Balyoz Sanığı, 3 Gün Boyunca Katıldığı Seminerden Hiçbir Şey Hatırlamadı

Balyoz davasında tutuklu sanık Harun Özdemir‘in avukatı Şule Nazloğlu Erol, Savcı Savaş Kırbaş‘ı sorduğu sorular konusunda eleştirip, tarafsızlık ve tecrübesizlikle suçladı.

Balyoz davasında tutuklu sanık Harun Özdemir‘in avukatı Şule Nazloğlu Erol, Savcı Savaş Kırbaş‘ı sorduğu sorular konusunda eleştirip, tarafsızlık ve tecrübesizlikle suçladı. Bunun üzerine Savcı Kırbaş da, "Size göre buradaki savcı kaç yıllık olmalı? Tecrübeli savcıyı neye göre belirliyorsunuz? 30 yılık savcı mı olmak gerekiyor? Savunma yapmıyorsunuz sataşıyorsunuz. Siz kaç yıllık savcı istiyorsunuz? Beğenmiyorsanız savcıları siz atayın." şeklinde tepki gösterdi.

    İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi‘ndeki duruşmada savunmasını yapan sanıklardan Recep Yıldız, karargah subayı olduğunu, sorumluluk alanının şube binasıyla sınırlı kaldığını söyledi. Tank, top, silah ve mühimmat ya da emrinde birlikleri olmadığını belirten Yıldız, "31 yıl muvazzaf subay olarak görev yaptım. İllegal bir işe girmedim." dedi.

    Yıldız, hakim Ali Efendi Peksak‘ın "Seminer boyunca geri bölge emniyeti ve iç tehdit konusu konuşuldu mu?" şeklindeki sorusuna, egemen harekat planı içinde dış tehdit konusunun da yer aldığını, bu kapsamda iç tehditin konuşulduğunu anlattı.

    Tutuklu sanıklardan Bekir Memiş de kısa savunmasının ardından sorgusu sırasında kendisine yöneltilen soruları cevapladı. Plan seminerinde senaryo üzerinde çalışılırken bir ayaklanmanın farz edildiğini, bu kapsamda liste hazırlandığını, belli isimlere yer verildiğini belirterek, gözaltına alınacaklar arasında bulunan Kadıköy ve Üsküdar İmam Hatip Lisesi müdürlerinin isimlerinin geçtiğini hatırlatan savcı Savaş Kırbaş, "Bu kişiler ne yapmış ki isimleri listede bulunuyor?" diye sordu.

    Sanık Memiş bu soruya bu kişilere yönelik yapılan bir eylem, suikast veya aldatmacanın öğrencileri başka yönlere çekebileceğini, toplumsal olayların büyümemesi için bu kişileri korumak amacıyla isimlerinin yer aldığını iddia etti. Yıldız, bu kişilerin farkında olmadan içlerine girmiş düşman, ajan veya örgüt sempatizanları tarafından yapılan söylentilerden etkileneceği gerekçesiyle listeye alındığını da öne sürdü.

    "Kadıköy İmam Hatip Lisesi Müdürü‘nün yerine sizin isminiz olsa ne hissedersiniz" sorusuna Memiş, "Niye yazdığını sorarım?" dedi. Yıldız, "Burada anlatılanlardan sonra korumaya yönelik olduğunu düşünürdüm." dedi. Kırbaş‘ın "Nasıl korumaya yönelik. Onu anlamadım." sorusuna Memiş, "Buralar hassas ve kritik yerler arasında olduğu için korumaya yönelik." cevabını verdi. Kırbaş devamında da "Bunlar görevden alınacak kişiler olarak geçiyor. Adamı korumak için mi görevden alacaksınız. O zaman Başbakan‘a eylem yapılacak. Başbakan‘ı görevden alınması mı gerekiyor. Bunun mantığı anlamsız değil mi?" diye sordu. Sanık Memiş bu soruya da yaratılan senaryonun bu şekilde olduğu şeklinde cevap verdi.

