'Çakır'ın en kötü maçı'
Spor Toto Süper Lig'in 5. haftasında oynanan sezonun ilk derbisinde Fenerbahçe, sahasında Beşiktaş ile 1-1 ber...
Spor Toto Süper Lig'in 5. haftasında oynanan sezonun ilk derbisinde Fenerbahçe, sahasında Beşiktaş ile 1-1 berabere kaldı.
Sarı-lacivertli takım 26. dakikada Niang'ın golü ile öne geçti. Beşiktaş ise 86. dakikada Volkan Demirel'in Bobo'ya yaptığı hareket ile penaltı kazandı. Topun başına geçen Guti maçın skorunu belirleyen isim oldu.
İşte yazar yorumları...
AHMET ÇAKAR: Çakır'ın en kötü maçı (SABAH)
Kim ne derse desin dün gece kalecilerin maçı oldu. Biri kötü oynadı, kötü gol yedi ve sakatlanarak çıktı. Diğeri ise çok iyi oynadı ama maçın bitmesine dakikalar kala manasız ve gereksiz bir penaltı yaptı. Maça baktığımızda ilk 20 dakika her şey Beşiktaş'ın istediği gibiydi. Bütün kontrolü ve orta saha hakimiyetini ellerine almışlardı ki, sahneye Beşiktaş kalecisi Hakan çıktı. Bir yan topta tuttuğu topu elinden kaçırdı, top direkten döndü ve Niang tamamlayarak maçtaki bütün dengeyi Fenerbahçe lehine çeviriverdi. İlk devrenin sonuna kadarki bölüme bakıyoruz; Fenerbahçe'nin yakaladığı çok önemli pozisyonlar var. Niang ve Dia fazla top kaybetseler de çok yetenekli ve meziyetli oyuncular. Ama dün gece kaçırdıkları goller Fenerbahçe'ye çok şey kaybettirdi. İkinci yarı aynı Fenerbahçe çok gereksiz yaslanıverdi. Topla çıkamıyorlar, dan dun oynamaya çalışıyorlar ama iyi defans yapıyorlardı. Özellikle Bilica ve Lugano çok iyi oynadılar. İkinci devrede Fenerbahçe'nin bu pasifliğinin en önemli nedeni Emre Belözoğlu'nun sakatlanıp çıkmasıydı. Oyun kontrolü Beşiktaş'a geçti. Peki geçti de ne oldu; Beşiktaş gol üstüne gol mü kaçırdı, tabii ki hayır. Nihat yıllardır formsuz ama hala oynamaya devam ediyor. Quaresma sonucu bir anda değiştirebilecek özelliklere sahip ama arkadaşları ona hiç ayak uyduramıyorlar. Guti ve Ernst çok istikrarlı, Quaresma yetenekli, gerisi sıradan bir Beşiktaş.
HAŞMET BABAOĞLU: Guti-Q7, ya gerisi? (SABAH)
Hep ağaca bakıyorsanız, ormanı görmüyorsunuz demektir. Sürekli Quaresma'yla Guti'ye bakmak da öyle bir şey! Güzel, seyretmesi keyifli fakat içinde bir tür körlük de saklıyor.
Bu iki yıldız futbolcuya odaklandığımız için hem siyah beyazlı taraftarlar, hem de biz yorumcular takımın tamamının hali pür melalini gözden kaçırıyoruz.Dün devre bittiğinde düşündüm de... Tamam, Fenerbahçe ilk bölümde topu bırakıp hakemle oynamıştı. Cüneyt Çakır da buna izin verince moral dengeyi sarı lacivertliler lehine bozulmuştu! Tamam, sertlik iyi futbolun önünü kesmiş, göz korkutmuştu. Ama doğruya doğru, Guti'nin paslarını ve Q7'nin driplinglerini çıkardığımızda geriye ne kalıyordu? Hücumda pozisyon üretme beceriksizliği, Nihat'ın amaçsız koşuşturmaları ve uyumsuzluk... Bir de Zapo'nun tek başına Fenerbahçe forvetlerinin çabalarına karşı direnişi...
