Sperm transferine yasak aşk davası
Güvendiği bir arkadaşını ‘sperm donör’ü olarak seçip eşiyle Kıbrıs’a gönderen eş, çocuğun ‘embriyo transferi’ yöntemiyle değil, ‘zina’ yoluyla gerçekleştiği iddiasıyla boşanma davası açtı
Uzun süren evlilikleri boyunca çocuk sahibi olamayan çiftin sıradışı bir yöntemle çocuk sahibi olmak istemesi evliliklerinin sonunu getirdi. Güvendiği bir arkadaşını sperm donörü olması için eşiyle birlikte Kıbrıs 'a gönderen H.M., gebeliğin “embriyo transferi” yöntemiyle değil zina yoluyla gerçekleştiği iddiasıyla 26 yıllık eşi S.M. (51) hakkında boşanma davası açtı.
İstanbul 'da yaşayan M. çifti uzun süredir çocuk sahibi olmak istiyordu. Ancak yapılan tedaviler sonuç vermedi. Çifte Doktorlar 12 yıl önce H.M. 'den kaynaklı sağlık problemi nedeniyle çocuk sahibi olamayacakları bilgisini verdi. Umudunu sağlık teknolojisindeki ilerlemeye bağlayan çift, aradan geçen süreye rağmen durumlarında bir değişme olmayınca 2009 yılında başka bir erkekten alınacak spermle çocuk sahibi olmaya karar verdi. Donörü de koca H.M. buldu. İkna ettiği bir arkadaşını eşiyle birlikte embriyo transferi için Kıbrıs 'a gönderen H.M., çocuk dünyaya geldikten sonra eşinin donör Y.B. ile ilişkisinin olduğu gerekçesiyle mahkemeye başvurdu. H.M., 26 yıllık eşinin zina yoluyla gebe kaldığını iddia ederek 2010 yılında boşanma davası açtı.
'Y.B. 'yi kendisi buldu '
S. M. (51) mahkemeye sunduğu dilekçede yaşadıklarını söyle anlattı: “H.M ile 1986 yılında evlendim. Evliliğimiz boyunca çocuk eksikliği hissettik. Çocuğumuzun olmayacağını öğrenince de panik yaptık. Mutlaka bir çocuk sahibi olmak istedik. Eşim 'Benim bulduğum kişiden sperm almak kaydıyla çocuk yapabilirsin ' şeklinde bir şart öne sürdü. Y.B. isimli kişiyi de kendisi buldu. Kıbrıs 'ta B. ile tüp bebek yaptık. Gebeliğim süresince hastaneye beni o getirip götürdü ve aynı evde yaşadık. Eşim bağırsaklarından rahatsız olduğu için Kıbrıs 'a gelmedi. Embriyo transferinden sonra da Y. ile görüşmedik.”
Koca H.M. ise mahkemeye sunduğu dilekçede çocukları A. 'nın tüp bebek yöntemiyle değil eşinin B. ile gönül ilişkisi neticesinde meydana geldiğini ileri sürdü.
'Gizlemeden tatile gitti '
Eşinin kendisine 'kısır ' ve 'akıl hastası ' ithamlarıyla hakaret ettiğini kaydeden H.M., “Eşim hiç kimseden çekinmeden ve gizlemeye dahi çalışmadan Y.B. ile tatile gitti. Görüşmeye devam ettiklerini öğrendim. Yaşadığı ilişki sonucu psikolojim kötü etkilendi” dedi.
Çocuğun soy bağı tespit edilecek
Aile Mahkemesi 'nde görülen dava kapsamında S.M, eşinden 200 bin lirası maddi 50 bin lirası manevi olmak üzere 250 bin liralık tazminat talebinde bulundu. Çift bir ara oğulları A. 'nın biyolojik babasına verilmesi şartıyla evliliklerini sürdüreceklerini belirterek davadan feragat etti. Ancak daha sonra da bu karardan döndüklerini mahkemeye bildirdi. Öte yandan koca H.M., 2 yaşındaki A. 'nın kendi çocuğu olmadığı gerekçesiyle Sulh Hukuk Mahkemesi 'ne “nesebin reddi” davası açtı. Dava kapsamında A. 'nın soy bağının tespiti için DNA ve gerekli tahlillerin yapılması istendi.
İstanbul 'da yaşayan M. çifti uzun süredir çocuk sahibi olmak istiyordu. Ancak yapılan tedaviler sonuç vermedi. Çifte Doktorlar 12 yıl önce H.M. 'den kaynaklı sağlık problemi nedeniyle çocuk sahibi olamayacakları bilgisini verdi. Umudunu sağlık teknolojisindeki ilerlemeye bağlayan çift, aradan geçen süreye rağmen durumlarında bir değişme olmayınca 2009 yılında başka bir erkekten alınacak spermle çocuk sahibi olmaya karar verdi. Donörü de koca H.M. buldu. İkna ettiği bir arkadaşını eşiyle birlikte embriyo transferi için Kıbrıs 'a gönderen H.M., çocuk dünyaya geldikten sonra eşinin donör Y.B. ile ilişkisinin olduğu gerekçesiyle mahkemeye başvurdu. H.M., 26 yıllık eşinin zina yoluyla gebe kaldığını iddia ederek 2010 yılında boşanma davası açtı.
'Y.B. 'yi kendisi buldu '
S. M. (51) mahkemeye sunduğu dilekçede yaşadıklarını söyle anlattı: “H.M ile 1986 yılında evlendim. Evliliğimiz boyunca çocuk eksikliği hissettik. Çocuğumuzun olmayacağını öğrenince de panik yaptık. Mutlaka bir çocuk sahibi olmak istedik. Eşim 'Benim bulduğum kişiden sperm almak kaydıyla çocuk yapabilirsin ' şeklinde bir şart öne sürdü. Y.B. isimli kişiyi de kendisi buldu. Kıbrıs 'ta B. ile tüp bebek yaptık. Gebeliğim süresince hastaneye beni o getirip götürdü ve aynı evde yaşadık. Eşim bağırsaklarından rahatsız olduğu için Kıbrıs 'a gelmedi. Embriyo transferinden sonra da Y. ile görüşmedik.”
Koca H.M. ise mahkemeye sunduğu dilekçede çocukları A. 'nın tüp bebek yöntemiyle değil eşinin B. ile gönül ilişkisi neticesinde meydana geldiğini ileri sürdü.
'Gizlemeden tatile gitti '
Eşinin kendisine 'kısır ' ve 'akıl hastası ' ithamlarıyla hakaret ettiğini kaydeden H.M., “Eşim hiç kimseden çekinmeden ve gizlemeye dahi çalışmadan Y.B. ile tatile gitti. Görüşmeye devam ettiklerini öğrendim. Yaşadığı ilişki sonucu psikolojim kötü etkilendi” dedi.
Çocuğun soy bağı tespit edilecek
Aile Mahkemesi 'nde görülen dava kapsamında S.M, eşinden 200 bin lirası maddi 50 bin lirası manevi olmak üzere 250 bin liralık tazminat talebinde bulundu. Çift bir ara oğulları A. 'nın biyolojik babasına verilmesi şartıyla evliliklerini sürdüreceklerini belirterek davadan feragat etti. Ancak daha sonra da bu karardan döndüklerini mahkemeye bildirdi. Öte yandan koca H.M., 2 yaşındaki A. 'nın kendi çocuğu olmadığı gerekçesiyle Sulh Hukuk Mahkemesi 'ne “nesebin reddi” davası açtı. Dava kapsamında A. 'nın soy bağının tespiti için DNA ve gerekli tahlillerin yapılması istendi.