Çankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık'tan Açıklama
Çankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık, Büyükşehir Belediyesi Yasası’nda yapılması planlanan ve kamuoyunda Bütünşehir Belediye Yasası değişikleri değerlendirerek, “Bu değişiklerin iki önemli temel üzerinde yükseldiği görülüyor.Birincisi, erkene alınan yerel seçimlerde sonucu etkileme çabası; ikincisi de, belediyeleri bir halk örgütlenmesi olarak değil de bir özel şirket gibi ele alan bir anlayış” dedi.
Doğru olanın seçimlerin zamanında yapılması olduğunu ama merkezi iktidarın genel yerel seçimleri 5 ay öne almasına da saygılı olduklarını belirten Tanık, Çankaya Belediyesi olarak yerel seçimlerin öne alınmasına ilişkin hiçbir özel rahatsızlıkları olmadığını söyledi.
Tanık, Belediyeler Yasası’nda yapılmak istenen değişiklerin ana unsurlarından birinin, erkene alınan genel yerel seçim sonuçlarını iktidar partisi lehine etkileyebilmek olduğuna dikkat çekerek, Türkiye’nin çok temel konularından biriyle ilgili böylesine önemli bir düzenlemenin seçim sonuçlarını etkileme kaygısıyla yapılmasını ise “son derece uygunsuz ve sakıncalı” diye niteledi.
BÜYÜKŞEHİRLER DAHA DA GÜÇLENDİRİLECEK
Yeni düzenlemelerle birlikte büyükşehir belediyelerinin hem sayısal olarak hem de yetki alanları olarak büyük bir genişleme yaşayacağını ifade eden Tanık, “Bu değişiklikler gerçekleştirildiğinde bugün 16 olan Büyükşehir Belediyesi sayısı nüfusu 750 binden fazla olan 13 ilin de katılımıyla 29’a çıkarılmış olacak. Çok daha önemlisi büyükşehir belediyelerinin görev alanı il sınırlarının tümüne yaygınlaştırılacak. Yani kent merkezine 3-4 saat mesafede bulunan alanlar bile en temel hizmetler açısından Büyükşehir Belediyesi’ne tabi hale getirilmiş olacak. Bu nedenle bu yasal değişikliğin Bütünşehir Belediyesi değişikliği olarak nitelenmesini doğru buluyorum” diye konuştu
Büyükşehir belediyesi uygulamasının başladığı tarihten itibaren yaşanan açık olumsuzlara karşın yapılan yasal değişiklerin hepsinin Büyükşehir belediyelerini güçlendirmeyi kendine ana hedef seçmiş olmasını eleştiren Tanık, “Yeni değişiklerde 3030 sayılı yasa ile 5216 sayılı yasanın bu açıdan devamı niteliğindedir. Söz konusu yasalarla güçlendirilen Büyükşehir Belediyeleri yeni değişiklerle mutlak hakim konumuna çıkarılmaktadır. Bu durum Avrupa Yerel Özerklik Şartına da aykırıdır. Hizmetin en yerel birimden verilmesini esas alan yerellik ilkesiyle de çelişmektedir” diye konuştu.
“Yapılmak istenen yasal değişiklerle bir yandan Büyükşehir belediyeleri mutlak yetkili hale getirilirken ilçe belediyeleri daha da güçsüzleştiriliyor ve çok daha önemlisi belde belediyeleri ve köy muhtarlıkları da ortadan kaldırılıyor” diye konuşan Tanık, değişikler yasallaşırsa 1592 belediyenin ve 16 bin 82 köy muhtarlığının kapısına kilit vurulacağını belirtti.
Bu durumda, kapatılan belde ve muhtarlıkların sunduğu hizmetlerin Büyükşehir tarafından nasıl sunulacağının da belli olmaması nedeniyle büyük bir hizmet eksiği yaşanacağını söyleyen Tanık, “İlçe belediyelerinin güçlendirilip hizmet açığının kapatılması yoluna gidilmek yerine ilçe belediyeleri iyice güçsüzleştirilmeye çalışılıyor” dedi.
Tanık, “Yeni yasada düzenlenen vergi gelirleri paylaşımı, ilan ve reklam gelirleri ile ilgili düzenlemelerle merkez ilçe belediyeleri ekonomik olarak güçsüzleştirilirken buna karşın afet durumları gibi ekonomik ve siyasi maliyeti yüksek olan konularda Büyükşehir belediyelerinin bütün sorumluluğu ilçe belediyelerinin üzerine yıkma olanağına kavuşturulduğunun altını çizdi. Tanık, yeni değişiklerle Haymana, Bala, Güdül gibi merkez ilçelere göre daha tam belediyecilik yapma olanaklarına sahip olan ilçe belediyeleri de, merkeze bağlı hale getirilerek ciddi biçimde etkisizleştirilecekler” diye konuştu.