RIDVAN DİLMEN: Nakavt olacaktı, puanı kurtardı (SABAH)
İki teknik adam belki de ilk kez rakibini düşünerek oyun ve oyuncu karakteri uyguladı. Neydi bu? Beşiktaş hızlı oynayan takımdan kontrol eden ve ayağa pas oynayan takıma dönmüş, Fenerbahçe de oyuncu kadrosunda Beşiktaş'ın savunma arkasındaki sezon başından beri geniş alan zaafı için hızlı oyuncular kullanmıştı. Yıllardır set oynayan Fenerbahçe bu kez çabuk ve hızlı oyuncular koymak için sisteminden taviz vermişti. Çok zevkli, 13-14 pozisyonu olan kıran kırana bir müsabakaydı. İlk 20 dakika Beşiktaş deplasman değil, evinde oynar gibi pas yapıyordu. Son pasları olumlu kullansalar öne de geçebilirlerdi. Fenerbahçe'nin ilk ciddi girişimi korner oldu. İkinci kornerin devamında da gol geldi. İşte bu dakikadan sonra Fenerbahçe devre bitene kadar dört net pozisyon buldu. Risk alan Beşiktaş'a karşı ikiyi, üçü bulma şansı yakalamasına karşı atamayınca devrenin düdüğü nakavt olmak üzere Beşiktaş'ı biraz nefeslendirdi. İnmek üzere olan boksörü raundun sonunda kurtaran gong gibiydi bu düdük.
LEVENT TÜZEMEN: Kadro Guti'yi kilitledi (SABAH)
Schuster'in kadro tercihinde NobreNihat ikilisini seçmesi, rakip savunmanın arkasına dikine koşular yapan Bobo'yu kulübede tutması Guti'nin etkili oynamasını engelledi. Çünkü Nobre ve Nihat defans arkası koşu yapmaları gerekirken hep sırtı dönük top bekledi. Querasma kenarda sıkı markaja alınınca, Guti Portekizli yıldızı da savunma arkasına kaçıracak pasları atamadı. Tüm duran topları kullanan İspanyol oyuncu, ikinci yarı İbrahim Toraman'ın kafasına enfes bir top kesti ama Beşiktaş'ın kaptanı golü atamadı. Bobo oyuna girince ve Fenerbahçe savunmasının arkasına koşular yapmaya başlayınca Guti etkili oldu ve dikine attığı enfes final pasıyla Beşiktaş'ın penaltı kazanmasını sağladı. Guti kullandığı soğukkanlı penaltıyla derbide takımının yenilmesini engelledi. Bobo ilk 11'de başlasaydı hem Guti hem de Querasma daha verimli olurdu. Çünkü Fenerbahçe savunmasını Nihat-Nobre ikilisi çok rahat oynattı.
GÜRCAN BİLGİÇ: Cilveli sonuç (SABAH)
Şartlar Fenerbahçe'yi mücadele etmek zorunda bırakmıştı. Daha beşinci haftada "tartışılan" olmaktan çıkmak için berabere bile kalmamaları gereken bir derbi de, "haysiyet" sınavı veriyorlardı. Aykut Kocaman, Beşiktaş'ın iki önemli silahını; Quaresma ve Guti'yi, topu ayaklarına aldıkları anda ikili; üçlü sıkıştırmalar ile etkisiz hale getiriyordu. Taktiği ve disiplini uygulayacak bir orta saha ile oynamayı tercih etti. Rakibin, dört ofansif karakterli oyuncusunun, orta sahada yaratacağı zaafı da sonuna kadar kullanmak istiyordu. Kurgu, sahada da çalışmaya başladığı anda Beşiktaş'ın önemli silahları "etkisiz eleman" haline dönüşüverdi. Saracoğlu'nun uğuldayan atmosferi içinde tüm Beşiktaş ezberleri bozuldu. Hiç olmadığı kadar hırslı ve ısıran bir takım haline dönüştü Fenerbahçe. 26'da öne geçip, sonrasında tarihi farkı yaratacak pozisyonları birer birer harcamaya başladılar. Takım olarak şaşkın gibi oynuyorlardı. Bir hafta öncenin "kornersizliği" nin travmasını yaşıyorlardı. Sanki o pozisyonlar gerçek değilmiş gibi, tedirgin ve acemi vurdular topa. Alex -Emre ikilisi ilk yarıda hem enerji hem de akıl üreterek, yararlı birliktelikteydiler. Emre'nin çıkışı, Fenerbahçe'yi ikinci yarıda rakibin ve skordaki üstünlüğü korumanın esiri yaptı. Beşiktaş ceza sahasının hemen önünde bekleyen rakibi önünde paslarla sahayı örüyor, ama örülen duvarı delemiyordu.
