Gaziantep’te Sivil Toplum Kuruluşları Esad Rejimine Tepki Gösterdi
Gaziantep’te, Sivil Toplum Kuruluşları’ndan (STK) oluşan platform, Suriye’de yaşanan olayları protesto ederken, yapılan açıklamayla Beşşar Esad’ı kınadı.
Gaziantep’te; Bülbülzade Vakfı, Anadolu Tevhid Vakfı, Hasan Hoca İlim Yayma Vakfı, Anhars, Cihan-Der, Eğitim Hizmet Vakfı, Fatih İlim Yayma Vakfı, Gaim-Der, İHH, İlim Yayma Cemiyeti, Kalem-Der, Köprü-Der ile Zeynel Abidin Vakfı’nın ‘İnsanlık İçin, Suriye İçin El Ele’ sloganı altında oluşturduğu platform, Suriye’de yaşanan olayları protesto etti.
Bülbülzade Vakfı’nda toplanan STK başkanları, yaptıkları açıklamalarda, Suriye’de yaşanan katliamlara sessiz kalınmaması gerektiğini dile getirdi. Platform sözcüsü Yener Doğruer, ”Suriye, ülkemiz ile dokuz yüz kilometre civarında sınıra sahip olduğumuz bir komşu ve kardeş devlettir. Beş yüz sene Osmanlı yönetimi altında bulunan ve Gaziantep ile yakın komşuluk, akrabalık ve ekonomik ilişkileri bulunan bu kardeş devlette, bir yılı aşkın süredir çok elim bazı olaylar ve katliam boyutuna ulaşan öldürme hadiselerine şahit oluyoruz" dedi
Maalesef Suriye'nin bu olaylara çok da yabancı olmadığını anlatan Yener Doğruer, şunları söyledi: "Hama katliamı olarak tarihe geçen, özellikle Müslüman kardeşlere karşı girişilen, on binlerce insanı katleden ve şehri harabeye çevirerek tarihteki büyük zalimler arasında yer alan Hafız Esad'ın mirasçıları, ne yazık ki bugünlerde yeniden sahneye çıktılar." Oğul Beşşar Esad'ın yönetime geldiği 2000 yılında halkın hak ve taleplerini yerine getireceğine dair söz verdiğini belirten Doğruer, Esad'ın bu sözlerini zaman zaman tekrarladığını ama hiçbir zaman gereğini yapmadığını söyledi.
Aradan geçen on bir yılda verilen sözlerin tutulmasını bekleyen ve sabrı tükenen halkın, bu yalanlara son verilmesi ve meşru taleplerinin yerine getirilmesi için gösteriler yapmaya başladığını kaydeden Doğruer, sözlerine şöyle devam etti: "Bu masum gösteriler, halkın taleplerini yerine getirme sözü veren Beşşar Esad yönetimi tarafından kanlı bir şekilde bastırılmaktadır. Halkın seçmediği ve istemediği Baasçı-Irkçı Suriye yönetimi, baskı ve zulme son verilmesini isteyen vatandaşlarını öldürerek susturmaya çalışmaktadır. Son günlerde Dera başta olmak üzere Şam, Hama, Humus ve diğer şehirlerde yönetim karşıtı gösteriler yapan insanların üzerine tank ve toplarla gidilmesi sonucu on binden fazla masum ve mazlum insan katledildi.” Zırhlı araçlar ve ağır silahlar eşliğinde halkın üzerine kurşun yağdırılmakta, kadın, yaşlı ve çocuk ayırmadan masum taleplerde bulunan herkesin üzerine en zalim yöntemlerle gidilmekte olduğunu dile getiren Doğruer, bu meşru ve haklı taleplerin, ateş ve barut ile susturulmaya çalışıldığını, evlerinden alınan insanlara sorgusuz sualsiz dayak ve işkence gibi insanlık dışı muamelelere tabi tutulduğunu, bir daha kendilerinden haber alınamadığını söyledi.
"Hukuksuz ve keyfi uygulamalarla yargısız infazlar gerçekleştirilmektedir. Devletlerin, uluslararası kuruluşların, insan hakları örgütlerinin, dünya kamuoyunun ve Müslüman halkların tepkilerine kulaklarını kapatan Suriye yönetimi; sömürü ve işgal için fırsat kollayan Batılı sömürgecilerin ekmeğine yağ sürmektedir" diyen Doğruer, adeta onları, Suriye'yi işgal etmeye davet etmektedir. Böylece hem kendi ülkesini, hem de bağlantılı olarak Lübnan'ı ve Hamas tarafından yürütülen Filistin davasını telafi edilemez felaketlere sürüklemektedir" ifadelerini kullandı.