Yasal değişiklerin arkasında belediyeleri hem basit bir idari kurum gibi hem de özel şirket gibi görme mantığının bulunduğunu belirten Tanık, değişikliklerin temel gerekçesinin “etkin ve hızlı hizmet”, “maliyeti düşürmek-getiriyi artırmak” şeklinde sunulmasının bu açıdan çok manidar olduğunu belirtti.
Tanık, “Oysa belediyeler ve muhtarlıklar ne merkeze bağlı basit bir idari yapı, ne de özel şirkettir. Bu oluşumlar yöre halkının siyasete katılımının en temel örgütlenmeleri ve demokrasi kültür ve pratiğinin halk tabanında hayat bulduğu birincil halk örgütlenmeleridir. Bu yasal değişiklik zaten bir sorun olan demokrasi açığını daha da derinleştirecektir. Fakat öte yandan ne etkin hizmet; ne de ekonomik getiri sağlamayacaklardır. Halkla ilişkisi iyice dolaylılaşan kurumların özellikle merkez dışı alanlara etkin ve anlamlı hizmet götürmesi olanaklı olmayacaktır. Bu durumda ülke ekonomisi açısından yarar sağlamak bir yana, yeni ve köklü sorunların oluşmasına kaynaklık edecektir” dedi.
“KIRSAL ALANLAR BOŞALACAK, GÖÇ DALGASI OLUŞACAK”
Bu yasanın en önemli sonuçlarından birinin hizmet alamayan ve güçsüzleştirilen alanlardan güçlendirilmiş alanlara büyük bir göç yaşanması olacağını vurgulayan Tanık, “Nüfus bir kaç büyük kente yığılırken, özellikle kırsal alanlar boşalacaktır. Dengeli kalkınma ve tarımsal üretim alanlarında ciddi sıkıntılar yaşanmasına yol açılacaktır. Oysa gelişmiş ülkelerde hizmetler ülke düzeyine dengeli biçimde yayıldığı için nüfus yoğunluğu da dengeli biçimde dağılmakta, büyük kentlerde nüfus artışı minimum düzeyde olmakta, hatta azalmakta, ülke çapında dengeli kalkınma sağlanmakta, tarımsal üretim alanında da sorunların oluşmasının önüne geçilmektedir” değerlendirmesinde bulundu.
Gündeme getirilen düzenlemelerle Ankara’da da 7’si CHP’nin yönetiminde 13’ü de AKP yönetiminde olan 20 beldenin ve 684 köy muhtarlığının kapatılacağı bilgisini veren Tanık, “Böylece CHP’li Afşar Beldesi Balâ'ya, Karaşar Beldesi Beypazarı'na, Yeşilöz, Balıkçıhisar, Yenice ve Bumsuz beldeleri Haymana'ya, Sarıyar beldesi ise Nallıhan’a bağlanmış olacak. Buradaki amacın siyasi olduğu da çok açık görülüyor” dedi.
Kaynak: İHA
Tanık, Belediyeler Yasası’nda yapılmak istenen değişiklerin ana unsurlarından birinin, erkene alınan genel yerel seçim sonuçlarını iktidar partisi lehine etkileyebilmek olduğuna dikkat çekerek, Türkiye’nin çok temel konularından biriyle ilgili böylesine önemli bir düzenlemenin seçim sonuçlarını etkileme kaygısıyla yapılmasını ise “son derece uygunsuz ve sakıncalı” diye niteledi.
BÜYÜKŞEHİRLER DAHA DA GÜÇLENDİRİLECEK
Yeni düzenlemelerle birlikte büyükşehir belediyelerinin hem sayısal olarak hem de yetki alanları olarak büyük bir genişleme yaşayacağını ifade eden Tanık, “Bu değişiklikler gerçekleştirildiğinde bugün 16 olan Büyükşehir Belediyesi sayısı nüfusu 750 binden fazla olan 13 ilin de katılımıyla 29’a çıkarılmış olacak. Çok daha önemlisi büyükşehir belediyelerinin görev alanı il sınırlarının tümüne yaygınlaştırılacak. Yani kent merkezine 3-4 saat mesafede bulunan alanlar bile en temel hizmetler açısından Büyükşehir Belediyesi’ne tabi hale getirilmiş olacak. Bu nedenle bu yasal değişikliğin Bütünşehir Belediyesi değişikliği olarak nitelenmesini doğru buluyorum” diye konuştu
Büyükşehir belediyesi uygulamasının başladığı tarihten itibaren yaşanan açık olumsuzlara karşın yapılan yasal değişiklerin hepsinin Büyükşehir belediyelerini güçlendirmeyi kendine ana hedef seçmiş olmasını eleştiren Tanık, “Yeni değişiklerde 3030 sayılı yasa ile 5216 sayılı yasanın bu açıdan devamı niteliğindedir. Söz konusu yasalarla güçlendirilen Büyükşehir Belediyeleri yeni değişiklerle mutlak hakim konumuna çıkarılmaktadır. Bu durum Avrupa Yerel Özerklik Şartına da aykırıdır. Hizmetin en yerel birimden verilmesini esas alan yerellik ilkesiyle de çelişmektedir” diye konuştu.
