Babacan'dan Krizle Mücadele Eden Avrupa'ya 'güven Zemini Oluşturun' Tavsiyesi
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, krizle mücadele eden Avrupa ülkelerine `güven zemini` oluşturun tavsiyesinde bulundu.
Babacan, "Şu anda problem yaşayan hangi Avrupa ülkesi olursa olsun, bizim yapımızda, bizim gücümüzde, bizim kredibilitemize sahip bir hükümet olsun, inanın 3 ayda bu sorunlar çözüm yoluna girer. Güven zeminini yakalayamadığınızda ne yaparsanız yapın, isterseniz milyarlarca, trilyonlarca euro dökün ortalığa, para basın, yine kurtuluş, düzelme mümkün olmuyor."
II. Küresel Girişimcilik Zirvesi, İstanbul Kongre Merkezi`nde başladı. Ali Babacan burada yaptığı konuşmada, küresel krizin aşılması için `siyasi istikrar ve kredibilite`nin önemine vurgu yaptı. Küresel ekonomide son derece sıkıntılı bir dönemden geçildiğini, krizin yeni bir safhaya giridiğini anlatan Babacan, "İlk başlarda problem bankacılık sektörüyle alakalıydı. Ancak gelinen noktada devletlerin kredibilitesinin sorgulanmaya başladı. Bankalar sıkıntıya girdiğinde devlet imzası durumu yatıştırmaya, sakinleştirmeye yeterken, bugün devletlerin attığı imzanın gücü, kıymeti artık eskisi kadar güçlü değil. Gerekli adımlar biliniyor, ne yapılması gerektiği aslında açık bir şekilde ortada. Ancak maalesef pek çok ülkede o çözümü yönetecek, o çözümü uygulayacak siyasi irade mevcut değil. Karar mekanizmaları zor işliyor. Özellikle bazı Avrupa ülkelerinde çok ciddi siyasi liderlik sorunu var. Adım atmakta güçlük çekiyorlar." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye`nin yakın coğrafyasında yaşanan gelişmelere de değinen Ali Babacan, "Şu anda Türkiye`nin hemen yanı başında olan coğrafyada, Kuzey Afrika ve Orta Doğu`da önemli bir dönüşüm süreci yaşanıyor. Bu, geri döndürülmesi artık son derece güç ve halkın isteği üzerine başlayan bir süreç. Bu sürecin düzenli, barışçıl bir şekilde yürütülebilmesi, bu dönüşüm sürecinin pek çok ülkede başarılı bir şekilde tamamlanması, içinde bulunduğumuz coğrafya için büyük önem taşıyor." diye konuştu.
Türkiye`nin bölge vizyonunu, `uluslararası hukukun uygulandığı, temel hak ve özgürlükler konusunda en ufak bir istisnanın olmadığı, insanların doyasıya hak ve özgürlüklerini yaşayabildiği, insanların beklentileri, arzuları ve isteklerinin yansıtıldığı, hukukun üstünlüğü ilkesinin egemen olduğu bir bölge; insanların, ürünlerin, sermayenin, enerjinin serbestçe dolaşabildiği bir bölge` şeklinde ifade eden Babacan, "Bu bölge, içinde bulunduğumuz coğrafya ülkeler arasındaki ticaretin tüm dünya ile mukayese ettiğimiz zaman en düşük olduğu bir bölge. Dünyada ülkeler arası ticari ilişkilerin en düşük olduğu bölge. İnanıyoruz ki serbest ticaret anlaşmaları yapıldığı, vize uygulamaları kaldırıldığı ve serbest hareket sağlandığı sürece bu bölge topyekun ayağa kalkacaktır. Bunun ekonomik sonuçlarının da çok önemli olacağını düşünüyoruz." dedi.
Türkiye`nin bölge için `örnek` bir ülke olduğunu dile getiren Babacan, Türkiye, son 9 yıldır yaptığı reformlarla İslam ve demokrasinin bir arada sıhhatli bir şekilde yaşayabileceğini gösterdi. Uygulamalarla bunu ispatladı. Yaptığımız reformlar, demokrasi alanında yapmış olduğumuz ilerlemeler, temel hak ve özgürlükler konusunda gerçekleştirdiğimiz başarılar tüm bu bölge için önemli bir ilham kaynağıdır. İnsanlar, önlerinde çalışan bir örnek gördükleri zaman çok daha kolay ikna olmaktadırlar. Uluslararası kuruluşların tavsiyeleri, reçeteleri olur ama canlı, başarılı bir örnek pek çok ülke üzerinde bunların hepsinden daha etkilidir." ifadelerini kullandı.
Babacan, gelişmiş ülkelerde verimlilik artışı, gelişmekte olan ülkelerde de ekonomik aktivite, dinamizm ve hareketin arayışı bulunduğunu belirterek, "Bu noktada girişimcilik, çok önemli bir konu olarak karşımıza çıkıyor. Girişimciler her zaman sıra dışı düşünmüş, diğer insanların sadece bir problem olarak gördüğü konulara çözüm yolları getirmişlerdir. Bu çözüm üretme arayışı, girişimcilik ruhunun temel karakteristiğidir. Kabul gören her bir girişim, ülke sınırlarının ötesinde tüm insanlığa faydalı olacak bir platform haline de gelmektedir. Girişimcilik konusunda devletin temel görevi gölge olmamak, engel olmamak, varsa engelleri ortadan kaldırmaktır." diye konuştu.
