Chp Milletvekili Karaahmetoğlu: 12 Eylül 1980 Tarihinde İnsanlık Askıya Alındı

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Giresun Milletvekili Selahattin Karaahmetoğlu, 12 Eylül 1980 tarihinde gerçekleştirilen darbenin üzerinden 31 yıl geçtiğini hatırlatarak, "Bu duygularla 12 Eylül Faşizmini uygulayanlarla arkasındaki emperyalist güçleri bir kez daha lanetliyor ve Faşizme geçit vermeyeceğimizi ilan ediyorum.

" dedi.
Karaahmetoğlu, yaptığı yazılı açıklamada, 12 Eylül 1980 tarihinde, insanlığın askıya alındığını söyledi. Karaahmetoğlu, darbe sürecinde 650 bin kişinin göz altına alındığını, 1 milyon 683 bin kişinin fişlendiğini, siyasal partiler ve 23 bin 677 derneğin faaliyetine son verildiğini, 50 kişinin idam edildiğini, 210 bin davada 230 bin kişinin yargılandığını, 171 kişinin işkencede, 300 kişinin de kuşkulu bir şekilde hayatını kaybettiğini hatırlattı.
"12 Eylül darbesini 5 faşist generalin tasarrufu olarak görür isek yanılgıya düşeriz. Ülkede yaşanan siyasi ve ekonomik istikrarsızlık, yaygınlaşan siyasal cinayetler darbeye gerekçe olarak gösterilmiştir." diyen Karaahmetoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Oysa gerçek bu değildi. Dünya 1980’lere doğru ilerlerken; neoliberal bir ekonomik dönüşüm planlanmış, ABD bu politikaları uygulayabilecek olan sağ iktidarları iş başına getirmek amacıyla askerleri desteklemekteydi. Bu planların uygulanabilmesi için sağ iktidarların iş başında olması tek başına yetmiyordu. Toplumsal muhalefetin olmaması için baskı ortamı gerekiyordu. Darbe öncesi dönemlerde işçi ve gençlik hareketinin etkinliği emperyalistler ve onların yerli işbirlikçilerinin korkulu rüyası idi. 12 Eylül darbesinin belirleyici etkeni egemen güçlerin ekonomik kaygı ve çıkarlarıdır. 12 Eylül faşizmi devletle bütünleşen tekelci kapitalizmin sermaye birikiminin artışını sağlamıştır." Karaametoğlu, şunları vurguladı:
"12 Eylül darbesi uluslararası bir planın parçasıdır. 24 Ocak kararları ve bunu takip eden 12 Eylül darbesiyle tümüyle dışa bağımlı ve köleleştirilmek istenen bir ülkeye dönüştürülmek isteniyorduk. Dönemin ABD Ulusal Güvenlik Konseyi Türkiye masası sorumlusu Paul Henze’in askeri müdahaleyi haber alırken, haberi ulaştıran diplomatların 'bizim çocuklar işi bitirdi' sözlerini Başkan Carter’a iletiyordu. 12 Eylül darbesi bir utancın tarihidir. Parlamentoyu feshederek ülke yönetimine el koyan faşist anlayış demokrasi, örgütlü toplum, özgür düşüncenin üzerinden silindir gibi geçmekle kalmayıp yozlaşmanın, çürümenin ve bireyciliğin yerleşmesini de sağladı. 12 Eylül Eğitim Birliğini yok etmiştir. Ezberci ve paralı eğitim bu dönemde yaygınlaştırılmıştır. Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu birer devlet dairesine dönüştürülmüştür. Bunları yaparken de Atatürk’ün ismini dillerden düşürmediler. 12 Eylül’le birlikte sola karşı desteklenen Türk-İslam sentezci kadrolar devletin içine yerleştirildiler. Günümüzde de 12 Eylül’ün militarist kurumları iş başındadır. RTÜK, YÖK, Seçim Barajı gibi kurumlar halen varlığını sürdürürken DGM’lerin yerine kurulan Özel Yetkili Mahkemeler 12 Eylül döneminde yaşatılan hukuksuzlukları artmamaktadır. Aradan geçen 31 yıla karşın 12 Eylül ne yazık ki iş başındadır. Bugünkü dinci faşizan anlayış da 12 Eylül’ün ürünüdür. Birkaçını saydığım bu yaşanmışlıklardan da anlayacağımız üzere 12 Eylül’ün ürünü bu zihniyetin 12 Eylül ile ilgili bir sorunları bulunmamaktadır. Tam tersine; kendilerini 12 Eylül faşizmine borçlu hissetmektedirler. 31 yıl önce atılan zehirli tohum bugün dikenli çalılara dönüşmüştür. 12 Eylül tarihin kirli sayfalarındaki yerini çoktan almıştır. Bu duygularla 12 Eylül Faşizmini uygulayanlarla arkasındaki emperyalist güçleri bir kez daha lanetliyor ve de Faşizme geçit vermeyeceğimizi ilan ediyorum."