Tesk'in 18. Olağan Genel Kurulu...(3)

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Biz paranın ayarıyla oynamadık, oynamayacağız. BU ülkede karşılıksız para basma dönemini bizim iktidarımız ortadan kaldırmıştır" dedi.

TESK'in Rixos Otel'de düzenlenen 18. Olağan Genel Kurulu'nda bir konuşma yapan Başbakan Erdoğan, TESK'in yaklaşık 2 milyon üyesi aileleri ve yanında çalışan işçileriyle birlikte 10 milyon nüfusa sahip en büyük sivil toplum örgütlerinden biri olduğunu söyledi. Esnafın sorununun çözümünde TESK'e büyük önem verdiklerini kaydeden Erdoğan, 2009 yılında Başbakan düzeyinde TESK'e bir ziyaret gerçekleştirdiğini anımsattı. Erdoğan, kendisinden önce hiçbir başbakanın TESK'i ziyaret etmemiş olmasının manidar
olduğunu ifade etti. TESK ile birlikte hazırladıkları; Esnaf ve Sanatkarlar Değişim, Dönüşüm, Destek Strateji Belgesi ve Eylem Planı'nı uygulamaya başladıklarını anımsatan Erdoğan, su kapsamda 5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanunu'nda değişiklik yapacaklarını ve örgütlenmedeki dağınıklığı kaldıracaklarını söyledi. Erdoğan yine TESK'in, Milli Prodüktivite Merkezi'ne ödediği aidatı kaldırmak yönünde adımlar attıklarını, TESK'in Sosyal Güvenlik Kurumu yönetim kurulunda temsil edilmesini
sağlayacaklarını yine eylem planı içinde yapacaklarını kaydetti. Erdoğan, "Hükümet olarak, biz diğer tüm sivil toplum örgütleriyle olduğu gibi TESK ile de bu sağlıklı iletişimi sürdürecek, büyüyen ekonomi içinde esnaf ve sanatkarın sorunlarını gidermede gereken çabayı göstermeye devam edeceğiz Dünyanın belki her ülkesinde esnaf ve sanatkar, ekonomik bir aktör olarak görünür. Ama ben şunu büyük bir gurur ile ifade etmeliyim ki, bizde Türkiye'de, esnaf ve sanatkar ekonomik bir aktör olmanın çok ötesinde,
sosyal yapımızın, kültürümüzün dayanışmamızın, kardeşliğimizin asli unsurudur, çimentosudur" dedi.
Ahilik anlayışının önemine de vurgu yapan Erdoğan, ahilik anlayışının her ne kadar Osmanlı Devleti ile tarihe karışmış olsa da ahilik ruhunun, adabının, erkan ve terbiyesinin hiç bir zaman Türkiye'de kaybolmadığını söyledi. Bu ruhun bin yıldır olduğu gibi bugün de toplumun çimentosu olmaya devam ettiğini kaydeden Erdoğan, şunları söyledi:
''2008 sonunda başlayan küresel finans krizi ardından biz Türkiye olarak, G-20 zirvelerinde çok farklı bir tezi savunduk. Küresel krizin sınırsız kazanma hırsının, sınırsız kar etme tutkusunun, kazanmak için her yolu mubah görme anlayışının bir eseri olduğunu vurguladık. Dünyanın bir kesimi, sınırsız şekilde harcarken, tüketirken, bir kesiminin hızla yoksullaştığını vurguladık. Bunun sürdürülebilir olmadığının altını çizdik. Öyle şirketler var ki yıllık karları Afrika'daki birçok devletin milli gelirinin
kat kat üstünde. Öyle CEO'lar var ki yıllık gelirleri birçok Afrika ülkesinde, Asya ülkesinde yoksulluğa çare üretebilecek miktarlara ulaşıyor. Sigorta şirketleri, finans kuruluşları, bankalar hiçbir sınır tanımadan, hiçbir kural tanımadan kazanmak istiyor ve bunu gerçekleştirmek için de her yola başvuruyor. Böyle bir manzaraya karşılık olarak dünya nüfusunun beşte biri, günlük 1 doların altında bir gelirle yaşamını idame ettirmeye çalışıyor. İşte biz bu tabloya, bu çarpıklığa itiraz ettik. Bu manzaranın
bir an önce adil bir yapıya kavuşmasını her fırsatta vurguladık. Çünkü bizim millet olarak, ahilik teşkilatından, esnaf ve sanatkarımızdan öğrendiğimiz eşsiz bir kavram var, altını çiziyorum; kanaat. Bizim esnafımız gelir, 'Bismillah' diyerek dükkanını açar. Gün boyunca kazandığına kanaat eder ve akşam şükür ile dükkanını kapatılır. Ben her fırsatta ve büyük bir gururla şunu anlatıyorum; sabah dükkanına gelen müşterisine, 'Ben siftahımı yaptım, yandaki komşum henüz siftah etmedi, lütfen alacağınızı ondan
alın' diyecek kadar gönlü zengin ve kanaatkar bir esnafımız vardır. Yozlaşmış olabilir, hırpalanmış olabilir ama ahilik kültürümüzün gereği bu. Aslı bu.''
