde bir düşünce olduğunu vurgulayan Lagendijk, şöyle konuştu:
"Her nedense hükümet artık reform sürecinde istekli görünmüyor. Soru, şimdi Türkiye'nin AB'nin bu yolda ilerlemeyi isteyip istemediğidir. Belki hükümet bu konuda çok fazla mutlu değil. Eğer geriye dönüp bakarsak 2002 zamanlarına, reform şekillerine baktığımız zaman Türkiye, 2002'den bu yana çok derin reformlardan geçti. Örneğin ordunun siyasetteki rolünün azaltılması. Bu, AB için önemli bir konuydu. Bence bu çok büyük başarıya ulaştı."
Türkiye'nin AB sürecindeki adımlarının yavaşlamasında AB üyesi ülkelerde yaşanan finansal krizin de etkili olduğunu belirten Lagendijk, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye'nin ekonomisi çok daha iyi olmaya devam edecek gibi görünüyor ancak Avrupa'da, Almanya istisnası dışında ekonomilerin iyi ilerlemediği gözlenmekte. Bunlar anlaşılabilir durumlar. Mesela Belçikalılar, Fransızların kendi ülkelerindeki problemlerle boğuşurken Türkiye sorusunu düşünmeleri çok olası gözükmüyor. En azından şu anda AB'yi coğrafi olarak geliştirmek ekonomik açıdan popüler değil. Önümüzdeki sene AB'yi genişletme düşünceleri yeniden gündeme gelebilir. Tabi ki ilk başta bu düşüncelerin ortaya çıkabilmesi için ekonomik krizin çözülmüş olması gerekir ki siyasi konular ön plana çıkarılabilsin."
-Demokratikleşme paketi
Lagendijk, AB'de Türkiye'deki siyasi reformlar adına bir huzursuzluk olduğunu da belirtti.
"AK Parti hükümetinin son dönemde iştahını yitirdiğini söyleyebiliriz" diyen Lagendijk, şöyle konuştu:
"Güçlü olduklarını biliyorlar. Önümüzdeki seçimi de kazanacaklarını bildikleri için 'Neden bu kadar zorlayalım ki' diyorlar. İki gün önce uzun zamandan beri ilk defa Türkiye yeniden bir reform paketi sundu. Türkiye'de ve Brüksel'de çok olumlu karşılandı bu gelişmeler. Özellikle Kürt sorunu, başörtüsü konusunda çok olumlu adımlar atıldığını söylemek mümkün. Kürtlerin bütün talepleri yerine getirilmiyor ama bu alandaki çalışmalar sürdürülüyor. Bazı konular hakkında hayal kırıklığı var. Örneğin Alevi meselesi. Alevilerin isteklerini yerine getirip getirmeme konusunda huzursuzluk söz konusu. Aleviler, demokratikleşme sürecinden ayrı tutuldu, ayrı bir paket hazırlanması gündemde."
Lagendijk, demokratikleşme paketi ile herkesin dinini istediği gibi yaşamasının hedeflendiğini ancak alınan kararların yetersiz kaldığını savundu. Türkiye'deki insanların çoğunun hükümete tam olarak güvenmediğini öne süren Lagendijk, "Bir güven eksikliği mevcut. 2006, 2007 ve 2008'de çok enerjik bir hükümet varken sanki daha yavaşlamış bir hükümet sözkonusu. Hükümet içten bir paket hazırladığı zaman insanları dürüst olduğuna inandırabilir" diye konuştu.
-Gezi Parkı odaklı gelişmeler
Joost Lagendijk, konuşmasının sonunda izleyicilerin sorularını yanıtladı. Lagendijk, konuşmasında Gezi Parkı odaklı gelişmelere değinmediğinin hatırlatılması üzerine, "Gezi olaylarıyla hükümet tarafından kötü başa çıkıldı. Avrupa ve ABD'de bu konunun yansıması kötü oldu. Komplo teorileri olduğu söylendi. Bu kötüydü ama Gezi meselesinin AB'ye üyelik konusunda Türkiye'de büyük sorun teşkil edeceğini düşünmüyorum" dedi.
-Türkiye'nin komşularıyla ilişkileri
Lagendijk, Türkiye'nin güneyindeki komşularıyla ilişkilerinin AB tarafından nasıl değerlendirildiğinin sorulması üzerine, özellikle Arap baharı döneminde Türkiye'nin bu ülkelerce örnek alındığını vurguladı. Türkiye'nin İran ile ilişkilerinin, Suriye konusunda atılacak adımlara bağlı olduğunu belirten Lagendijk, Birleşik Arap Emirlikleri ve Katar'ın da Türkiye'deki yatırımlarını geri çektiğini ifade etti.
Lagendijk, "Türkiye bölge ile ilişkisinde izole olmuş gibi" dedi.
Romanya ve Bulgaristan'ın AB üyeliğine alınması konusunda öz eleştiride bulunan Lagendijk, bu ülkelerin üyeliği konusunda olumlu oy kullandığını ancak kendisini "suçlu" hissettiğini dile getirdi. Lagendijk, "Çünkü şu anda gerçekten tabiri caizse kalifiye olmayan ülkelerin AB'ye girdiğini görüyoruz" dedi.
Bunun Türkiye'de "çifte standart" diye nitelendirildiğini vurgulayan Lagendijk, "Türkiye SSCB'nin bir parçası olsaydı zaten çoktan AB'nin parçası olurdu. Biz SSCB'ye üye ülkelere çok seneler önce söz vermiştik" diye konuştu.
Türkiye'nin Müslüman bir ülke olmasının da üyelik sürecini olumsuz etkilediğinin altını çizen Lagendijk, özellikle 11 Eylül saldırılarının ardından dünya genelinde dinsel ögelerin etkili olduğunu vurguladı.
Konuşmasının ardından Uluslararası Antalya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cihat Göktepe, Lagendijk'e plaket verdi.