Başbakan Erdoğan Ulusa Seslendi

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Van'da meydana gelen depremle ilgili, ''Kamu kurum ve kuruluşlarımızın, sivil toplum örgütlerimizin, sağlık kuruluşlarımızın, yerel yönetimlerimizin, arama kurtarma ekiplerimizin, yardım kuruluşlarımızın, güvenlik güçlerimizin ivedilikle bölgeye intikal ettiklerini, edebildiklerini hep birlikte gördük'' dedi.

Başbakan Erdoğan Ulusa Seslendi
Erdoğan, televizyonlarda yayımlanan Ulusa Sesleniş konuşmasında vatandaşlara seslendi.

Konuşmasının başında, 23 Ekim Pazar günü Van'da meydana gelen depremde hayatını kaybeden vatandaşlara Allah'tan rahmet, yakınlarına, tüm millete sabır ve başsağlığı, yaralılara da acil şifalar dileyen Erdoğan, ''Yine bu vesileyle başta Çukurca'ya yapılan hain saldırı nedeniyle olmak üzere, terörle mücadelede vatan ve millet uğruna canlarını feda eden, şahadete erişen kahramanlarımıza da Allah'tan rahmet niyaz ediyorum. Yaralanan tüm güvenlik güçlerimizin bir an önce sıhhatlerine kavuşmaları arzu ve temennimi burada bir kez daha tekrarlamak istiyorum'' dedi.

Erdoğan, deprem nedeniyle yurtdışından gelen taziye mesajları ve yardımlar ile yurtiçinde gösterilen dayanışmaya teşekkür etti. Deprem anından itibaren ilgili bakanların Van milletvekillerinin ve ilgili kurumların derhal deprem mahalline doğru harekete geçtiklerini söyleyen Erdoğan, kendisinin de Erciş'e gittiğini, ihtiyaçların karşılanması için koordinasyon oluşturulduğunu anlattı.

İlk etapta, Başbakanlık kaynaklarından 13 milyon lirayı bölgede yaraların sarılması, ihtiyaçların giderilmesi için seferber ettiklerini belirten Erdoğan, Başbakanlık hesabına vatandaşların yaptıkları yardımın yaklaşık 22 milyon lira rakamına ulaştığını kaydetti.

Bütün bakanlıkların, Türk Kızılay'ı, Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı, Türk Silahlı Kuvvetleri, Emniyet Genel Müdürlüğü, Türk Hava Yollarının, tek tek ismini sayamayamadığı her kurumun, depremle ilgili olarak tedbirlerini aldıklarını, harekete geçtiklerini ve çalışmaların içinde bulunduklarını dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:

''Çadır ve battaniye dağıtımından günlük gıda teminine, sağlık hizmetlerinden psikolojik desteğe, ısınmadan eğitime, tarımdan maliyeye kadar her alanda ama her alanda geniş spektrumlu bir yaklaşımla bölge insanının elinden tuttuk, tutacağız.

Kusurlarımız elbette oldu. Elbette anında bütün ihtiyaç sahiplerine ulaşmak mümkün olmadı. Ancak, böyle büyük ve geniş çaplı bir afette, bu tür aksaklıkların yaşanması takdir edersiniz ki gayet tabiidir. Nitekim, zaman ilerledikçe bu aksaklıklar da giderilmiş, en ücra köşeye kadar ihtiyaç sahiplerine ulaşılmıştır.

Dikkatinizi çekiyorum: Deprem anından itibaren, 4.000'e yakın kamu görevlisi, 500 civarında sivil toplum örgütü gönüllüsü, kamuya ait 600 iş makinesi ve araç, 1.000'e yakın sağlık görevlisi, 7'si hava ambulansı olmak üzere 146 ambulans, 78 uçak bölgede faaliyet gösterdi. 30 binden fazla çadır, 130 bin civarında battaniye depremzedelere teslim edildi. 11 seyyar hastane bölgeye sevk edildi, 4 tanesi şu anda faaliyet gösteriyor, ihtiyaç halinde diğer 7 tanesi de faaliyete geçecek. Bütün bu faaliyetler, bütün bu yardım organizasyonları, Van'daki deprem için Hükümetimizin acil olarak gerçekleştirdiği çalışmaların sadece bir kısmı...

Bakınız, biz, büyük bir iddiayla yola çıktık, dedik ki: Bizim hükümetimiz, kimsesizlerin kimsesi olacaktır. 'Hükümetimiz döneminde hiçbir vatandaşımız aç ve açıkta bırakılmayacak, hiçbir insanımız sahipsiz kalmayacaktır. Yetimlerin, yoksulların, acizlerin ve muhtaçların yanında yer alacağız, onların yar ve yardımcısı olacağız' dedik. Deprem bölgesinde bu iddiamızı bir kez daha teyit ettim; 'Bu kış günü hiçbir vatandaşımızı açıkta bırakacak değiliz' dedim. Yine söylüyorum: Bütün vatandaşlarımız müsterih olsunlar; devletimizin tüm imkânları insanımızın hizmetindedir. Geçici çadır kent, Mevlana evleri, Konteynır kentlerle kalıcı konutlara taşınacağız.''

