Arınç: Teröristin Lafına İtibar Etmemeliler Bursa

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Hükümetin PKK ile pazarlık yaptığına ilişkin ortaya atılan iddialarla ilgili olarak, 'Kılıçdaroğlu'na da Bahçeli'ye de düşen şey, 'ben teröristin söylediği lafa itibar etmem, lanet olsun sana, ben seninle mücadele ediyorum, senin suçladığın insanları ben suçlayamam' demesi gerekiyordu' dedi.

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Hükümetin PKK ile pazarlık yaptığına ilişkin ortaya atılan iddialarla ilgili olarak, 'Kılıçdaroğlu'na da Bahçeli'ye de düşen şey, 'ben teröristin söylediği lafa itibar etmem, lanet olsun sana, ben seninle mücadele ediyorum, senin suçladığın insanları ben suçlayamam' demesi gerekiyordu' dedi.
Arınç, televizyon programında bir gazetecinin, 'Anayasa değişecek. Bu da statükoyu değiştirecek. Bazıları bunu panikle medya desteğiyle engellemeye çalışıyorlar. Denildiği gibi korku imparatorluğu mu oluşturuluyor? Korkmalı mıyız?' sorusu üzerine 'Bunlar sanal şeyler' dedi.
Gazetecinin 'Pazarlık yapıldığına yönelik iddialar var. Devletin bu tür temaslar kurulabileceği söyleniyor. Bu konuda neler söyleyeceksiniz?' şeklinde sorusu üzerine Arınç, şunları kaydetti:
'Çok konuştuk. Eşkıya başı Murat Karayılan, bir yerde konuşmuş, 'devletle masaya oturduk, konuştuk, pazarlık yaptık, geçici ateşkes uygulayacağız' diye. CHP de MHP de bu lafı aldı, 'Hükümet, bunlarla pazarlığa oturdu, görüştü onun için çatışmasızlık sürecine girildi' dediler. Konuşan kim? Eşkıya başı. Bunu kullanan kim? Ülkedeki siyasetçiler. Ayıp değil mi, haksızlık değil mi? Teröristlerden birinin lafını alacaksın onunla beni vurmaya çalışacaksın.'

-'TERÖR ÖRGÜTÜ LİDERİ 1999 YILINDA PAKETLENDİ'

Hükümet olarak terör örgütüyle masaya oturmadıklarını ve oturmayacaklarını ifade eden Arınç, şöyle devam etti:
'Konuşmadık, konuşmayız, pazarlık yapmadık, yapmayız. İnan benim sözüme, inanmıyor. Halen acaba şu mu acaba bu mu? Şimdi çevirdiler istihbarat görüşmüş. İstihbarat 'hükümet' demek değildir. Milli İstihbarat Teşkilatı, ülkenin iç ve dış istihbaratı, bunların elinde. Bazı tehlikeleri bunlar sayesinde önlüyoruz. Terör örgütü lideri 1999 yılının Şubat ayında Türkiye'ye teslim edildi, paketlendi. Biz onu yakalayamadık. Gücümüz yoktu. Suriye, İtalya ve Yunanistan'da iken yakalayamadık. Sonra öyle bir gün geldi ki birilerinin önünü açmak için Türkiye'de, birilerine prim yaptırmak için, hükümet kurdurmak için çünkü milli hassasiyetlerimiz var, terörist başını Kenya'da yakaladı ABD ve bize paketle teslim etti. 'İdam etmeyeceksiniz' diye şart koştu, onlar da 'başüstüne' dediler. Sonuç da idam edilmedi. Şimdi MİT, Türkiye'nin güvenliğini sağlamak açısından, gelen haberleri değerlendirmek açısından bununla görüşmüşse ne var bunda? Hükümetin pazarlık yaptığı anlamına mı gelir? Yoksa mevcut terörle mücadelede Öcalan ile belli konuların görüşülmesi anlamına mı gelir? MİT'i yok mu sayacaksınız? MİT böyle bir şey yaptıysa 'kötü, çirkin' mi diyeceksiniz? Önceden sanki başbakan ya da bakanlardan birisi konuşmuş gibi söylemlerde bulunuyorlardı. Şimdi lafı çevirdiler, 'kahve mi içtin' dedik diye çevirdiler.'
Askerin de MİT'in de irtibat kurmuş olabileceğini vurgulayan Arınç, 'Bahçeli'nin Başbakan Yardımcısı iken bile konuşulduğu, görüşmelerin yapıldığı söylenirken kılları kıpırdamayanların, bunları Hükümet aleyhine kullanmaları çok çirkin. Herkes biliyor ki merhum Alpaslan Türkeş, Asala terör örgütünün faaliyetlerini bitirmek için Ermeniler'in başıyla Fransa'da görüşmüştür. Bu görüşmeler aralıklarla devam etti. Bu açığa çıktığı zaman 'ülkenin geleceğine hizmet ediyor' dediler. Hükümet adına hiçbir şekilde temasımız yok' dedi.

