Taa’dan Washington’da “yeni Sorunlara Yeni Çözüm Arayışları” Kongresi

ABD’nin 6 değişik bölgesinde faaliyet gösteren federasyonları ve 220 derneği çatısı altında barındıran en büyük çatı kuruluşu Türki Amerikan Birliği`nin (TAA), Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu (TUSKON) ile birlikte düzenlediği kongre büyük ilgi gördü.

TAA’nın düzenlediği gala yemeğine ise TBMM, Amerikan Kongresi ve Temsilciler Meclisi’nden rekor sayıda katılım oldu.

Ünlü Grand Hyatt Washington Hotel’de düzenlenen kongrenin “New Challenges-New Opportunities (Yeni Sorunlar-Yeni Fırsatlar)” başlıklı 4 ayrı oturumda önemli mesajlar verildi.

Programın öğle yemeğine Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, New York Senatörü Kirsten Gillibrand, ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Florida milletvekili Ileana Ros-Lehtinen ve North Carolina milletvekili Howard Coble onur konukları olarak katıldı.


Oturumlara konuşmacı olarak Ekonomi Bakanı Mehmet Şimşek, Gelişmeden Sorumlu Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Dr. Davut Kavranoğlu, Zirve Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Gökhan Bacık, Cihan Haber Ajansı Genel Müdürü Abdülhamit Bilici, Enerco Enerji Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Baltacı, Brookings Ensitüsü Başkan Yardımcısı Kemal Derviş, Türk Amerikan Konsülü Başkanı Büyükelçi James Holmes, Naksan Holding Yönetim Kurulu Üyesi Taner Nakiboğlu, Amerikan Progress Kıdemli Üyesi Dr.Michael Werz, Kongre Üyesi Robert Wexler, ABD Eski Ankara Büyükelçisi Ross Wilson, Arap Amerikan Ensitüsü Başkanı Dr. James J. Zogby iştirak etti.


Moderatörlüğünü Dr. Joshua Walker’ın yaptığı panelin 1.oturumunda, Cihan Haber Ajansı Genel Müdürü ve Zaman Gazetesi yazarı Abdülhamit Bilici, New York eski Kongre üyesi Mike McMahon ve Arap Amerikan Ensitüsü Başkanı James J. Zogby Türkiye’nin yeni dış politikasını tartıştı.

Bilici, Türkiye’de yaşanan demokratik gelişmelerin ‘tepeden inme’ olduğu şeklindeki eleştirilere katılmadığını belirterek, bu sürecin halkın talepleri ile gerçekleştiğini belirtti. Türkiye’de yaşanan değişimi anlamak için AB ilerleme raporlarını incelemeyi de tavsiye eden Bilici, programı düzenleyen TAA’nın ABD ve Türkiye arasındaki ilişkilerin geliştirilmesinde yaşanan eksiklikleri çok iyi analiz ettiğini, ABD genelinde 220 derneğin bu kurumun çatısı altında buluşarak ilişkilerin geliştirilmesi için çaba sarf etmesinin anlamlı olduğunu vurguladı.

New York eski Kongre Üyesi Mike McMahon, bir süre önce Türkiye’ye gittiğini belirterek, iki ülke arasındaki sorunların genelde hükümetler arasında olduğunu, hükümetler arasında neler yaşanırsa yaşansın, Türklerin kendilerine son derece sıcak ve dostça davrandıklarını fark ettiklerini belirtti.


ZOGBY: TÜRKİYE YÜKSELİŞTE

Arap-Amerikan Ensitüsü Başkanı Dr. James J. Zogby ise İsrail ile Türkiye arasında yaşanan gerginlikle ilgili olarak, “İsrail, sorunlarını önceleri sadece Türk hükümeti ile halletmek zorundaydı. Şimdi Türk halkını da karşılarına aldılar.” şeklinde konuştu. Zogby, İran’ın Arap Baharı süresince, düşüşe geçtiğini, Türkiye’nin ise özellikle Filistin konusunda tutum aldığı için yükselişe geçtiğini vurguladı.

