Chp‘li Kart: "Chp Genel Başkanlık Makamı, Savcılık Makamı Değildir"

CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, CHP Genel Başkanlık makamının savcılık makamı olmadığını belirterek, "AK Parti, bu komploların üstüne gidilmesini istiyorsa devletin ilgili mekanizmalarını çalıştırmalıdır. Kendine güvenen, namuslu, ahlaklı siyaset yapması gerekir" dedi.

Kart, Meclis‘te düzenlediği basın toplantısında 2006 yılından bu yana Güneş Sigorta A.Ş Genel Müdürü olarak görev yapan İlker Aycı‘nın, 1 Ocak 2011 tarihinde Başbakanlık Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı Başkanlığı görevine atandığını hatırlattı. Güneş Sigorta eski Genel Müdürü Ömer Yalnızoğlu zamanında 40 yıl kadar önce alınan 20 dönümlük arsanın, İstanbul Boğazı SİT alanı kapsamında kaldığı için değerlendirilemediğini belirten Kart, Vakıflar Bankası kuruluşu olan Güneş Sigorta‘ya Genel Müdür olan

Aycı‘nın 2010 yılı Eylül-Aralık ayları arasında Çengelköy‘deki bu arsayı İstanbul Büyükşehir Belediyesine 25 milyon TL‘ye sattığını belirtti. Kart, "Kamuoyuna yansıyan bilgilere göre, bu arsaya hastane yapılacaktır. Hastanenin kimler tarafından yapılacağı da bilinmekte ya da tahmin edilmektedir" dedi.

Güneş Sigorta‘nın 3. Genel Müdürü İlker Aycı‘nın merhum babasının, Başbakan‘ın Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı döneminde hangi görevi yaptığını soran Kart, SİT alanındaki arsanın hangi gerekçeyle imara açıldığı sorusunu yöneltti. Kart, "Büyükşehir Belediyesinin bu arsayı hastane yapılması amacıyla birilerine sattığı doğru mudur? Bu birileri kimlerdir? Satışta hangi yol ve yöntem izlenmiştir?" dedi.

Kart, Van Belediyesi ile ilgili de bir yolsuzluk iddiasında bulundu. Van Belediye Meclisi Denetim Komisyonunun 30 Aralık 2008 tarihli raporuna göre Belediyenin Mavi Kent A.Ş‘nin yüzde 90 hissesine sahip olduğunu belirten Kart, Mavi Kent A.Ş‘nin 2004-2009 yıllarına ait hesap, kayıt, belge ve diğer tüm işlemlerinin incelenmesi sonucunda şirket yönetiminin mahsup yöntemini kullanarak Belediye gelirlerinden toplam 22 milyon 508 bin 34 lirasını şirkete kaynak olarak aktardığını öne sürdü. Belediye taşınmazları

ile şirketin taşınmazlarının bu ve benzeri yöntemlerle, usulsüzce ve mevzuata aykırı bir şekilde yok pahasına üçüncü kişilere satıldığını ileri süren Kart, şirket Yönetim Kurulu‘nun bilerek ve isteyerek organize bir şekilde ve değişik yöntemlerle, Mavi Kent ve Belediyenin taşınmazlarını çıkar ilişkileri içinde üçüncü kişilere aktardığını, bu şekilde transfer edilen ve rapora konu edilen kaynakların toplam tutarının 52 milyon 122 bin lira olduğunu söyledi. Kart, usulsüz olarak yapılan bu harcamalardan dolayı

kamunun ve belediyenin zararının asgari şartlarda 10 milyon 424 bin 428 lira olduğunun ifade edildiğini bildirdi.

Başbakanlık Tanıtma Fonu Kurulu‘nun 18 maddeden oluşan 5 Eylül 2006 tarihli kararının, Yönetmelik gereği Başbakan‘ın oluruna sunulduğunu kaydeden Kart, Tanıtma Fonu Kurulu Sekreteri‘nin 13 Eylül 2006 tarihli olurun 3. sayfasını geniş formatta ve aralıklı olarak yazdırıp, 18 maddede bitirdiğini, 4. sayfayı 19. maddeden başlatması gerekirken, 20. maddeden başlattığını belirtti. Kart, "Tarafımıza ulaşan bulgu ve iddialara göre olur çıktıktan sonra 3. sayfa yırtılmış ve kendisine Başbakanlık Müsteşarında

bile olmayan usulsüz görevlendirme yetkisi tanıyan 19. madde ilave edilmiştir. Bu şekilde Devlet Bakan‘ı Beşir Atalay ve Başbakan yanıltılmış, evrakta sahtecilik yapılmıştır. Ancak bu maddeye dayanılarak onlarca görevlendirme yapılmıştır" iddiasında bulundu.

Bu ve benzeri nitelikteki yanıltmaların bürokraside her zaman olabileceğini belirten Kart, "Önemli olan bu yanıltma ve sahtecilik bulguları ortaya çıktığı zaman, Bakan ve Başbakan ne yapmıştır? Şimdi huzurunuzda soruyoruz. Sahtecilik yoluyla oluşturulan 19. maddeye dayalı olarak hangi görevlendirmeler yapılmış, hangi ödemeler yapılmıştır? Ne pahasına bu karartma sürdürülmektedir?" dedi.