-BAŞÖRTÜSÜ KONUSU VE KILIÇDAROĞLU'NUN AÇIKLAMALARI-

Programda bir gazetecinin başörtüsü yüzünden okuyamayan bir kızının olduğunu belirterek, 'Kılıçdaroğlu başörtüsü sorununu 'biz çözeceğiz' derken gerçekten adım atar mı, yoksa bu bir seçim taahhüdü mü?' diye sorduğu soruya Arınç, Kılıçdaroğlu'nun başörtüsünden korktuğunu ifade ederek şunları söyledi:
'Üniversiteye başörtüsüyle girilirse kendisine puan kaybettireceğini belli yerlerde de biliyor. Ama Baykal'dan farklı bir şeyler söyleme ihtiyacında, en azından prim yapmak ihtiyacında. Biz 'ne olur, nasıl çözeceğini söyle' diye yalvardık ama 'kendiliğinden çözülecek' diyor. Böyle denilince tüylerim diken diken oldu. 'Kendiliğinden çözülecek' denildiğinde nasıl olacağını biliyoruz. 1999 yılında Fazilet Partisi'nden Merve Kavakçı, Meclise geldiğinde kavga oldu, gürültüler koptu. Yemin ettirmediler, milletvekilliği düştü. MHP kökten çözdü. Başı açık geldi. Yeminini böyle yaptı, parlamenter faaliyetlerini böyle yaptı. Demek ki çözmek böyle oluyor. Ulemaya soracakmış. Bugünün din bilginlerine. Tayyip Bey, üç yıl önce 'başörtüsü inanç gereğidir, dolayısıyla İslam'da baş örtmeyi ulemaya sormanız gerekir' demişti. Adamın ne gericiliği ne yobazlığı kaldı. Ulemaya soracağı şey şuymuş, tüylerim diken diken oldu, 'Baş nasıl örtülürmüş, saçların çoğu açıkta kalsa, boyunda kalsa olmaz mıymış, başörtüsü İslam'ın emri miymiş?' Tahmin ediyorum ulema diye Zekeriya Beyaz ya da Yaşar Nuri Öztürk'ü hatırlıyorlardır. Onlara sorarak başörtüsü sorununu çözmeye kalkarlarsa yandım Allah.'

-BEDELLİ ASKERLİK KONUSU-

Arınç, bedelli askerlik konusunun hatırlatılması üzerine, bunun millisavunmanın, genelkurmayın ihtiyaçlarına göre değerlendirildiğini belirterek, prensip olarak bedelli askerlikten yana olduğunu söyledi.
Böyle bir karar için millisavunmanın da genelkurmayın da 'bizim asker ihtiyacımız karşılanıyor, bedelli olabilir' demesi gerektiğini vurgulayan Arınç, 'Bu siyasi bir karar olmakla birlikte ilk önce ülkenin güvenliğidir. Bedelli beklentisinin ülkede çok olduğunu biliyorum ama ne zaman çıkar bilemiyorum' diye konuştu. 

27.08.2010 00:53:02