İSKENDER GÜNEN: Dia sağda oynamalıydı (SABAH)
Quaresma Beşiktaş'a geldiği günden beri en fazla katkı yapan oyuncuların başında geliyor. Q7 dün maçın ilk yarısında fazla etkili gözükmedi. Bunun en önemli sebebi, top ayağına geldiğinde en az iki-üç Fenerbahçeli'nin sıkıştırmasına maruz kaldı ve kendisine yardımcı olacak takım arkadaşı bulamadı. Portekizli yıldız bu yüzden ilk yarıda Fenerbahçe savunmasının dengesini bozacak hareketler yapamadı. Quaresma ikinci devrede ise ilk 45'e göre daha fazla boş alanda topla buluştu. Fenerbahçe'nin sağ kanadından Beşiktaş'ın yaptığı önemli atak girişimlerinin solda odak noktası oldu. Çizgiye kadar indiği iki pozisyonda ise ceza sahası içinde topu aktaracak oyuncu bulamadı. Kornerden Guti'den gelen topa yaptığı mükemmel bir ikinci vuruş, Volkan tarafından aynı güzellikte kurtarıldı. Q7 Beşiktaş adına bu maçta da öne çıkan oyuncuydu.
ÖMER ÜRÜNDÜL: Hatalar gecesi (SABAH)
Teknik adam yanlışlarının, futbolcu hatalarının ve şanssızlıklarının yaşandığı bir derbi yaşandı. Fenerbahçe onbirinin organize olması mümkün değildi. Arkadaşlarını yeterince tanımayan Dia alışık olmadığı sol kulvarda, Emre-Selçuk-Alex üçlüsüyle hücuma çıkmak katetmek tesadüflere bağlıydı. Bu durumda da Niang yalnızlığa mahkumdu. Beşiktaş'a baktığımızda Schuster, Ernst'in yanına böyle kritik bir deplasmanda Aurelio'yu alarak doğruyu yapmıştı. Ama formsuz Nihat tercihiyanlıştı. Beşiktaş oyuna hükmederek başladı ve bunu devam ettirecek gibi görünüyordu. Fenerbahçe ise sadece rakibini bozma gayreti içindeydi. Hakan Arıkan bir yüksek topta hata yapınca Fenerbahçe beklemediği bir gol buldu ve saldırmaya başladı. Ekrem'in sakatlanıp, çıkmasıyla İbrahim Üzülmez hiç alışık olmadığı sağ beke geçince defansın dengesi iyice bozuldu.
FATİH DOĞAN: Zor, oyunu bozdu! (SABAH)
Zor, oyunu bozar mı? Dün Kadıköy'de bozdu. Aykut Kocaman'ın çıkmazı, Fenerbahçe'nin açmazının sarı-lacivertli futbolculara yüklediği yük ve gerilim dün Beşiktaş'ın oyununu bozdu. Bu tablonun oluşmasına güvendiğim, adamlığına inandığım Cüneyt Çakır formsuzluğuyla katkı sağladı. Özellikle ilk yarıda ev sahibinin lehine olan çekingen görüntüsü Sevgili Çakır'ın klasına hiç yakışmadı. Quaresma'yı korkutma, Guti'yi sindirme, Nobre'yi durdurma adına Beşiktaş'ı doğradı ve sarı lacivertli futbolculara prim tanıdı. Beşiktaşlı futbolcular sezon başından bu yana içeride ve dışarıda şu ana kadar oynadıkları en iyi zemin olan Şükrü Saraçoğlu'nda futbol adına çok iyi şeyler ortaya koyabilirdi. Maça başlangıçları da bu yöndeydi. Yine önde, yine ofansif futbol! Birileri beraberliğin Beşiktaş için iyi bir sonuç olduğunu düşünebilir. Ben aynı fikirde değilim. Bu hazır Beşiktaş'ın bu şartlarda Fenerbahçe'yi yenememesi başarısızlıktır.