    Tutuklu sanıklardan emekli Albay Ali İhsan Çuhadaroğlu da, dava konusu seminerin düzenlendiği tarihte yurt dışında olduğunu iddia etti. Sanık Çuhadaroğlu, harekat planında yer alan 15. Kolordu‘nun NBC taburunda bir bölüğün hazırlanması için Kuzey Irak‘a 40 kadar aracın tren ve kara yolu ile sevki gibi, gerçek harekatın lojistik desteğini yaptığını söyledi. İddiaların tamamın soyut verilerden oluştuğunu ileri süren sanık Çuhadaroğlu‘nun avukatı Kemal Yener Saraçoğlu ise bu soyut verileri nasıl çürüteceklerini bilmediklerini söyledi.

    İddia edilen seminere katılmadığını, kimseden emir almadığını ve kimseye bu konuda bir emir vermediğini ileri süren tutuklu sanık Harun Özdemir, daha sonra da tahliyesini talep etti. Sanık Özdemir‘in kendi isteği ile teslim olduğunu ve delilleri karartma ihtimali bulunmadığını savunan avukatı Şule Nazlıoğlu Erol ile sordukları soruları eleştirdiği Cumhuriyet Savcısı Kırbaş arasında tartışma yaşandı. Savcı Kırbaş, "Benim nasıl soru soracağımı siz söyleyemezsiniz. Ben size nasıl avukatlık yapacağınızı söylemiyorum." demesi üzerine avukat Erol, mesleki tecrübenizden dolayı bu soruları soruyorsunuz ve tarafsız olduğunuza inanmıyorum." şeklinde karşılık verdi. Bunun üzerine savcı Kırbaş da "Size göre buradaki savcı kaç yıllık olmalı? Tecrübeli savcıyı neye göre belirliyorsunuz? 30 yılık savcı olmak mı gerekiyor? Savunma yapmıyorsunuz sataşıyorsunuz. Siz kaç yıllık savcı istiyorsunuz? Beğenmiyorsanız savcıları siz atayın." tepkisini gösterdi. Avukat Erol da, "Bu hazımsızlığınız nedir. Sabahtan beri söylediklerinizi yutkunuyoruz." şeklinde konuştu. Başkan Ömer Diken, savcı ve avukata tartışmayı bitirmeleri konusunda uyarıda bulundu.

    Emekli Albay Namık Koç’un çapraz sorgusunda hakim ve sanık arasında ilginç diyalog yaşandı. Üye hakim Ali Efendi Peksak, tutuklu sanık Koç’a, "İzmir savcılığına talimatla verdiğiniz ifadenizde, seminerde gerçek kişi ve kurumlardan bahsedilmediğini söylemişsiniz. Ama bugün bazı sanıklar gerçek kişi ve kurum ismi söylendiğini açıkladı. Bu konuda bir çelişki görünüyor. Bu konuda ne diyorsunuz?" diye sordu. Emekli albay Koç, "8 yıl geçti, beni ilgilendirmeyen konularda uyurum. Burada da iddianame okunurken uyudum. Sunumu yapan arkadaş söylediğini kabul ediyorsa onun takdiridir, doğrudur. İfademde bu konu ‘hatırlamıyorum’ diye değiştirilebilir." şeklinde cevap verdi.

    Bunun üzerine hakim Murat Üründü, "5-7 Mart 2003’teki seminere 3 gün boyunca katıldınız mı?" sorusuna Koç,"Evet" diye karşılık verdi. Hakim Üründü’nün, "Seminerde 3 gün boyunca uyudunuz mu?" şeklindeki sorusuna ise Koç, "Evet, 20 dakikadan sonra dikkatim dağılıyordu." dedi. Üründü daha sonra, "Savcılık ifadenizde seminerle ilgili soruların çoğuna hatırlamadığınızı, bilmediğinizi söylemişsiniz. Ama burada diğer sanıklar sizin hatırlamadıklarınızı burada söylüyor" diye vurgulayınca sanık Koç, "Ben hatırladıklarımı söyledim. Takdim yapan arkadaşlar öyle söylediyse doğrudur." diye konuştu.

    Uzun yılar terörle mücadele ettiğini ve 1998 yılından bu yana psikolojik rahatsızlık içinde olduğunu öne süren tutuklu sanık Mehmet Yoleri de tahliyesini talep etti.