KCK yöneticisi Karasu: Perinçek ve Yalçın Küçük'ün PKK'yla ilişkisi olmuştur
Terör örgütü PKK'nın şehir yapılanması olan KCK yöneticisi Mustafa Karasu, Ergenekon soruşturması sanığı Yalçın Küçük ile kanlı terör örgütü PKK ilişk
Kürdistan Stratejik Araştırmalar Merkezi sitesine değerlendirmelerde bulunan Karasu, terör örgütü Ergenekon davasında tutuklanan İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ile sanık Yalçın Küçük ve PKK'nın ilişkisini anlattı. Karasu, "1990-91 yıllarında Doğu Perinçek ve partisi Kürdistan'da gelişen halk uyanışı karşısında, acaba PKK ile ilişkilenerek kendimi buralarda güçlendirebilir miyim hesabı yapmış ama PKK bu oyuna gelmeyince 1993 yılından itibaren PKK karşıtı bir politika ve yayın çizgisi izlemiştir. PKK, Kürt sorununa olumlu yaklaşan herkesle yakınlaşmak istemiştir. Doğu Perinçek'in yayınlarının 1990-91 yıllarındaki karakteriyle daha sonraki yıllardaki yayın çizgisi karşılaştırılırsa arada yüz seksen derece bir farklılık olduğu görülür. Yalçın Küçük'le de PKK'nın ilişkisi olmuştur. Yalçın Küçük Kürt sorununa 1990'lı yıllardan sonra olumlu yaklaşmış, Kürtlerin özgürlüğü temelinde iki halkın birliğini savunan bir duruşu olmuştur. Kuşkusuz böyle bir Türk aydınına olumlu yaklaşılmıştır. Şimdi de böyle bir yaklaşım gösterenlerle yine ilişki kurar. Kimse buna bir şey diyemez. Amacı şu olur, bu olur. O kendilerini ilgilendirir." iddialarında bulundu.
İHANETLE SUÇLANAN ASKERLERİ SAVUNDU: BÖYLE BİRŞEY OLSA SUBAYLAR İDAM EDİLİRDİ
Kandil'de yaşayan KCK yöneticisi Karasu, Bugün Gazetesi'nin gündeme getirdiği ihanet haberine de değindi. İhanetler suçlanan askerleri savunan Karasu şunları söyledi: "Bozacının şahidi şıracıymış derler. MİT'in yönlendirmesiyle Bugün Gazetesi bir yalan haber yayınlıyor. Bir üsteğmen ve yarbay arasında geçtiği iddia edilen bir telefon konuşmasını, bunlar gerillaların öldürülmesine engel olmuşlar biçiminde veriyor. Taraf gazetesi ve diğer AKP yandaşı basın da Bugün gazetesini kaynak göstererek bu psikolojik savaş yalanını meşrulaştırma gayreti içine giriyorlar. Akıl var izam var derler. PKK'ya selam verdiğinden kuşkulananlara bu ordunun, yargının ve kirli savaşçıların neler yaptığını herkes bilmektedir. Böyle bir şey olsa o subaylar ihanetle yargılanır ve idam cezası alırlar. Eğer askeri mahkemeler bunu yapmıyorsa o zaman o ordu tümüyle ihanet içinde gösterilir. Ya Türk ordusu böyledir ya da bu haber külliyen bir yalan ve saptırmadır. Ordu öyleyse o zaman zaten Türkiye bitmiştir. Öyle ya Türkiye'nin en güçlü yanı ve gözbebeği olarak ordu gösteriliyor. Milli Güvenlik Kurulu var, askeri ve diğer mahkemeler var, Milli İstihbarat Örgütü ve emniyet teşkilatı var. Böyle bir şey hemen açığa çıkarılabilir. Bunları yazmak bile abesle iştigaldir. Çünkü ortada hiçbir gerçeği olmayan haberler üretilen bir psikolojik savaş vardır."