Sarı-lacivertli takım 26. dakikada Niang'ın golü ile öne geçti. Beşiktaş ise 86. dakikada Volkan Demirel'in Bobo'ya yaptığı hareket ile penaltı kazandı. Topun başına geçen Guti maçın skorunu belirleyen isim oldu.
İşte yazar yorumları...
AHMET ÇAKAR: Çakır'ın en kötü maçı (SABAH)
Kim ne derse desin dün gece kalecilerin maçı oldu. Biri kötü oynadı, kötü gol yedi ve sakatlanarak çıktı. Diğeri ise çok iyi oynadı ama maçın bitmesine dakikalar kala manasız ve gereksiz bir penaltı yaptı. Maça baktığımızda ilk 20 dakika her şey Beşiktaş'ın istediği gibiydi. Bütün kontrolü ve orta saha hakimiyetini ellerine almışlardı ki, sahneye Beşiktaş kalecisi Hakan çıktı. Bir yan topta tuttuğu topu elinden kaçırdı, top direkten döndü ve Niang tamamlayarak maçtaki bütün dengeyi Fenerbahçe lehine çeviriverdi. İlk devrenin sonuna kadarki bölüme bakıyoruz; Fenerbahçe'nin yakaladığı çok önemli pozisyonlar var. Niang ve Dia fazla top kaybetseler de çok yetenekli ve meziyetli oyuncular. Ama dün gece kaçırdıkları goller Fenerbahçe'ye çok şey kaybettirdi. İkinci yarı aynı Fenerbahçe çok gereksiz yaslanıverdi. Topla çıkamıyorlar, dan dun oynamaya çalışıyorlar ama iyi defans yapıyorlardı. Özellikle Bilica ve Lugano çok iyi oynadılar. İkinci devrede Fenerbahçe'nin bu pasifliğinin en önemli nedeni Emre Belözoğlu'nun sakatlanıp çıkmasıydı. Oyun kontrolü Beşiktaş'a geçti. Peki geçti de ne oldu; Beşiktaş gol üstüne gol mü kaçırdı, tabii ki hayır. Nihat yıllardır formsuz ama hala oynamaya devam ediyor. Quaresma sonucu bir anda değiştirebilecek özelliklere sahip ama arkadaşları ona hiç ayak uyduramıyorlar. Guti ve Ernst çok istikrarlı, Quaresma yetenekli, gerisi sıradan bir Beşiktaş.
HAŞMET BABAOĞLU: Guti-Q7, ya gerisi? (SABAH)
Hep ağaca bakıyorsanız, ormanı görmüyorsunuz demektir. Sürekli Quaresma'yla Guti'ye bakmak da öyle bir şey! Güzel, seyretmesi keyifli fakat içinde bir tür körlük de saklıyor.
Bu iki yıldız futbolcuya odaklandığımız için hem siyah beyazlı taraftarlar, hem de biz yorumcular takımın tamamının hali pür melalini gözden kaçırıyoruz.Dün devre bittiğinde düşündüm de... Tamam, Fenerbahçe ilk bölümde topu bırakıp hakemle oynamıştı. Cüneyt Çakır da buna izin verince moral dengeyi sarı lacivertliler lehine bozulmuştu! Tamam, sertlik iyi futbolun önünü kesmiş, göz korkutmuştu. Ama doğruya doğru, Guti'nin paslarını ve Q7'nin driplinglerini çıkardığımızda geriye ne kalıyordu? Hücumda pozisyon üretme beceriksizliği, Nihat'ın amaçsız koşuşturmaları ve uyumsuzluk... Bir de Zapo'nun tek başına Fenerbahçe forvetlerinin çabalarına karşı direnişi...