İslam dünyasında büyük acı, kan ve gözyaşına yol açacak gelişmelerle karşı karşıya gelinmesine zemin hazırlandığını anlatan Doğruer, sözlerini şöyle sürdürdü: "Irak, Afganistan, Somali, Sudan, Libya ve dünyanın birçok yerinde olduğu gibi küresel kimlikli zulmün yerleşmesini kolaylaştırmak için Suriye diktatörlüğü elinden gelen her zulüm ve baskı yöntemlerini uygulamaya devam etmektedir”
Türkiye ve Suriye’nin geçmişte iyi ilişkiler kurduğuna dikkat çeken ve insanlarının kardeş olduğunu hatırlatan Doğruer, şunları söyledi: "Daha düne kadar Türkiye ve Suriye tek devletti. Antep, Halep vilayetinin kardeşi ve sancağı idi. Bu kardeşlik, çizilen anlamsız ve ruhsuz sınırlara rağmen devam ediyor ve dünya durdukça var olmaya devam edecektir. İşte bütün bu sebeplerden dolayı Suriyeli masum ve mazlum kardeşlerimize yapılan zulüm ve haksızlıklar aynen bize yapılmış gibidir. Bunu görmezlikten gelmeye; imanımız, vicdanımız ve insanlığımız müsaade etmez. Çünkü biliyoruz ki; zulme rıza zulümdür ve haksızlığa karşı susan dilsiz şeytandır. Yine biliyoruz ki; kötülüğü elimizle, dilimizle def edemiyorsak kalbimizle mahkum etmek zorundayız"
Bütün güç ve imkanla her yerde olduğu gibi Suriye'deki zulümlere, haksızlıklara ve baskılara karşı çıkacaklarını anlatan Yener Doğruer, sözlerini şöyle tamamladı: "Biz, Gaziantep’te halkımızın hizmetinde bulunan ve aşağıda isimleri yazılı Sivil Toplum Kuruluşları olarak, Suriye yönetimini bu baskıcı ve zalimane yaklaşımı nedeniyle şiddetle protesto ediyor, Suriyeli masum kardeşlerimizin yanında olduğunu ilan ediyor ve kamuoyunu daha duyarlı olmaya davet ediyoruz.”
Kaynak: İHA
Bülbülzade Vakfı’nda toplanan STK başkanları, yaptıkları açıklamalarda, Suriye’de yaşanan katliamlara sessiz kalınmaması gerektiğini dile getirdi. Platform sözcüsü Yener Doğruer, ”Suriye, ülkemiz ile dokuz yüz kilometre civarında sınıra sahip olduğumuz bir komşu ve kardeş devlettir. Beş yüz sene Osmanlı yönetimi altında bulunan ve Gaziantep ile yakın komşuluk, akrabalık ve ekonomik ilişkileri bulunan bu kardeş devlette, bir yılı aşkın süredir çok elim bazı olaylar ve katliam boyutuna ulaşan öldürme hadiselerine şahit oluyoruz" dedi
Maalesef Suriye'nin bu olaylara çok da yabancı olmadığını anlatan Yener Doğruer, şunları söyledi: "Hama katliamı olarak tarihe geçen, özellikle Müslüman kardeşlere karşı girişilen, on binlerce insanı katleden ve şehri harabeye çevirerek tarihteki büyük zalimler arasında yer alan Hafız Esad'ın mirasçıları, ne yazık ki bugünlerde yeniden sahneye çıktılar." Oğul Beşşar Esad'ın yönetime geldiği 2000 yılında halkın hak ve taleplerini yerine getireceğine dair söz verdiğini belirten Doğruer, Esad'ın bu sözlerini zaman zaman tekrarladığını ama hiçbir zaman gereğini yapmadığını söyledi.