Kart, AK Parti Rize Milletvekili Bayram Ali Bayramoğlu ile ilgili de bir iddiayı ortaya attı. Bayramoğlu ile ilgili olarak ihraç ettiği ürünün çay olmadığı, bilirkişi incelemesine esas olan numunede değişiklik ve evrakta sahtecilik yapıldığı iddialarını içeren fezlekelerin 15-16 aydan bu yana TBMM‘de beklediğini kaydeden Kart şöyle konuştu:

"Ancak, adı geçen Milletvekiliyle ilgili başka iddia ve suçlamalar da ortaya çıkıyor. İddia ve suçlamalar beklemiyor. Fakat AK Parti iktidarıyla birlikte bu konuların da çözümü bulunuyor. Gümrük Müsteşarlığı Teftiş Kurulu tarafından düzenlenen 3 Aralık 2008 tarih ve 9 sayılı soruşturma raporunda, Bayramoğlu hakkında gümrük kaçakçılığı ve evrakta sahtecilik suçlamasıyla Beyoğlu Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunuluyor. 32432 sicil numaralı Beyoğlu Cumhuriyet Savcısı kararlı bir şekilde, ortada

somut bir Teftiş Kurulu raporu olmasına rağmen, iddianın soyut nitelikte olduğu ve öte yandan zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle takipsizlik kararı veriyor. Dosya bu arada ilgili Savcılık‘ta 1.5 yıl bekletiliyor. İlgili Savcı bu kararı 24 Mayıs 2010 tarihinde veriyor. Ali Bayramoğlu‘nun 22 Temmuz 2007 seçimlerinde Milletvekili seçildiği bilinen bir olay. Peki bir Cumhuriyet Savcısı, Milletvekilinin dokunulmazlığı kaldırılmadığı sürece zamanaşımının işlemeyeceğini bilmez mi? Bilmemesi herhalde mümkün

değildir. Ancak birilerinden cesaret aldığı ve himaye edileceğini bildiği içindir ki, Türkiye Cumhuriyet‘inin Savcısı, bilerek kanunsuzluk yapmaya devam ediyor. Neyse ki, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin namuslu, görev sorumluluğu olan, dürüst memurları da vardır. Bu memurlardan birisi ilgili Ağır Ceza Mahkemesine itiraz ediyor ve takipsizlik kararının kaldırılmasını sağlıyor. Görevini doğru ve tarafsız yapmadığı, gönül ve hatıra dayanarak kanunsuz işlem yaptığı açıklık kazanan bu Savcı hakkında Türkiye

Cumhuriyetinin Adalet Bakanı ne yapıyor? Bu vicdan kanatan tabloyu seyretmeye ve anılan Savcı‘yı himaye etmeye devam ediyor. Bu kanunsuzluğa ve vicdansızlığa Türkiye Cumhuriyetinin Adalet Bakanı da ortak oluyor."

Böylesine hukuk tanımaz bürokratik ve siyasi yapılanmadan sonra Adalet, İçişleri ve Ulaştırma Bakanlıkları görevine başlayan 3 Müsteşar‘ı kutladığını ve başarılar dilediğini belirten Kart, "İnanıyoruz ki bu 3 tarafsız Bakan, AK Partilileştirilen Cumhuriyet Savcıları, Kayseri yolsuzluğunu himaye eden Vali ve Bürokratlar hakkında, Telekom‘un içini boşaltan Oger Grubu ve Hazine adına denetim görevini yapmayan kamu görevlileri hakkında bir an evvel idari ve adli süreci başlatacaklardır. Kendilerine başarılar

diliyoruz" şeklinde konuştu.

Kart, açıklamalarının sonunda gazetecilerin sorularını cevapladı. Milletvekili adayı olmak için istifa eden bürokratlarla ilgili soru üzerine Kart, "O kişileri milletvekili dokunulmazlığına büründürme amacı mı var, yoksa o kişilerin milletvekili olmalarında bir kamu yararı mı var?" dedi. Kart, Mustafa Balbay, Mehmet Haberal ve pek çok ismin haksızlığa uğradığı konusunda genel bir kanaat bulunduğunu ifade ederek, bu ve benzeri kişilerin milletvekili adayı yapılmalarının doğru olduğunu düşündüğünü

söyledi.

Kart, bir soru üzerine ortada kamu kaynaklı komplolar olduğunu ifade ederek, bu süreçte AK Parti Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ‘ın, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu‘nu suçladığına işaret etti. CHP Genel Başkanlık makamının savcılık makamı olmadığını belirten Kart, "AK Parti, bu komploların üstüne gidilmesini istiyorsa devletin ilgili mekanizmalarını çalıştırmalıdır. Kendine güvenen, namuslu, ahlaklı siyaset yapmalı, gerekenleri yapmalı. Gereken, devletin ilgili mekanizmalarının çalıştırılmasını

sağlamaktır. Sanki Türkiye‘yi yöneten AK Parti iktidarı değilmiş gibi, birileri hedef saptırıyor. Komploları yaratanların aslında bu komploların üstüne gitmesini bekleyemeyiz" değerlendirmesinde bulundu.

Kaynak: İHA