RIDVAN DİLMEN: Nakavt olacaktı, puanı kurtardı (SABAH)
İki teknik adam belki de ilk kez rakibini düşünerek oyun ve oyuncu karakteri uyguladı. Neydi bu? Beşiktaş hızlı oynayan takımdan kontrol eden ve ayağa pas oynayan takıma dönmüş, Fenerbahçe de oyuncu kadrosunda Beşiktaş'ın savunma arkasındaki sezon başından beri geniş alan zaafı için hızlı oyuncular kullanmıştı. Yıllardır set oynayan Fenerbahçe bu kez çabuk ve hızlı oyuncular koymak için sisteminden taviz vermişti. Çok zevkli, 13-14 pozisyonu olan kıran kırana bir müsabakaydı. İlk 20 dakika Beşiktaş deplasman değil, evinde oynar gibi pas yapıyordu. Son pasları olumlu kullansalar öne de geçebilirlerdi. Fenerbahçe'nin ilk ciddi girişimi korner oldu. İkinci kornerin devamında da gol geldi. İşte bu dakikadan sonra Fenerbahçe devre bitene kadar dört net pozisyon buldu. Risk alan Beşiktaş'a karşı ikiyi, üçü bulma şansı yakalamasına karşı atamayınca devrenin düdüğü nakavt olmak üzere Beşiktaş'ı biraz nefeslendirdi. İnmek üzere olan boksörü raundun sonunda kurtaran gong gibiydi bu düdük.
LEVENT TÜZEMEN: Kadro Guti'yi kilitledi (SABAH)
Schuster'in kadro tercihinde NobreNihat ikilisini seçmesi, rakip savunmanın arkasına dikine koşular yapan Bobo'yu kulübede tutması Guti'nin etkili oynamasını engelledi. Çünkü Nobre ve Nihat defans arkası koşu yapmaları gerekirken hep sırtı dönük top bekledi. Querasma kenarda sıkı markaja alınınca, Guti Portekizli yıldızı da savunma arkasına kaçıracak pasları atamadı. Tüm duran topları kullanan İspanyol oyuncu, ikinci yarı İbrahim Toraman'ın kafasına enfes bir top kesti ama Beşiktaş'ın kaptanı golü atamadı. Bobo oyuna girince ve Fenerbahçe savunmasının arkasına koşular yapmaya başlayınca Guti etkili oldu ve dikine attığı enfes final pasıyla Beşiktaş'ın penaltı kazanmasını sağladı. Guti kullandığı soğukkanlı penaltıyla derbide takımının yenilmesini engelledi. Bobo ilk 11'de başlasaydı hem Guti hem de Querasma daha verimli olurdu. Çünkü Fenerbahçe savunmasını Nihat-Nobre ikilisi çok rahat oynattı.
GÜRCAN BİLGİÇ: Cilveli sonuç (SABAH)
Şartlar Fenerbahçe'yi mücadele etmek zorunda bırakmıştı. Daha beşinci haftada "tartışılan" olmaktan çıkmak için berabere bile kalmamaları gereken bir derbi de, "haysiyet" sınavı veriyorlardı. Aykut Kocaman, Beşiktaş'ın iki önemli silahını; Quaresma ve Guti'yi, topu ayaklarına aldıkları anda ikili; üçlü sıkıştırmalar ile etkisiz hale getiriyordu. Taktiği ve disiplini uygulayacak bir orta saha ile oynamayı tercih etti. Rakibin, dört ofansif karakterli oyuncusunun, orta sahada yaratacağı zaafı da sonuna kadar kullanmak istiyordu. Kurgu, sahada da çalışmaya başladığı anda Beşiktaş'ın önemli silahları "etkisiz eleman" haline dönüşüverdi. Saracoğlu'nun uğuldayan atmosferi içinde tüm Beşiktaş ezberleri bozuldu. Hiç olmadığı kadar hırslı ve ısıran bir takım haline dönüştü Fenerbahçe. 26'da öne geçip, sonrasında tarihi farkı yaratacak pozisyonları birer birer harcamaya başladılar. Takım olarak şaşkın gibi oynuyorlardı. Bir hafta öncenin "kornersizliği" nin travmasını yaşıyorlardı. Sanki o pozisyonlar gerçek değilmiş gibi, tedirgin ve acemi vurdular topa. Alex -Emre ikilisi ilk yarıda hem enerji hem de akıl üreterek, yararlı birliktelikteydiler. Emre'nin çıkışı, Fenerbahçe'yi ikinci yarıda rakibin ve skordaki üstünlüğü korumanın esiri yaptı. Beşiktaş ceza sahasının hemen önünde bekleyen rakibi önünde paslarla sahayı örüyor, ama örülen duvarı delemiyordu.