Bugün standartlar, mesleki eğitim, sosyal güvenlik, haksız rekabet gibi konuların, tüm dünyada önemli gündem maddeleri olarak görüldüğüne işaret eden Başbakan Erdoğan, bunları geliştirmek için çareler arandığını kaydetti. Modern dünyanın son birkaç yüzyıl içinde keşfettiği bu kavramların, bin yıl önce bu topraklarda ahilik teşkilatı tarafından başlatıldığın söyleyen Erdoğan, ''Biz, ülke olarak, millet olarak kendimize güvenmek durumundayız. Bizim tek başına esnaf geleneğimiz, esnaf kültürümüz bile
dünyada eşi benzeri olmayan bir hazinedir ve biz bu hazineye sahip çıkarak daha da geliştirmek zorundayız'' dedi.

"BİZ PARANIN AYARI İLE OYNAMADIK OYNAMAYACAĞIZ"
Erdoğan, Türkçe'nin eski ve en önemli eserlerinden biri olan Kutadgu Bilig'in yazarı Yusuf Has Hacib'in dönemin hükümdarına yaptığı bazı tavsiyeleri anımsatarak, ''Diyor ki, 'Daranın ayarıyla oynama, halka adaletle hükmet, kuvvetlinin zayıfa tahakküm etmesine müsaade etme. Haydutları ortadan kaldır, yolları açık ve emin tut'. İşte bizim hükümet olarak üzerimize düşen vazife budur'' diye konuştu.
Eksiklerin bulunduğunu, ancak üzerine giderek bu eksiklerin giderilmesi için çalıştıklarını kaydeden Erdoğan, paradan 6 sıfırın atılmasının önemine değindi. Erdoğan, ''Affedersiniz, tuvaletin ücreti delikli 100 para iken, o hale geldik ki tuvalete giriş 1 milyon oldu. Bu günleri gördük. 6 sıfırı atarken 'enflasyon patlar' dediler. Attık, patlamadı tam aksine çatladı ve istediğimiz tek haneli rakama geldik'' şeklinde konuştu.
''Biz paranın ayarıyla oynamadık, oynamayacağız ve bu ülkede karşılıksız para basma dönemini bizim iktidarımız ortadan kaldırmıştır" diyen Erdoğan, "Biz halka adaletle hükmetmenin mücadelesi içinde olduk. Bundan şaşmadık, hiç şaşmayacağız. Kuvvetlinin zayıfa tahakküm etmesine müsaade etmedik, etmeyeceğiz. Üstünlerin hukukuna göz yummadık ve hukukun üstünlüğünün egemen olmasına gayret ettik, bu gayretimizi artırarak devam ettireceğiz. Bin yıl önce Yusuf Has Hacip'in tavsiyesinde olduğu gibi çetelere,
mafyaya göz yummadık. Türkiye'nin enerjisine, Türkiye'nin kaynaklarına musallat olan karanlık odaklara 'eyvallah' demedik ve hepsiyle kıyasıya mücadele ettik. Ticaret için ekonomi için yolların açık tutulmasına azami özen gösterdik. Dış politikada aktif bir tutum izledik. Türkiye'nin itibarını artırdık. Vizeleri kaldırdık, yoldaki engelleri, ticaretin sanayinin, girişimin, yatırımın önündeki bariyerleri tek tek yol üzerinden temizledik, temizliyoruz" şeklinde konuştu.
