Dostluğumuz bir telefonla başladı
"1995 yılıydı. Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi'ndeki telefonum çaldı. Bir ses, 'Ben Fırat Dink, İstan...
"1995 yılıydı. Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi'ndeki telefonum çaldı. Bir ses, 'Ben Fırat Dink, İstanbullu bir işadamıyım,
Ermeniyim' diye başladı söze. 'Bu haftaki yazınızda biz Ermenilere yapılan haksızlıkları anlatmışsınız. Bizi çok mutlu ettiniz, teşekkür etmek için aradım' diye devam etti. Sonunda buluşmaya söz verdik, kapattık.
Bu konuşmadan sonra İstanbul'a ilk gidişimde onu aradım.
Evinde yemeğe çağırdı. Tam bir Halil İbrahim sofrası donatmıştı Rakel. Daha o gün bana gazete çıkarma projesinden bahsetti.
Agos'ta yazmaya başladıktan sonra da her İstanbul'a gittiğimde onu arar oldum. O da Ankara'ya geleceği zaman mutlaka arardı. Böyle böyle sıkı dost olduk. İstanbul'daki buluşma mekânımız Agos değilse eğer, mutlaka Boncuk olurdu. Aramızda çok sıcak bir ilişki vardı. Onu genellikle, 'Sayın Genel Yayın Yönetmenim, arz-ı ubudiyet eylerim' diye arardım; o da o sırada yanında birisi yoksa, 'Hastir lan!' der, sonra hatırımı sorardı.                   Â
Â
  __ BİTTİ __
Â
