İlahiyatçı Aydüz: Peygamberimiz'in Ahlakı Mekke’yi Gül Bahçesine Çevirdi
Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Davut Aydüz, Hz.
Muhammed'in (SAV) çok yönlü bir terbiyeci olduğunu, cahiliye devrinin tüm kötülüklerini silerek Mekke’yi gül bahçesine dönüştürdüğünü söyledi.
Buna eğitimdeki büyük devrimi örnek gösteren Aydüz, “Efendimiz, peygamber olduğunda Mekke’de 17 tane okuma yazma bilen insan varmış. Efendimiz vefat ettiğinde ise okuma yazma bilmeyen yokmuş.” diye konuştu.
Hz. Peygamber’in, bütün kâinatın kendisi ile iftihar ettiği bir zat olduğunu söyleyen Aydüz, Peygamber’in ümmetini çok sevdiğini, ümmetine çok düşkün olduğunu belirterek, şunları söyledi: “Aynı şekilde biz onu seviyor muyuz? Eğer hakikaten onu hayatımızda örnek alıyorsak, onu seviyoruz demektir. Almıyorsak, seviyoruz desek bile sevgimiz yetmiyordur. Allah bize diyor ki eğer siz Allah’ı seviyorsanız Peygamberime itaat edeceksiniz. Dolayısıyla biz peygambere itaat etmiyorsak, netice itibari ile Allah’ı da sevmiyoruz demektir.”Aydüz, Hz. Peygamber’in terbiyeciliğinin en büyük yönünün, cahiliye asrının kötülüklerini birer birer atıp, yerine ‘ahlak-ı aliye’ denilen yüce ahlakı yerleştirmesi olduğunu dile getirdi. Bir terbiyecinin büyüklüğünün ruh, nefis ve aklı yücelten yönüyle ortaya çıktığını kaydeden Aydüz, bir terbiyecinin mükemmel olması için davasının evrensel olması gerektiğini vurguladı. Hz. Peygamber'in bir hadisi şerifte; 'Ben muallim olarak gönderildim. Beni Rabb'im terbiye etti. Terbiyemi de ne güzel yaptı' dendiğini belirten Aydüz, Hz. Muhammed'in terbiyesinin ve öğretim metodunun diğer metotlardan biraz farklı olduğunu, O’nun terbiyesinin evrensel bir terbiye olduğunu dile getirdi. Aydüz, “Bu terbiye sistemiyle sadece dindar insan yetiştirmemiş; mükemmel iktisatçılar, içtimaı ilimler ile meşgul olan insanlar, idari, askeri ve siyasi insanlar yetiştirmiştir. Peygamber Efendimiz çok yönlü bir terbiyeci.” şeklinde konuştu.
Yirminci asırda bütün imkanlara rağmen, bütün kanuni zorunluluklara rağmen bugün Türkiye’de hala yüzde 5 oranında okuma yazma bilmeyen insanın olduğuna dikkati çeken Aydüz, Hz. Peygamber'in okuma yazma seferberliğine önem verip, kısa zamanda bunu başardığına dikkat çekti. Aydüz, “Efendimiz, peygamber olduğunda Mekke’de 17 tane okuma yazma bilen insan varmış. O ümmiydi. Peygamberimiz okuma yazma bilmiyordu. Peygamber olarak gönderildiği cemaat te ümmiydi, okuma yazma bilmiyorlardı.” diye konuşarak o zamanki Mekke’nin durumunu anlattı. Kur-an’ın ilk inen ayetinin 'Yaratan Rabb'inin adıyla oku' olduğunu belirten Aydüz, Hz. Peygamber’in bunun üzerine okuma yazma seferberliği başlattığını ifade etti.
Aydüz, “Efendimizin peygamberlik hayatının ardından vefat ettiğinde, sahabeleri arasında okuma yazma bilmeyen tek insanın bile bulunmuyordu.” dedi.
Buna eğitimdeki büyük devrimi örnek gösteren Aydüz, “Efendimiz, peygamber olduğunda Mekke’de 17 tane okuma yazma bilen insan varmış. Efendimiz vefat ettiğinde ise okuma yazma bilmeyen yokmuş.” diye konuştu.
Hz. Peygamber’in, bütün kâinatın kendisi ile iftihar ettiği bir zat olduğunu söyleyen Aydüz, Peygamber’in ümmetini çok sevdiğini, ümmetine çok düşkün olduğunu belirterek, şunları söyledi: “Aynı şekilde biz onu seviyor muyuz? Eğer hakikaten onu hayatımızda örnek alıyorsak, onu seviyoruz demektir. Almıyorsak, seviyoruz desek bile sevgimiz yetmiyordur. Allah bize diyor ki eğer siz Allah’ı seviyorsanız Peygamberime itaat edeceksiniz. Dolayısıyla biz peygambere itaat etmiyorsak, netice itibari ile Allah’ı da sevmiyoruz demektir.”Aydüz, Hz. Peygamber’in terbiyeciliğinin en büyük yönünün, cahiliye asrının kötülüklerini birer birer atıp, yerine ‘ahlak-ı aliye’ denilen yüce ahlakı yerleştirmesi olduğunu dile getirdi. Bir terbiyecinin büyüklüğünün ruh, nefis ve aklı yücelten yönüyle ortaya çıktığını kaydeden Aydüz, bir terbiyecinin mükemmel olması için davasının evrensel olması gerektiğini vurguladı. Hz. Peygamber'in bir hadisi şerifte; 'Ben muallim olarak gönderildim. Beni Rabb'im terbiye etti. Terbiyemi de ne güzel yaptı' dendiğini belirten Aydüz, Hz. Muhammed'in terbiyesinin ve öğretim metodunun diğer metotlardan biraz farklı olduğunu, O’nun terbiyesinin evrensel bir terbiye olduğunu dile getirdi. Aydüz, “Bu terbiye sistemiyle sadece dindar insan yetiştirmemiş; mükemmel iktisatçılar, içtimaı ilimler ile meşgul olan insanlar, idari, askeri ve siyasi insanlar yetiştirmiştir. Peygamber Efendimiz çok yönlü bir terbiyeci.” şeklinde konuştu.
Yirminci asırda bütün imkanlara rağmen, bütün kanuni zorunluluklara rağmen bugün Türkiye’de hala yüzde 5 oranında okuma yazma bilmeyen insanın olduğuna dikkati çeken Aydüz, Hz. Peygamber'in okuma yazma seferberliğine önem verip, kısa zamanda bunu başardığına dikkat çekti. Aydüz, “Efendimiz, peygamber olduğunda Mekke’de 17 tane okuma yazma bilen insan varmış. O ümmiydi. Peygamberimiz okuma yazma bilmiyordu. Peygamber olarak gönderildiği cemaat te ümmiydi, okuma yazma bilmiyorlardı.” diye konuşarak o zamanki Mekke’nin durumunu anlattı. Kur-an’ın ilk inen ayetinin 'Yaratan Rabb'inin adıyla oku' olduğunu belirten Aydüz, Hz. Peygamber’in bunun üzerine okuma yazma seferberliği başlattığını ifade etti.
Aydüz, “Efendimizin peygamberlik hayatının ardından vefat ettiğinde, sahabeleri arasında okuma yazma bilmeyen tek insanın bile bulunmuyordu.” dedi.