Türkiye’nin Suriye-İsrail arasında ve İran’ın nükleer programı konusunda taraflar arasında köprü olmaya çalıştığını belirten Zogby, Körfez ülkelerinin değişim istemediğini de söyledi.

ABD-Türkiye ilişkilerinin geleceğinin ele alındığı programın ikinci oturumu Dr. Michael Werz tarafından yönetildi. Oturumda konuşan eski Kongre üyesi Robert Wexler, Türkiye ile ABD’nin çıkarlarının birçok noktada uyuştuğunu, Ankara’nın füze savunma radar sistemi konusunda aldığı kararın son derece anlamlı olduğunu, Türkiye’nin Libya’da aldığı tutumun da ABD çıkarları ile uyumlu olduğunu belirtti. Türkiye-İsrail ilişkilerinin bu noktaya gelmesinin iki ülke çıkarlarıyla da uyuşmadığını söyleyen Wexler, Türkiye’nin Mavi Marmara girişiminin bölgedeki barış sürecine de katkı sağlamadığını kaydetti.

`Center for American Progress` (CAP) adlı düşünce kuruluşu adına konuşan Rudy DeLeon ise Başkan Barack Obama’nın ilk ziyaretinin Fransa’ya olmayıp Türkiye’ye olduğunu, bunun da Türkiye’nin artan jeopolitik önemini gösterdiğini söyledi.

DeLeon, Türkiye’nin tarihî olarak Ortadoğu’da ılımlı bir çizgiyi temsil ettiğini, Mavi Marmara konusuyla ilgili her iki ülkenin argümanlarını masaya koyduklarını, her iki ülkenin daha yapıcı bir tutum izlemesinin hayati olduğunu belirtti. Bölgede en önemli sorunun ekonomi olduğunu, İran’ın nükleer silahlara sahip olması durumunda, Türkiye’nin de Suudi Arabistan’ın da diğer ülkelerin de bu sürece sokacağını ve bunun da ciddi sıkıntılara neden olacağını söyledi. Çin’in ekonomik büyüme için elinden gelen her şeyi yaptığını ama bunu sürdürülebilir bir model olmadığını ve günün birinde tıkanacağını belirten DeLeon, 2020’de dünyanın ekonomik sisteminin yavaşlayarak değişeme eğilimi göstereceğini vurguladı.


Türkiye’nin yükselişte olan bir ülke olduğunu belirten DeLeon, Ankara’nın bölgede yapıcı bir rol oynayabileceğini, ABD’nin de bundan memnuiyet duyacağını hatırlattı.


Gaziantep Zirve Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Gökhan Bacık da Arap Baharının bölgeye demokrasi getirip getirmeyeceği konusunda emin olmadığını; ama Türkiye ve ABD gibi müttefikleri tekrar bir araya getirmede oldukça başarılı olduğunu belirtti.


TÜRK-AMERİKAN İLİŞKİLERİ TEHDİT ALTINDA DEĞİL

Yaşanan değişim sürecinde ekonominin daha belirleyici bir role sahip olacağını da belirten Bacık, uzun vadede Türkiye’nin ABD ile Çin arasında da köprü olacağını belirterek, NATO’nun Türkiye için hayati olduğunu, sosyal koalisyonların, ekonomik reformların öneminin artacağını vurguladı. Türkiye-ABD ilişkilerinin uzun vadede tehdit altında olmadığını belirten Bacık, Türkiye’nin İran ile ilgili politikasının değiştiğini, nükleer bir İran’ın Türkiye için de tehdit olduğunu, Türkiye’nin İran konusunda daha gerçekçi bir siyaset izlemeye başladığını da sözlerine ekledi.