Konuşmasında istatistiki bilgilere de yer veren Erdoğan, bu yılın ilk çeyreğinde Türkiye ekonomisinin yüzde 11.7, ikinci çeyrekte ise yüzde 10.3 oranında büyüdüğünü anımsattı. Erdoğan, yılın ilk yarısında ortalama büyümenin yüzde 11 olduğuna dikkati çekti. Dünya ülkeleri arasında ilk sırada yer alan bu rekor büyüme oranlarının, iç talep kaynaklı olduğunu büyük bir memnuniyetle müşahede ettiklerini kaydeden Erdoğan, bu yılın ilk çeyreğinde özel tüketimin yüzde 8.5, ikinci çeyrekte ise yüzde 6.2 arttığını
kaydetti. Erdoğan, ekonomik büyümenin, esnaf ve sanatkara, esnafın işlerine, cirosuna doğrudan etki yaptığını söyledi. Kepenk açan ve kapatan esnaf sayılarına ilişkin bilgiler de veren Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Çünkü zaman zaman böyle hayali rakamlar da açıklanıyor. Ben resmi rakamları açıklıyorum. 2002'de 123 bin esnaf ve sanatkar yeni işe başlamış, buna karşılık 117 bin esnaf ve sanatkarımız da işine son vermiş. Sene 2002... 2002'de neredeyse, işe başlayan her bir esnafa karşılık bir esnaf işini sonlandırmış. Tarihin en ağır krizlerinden birinin yaşandığı 2009'da ise kendi iktidarımız dönemini söylüyorum; 162 bin esnaf işe başlarken, işini sonlandıran esnaf sayısı 91 binde kalmış. Oran, 1'e 1'den, 2'ye 1'e
yükselmiş. Fark, 71 bin artış var. Kapanmada değil, açılmada. 2002'de, yani bizim iktidarı teslim aldığımız son iktidar döneminde Türkiye'de 1 milyon 88 bin buzdolabı satılmıştı. 2009'da satılan buzdolabı sayısı 1 milyon 719 bin. Fark, 631 bin. 2010 Ocak-Ağustos döneminde satılan buzdolabı sayısı 2002'nin tamamından fazla, 1 milyon 267 bin. Fark ne? 179 bin. 2002'de satılan çamaşır makinesi sayısı 824 bin adet, 2009'da satılan 1 milyon 435 bin adet. Fark, 611 bin. 2010 Ocak-Ağustos döneminde satılan ise
2002'nin tamamından fazla, 1 milyon 33 bin adet. Fark, 209 bin. Daha bu yılı tamamlayacağız. Bundan sonra satılanlar da bunun üzerine ilave olarak gelecek. Otomobil satışlarına bakınca aynı tabloyu görüyoruz. 2002'de 91 bin adet otomobil satılmıştı. 2009'da sayı 370 bine ulaştı. Fark, 279 bin. 2010 Ocak-Ağustos dönemine bakıyoruz, satış adeta rekor düzeyde, 270 bin adet otomobil satışı var. Fark, 179 bin. Daha yılsonuna kadar satılanlar yine bunun üzerine ilave olacak. 2002'de mevduat bankalarının toplam
yurt içi kredileri 32 milyar lira seviyesindeydi. Bugün ulaştığımız rakam 366 milyar lira. Yani 2002'ye göre krediler 11 kattan fazla artış kaydetti. Bitmedi. Bu krediyi bu iktidar sağladı, veriyor esnafa. Tüketici kredisi miktarı 2002'de 2 milyar lirayken, bugün 112 milyar lira. Kredi kartı hacmi, 2002'de 4 milyar lira, bugün 40 milyar lira. Bir de takipteki kredileri hemen vereyim. 2002'de toplam -bakın bu çok önemli, olumlu gelişme var burada- kredilerin yüzde 7.6'sı takipteydi, 2007'de bu oran yüzde
0.5'e kadar düştü. Küresel kriz nedeniyle küçük miktarlarda artış kaydetti. Şu anda, takipteki kredi oranı yüzde 0.7. Bakınız, nerelerden, nerelere geldik. Bütün bu saydığım göstergeler, esnafımızı çok yakından ilgilendiren, esnafımızın kazancıyla, işiyle doğrudan alakalı göstergeler. Bunlara ek olarak, tek başına Halkbank kredileri de esnafın durumundaki değişimi somut şekilde ortaya koyuyor. Esnaf kardeşim 2002'de Halk Bankasından kredi alıyor, ne kadar faiz ödüyordu? Arkadaşlar, yüzde 59. Bu faizi kademe
kademe düşürdük. Nereye kadar çektik? Yüzde 10'a kadar çektik. Yüzde 10'un da yarısını Hazine ödüyor, yüzde 5'ini esnafımız.''