Küresel krizin çözümünde reel sektöre büyük iş düştüğünü kaydeden Babacan, "Uzun dönemli ve kalıcı çözümün, reel ekonominin etkinliğinin ve verimliliğinin artırılmasından geçtiğini de hiçbir zaman unutmamalıyız. Bu noktada reel ekonominin lokomotifi olan girişimciliğin de mutlaka her ülkenin devlet politikası olarak öncelikleri arasında yer almasını çok gerçekten çok önemsiyorum." şeklinde konuştu.
II. Küresel Girişimcilik Zirvesi, İstanbul Kongre Merkezi`nde başladı. Ali Babacan burada yaptığı konuşmada, küresel krizin aşılması için `siyasi istikrar ve kredibilite`nin önemine vurgu yaptı. Küresel ekonomide son derece sıkıntılı bir dönemden geçildiğini, krizin yeni bir safhaya giridiğini anlatan Babacan, "İlk başlarda problem bankacılık sektörüyle alakalıydı. Ancak gelinen noktada devletlerin kredibilitesinin sorgulanmaya başladı. Bankalar sıkıntıya girdiğinde devlet imzası durumu yatıştırmaya, sakinleştirmeye yeterken, bugün devletlerin attığı imzanın gücü, kıymeti artık eskisi kadar güçlü değil. Gerekli adımlar biliniyor, ne yapılması gerektiği aslında açık bir şekilde ortada. Ancak maalesef pek çok ülkede o çözümü yönetecek, o çözümü uygulayacak siyasi irade mevcut değil. Karar mekanizmaları zor işliyor. Özellikle bazı Avrupa ülkelerinde çok ciddi siyasi liderlik sorunu var. Adım atmakta güçlük çekiyorlar." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye`nin yakın coğrafyasında yaşanan gelişmelere de değinen Ali Babacan, "Şu anda Türkiye`nin hemen yanı başında olan coğrafyada, Kuzey Afrika ve Orta Doğu`da önemli bir dönüşüm süreci yaşanıyor. Bu, geri döndürülmesi artık son derece güç ve halkın isteği üzerine başlayan bir süreç. Bu sürecin düzenli, barışçıl bir şekilde yürütülebilmesi, bu dönüşüm sürecinin pek çok ülkede başarılı bir şekilde tamamlanması, içinde bulunduğumuz coğrafya için büyük önem taşıyor." diye konuştu.
Türkiye`nin bölge vizyonunu, `uluslararası hukukun uygulandığı, temel hak ve özgürlükler konusunda en ufak bir istisnanın olmadığı, insanların doyasıya hak ve özgürlüklerini yaşayabildiği, insanların beklentileri, arzuları ve isteklerinin yansıtıldığı, hukukun üstünlüğü ilkesinin egemen olduğu bir bölge; insanların, ürünlerin, sermayenin, enerjinin serbestçe dolaşabildiği bir bölge` şeklinde ifade eden Babacan, "Bu bölge, içinde bulunduğumuz coğrafya ülkeler arasındaki ticaretin tüm dünya ile mukayese ettiğimiz zaman en düşük olduğu bir bölge. Dünyada ülkeler arası ticari ilişkilerin en düşük olduğu bölge. İnanıyoruz ki serbest ticaret anlaşmaları yapıldığı, vize uygulamaları kaldırıldığı ve serbest hareket sağlandığı sürece bu bölge topyekun ayağa kalkacaktır. Bunun ekonomik sonuçlarının da çok önemli olacağını düşünüyoruz." dedi.
Türkiye`nin bölge için `örnek` bir ülke olduğunu dile getiren Babacan, Türkiye, son 9 yıldır yaptığı reformlarla İslam ve demokrasinin bir arada sıhhatli bir şekilde yaşayabileceğini gösterdi. Uygulamalarla bunu ispatladı. Yaptığımız reformlar, demokrasi alanında yapmış olduğumuz ilerlemeler, temel hak ve özgürlükler konusunda gerçekleştirdiğimiz başarılar tüm bu bölge için önemli bir ilham kaynağıdır. İnsanlar, önlerinde çalışan bir örnek gördükleri zaman çok daha kolay ikna olmaktadırlar. Uluslararası kuruluşların tavsiyeleri, reçeteleri olur ama canlı, başarılı bir örnek pek çok ülke üzerinde bunların hepsinden daha etkilidir." ifadelerini kullandı.
Babacan, gelişmiş ülkelerde verimlilik artışı, gelişmekte olan ülkelerde de ekonomik aktivite, dinamizm ve hareketin arayışı bulunduğunu belirterek, "Bu noktada girişimcilik, çok önemli bir konu olarak karşımıza çıkıyor. Girişimciler her zaman sıra dışı düşünmüş, diğer insanların sadece bir problem olarak gördüğü konulara çözüm yolları getirmişlerdir. Bu çözüm üretme arayışı, girişimcilik ruhunun temel karakteristiğidir. Kabul gören her bir girişim, ülke sınırlarının ötesinde tüm insanlığa faydalı olacak bir platform haline de gelmektedir. Girişimcilik konusunda devletin temel görevi gölge olmamak, engel olmamak, varsa engelleri ortadan kaldırmaktır." diye konuştu.
Küresel krizin çözümünde reel sektöre büyük iş düştüğünü kaydeden Babacan, "Uzun dönemli ve kalıcı çözümün, reel ekonominin etkinliğinin ve verimliliğinin artırılmasından geçtiğini de hiçbir zaman unutmamalıyız. Bu noktada reel ekonominin lokomotifi olan girişimciliğin de mutlaka her ülkenin devlet politikası olarak öncelikleri arasında yer almasını çok gerçekten çok önemsiyorum." şeklinde konuştu.