CHP’den, AK Parti’nin Tutuklu Milletvekilleri Açıklamasına Tepki

CHP Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan, tutuklu milletvekilleri konusunda muhalefetin ofsayta düşürülmek istendiğini belirterek, “Yani şunu yapmak istediler; nasıl olsa muhalefet partileri anlaşamayacaklar, uzlaşma sağlanamayacak, o zaman da, ‘bu üç parti bile kendi ana sorunları konusunda uzlaşamıyor, bakın nasıl yine uzlaşamadılar’ diye bir şov yapılacaktı; ama olmadı. Uzlaşma sağlanınca iktidar köşeye sıkıştı ve son çözüm ‘yargı halletsin’ oldu” dedi.

Tarhan, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik’in muhalefetin tutuklu milletvekilleri ile ilgili çözüm önerisinin AK Parti tarafından kabul görmediği ve sorunu yargının çözeceğine ilişkin açıklamasına tepki gösterdi. Tarhan, Tutuklu milletvekilleri sorunun çözümüne ilişkin TBMM Başkanı Cemil Çiçek tarafından bir inisiyatif başlatıldığını hatırlatarak, “Bu sürecin bugün itibariyle iktidar kanadından gelen açıklamayla sona erdirildiğini gördük” diye konuştu.

Sorunun çözümüyle ilgili süreci Meclis Başkanı’nın yürüttüğünü zannettiklerini ama yanıldıklarını ifade eden Tarhan, “Yapılan çağrıya uygun şekilde muhalefet partileri olarak yasal zeminde bir çözüm önerisinde bulunduk. Şimdi anlıyoruz ki, Meclis Başkanı nafile bir inisiyatif almış. Aksine inanmamızı isteyenleri aslında şaşkınlıkla karşıladığımı belirtmeliyim” dedi.

“BİZİ OFSAYTA DÜŞÜRMEK İSTEDİLER”
Meclis Başkanı Çiçek’in iktidarla yaptığı görüşmeden ve iktidardan aldığı sinyalle, muhalefet partilerine çağrıda bulunduğunu belirten Tarhan, şöyle konuştu: “Peki neden böyle bir yola girdiler? Neden böyle bir çağrı yaptılar? Tutuklu milletvekilleriyle ilgili süreç neden başlatıldı? Bunu da düşünmemiz gerekir. Bugün gördüğüm tablodan şunu anlıyorum ki, deyim yerindeyse bizi ofsayta düşürmek istediler. Yani şunu yapmak istediler; nasıl olsa muhalefet partileri anlaşamayacaklar, uzlaşma sağlanamayacak, o zaman da, ‘bu üç parti bile kendi ana sorunları konusunda uzlaşamıyor, bakın nasıl yine uzlaşamadılar’ diye bir şov yapılacaktı; ama olmadı. Muhalefet partileri yasal bir zeminde uzlaştılar. Uzlaşma sağlanınca iktidar köşeye sıkıştı ve son çözüm ‘yargı halletsin’ oldu. Bu süreç ne yazık ki, Meclis Başkanının, Meclis’in sorunlarının çözümünde hiçbir etkisinin olmadığının bir tescilidir. AKP’nin halkın iradesine ve demokrasiye bakışının da bir tescilidir.” Mide bulandırıcı bir samimiyetsizlik ve ahlaki bir problemle de karşı karşıya bulunduklarını vurgulayan Tarhan, bu sürecin, kendi çocukları ve anneleri için çok duyarlı olanların, tutuklu vekillerinin çocukları ve başka anneler için aynı duyarlığı göstermediklerinin de tescili olduğunu söyledi.

Bu süreçte küçücük çocuklar ve ailelerin beklenti içine girdiklerini belirten Tarhan, bu süreçte bu ailelerin kalplerine batırılan bıçağın çevrilerek bu acının daha da ağır hale getirildiğini kaydetti.

İlgili partilerin uzlaşmasını istediklerini duyurduktan sonra AK Parti’nin ‘uzlaşsalar ne olur uzlaşmasalar ne olur’ hafifliğini ve kibrini yaşattığını savunan Tarhan, bu yaşatılan süreci halkın takdirine bıraktıklarını söyledi.

“DAHA ÇOK BEKLERİZ”
Yaşananların AK Parti’nin ‘gerçek zalim ve despot yüzü’ olduğunu ileri süren Tarhan, şöyle devam etti: “AKP’ye soruyorum; Meclisteki en kritik oylamada 8 oyun olmaması Meclis’in ve kararın meşruiyetini tartışmalı kılmaz mı? Üç partinin uzlaştığı bir konuda dahi, halk iradesini yok sayanlar bize Anayasa yapacaklarmış ve bizden buna inanmamızı istiyorlar. AKP, halk iradesine aldırmadığını ve sadece gerektiğinde milli irade kisvesini istediklerini yapmak için kullanmıştır. AKP’nin uzlaşmama kararı gerekçesiz bir karardır. Bana gerekçe üretmeye, Anayasanın 83. maddesine aykırıdır falan demeye kalkışmasınlar. Kesinlikle söyle bir şey söz konusu değil. Hukuka aykırı ve gerekçesiz karar vermekte usta olan yarattıkları yargıdan hiçbir farkları olmadığını da bir kez daha göstermişlerdir. ‘Bu işi yargı halletmeli’ demişler, böyle buyurmuşlar. Biliyoruz, çok da sayılıdırlar da yargıya. Ama kendi yargıçlarının kararlarına saygılıdırlar. Hangi yargı halledecekmiş gerçekten merak ediyorum. Böyle bir şey mi var ki, halledecekmiş. Sonradan oluşturulduğu ayan beyan ortada olan delillerle yıllarca tutuklayan bir yargıdan mı söz ediyoruz? Tutukluluk süresini kısaltıp, 10 yıl yapan bir yargıdan mı söz ediyoruz? Gazeteciği terör örgütü üyeliğiyle eş değer tutan, muhalif bütün sesleri ‘darbeci’ deyip susturan, Hrant Dink cinayetinde ‘örgüt yok’ diyen, işine gelmeyen bilirkişi raporlarını yok sayan, çocuk tacizcilerini masum ilan eden, Sivas canilerini zaman aşımı kisvesiyle kurtaran, Başbakanın ‘hayırlı olsun’ demesiyle de coşan, sürekli örtü istismarı yapıp, bir poşudan örgüt çıkartan, poşu takmaya 11 yıl, yumurtaya bir o kadar ceza öngören, şemsiyeyi suç delili sayan, parasız eğitim isteyen çocukları sorgusuz sualsiz zindana atan, ucu iktidara ve cemaate dokunacağı belli olan dolandırıcılıkları, bakınız Deniz Feneri, soruşturan savcılara neredeyse adam öldürmüş kişilerle aynı cezayı isteyen, Dink’in katilleriyle muzaffer komutan edasıyla poz verenlere de hiç dokunamayan bu yargı mı halledecekmiş bu sorunu? Çok bekleriz. Tutukluluk sürelerini 10 yıla indirip, Hizbullah canilerinin boşalan yerlerini gazetecilerle dolduran bu yargının bu işi halletmesini daha çok bekleriz.”
Kaynak: İHA