“Yapılmak istenen yasal değişiklerle bir yandan Büyükşehir belediyeleri mutlak yetkili hale getirilirken ilçe belediyeleri daha da güçsüzleştiriliyor ve çok daha önemlisi belde belediyeleri ve köy muhtarlıkları da ortadan kaldırılıyor” diye konuşan Tanık, değişikler yasallaşırsa 1592 belediyenin ve 16 bin 82 köy muhtarlığının kapısına kilit vurulacağını belirtti.
Bu durumda, kapatılan belde ve muhtarlıkların sunduğu hizmetlerin Büyükşehir tarafından nasıl sunulacağının da belli olmaması nedeniyle büyük bir hizmet eksiği yaşanacağını söyleyen Tanık, “İlçe belediyelerinin güçlendirilip hizmet açığının kapatılması yoluna gidilmek yerine ilçe belediyeleri iyice güçsüzleştirilmeye çalışılıyor” dedi.
Tanık, “Yeni yasada düzenlenen vergi gelirleri paylaşımı, ilan ve reklam gelirleri ile ilgili düzenlemelerle merkez ilçe belediyeleri ekonomik olarak güçsüzleştirilirken buna karşın afet durumları gibi ekonomik ve siyasi maliyeti yüksek olan konularda Büyükşehir belediyelerinin bütün sorumluluğu ilçe belediyelerinin üzerine yıkma olanağına kavuşturulduğunun altını çizdi. Tanık, yeni değişiklerle Haymana, Bala, Güdül gibi merkez ilçelere göre daha tam belediyecilik yapma olanaklarına sahip olan ilçe belediyeleri de, merkeze bağlı hale getirilerek ciddi biçimde etkisizleştirilecekler” diye konuştu.
Yasal değişiklerin arkasında belediyeleri hem basit bir idari kurum gibi hem de özel şirket gibi görme mantığının bulunduğunu belirten Tanık, değişikliklerin temel gerekçesinin “etkin ve hızlı hizmet”, “maliyeti düşürmek-getiriyi artırmak” şeklinde sunulmasının bu açıdan çok manidar olduğunu belirtti.
Tanık, “Oysa belediyeler ve muhtarlıklar ne merkeze bağlı basit bir idari yapı, ne de özel şirkettir. Bu oluşumlar yöre halkının siyasete katılımının en temel örgütlenmeleri ve demokrasi kültür ve pratiğinin halk tabanında hayat bulduğu birincil halk örgütlenmeleridir. Bu yasal değişiklik zaten bir sorun olan demokrasi açığını daha da derinleştirecektir. Fakat öte yandan ne etkin hizmet; ne de ekonomik getiri sağlamayacaklardır. Halkla ilişkisi iyice dolaylılaşan kurumların özellikle merkez dışı alanlara etkin ve anlamlı hizmet götürmesi olanaklı olmayacaktır. Bu durumda ülke ekonomisi açısından yarar sağlamak bir yana, yeni ve köklü sorunların oluşmasına kaynaklık edecektir” dedi.
“KIRSAL ALANLAR BOŞALACAK, GÖÇ DALGASI OLUŞACAK”
Bu yasanın en önemli sonuçlarından birinin hizmet alamayan ve güçsüzleştirilen alanlardan güçlendirilmiş alanlara büyük bir göç yaşanması olacağını vurgulayan Tanık, “Nüfus bir kaç büyük kente yığılırken, özellikle kırsal alanlar boşalacaktır. Dengeli kalkınma ve tarımsal üretim alanlarında ciddi sıkıntılar yaşanmasına yol açılacaktır. Oysa gelişmiş ülkelerde hizmetler ülke düzeyine dengeli biçimde yayıldığı için nüfus yoğunluğu da dengeli biçimde dağılmakta, büyük kentlerde nüfus artışı minimum düzeyde olmakta, hatta azalmakta, ülke çapında dengeli kalkınma sağlanmakta, tarımsal üretim alanında da sorunların oluşmasının önüne geçilmektedir” değerlendirmesinde bulundu.
Gündeme getirilen düzenlemelerle Ankara’da da 7’si CHP’nin yönetiminde 13’ü de AKP yönetiminde olan 20 beldenin ve 684 köy muhtarlığının kapatılacağı bilgisini veren Tanık, “Böylece CHP’li Afşar Beldesi Balâ'ya, Karaşar Beldesi Beypazarı'na, Yeşilöz, Balıkçıhisar, Yenice ve Bumsuz beldeleri Haymana'ya, Sarıyar beldesi ise Nallıhan’a bağlanmış olacak. Buradaki amacın siyasi olduğu da çok açık görülüyor” dedi.