Başbakan Erdoğan, kooperatif kredisi şahıs üst limitinin kendilerinden önce 5 bin lira olduğunu bildirerek, bunu 100 bin liraya, yatırım kredisi üst limitini ise 250 bin liraya kadar yükselttiklerini anlattı.

"ESNAFIN KAMUYA OLAN BORÇLARININ YENİDEN YAPILANDIRILMASI ÇALIŞMALAR DEVAM EDİYOR"
Halk Bankası'ndan kredi kullanan esnaf sayısının 2002 sonu itibarıyla 63 bin 520 olduğunu belirten Erdoğan, şu an itibarıyla rakamın 243 bin 36 olduğunu kaydetti. Kullanılan kredi miktarlarının da çarpıcı olduğuna işaret eden Erdoğan, 2002'de esnaf 154 milyon lira kredi kullanmışken, şu anda esnafın 3 milyar 360 milyon lira kredi kullanmış durumda olduğunu ifade etti. Kendileri için ekonominin, sadece rakamlardan ibaret olmadığını belirten Erdoğan, ''Biz sadece göstergelere bakarak, sadece grafiklere
bakarak ekonominin nabzını ölçenlerden olmadık. Rakamlardaki bu büyük değişimi, yapısal bir dönüşümle desteklemek için de elimizden geleni yaptık'' dedi.
Kredi ve BAĞ-KUR borçlarının yeniden yapılandırıldığını, sicil affı uygulamasıyla Merkez Bankası nezdindeki negatif kayıtları devre dışı bıraktıklarını ifade eden Erdoğan, ''TESK'in iftar yemeğinde esnafımıza, bir söz vermiştim. Borçlarla ilgili bir çalışma yapacağımızı ifade etmiştim. Şu anda arkadaşlarım, Başbakan Yardımcım Sayın Babacan nezaretinde çalışmaları başlattılar, devam ediyor. Öyle zannediyorum ki, bu yapılandırma çalışmaları, ekim, bilemediniz kasım ayında inşallah nihayete erecek, esnaf ve
sanatkarların kamuya olan vergi, sigorta ve BAĞ-KUR borçlarının yeniden yapılandırılmasıyla ilgili bir çerçeve oluşturmuş olacağız'' diye konuştu.
Bugün iktidarda milletin hakkını savunan, hukukunu koruyan, milletin kaynaklarını, ülkenin potansiyelini hassasiyet içinde değerlendiren bir hükümet bulunduğunu belirten Erdoğan, iktidarları boyunca toplumun her kesiminin şartlarını imkanlar ölçüsünde iyileştirmeye gayret ettiklerini vurguladı. Erdoğan, ekonomik büyümeyi, zenginleşmeyi her kesimde adil biçimde dağıtmanın mücadelesini verdiklerini ve buna aynı şekilde devam edeceklerini kaydetti. Erdoğan, ''Yapısal reformlarla, istikrar ve güven zeminini
muhafaza ederek, Türkiye'nin kronik sorunlarını tek tek geride bırakarak, her gün, her sabah, inşallah daha iyi bir Türkiye'ye uyanacağız, hep birlikte'' dedi.

