Emekli Binbaşı Ertuğrul: Tasfiyelerle Orduya Karşı Darbe Gerçekleştirildi
28 Şubat sürecinde yaşadığı baskılar nedeniyle ordudan ayrılmak zorunda kalan Emekli Binbaşı Ufuk Ertuğrul, Meclis Darbe Komisyonu’na gönderdiği dilekçede, Batı Çalışma Grubu(BÇG) ile ilgili de saptamalarda bulundu.
Darbe karşıtlarının psikolojik harp taktikleri , cebir , şiddet ve baskı yöntemleriyle tasfiye edildiğini belirten Ertuğrul , " 28 Şubat sürecinin ilk aşaması olan tasfiyelerle orduya karşı darbe gerçekleştirilmiştir . Bu aşamada BÇG örgütünün bütün suç konusu icraatları , ordu tasarrufu gibi gösterilerek , diğer devlet kurumları üstünde de baskı oluşturulmuştur . " dedi .
Emekli Binbaşı Ufuk Ertuğrul’un , Darbeleri Araştırma Komisyonu’na gönderdiği dilekçede 28 Şubat sürecinde yaşanan hukuksuzluklar ve baskılar da gözler önüne seriliyor . 1980 - 1997 yılları arasında TSK’da görev yapan emekli Binbaşı Ufuk Ertuğrul , Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdiği dilekçede , BÇG’nin kurumsal hiyerarşi dışında oluşturularak , TSK’nın kurumsal gücünün ve etkinliğinin darbe eyleminde kullanılması amacıyla kurulduğunu ifade ediyor . Darbe karşıtı unsurları pasifize etmek için 2 bine yakın TSK personelinin örgüt tarafından tavsiye edildiğini ; uygulanan psikolojik harp taktikleri , cebir , şiddet ve baskı yöntemleriyle binlerce personelin emeklilik ve istifa yoluyla ordudan ayrılmak zorunda bırakıldığını aktarıyor . Emekli Binbaşı Ertuğrul dilekçesinde , " 28 Şubat sürecinin ilk aşaması olan tasfiyelerle orduya karşı darbe gerçekleştirilmiştir . Bu aşamada BÇG örgütünün bütün suç konusu icraatları , ordu tasarrufu gibi gösterilerek , diğer devlet kurumları üstünde de baskı oluşturulmuştur . Sadece ordu değil , MGK , YAŞ , TBMM , Yargı , hükümet , mahalli idareler , eğitim kurumları ve üniversiteler topyekun BÇG’nin kontrolü altına alınmıştır . BÇG örgüt hiyerarşisi içerisinde yer alan kişiler aynı zamanda rütbeli ve TSK’nın kurumsal hiyerarşisinde de bulunan kişiler olduğundan , ihraç ve tasfiye işlemleri TSK’nın kurumsal tasarrufu gibi gösterildi . " ifadelerini kullanıyor . TSK’nın normal kurumsal hiyerarşisi içinde yer aldığı ve kurumsal vazifeler dışında bir görev kabul etmediği için BÇG mensuplarınca disiplinsiz olmakla suçlandığını kaydeden Ertuğrul ; önce şüpheli ve sakıncalı takibi altına alınarak örgüte boyun eğmek için zorlandığını , sonuç alınamayınca da düzenlenen olumsuz sicil ve kanaatlerle , sahte belge ve tutanaklarla ihracının ‘yasal kılıfının’ oluşturulduğunu aktarıyor . " Böylece BÇG örgütünün benim ve ailem üzerinde kurduğu tahammül edilemez cebir ve baskılar sonucunda iradem dışı olarak Temmuz 1997 tarihinde emekliliğimi belirtir dilekçeyi yazıp vermek zorunda kaldım . " diyor . Emekli Binbaşı dilekçesinde , 1997 yılında 98 olan sicilinin 84’e düşürüldüğünü , kanaat kısmındaki ‘Mesleğini seven , güvenilir , çok çalışkan bir subaydır . Verilen her görevi başarı ile yapar . ’ ifadesinin , ‘Karamürsel’de oturan eşinin tesettürlü giyindiği ve dini çalışmalar içinde olduğu ancak kendisinin aynı düşünce ve faaliyetlere katılımı tespit edilmemiştir . Disiplinli ve çalışkan bir subaydır’ şeklide değiştirildiğini belirtiyor .
Emekli Binbaşı Ufuk Ertuğrul’un , Darbeleri Araştırma Komisyonu’na gönderdiği dilekçede 28 Şubat sürecinde yaşanan hukuksuzluklar ve baskılar da gözler önüne seriliyor . 1980 - 1997 yılları arasında TSK’da görev yapan emekli Binbaşı Ufuk Ertuğrul , Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdiği dilekçede , BÇG’nin kurumsal hiyerarşi dışında oluşturularak , TSK’nın kurumsal gücünün ve etkinliğinin darbe eyleminde kullanılması amacıyla kurulduğunu ifade ediyor . Darbe karşıtı unsurları pasifize etmek için 2 bine yakın TSK personelinin örgüt tarafından tavsiye edildiğini ; uygulanan psikolojik harp taktikleri , cebir , şiddet ve baskı yöntemleriyle binlerce personelin emeklilik ve istifa yoluyla ordudan ayrılmak zorunda bırakıldığını aktarıyor . Emekli Binbaşı Ertuğrul dilekçesinde , " 28 Şubat sürecinin ilk aşaması olan tasfiyelerle orduya karşı darbe gerçekleştirilmiştir . Bu aşamada BÇG örgütünün bütün suç konusu icraatları , ordu tasarrufu gibi gösterilerek , diğer devlet kurumları üstünde de baskı oluşturulmuştur . Sadece ordu değil , MGK , YAŞ , TBMM , Yargı , hükümet , mahalli idareler , eğitim kurumları ve üniversiteler topyekun BÇG’nin kontrolü altına alınmıştır . BÇG örgüt hiyerarşisi içerisinde yer alan kişiler aynı zamanda rütbeli ve TSK’nın kurumsal hiyerarşisinde de bulunan kişiler olduğundan , ihraç ve tasfiye işlemleri TSK’nın kurumsal tasarrufu gibi gösterildi . " ifadelerini kullanıyor . TSK’nın normal kurumsal hiyerarşisi içinde yer aldığı ve kurumsal vazifeler dışında bir görev kabul etmediği için BÇG mensuplarınca disiplinsiz olmakla suçlandığını kaydeden Ertuğrul ; önce şüpheli ve sakıncalı takibi altına alınarak örgüte boyun eğmek için zorlandığını , sonuç alınamayınca da düzenlenen olumsuz sicil ve kanaatlerle , sahte belge ve tutanaklarla ihracının ‘yasal kılıfının’ oluşturulduğunu aktarıyor . " Böylece BÇG örgütünün benim ve ailem üzerinde kurduğu tahammül edilemez cebir ve baskılar sonucunda iradem dışı olarak Temmuz 1997 tarihinde emekliliğimi belirtir dilekçeyi yazıp vermek zorunda kaldım . " diyor . Emekli Binbaşı dilekçesinde , 1997 yılında 98 olan sicilinin 84’e düşürüldüğünü , kanaat kısmındaki ‘Mesleğini seven , güvenilir , çok çalışkan bir subaydır . Verilen her görevi başarı ile yapar . ’ ifadesinin , ‘Karamürsel’de oturan eşinin tesettürlü giyindiği ve dini çalışmalar içinde olduğu ancak kendisinin aynı düşünce ve faaliyetlere katılımı tespit edilmemiştir . Disiplinli ve çalışkan bir subaydır’ şeklide değiştirildiğini belirtiyor .