TBMM Başkanı Şahin: Anayasa Mahkemesi hem anayasayı ihlal etti hem Meclis'in yetkisini gasp etti
TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, Anayasa Mahkemesi'nin değişiklik paketine ilişkin kısmi iptal kararını değerlendirirken, Yüksek Mahkeme'nin anayasa ihl
Şahin, Anayasa Mahkemesi'nin aldığı karara ilişkin yazılı bir açıklama yaptı. Şahin, Anayasa Mahkemesi'nin anayasa değişikliklerinin esastan da incelenmesi eğilimini sürdürdüğünü belirterek, "Bu, düz bir anayasa ihlali değil, bundan öte yalnızca milletvekillerine tanınan anayasa değiştirme yetkisinin bizzat özüne müdahaledir. Anayasa Mahkemesi'nin bu yetki gaspı, siyaset kurumunun ve TBMM'nin itibarını zedeleyecek ve demokraside zafiyet sorunu yaratacaktır." dedi.
Meclis Başkanı Şahin, hukuk manifestosu niteliğinde bir değerlendirme yaptı. Meclis'in milli iradeden aldığı yetkisi üzerinde vesayet oluşturabilecek bir anlayışın kabul edilemez olduğunu vurgulayan Şahin, "Anayasa Mahkemesi, TBMM tarafından 5982 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunla ilgili yaptığı düzenlemede Anayasa Mahkemesi ve HSYK ile ilgili bazı maddelerin kısmen iptaline karar vermiştir. Anayasa, sistemin bütün unsurlarını bağlayan en temel milli irade metnidir. Bu temel iradenin nasıl değiştirileceği ve değişikliğin denetimi de en az anayasalar kadar önemli bir konudur. Anayasayı değiştirme yetkisi, yalnızca milletin temsilcilerine tanınmıştır. Bu yetki mutlak, paylaşılamayan ve devredilemeyen bir yetkidir. Meclisin milli iradeden aldığı bu yetkisi üzerinde vesayet oluşturabilecek bir anlayış kabul edilemez." değerlendirmesinde bulundu.
"DEMOKRATİK SİSTEMDE YETKİ GASPI OLMAZ"
TBMM Başkanı, ne yürütme organı ne herhangi bir siyasal parti ve ne de cumhuriyetin herhangi bir kurumunun anayasa değişikliğini isteme yetkisiyle donatıldığını hatırlatarak, "Bu sadece aziz milletimizin temsilcileri olan milletvekillerine tanınmış bir haktır. Bu yetkinin, dolaylı yollarla kullanılması anlamına gelecek çözüm ve öneriler de, kurucu iktidar yetkisinin mahiyetiyle çatışmaktadır. Demokratik sistem yasama, yürütme ve yargı erkleri arasında uyumlu ve dengeli bir çalışma usulünü esas alır. Erklerin kendilerine anayasayla tanımlanan sınırlar içerisinde hareket etmeleri, demokratik sistem açısından zorunludur. Aksi bir durum demokrasinin sınırlarının zorlanmasıdır." ifadelerini kullandı.
Yasama organı çalışmaları, belli şartlarda anayasal yargı denetimine tabi olduğunu, ancak bunun nasıl yapılacağının hem anayasa hem de ilgili yasalarla açıkça belirlendiğini hatırlatan Şahin, "Yargı ancak konulan normları anayasa ve hukuk devleti ilkelerine göre yorumlar ve bir sonuca varır. Ancak erkler, anayasadan doğan haklarını kullanırken kendilerini başka bir erk yerine koyamaz ve olmayan yetki kullanamaz, başka erkin yetkisini elinden alamaz, o alana müdahale edemez. Bu amaçla norm ihdas edemez. Anayasa Mahkemesi, TBMM'nin yasama görevini yaparken kanun, kanun hükmünde kararname, Meclis İçtüzüğü'yle ilgili açılan iptal davalarını esastan ve şekilden, anayasa değişikliklerini ise sadece şekil bakımından inceler ve denetler. Evrensel anayasa hukuku birikimine aykırı olarak Anayasa Mahkememize anayasa değişikliklerini denetleme noktasında tanınan yetki, sınırlı bir yetkidir."
"YÜKSEK MAHKEME, ESASA GİRMEKLE ANAYASAYI ÇİĞNEMİŞTİR"
Meclis Başkanı Şahin, Anayasa Mahkemesi'nin yetki gaspı yaptığını söyledi. Bunun yanında Yüksek Mahkeme'nin yetkisini aşarak anayasa değişikliğini şekil yerine esastan incelediğine işaret eden Şahin, "Türkiye tecrübesi onu göstermektedir ki, 1961 yılından bu yana kimi zaman anayasa değişiklikleriyle sınırlanmasına karşın Anayasa Mahkemesi, anayasa değişikliklerinin esastan da incelenmesi eğilimini sürdürmektedir. Bu, düz bir anayasa ihlali değil bundan öte yalnızca milletvekillerine tanınan anayasa değiştirme yetkisinin bizzat özüne müdahaledir. Anayasa Mahkemesi'nin bu yetki gaspı, siyaset kurumunun ve Parlamento'nun itibarını zedeleyecek ve demokraside zaafiyet sorunu meydana getirecektir. Parlamento'nun itibarını ve halktan alınan temsil yetkisini aşındıracak girişimlere karşı milletvekillerimiz ve Parlamento'muz kendi hukukunu koruyacaktır. Bu son kararla Anayasa Mahkemesi, kendisini anayasa koyucu yerine koymaktadır. Anayasa Mahkemesi, anayasayı çiğneyerek ürettiği ve kendisini kurucu iktidar yerine koyduğu bu vahim eğilimi süratle terk etmek ve anayasa sınırlarına dönmek zorundadır." sözlerini kaydetti.
"ANAYAYA MAHKEMESİ'NİN YAPISI DEĞİŞMELİ"
Şahin, Türkiye'de artık sınırlarını bilen bir Anayasa Mahkemesi yapısının şart olduğunu ifade ederek, şunları söyledi: "Durum onu göstermektedir ki, esastan inceleme yasağını Anayasa Mahkemesi'nin çiğneyemeyeceği yeni bir modelin veya anayasa değişikliğinin zamanı gelmiştir. Umuyorum ki, Meclis'imiz ve onun değerli üyeleri zamanın kendilerine yüklediği bu tür bir değişiklik yetkisini gecikmeden kullanacaklardır. Çünkü cumhuriyetin organlarının anayasal referanslara saygılı olması, Meclis'imizin yetkilerine anayasaya rağmen ilişmemesi ve aykırı davranışların net bir biçimde yaptırımlara bağlanması kaçınılmazdır. Herkes bilmelidir ki, Meclis'imiz, milli iradenin kendisine yüklediği sorumlulukları anayasada belirlenen ilkeler çerçevesinde yerine getirmeye devam edecektir."