"REFERANDUM YENİ BİR UFUK AÇTI"
Konuşmasında referandum sonuçlarına da değinen Başbakan Erdoğan, referandum sonucunun Türkiye'de yeni bir ufuk açtığını kaydetti. Bu süreçten 73 milyonunun tamamının olumlu etkileneceğini ifade eden Erdoğan, kabul edilen anayasa değişikliği ile işadamlarının yurtdışına çıkış yasağının kaldırıldığını anımsattı. Erdoğan, referandum sonucunun ardından İMKB'de tarihi rekorlar kırıldığına dikkat çekti. Güven ve istikrarın önemine dikkat çeken Erdoğan, ''İnanıyorum ki, her alanda daha güzel haberler almaya
devam edeceğiz. Esnaf ve sanatkarımızın her dönemde en büyük beklentisi, unutmayalım, istikrar ve güvendir. Bu iki kelime, kalkınmanın, büyümenin sihirli iki kelimesidir. Mali disiplinden taviz vermeksizin, istikrar ve güven içinde inşallah, muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkan bir Türkiye'yi hep birlikte hazırlayacağız. 8 yıl boyunca hep bu kararlılığın içinde olduk. Önümüzdeki dönemde de siyasette, ekonomide, dış politikada olsun, istikrar ve güveni sarsacak hiçbir eyleme, girişime müsaade etmeden
yolumuza kararlılıkla devam edeceğiz'' diye konuştu.
İktidarları döneminde 2 yerel ve 2 genel seçim ile 2 halk oylaması gerçekleştirildiğini anımsatan Erdoğan, bunların hiçbirinde mali disiplinden taviz vermediklerini, para politikalarını askıya almadıklarını, popülizm tuzağına düşmediklerini belirtti. Başbakan Erdoğan, ''Seçim öncesi rüşvet dağıtanlardan, bol keseden vaadedenlerden olmadık. Son halk oylamasında da bu tavrımızı net olarak ortaya koyduk. Ekonominin dengelerini sarsacak hiçbir girişim içinde olmadık. Genel seçimlere 9 ay gibi bir süre kaldı
ve biz bu genel seçimlerde de disiplinden asla taviz vermeyeceğiz. Seçim ekonomisine tevessül etmeyeceğiz'' dedi.
Türkiye'de siyaset yapma tarzının, iktidarları döneminde büyük değişim yaşadığını ifade eden Erdoğan, bununla birlikte seçmenin artık belli bir olgunluğa eriştiğini kaydetti. Erdoğan, ''Bol keseden dağıtarak, popülizm yaparak, olmayacak hedefler göstererek, yapılmayacak işleri söyleyerek, milleti kandırma döneminin artık tarihe karışmıştır.'Ne aldatan olacağız, ne aldanan olacağız. Hep söylüyorum, Ziya Paşa'nın güzel bir ifadesi var; 'Eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri'. Eserlerle
konuşacağız. Aziz milletimiz artık bu tarz siyasete zaten prim vermiyor. Bu tarz plansız, programsız söylemlere itibar etmiyor. Önümüzdeki genel seçim sürecini bu hassasiyetle yürüteceğiz. Yaptıklarımızı anlatacak, ama yaptıklarımızdan daha çok planlarımızı, projelerimizi, hedeflerimizi başladığımız noktadan devam ettirerek, sürdüreceğiz'' ifadelerini kullandı.
Öte yandan TESK Genel Kurul'unun yapılacağı Rixos Otel'de alınan güvenlik önlemleri dikkat çekti. Daha önce pekçok organizasyona ev sahipliği yapa Otel'de Başbakan Erdoğan geleceği için güvenlik en üst düzeye çıkarıldı. Resmi polislerin yanı sıra, çok sayıda özel güvenlik görevlisi otelin çevresinde kuş uçurtmadı. Gazeteciler ve katılımcılar üç ayrı noktada aranarak kurulun yapılacağı salona alındı.