Vatandaşlardan biraz daha sabır isteyen Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:

''Zira kalıcı konutları 24 saatte kurmak mümkün değil. Onun için burada Elazığ'da olduğu gibi Erzurum'da olduğu gibi, Bursada olduğu gibi 6-8 ay gibi bir zamana ihtiyacımız var. Yine şunu unutmayalım; özellikle belirtmek istiyorum: Biz deprem kuşağı üzerinde, fay hatlarının bulunduğu bir bölgede yer alıyoruz, farklı iklim özelliklerinin olduğu, dört mevsimin yaşandığı bir coğrafyada yaşıyoruz.

Haliyle, bugüne kadar yaşadığımız afetler, sel felaketleri, depremler bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da kaçınılmaz olarak yaşanabilir.

Burada önemli olan, bu afetler karşısında her an tedbirli olmak, hazırlıklı olmak ve anında müdahale edebilmektir…

Bizi asıl yıkan, bize asıl zarar veren, depremin kendisinden çok, depreme karşı gerekli hassasiyetin gösterilmemiş olmasıdır, felaketlere karşı gerekli hassasiyetin gösterilmemiş olmasıdır. Van depreminde bunu bir kez daha tecrübe ettik.

Yapılan onca uyarıya, yaşanan onca acı tecrübeye, ödenen onca ağır bedele rağmen, tedbirin elden bırakıldığına, çürük binaların inşa edildiğine, nerede yapılacak nerede yapılmayacak buna dikkat edilmeden binaların inşa edildiğine, çürük binalarda yaşandığına şahit olduk, hala da oluyoruz.

Yıkılan binalar, enkazlar her şeyi ayan beyan ortaya koyuyor. Beton bina adı altında adeta kumdan kaleler, kumdan binalar, kumdan meskenler inşa ediliyor.

Binaların kalitesiz malzemeyle yapılması yetmezmiş gibi, 'daireyi, dükkanı, mağazayı genişleteceğim' düşüncesiyle binalardaki taşıyıcı sütunlar kaldırılıyor, kolonlar kesiliyor.

Belediyeler de müteahhitler de denetim elemanları da bu ihmallerin cinayetle, intiharla eş anlamlı olduğunu artık kabul etmek durumundadır.

Bunun yanında, deprem sonrasında özellikle sosyal paylaşım sitelerinde, bazı televizyon ekranlarında, bazı gazete köşelerinde ortaya konan ayrımcı tutum ve tavır da yaramıza tuz basıyor.

Allah'a hamd olsun milletimiz, bu ırkçı, ayrımcı, bölücü tavır ve imaların hiçbirine prim vermedi.

Van depremiyle yer sarsılırken, bizim kardeşliğimiz, uhuvvetimiz, muhabbetimiz daha bir pekişti, daha bir güçlendi. Bu felaket vesilesiyle bir kez daha samimiyetle kucaklaştık. 780 bin kilometrekarenin nasıl bir ve bütün olduğunu, dosta da düşmana da bir kez daha gösterdik.''

Hiçbir tahrike prim vermediklerini, hiçbir provokasyona aldanmadıklarını dile getiren Başbakan Erdoğan, ''Kalbimize kara düşürecek hiçbir imaya, kardeşliğimize halel getirecek hiçbir tavra, birliğimizi lekeleyecek hiçbir fitne ve fesada eyvallah demedik'' diye konuştu.

Böyle günlerin, dayanışmanın sınandığı, kalplerin imtihan edildiği günler olduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan, ''Allah'a şükürler olsun ki, bu millet, bir kez daha imtihanı geçmiştir'' dedi.

-Terör-

Konuşmasında teröre de değinen Başbakan Erdoğan, önce Bitlis Güroymak'tan 5 polisin bombalı bir saldırı sonucunda şehit edildiği haberi geldiğini anımsatarak, şunları kaydetti:

''Aynı olayda biri çocuk 5 sivil vatandaşımız da hayatını kaybetti, birçok sivil yaralandı. Ardından, TBMM'de ülkemize daha demokratik, daha adil ve daha özgürlükçü bir anayasa hazırlama çalışmalarının başlayacağı bir günde Çukurca'da, haince bir terör saldırısında 25 askerimizi şehit verdik.

Ancak, yılmadan, yorulmadan, terörle mücadelemizi de sürdürdük ve sürdürüyoruz. Güvenlik güçlerimizin bir süredir koordineli bir şekilde yürütmekte olduğu operasyonlar, son olayların ardından daha da yoğunlaşmış bir şekilde devam ediyor.''