ABD ve Türkiye arasındaki ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi konusunun ele alındığı 3.oturumun moderatörlüğü ‘Center for American Progress’ adlı düşünce kuruluşu uzmanlarından Dr. Michael Werz tarafından gerçekleştirildi.

Oturumda konuşan ABD Ekonomi ve Enerji İş İlişkileri Genel Sekreter Yardımcısı Jose W. Fernandez, ABD’nin son zamanlarda sıkıntılı bir süreçten geçse de hala Türkiye için çeşitli fırsatlar olduğunu belirterek şöyle devam etti: “Birlikte birçok şey yapabiliriz. Bilgi teknolojileri, enerji ve finans sektöründe beraber çalışabiliriz.” Fernandez, odaklandıkları konunun özellikle Türkiye’nin özel sektörü olduğunu, birçok Anadolu şehrine gittiğini, Anadolu özel sektörünün ortaklara ihtiyacı olduğunu, geçen Kasım’da Libya’ya gittiğinde, inşaat şirketlerinin çoğunun Türk şirketleri olduğunu görünce çok şaşırdığını ve birlikte çok şey yapabileceklerini belirtti.

KEMAL DERVİŞ’TEN UYARI: TÜRKİYE İYİ GİDİYOR, AMA…

Brookings Enstitüsü Global Ekonomi ve Gelişim Direktörü ve Başkan Yardımcısı Dr. Kemal Derviş de “Avro bölgesindeki sorunların endişe verici boyutta olduğunu; ama sadece Avrupa ekonomik krizine odaklanılmasının doğru olmadığını vurgulayarak, dünya ekonomisinin oldukça iç içe olduğunu, ABD ekonomisinin de iyi durumda olmadığını dile getirdi.

Yunanistan, İtalya gibi ülkelerin dış destek almadan kendilerini kurtaramayacaklarını belirten Kemal Derviş, Türk özel sektörünün ise oldukça güçlü olduğunu ve gidişatından umutlu olduğunu söyledi. Derviş bununla birlikte, “Türk ekonomisinin kaygı uyandıran tek tarafı mevduatlardaki artış oranının yeterli olmayışıdır.” dedi. Uzun vadeli ekonomik, demokratik istikrarın da önemli olduğunu söyleyen Derviş, Türk hükümetine de bir uyarıda bulundu: “Ekonomik krizin bir etkisi olacak, bunu iyi yönetmeliyiz.”

Kemal Derviş aynı zamanda, Türkiye’nin demokrasisini ve demokratik kurumlarını geliştirme konusunda büyük mesafe kat ettiğini, demokrasinin sadece seçimlerden ibaret olmadığını, aynı zamanda muhalefete, karşıt görüşlere ve insan haklarına da saygıyı gerektirdiğini belirtti.

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Davut Kavranoğlu da Türkiye’nin son yıllarda yüksek teknolojili ürünler üzerinde yoğunlaştığını, ekonomiyi yeniden şekillendirmek istediklerini ve ABD ile birlikte çalışmak istediklerini belirtti. Türkiye’nin enerjiye ihtiyacı olduğunu anlatan Davranoğlu yılda 50 milyar doları enerjiye harcadıklarını, bu yüzden enerji ve çevre konularını da hassasiyet göstererek ele aldıklarını kaydederek, yabancı şirketleri ve araştırmacıları Türkiye’ye temiz enerji konusunda yatırım yapmaya davet etti. Türkiye’de halkın tamamının refah istediğini belirten Davranoğlu komşu ülkelerde yaşanacak sosyal çalkantıların Türkiye’yi de etkilediğini, Türkiye’nin gerçekleri söyleme konusunda marka haline geldiğini vurgulayarak, “Bu, ABD için aslında Türkiye ile işbirliği yapma konusunda bir fırsattır.” şeklinde konuştu.