Aradan geçen on bir yılda verilen sözlerin tutulmasını bekleyen ve sabrı tükenen halkın, bu yalanlara son verilmesi ve meşru taleplerinin yerine getirilmesi için gösteriler yapmaya başladığını kaydeden Doğruer, sözlerine şöyle devam etti: "Bu masum gösteriler, halkın taleplerini yerine getirme sözü veren Beşşar Esad yönetimi tarafından kanlı bir şekilde bastırılmaktadır. Halkın seçmediği ve istemediği Baasçı-Irkçı Suriye yönetimi, baskı ve zulme son verilmesini isteyen vatandaşlarını öldürerek susturmaya çalışmaktadır. Son günlerde Dera başta olmak üzere Şam, Hama, Humus ve diğer şehirlerde yönetim karşıtı gösteriler yapan insanların üzerine tank ve toplarla gidilmesi sonucu on binden fazla masum ve mazlum insan katledildi.” Zırhlı araçlar ve ağır silahlar eşliğinde halkın üzerine kurşun yağdırılmakta, kadın, yaşlı ve çocuk ayırmadan masum taleplerde bulunan herkesin üzerine en zalim yöntemlerle gidilmekte olduğunu dile getiren Doğruer, bu meşru ve haklı taleplerin, ateş ve barut ile susturulmaya çalışıldığını, evlerinden alınan insanlara sorgusuz sualsiz dayak ve işkence gibi insanlık dışı muamelelere tabi tutulduğunu, bir daha kendilerinden haber alınamadığını söyledi.
"Hukuksuz ve keyfi uygulamalarla yargısız infazlar gerçekleştirilmektedir. Devletlerin, uluslararası kuruluşların, insan hakları örgütlerinin, dünya kamuoyunun ve Müslüman halkların tepkilerine kulaklarını kapatan Suriye yönetimi; sömürü ve işgal için fırsat kollayan Batılı sömürgecilerin ekmeğine yağ sürmektedir" diyen Doğruer, adeta onları, Suriye'yi işgal etmeye davet etmektedir. Böylece hem kendi ülkesini, hem de bağlantılı olarak Lübnan'ı ve Hamas tarafından yürütülen Filistin davasını telafi edilemez felaketlere sürüklemektedir" ifadelerini kullandı.
İslam dünyasında büyük acı, kan ve gözyaşına yol açacak gelişmelerle karşı karşıya gelinmesine zemin hazırlandığını anlatan Doğruer, sözlerini şöyle sürdürdü: "Irak, Afganistan, Somali, Sudan, Libya ve dünyanın birçok yerinde olduğu gibi küresel kimlikli zulmün yerleşmesini kolaylaştırmak için Suriye diktatörlüğü elinden gelen her zulüm ve baskı yöntemlerini uygulamaya devam etmektedir”
Türkiye ve Suriye’nin geçmişte iyi ilişkiler kurduğuna dikkat çeken ve insanlarının kardeş olduğunu hatırlatan Doğruer, şunları söyledi: "Daha düne kadar Türkiye ve Suriye tek devletti. Antep, Halep vilayetinin kardeşi ve sancağı idi. Bu kardeşlik, çizilen anlamsız ve ruhsuz sınırlara rağmen devam ediyor ve dünya durdukça var olmaya devam edecektir. İşte bütün bu sebeplerden dolayı Suriyeli masum ve mazlum kardeşlerimize yapılan zulüm ve haksızlıklar aynen bize yapılmış gibidir. Bunu görmezlikten gelmeye; imanımız, vicdanımız ve insanlığımız müsaade etmez. Çünkü biliyoruz ki; zulme rıza zulümdür ve haksızlığa karşı susan dilsiz şeytandır. Yine biliyoruz ki; kötülüğü elimizle, dilimizle def edemiyorsak kalbimizle mahkum etmek zorundayız"
Bütün güç ve imkanla her yerde olduğu gibi Suriye'deki zulümlere, haksızlıklara ve baskılara karşı çıkacaklarını anlatan Yener Doğruer, sözlerini şöyle tamamladı: "Biz, Gaziantep’te halkımızın hizmetinde bulunan ve aşağıda isimleri yazılı Sivil Toplum Kuruluşları olarak, Suriye yönetimini bu baskıcı ve zalimane yaklaşımı nedeniyle şiddetle protesto ediyor, Suriyeli masum kardeşlerimizin yanında olduğunu ilan ediyor ve kamuoyunu daha duyarlı olmaya davet ediyoruz.”