Türk silahlı kuvvetlerinin ve polisin, emniyet güçlerinin el ele, omuz omuza dayanışma içerisinde bu mücadeleyi sürdürdüklerini vurgulayan Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Çukurca ve çevresi başta olmak üzere yurt içinde ve sınır ötesinde sürdürülen hava destekli kara operasyonu an be an hedefine ulaşıyor. Terör örgütü önemli kayıplara uğratılıyor. Hükümet olarak, bir yandan terörle mücadelede kararlı adımları atarken, diğer yandan uluslararası temaslarımızı yoğunlaştırıyoruz. Bu kapsamda, Irak Bölgesel Yönetimi eski Başbakanı ve KDP Başkan Yardımcısı Sayın Neçirvan Barzani ile bir görüşme yaptık. Mesut Barzani ile de telefon görüşmesi gerçekleştirdik ve bir araya gelme kararı için kendilerini Türkiye'ye davet ettik ve gelecekler. Yine, İran Dışişleri Bakanı Salihi'yi kabul ederek, bölgedeki son gelişmelere ilişkin değerlendirmelerimizi paylaştık.''

Erdoğan, medya sahipleri, genel yayın yönetmenleri ve temsilcileriyle bir araya geldiklerini de hatırlatarak, şunları kaydetti:

''Yaklaşık 3 saatlik bir toplantıda, hem kendilerini bilgilendirdik, hem medya terör ilişkisine dair bazı hissiyatımızı kendileriyle paylaştık, hem de kendilerini dinleme imkanı bulduk. Terörün propagandasını engellemek, terör örgütünü oksijensiz bırakmak için her türlü tedbiri alıyoruz. Bunu yaparken hiçbir kesimi ötekileştirmiyoruz, hiçbir kesime önyargıyla yaklaşmıyoruz.

Bu ülkenin insanlarının bütün hayal kırıklıkları, bütün gönül kırgınlıkları, bütün vicdan yaraları sevgiyle, kardeşlikle, şefkatle iyileştirilecek. Daha fazla adaletle, daha fazla demokrasiyle, daha fazla özgürlükle bu ülke bir uçtan bir uca bir daha kararmamak üzere aydınlanacak. Zira terörün panzehiri daha fazla demokrasidir. Terörün çaresi insan haklarında, hukukta, adalette, özgürlükte, demokraside sebat etmek, ilerlemek, daha müreffeh bir toplum olabilmektedir.''

Başbakan Erdoğan şöyle devam etti:

''Onun için, terör örgütü mevcudiyetini korumak adına, gerçekte milletimizin kardeşliğini, Türkiye'nin değişim umutlarını, demokrasimizi, hukukumuzu hedef almaktadır. Bu kirli odaklar Türkiye'nin gelişmesini, özgürleşmesini, demokratikleşmesini, huzur ve istikrar içinde kardeşçe müşterek bir geleceğe yürümesini istemiyorlar. Bu ülkenin büyümesini, güçlenmesini, bölgesinde ve dünyada söz sahibi olmasını, haklının yanında yer alıp haksıza karşı çıkmasını istemiyorlar.

Ancak bu kirli hesap tutmayacak, terörden medet umanlar maksatlarına asla ulaşamayacaklar. Kimsenin ama kimsenin bu ülkenin bahtını karartmasına izin vermeyeceğiz. Birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi onların kirli hesaplarına kurban etmeyeceğiz. Bu ülkenin huzur ve istikrarını bozdurmayacak, milletimizin değişim iradesini sekteye uğratmayacağız.''

''İnsanlarımızın gelecek umutlarını söndürmelerine asla göz yummayacağız'' diyen Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:

'' Terör illetini bu ülkenin gündeminden de, bu milletin yakasından da mutlaka ama mutlaka söküp atacağız. Milletimiz mutlu ve müreffeh yarınlara ulaşma azmiyle çıktığı bu yoldan asla geri dönmeyecektir. Ne demokrasimizi geliştirmekten, ne adaleti tartışılmaz biçimde tesis etmekten, ne özgürlükleri genişletmekten vazgeçeceğiz. Demokrasi açılımlarımızdan, barış ve kardeşlik projelerimizden, ülkemizin her köşesini imar edecek atılımlardan da asla ve asla geri adım atmayacağız.

Şu anda, TBMM'de milletimizin uzun bir zamandır özlemle beklediği yeni anayasanın hazırlık çalışmalarını başlatmış durumdayız. Bu süreci Türkiye'nin geleceği açısından hayati önemi haiz görüyoruz. Bugünün şartlarına uyumlu, daha demokratik, daha adil, daha özgürlükçü bir anayasa Türkiye'nin aydınlık yarınlarına giden yolda çok önemli bir kilometre taşı olacaktır.

Bütün siyasi partilerimizin konuya gereken hassasiyet çerçevesinde yaklaşacağına ve yeni Türkiye'ye yakışan anayasanın hazırlanmasına değerli katkılar sağlayacaklarına inanıyoruz.''
Kaynak: AA