İSKENDER GÜNEN: Dia sağda oynamalıydı (SABAH)
Quaresma Beşiktaş'a geldiği günden beri en fazla katkı yapan oyuncuların başında geliyor. Q7 dün maçın ilk yarısında fazla etkili gözükmedi. Bunun en önemli sebebi, top ayağına geldiğinde en az iki-üç Fenerbahçeli'nin sıkıştırmasına maruz kaldı ve kendisine yardımcı olacak takım arkadaşı bulamadı. Portekizli yıldız bu yüzden ilk yarıda Fenerbahçe savunmasının dengesini bozacak hareketler yapamadı. Quaresma ikinci devrede ise ilk 45'e göre daha fazla boş alanda topla buluştu. Fenerbahçe'nin sağ kanadından Beşiktaş'ın yaptığı önemli atak girişimlerinin solda odak noktası oldu. Çizgiye kadar indiği iki pozisyonda ise ceza sahası içinde topu aktaracak oyuncu bulamadı. Kornerden Guti'den gelen topa yaptığı mükemmel bir ikinci vuruş, Volkan tarafından aynı güzellikte kurtarıldı. Q7 Beşiktaş adına bu maçta da öne çıkan oyuncuydu.
ÖMER ÜRÜNDÜL: Hatalar gecesi (SABAH)
Teknik adam yanlışlarının, futbolcu hatalarının ve şanssızlıklarının yaşandığı bir derbi yaşandı. Fenerbahçe onbirinin organize olması mümkün değildi. Arkadaşlarını yeterince tanımayan Dia alışık olmadığı sol kulvarda, Emre-Selçuk-Alex üçlüsüyle hücuma çıkmak katetmek tesadüflere bağlıydı. Bu durumda da Niang yalnızlığa mahkumdu. Beşiktaş'a baktığımızda Schuster, Ernst'in yanına böyle kritik bir deplasmanda Aurelio'yu alarak doğruyu yapmıştı. Ama formsuz Nihat tercihiyanlıştı. Beşiktaş oyuna hükmederek başladı ve bunu devam ettirecek gibi görünüyordu. Fenerbahçe ise sadece rakibini bozma gayreti içindeydi. Hakan Arıkan bir yüksek topta hata yapınca Fenerbahçe beklemediği bir gol buldu ve saldırmaya başladı. Ekrem'in sakatlanıp, çıkmasıyla İbrahim Üzülmez hiç alışık olmadığı sağ beke geçince defansın dengesi iyice bozuldu.
FATİH DOĞAN: Zor, oyunu bozdu! (SABAH)
Zor, oyunu bozar mı? Dün Kadıköy'de bozdu. Aykut Kocaman'ın çıkmazı, Fenerbahçe'nin açmazının sarı-lacivertli futbolculara yüklediği yük ve gerilim dün Beşiktaş'ın oyununu bozdu. Bu tablonun oluşmasına güvendiğim, adamlığına inandığım Cüneyt Çakır formsuzluğuyla katkı sağladı. Özellikle ilk yarıda ev sahibinin lehine olan çekingen görüntüsü Sevgili Çakır'ın klasına hiç yakışmadı. Quaresma'yı korkutma, Guti'yi sindirme, Nobre'yi durdurma adına Beşiktaş'ı doğradı ve sarı lacivertli futbolculara prim tanıdı. Beşiktaşlı futbolcular sezon başından bu yana içeride ve dışarıda şu ana kadar oynadıkları en iyi zemin olan Şükrü Saraçoğlu'nda futbol adına çok iyi şeyler ortaya koyabilirdi. Maça başlangıçları da bu yöndeydi. Yine önde, yine ofansif futbol! Birileri beraberliğin Beşiktaş için iyi bir sonuç olduğunu düşünebilir. Ben aynı fikirde değilim. Bu hazır Beşiktaş'ın bu şartlarda Fenerbahçe'yi yenememesi başarısızlıktır.
