Çomü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Türkoğlu Açıklaması
Burak Akay - Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Fakültesi Temel Bilimler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Muhammet Türkoğlu, Marmara Denizi'nden avlanan balıkların bir kısmında ağır metal kalıntısı bulunduğu iddialarına ilişkin, balığın bilinen en temiz ve sağlıklı gıda maddelerinden biri olduğunu belirterek, ''Ağır metal bulgusu, bir balıkta yüksek çıktı diye hemen kanser olgusu gelişecek diye konuşmak çok zor'' dedi.
Doç. Dr. Türkoğlu, AA muhabirine denizlere sürekli ağır metal girişi olduğunu, balık tüketen balıkçı ailelerinde 20-30 yıl gibi uzun sürelerde birikim olabileceğini söyledi.
Ancak 20 yıl gibi bir süreçte ağır metalden kaynaklanan kanserin etkisini gösterebileceğini anlatan Türkoğlu, ''Ağır metal bulgusu, bir balıkta yüksek çıktı diye hemen kanser olgusu gelişecek diye konuşmak çok zor. Tek bir seferde, tek bir balıkta yüksek metal çıktı diye bunu söylemek bilimsel değildir. Bizim bildiğimiz en temiz gıda maddesi balık. Ülkemizde tüketilecek en sağlıklı ürünlerden bir tanesi balık'' diye konuştu.
Son yıllarda sofralarda daha çok kültür balıklarının tüketildiğine dikkati çeken Türkoğlu, şöyle devam etti:
''En çok tükettiğimiz balıkların başında çipura ve levrek geliyor. Çoğunlukla bunları tüketiyoruz. Eskiden 500 tür balığın avcılığı yapılırken, şimdi bu sayı 50'ye kadar düştü. Karadeniz'de 50 tür balık tezgahlarda yerini alırken, şimdilerde bu sayı 3-5 türe düşmüş durumda. Dolayısıyla avcılıktan gelen türler yeterli gelmediği için kültürü yapılan türleri tercih etmeye başladık. Kültür üretiminde bir yılda balık gelişiyor ve soframıza geliyor. Bir yılda ortamdaki kirleri bünyesinde barındırıp bize taşıması çok zor. Çok uzun vadede ancak birikebilir. Yani ben çok riskli bulmuyorum.
Bugünkü yapılan araştırmalar bunu göstermekte ama damak zevki bizi deniz türlerine yönlendiriyor. Ben arada pek bir fark görmüyorum, rahatlıkla kültür yapılan balıklar sağlıklı bir şekilde tüketilebilir.''
-Çanakkale Boğazı'ndaki renk değişikliği-
Çanakkale ve bölgesinde aşırı yağışlar sonucu denize dökülen suların Çanakkale Boğazı'nda renk değişimine neden olduğuna işaret eden Türkoğlu, renk değişiminin çevreyi uzun vadede etkilemeyeceğini belirtti.
Türkoğlu, Sarıçay'dan gelen yağmur sularının çok az da olsa olumsuz etkileri olabileceğini dile getirerek, sözlerini şöyle tamamladı:
''Çanakkale Boğazı, yüzey suları itibarıyla Ege Denizi'ne doğru aktığı için burada kalıcı bir etkinin uzun vadeli olduğunu söylemek zor. Balıkçılık açısından tabii ki etkilenme söz konusu olur. Özellikle nehirden gelen aşırı yağış suları yüzey sularıyla taşınıyor. Çanakkale Boğazı'nda iki yönlü akıntı sistemi var. Bu sistem yüzeyden akan Ege Denizi'ne doğru, Sarıçay'dan gelip Ege'ye doğru akıyor.
Özellikle bazı türdeki balıklar açısından çok olumsuz bir şey olduğunu söyleyebiliriz. Bu kirlilik burada kalıcı olsaydı, uzun vadede bunu söylemek kolay olurdu. Ancak hızlı akıntının bulunduğu bir bölgede uzun vadede kalıcı bir etkinin olabileceğini söylemek zor.''
Yayıncı: Kemal Kaymak
Kaynak: AA
Ancak 20 yıl gibi bir süreçte ağır metalden kaynaklanan kanserin etkisini gösterebileceğini anlatan Türkoğlu, ''Ağır metal bulgusu, bir balıkta yüksek çıktı diye hemen kanser olgusu gelişecek diye konuşmak çok zor. Tek bir seferde, tek bir balıkta yüksek metal çıktı diye bunu söylemek bilimsel değildir. Bizim bildiğimiz en temiz gıda maddesi balık. Ülkemizde tüketilecek en sağlıklı ürünlerden bir tanesi balık'' diye konuştu.
Son yıllarda sofralarda daha çok kültür balıklarının tüketildiğine dikkati çeken Türkoğlu, şöyle devam etti:
''En çok tükettiğimiz balıkların başında çipura ve levrek geliyor. Çoğunlukla bunları tüketiyoruz. Eskiden 500 tür balığın avcılığı yapılırken, şimdi bu sayı 50'ye kadar düştü. Karadeniz'de 50 tür balık tezgahlarda yerini alırken, şimdilerde bu sayı 3-5 türe düşmüş durumda. Dolayısıyla avcılıktan gelen türler yeterli gelmediği için kültürü yapılan türleri tercih etmeye başladık. Kültür üretiminde bir yılda balık gelişiyor ve soframıza geliyor. Bir yılda ortamdaki kirleri bünyesinde barındırıp bize taşıması çok zor. Çok uzun vadede ancak birikebilir. Yani ben çok riskli bulmuyorum.
Bugünkü yapılan araştırmalar bunu göstermekte ama damak zevki bizi deniz türlerine yönlendiriyor. Ben arada pek bir fark görmüyorum, rahatlıkla kültür yapılan balıklar sağlıklı bir şekilde tüketilebilir.''
-Çanakkale Boğazı'ndaki renk değişikliği-
Çanakkale ve bölgesinde aşırı yağışlar sonucu denize dökülen suların Çanakkale Boğazı'nda renk değişimine neden olduğuna işaret eden Türkoğlu, renk değişiminin çevreyi uzun vadede etkilemeyeceğini belirtti.
Türkoğlu, Sarıçay'dan gelen yağmur sularının çok az da olsa olumsuz etkileri olabileceğini dile getirerek, sözlerini şöyle tamamladı:
''Çanakkale Boğazı, yüzey suları itibarıyla Ege Denizi'ne doğru aktığı için burada kalıcı bir etkinin uzun vadeli olduğunu söylemek zor. Balıkçılık açısından tabii ki etkilenme söz konusu olur. Özellikle nehirden gelen aşırı yağış suları yüzey sularıyla taşınıyor. Çanakkale Boğazı'nda iki yönlü akıntı sistemi var. Bu sistem yüzeyden akan Ege Denizi'ne doğru, Sarıçay'dan gelip Ege'ye doğru akıyor.
Özellikle bazı türdeki balıklar açısından çok olumsuz bir şey olduğunu söyleyebiliriz. Bu kirlilik burada kalıcı olsaydı, uzun vadede bunu söylemek kolay olurdu. Ancak hızlı akıntının bulunduğu bir bölgede uzun vadede kalıcı bir etkinin olabileceğini söylemek zor.''
Yayıncı: Kemal Kaymak