Naksan Holding adına konuşan Taner Nakiboğlu, Türkiye’nin en büyük eksiğinin yetişmiş genç insan gücü olduğunu belirterek bu amaçla Zirve Üniversitesi’ni kurduklarını dile getirip yaptıkları çalışmaları aktardı.


Moderatörlüğünü Dr. Michael Cain’in yaptığı 4.oturumda Enerco Energy Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Baltacı, BP Uluslararası İlişkiler Direktörü Greg Saunders, ABD Eski Ankara Büyükelçisi Ross Wilson konuştu.

Baltacı, Türkiye’nin Orta Asya enerji kaynaklarının Avrupa’ya taşınmasında coğrafi bir avantaja sahip olduğunu, bu enerjinin taşınmasında gerekli alt yapıya da sahip olduğunu; ancak siyasi ve sosyal istikrarın da önemli olduğunu belirtti.


BP adına konuşan Sanders ise Türkiye’nin Orta Asya petrollerinin global pazara taşınmasında son derece önemli, hayati bir rol oynadığını; ancak şu an oyunun değiştiğini, önemin petrolden gaza kaydığını belirterek bu konuda da Türkiye’nin yine anahtar ülke olduğunu vurguladı. Sanders, Azarbaycan ve Türkiye arasında gerçekleştirilen anlaşmanın, Rusya’nın enerji koridoru tekelini yıktığını belirterek, “Bu anlaşmaya kadar Avrupa’ya gaz ileten 4 koridordan 3’ü Rusya’ya aitti. Böylelikle Türkiye, Avrupa`nın enerji transferi konusundaki en değerli ortağı oldu.” şeklinde konuştu. Greg Sanders, Rusya’ya karşı olmadıklarını, Rusya’nın hala Avrupa pazarında son derece önemli bir yere sahip olduğunu, Avrupa’nın arzusunun enerji tedarikinde tedarikçilerin çeşitlenmesi olduğunu belirtti.

ABD eski Ankara Büyükelçisi Ross Wilson da Türkiye’nin Azerbaycan gazının yanı sıra Türkmenistan gazının iletimi konusunda da önemli rol oynayabileceğini, 2 hafta önce Türkiye’de olduğunu ve en çok konuşulan konunun Irak petrolleri olduğunu dile getirdi. Wilson, Türkiye’nin Irak petrollerinin de taşınması konusunda çaba sarf ettiğini, BP’nin Balkanlardaki pazarını genişletme konusunda Türkiye`nin yardımcı olabileceğini belirtti.

TAA, ABD’NİN ZİRVE ÇATI KURULUŞU OLDU

Türki Amerikan Birliği (TAA) Başkanı Faruk Taban da düzenledikleri programla ilgili şunları söyledi: “Bu programın haricinde, Türki cumhuriyetlerin bağımsızlığını kazanmasının 20. yılının da anıldığı geleneksel galamıza Amerikan Kongresi’nden 7 senatör ve 57 Temsilciler Meclisi üyesi ile Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden 8 milletvekili katılarak bizleri onurlandırmıştır. Böylelikle TAA galaları en çok sayıda Türk ve Amerikalı siyasetçiyi bir araya getiren platform olma özelliğini sürdürmüştür. İki ülkenin seçilmişleri Türkiye ve Türk dünyası ile ABD arasındaki dostluk ve işbirliğinin ilerletilmesi adına çok anlamlı mesajlar vermiştir.”

Başkan Faruk Taban, TAA kongresinin Türklerin Amerikan toplumunda geldiği noktayı ve gelecekte daha büyük açılım potansiyeli göstererek ümitleri artırdığını vurgulayarak şöyle devam etti: “Başta altı federasyonumuz, 200’ü aşkın üye kuruluşumuz, fedakarlıkta sınır tanımayan gönüllüler ve birbirinden değerli misafirler olmak üzere, bu güzel tablonun ortaya çıkmasına katkıda bulunan herkese teşekkür ediyor, dünya barışı adına hayırlara vesile olmasını diliyorum.”