Boşuna çömelmiş Atatürk resmi aramayın

Vatan gazetesi yazarı Hikmet Bila, köşesinde paylaştığı yazı ile Erdoğan ve Başbuğ'un Gediktepe'de bulunan siperde çömelmesini eleştirdi.

Boşuna çömelmiş Atatürk resmi aramayın
İşte Bila'nın yazısı:

Gediktepe siperlerinde Başbakan ve komutanların “çömelmesi” ile ilgili tartışma sürüyor. Kimilerine göre çömelme, bir zaaf ve cesaretsizlik gösterisi oldu. Orada bulunanlar ayakta dimdik durmalıydı. Kimilerine göre devlet ileri gelenlerini riske atmaya gerek yoktu. Bir keskin nişancı ateşi, liderleri vurabilirdi. Çömelmeleri doğruydu.

Çömelmenin doğruluğu, yanlışlığı bir yana, böyle bir fotoğrafın verilmesinin yerinde olmadığını savunanlar da vardı. Türk ordusunun, bir zamanlar rahatça girip çıktığı Kuzey Irak topraklarına şimdi çömelmiş olarak, uzaktan baktığı görüntüsü verilmesinden tutun da, teröre karşı değil de nizami bir orduya karşı savaş görüntüsü yarattığı iddialarına kadar...

Ben bugün bu tartışmaya girmeyeceğim. Ama Atatürk’ün adının geçtiği her yerde kendimi konuşmaya yetkili görürüm. Çünkü, Atatürk’ün yaşamıyla ilgili çok fazla bilgiye sahip olduğuma inanırım.

Atatürk’ün kimseyle karşılaştırılmayacak kadar büyük, farklı, sıradışı bir insan olduğunu da bilirim. Onun için siz siz olun, Atatürk’ü başkalarıyla karşılaştırmayın. Böyle bir karşılaştırma ile, korumak istediğiniz insanları da zor durumda bırakabilirsiniz.

Cephedeki Atatürk’ü gösteren fotoğraflar vardır. Bunların nerede, nasıl, hangi koşullarda çekildiğini, habersiz mi haberli mi çekildiğini bilmeden Atatürk resimleri ile yorum ve karşılaştırma yapmak da çok sağlıklı sonuçlar vermeyebilir. Örneğin, Atatürk’ü, sırtında paltosu, başında kalpağı, dürbünle uzaklara bakarken gösteren fotoğrafa dayanarak, “Atatürk de çömelmişti” sonucuna varamazsınız. O fotoğrafın tümüne bakarsanız, Atatürk’ün çömelmediğini, bağdaş kurarak oturduğunu kolaylıkla farkedersiniz. Üstelik, yanında başka subaylar da vardır, ama önlerinde kum torbaları falan yoktur. Dolayısıyla, o resmi, Gediktepe fotoğrafıyla karşılaştırmak anlamsızdır.

Ancak... Fotoğrafı olmasa da, Atatürk’ün vurulma tehlikesi altında cephenin ön saflarında görüldüğünü biliyoruz. Hem yerli hem yabancı kaynakların doğruladığı sahnelerdir bunlar. Örneğin, 25 Nisan 1915 günü Çanakkale’de, tepeleri işgal eden Anzak birliklerine karşı, elinde tabancası, ayakta, askerlerine emirler verirken görülen bir Mustafa Kemal’i, o günü yaşayan Türk askerleri de Anzak askerleri de anılarında anlatırlar. Hatta, Anzak subayı Yüzbaşı Tulloch, ona ateş ettiğini ama ıskaladığını da yazar.

Atatürk, 10 Ağustos 1915’te, sol göğsüne isabet eden şarapnel parçasını da çömelirken yemedi herhalde... Doğu cephesinden Suriye’ye, Sakarya’dan Büyük Taarruz’a kadar, o kadar örnek verebilirim ki...

Bu konuyu şu an burada kapatıyorum ki, şu Kırklareli Valisi’ne de yer kalsın.

Özetle, şimdilik, çömelmek doğru muydu, yanlış mıydı tartışmasına girmiyorum, sadece Atatürk’ü o işe karıştırmayın ve boşuna “çömelmiş Atatürk” resmi aramayın diyorum, o kadar.

****

Kabahat CHP’de


Kırklareli Valisi Cengiz Aydoğdu, “Abant Platformu”nda İsmet İnönü’ye ve CHP’ye vermiş veriştirmiş. Demiş ki:

“DP (Demokrat Parti)’nin 1950’de iktidara geldiğinde CHP’yi kapatıp, İnönü’yü de tarihteki huzurlu yere göndermemiş olması en büyük talihsizliktir”. Geçen yıl da aynı toplantıda Bolu Valisi (şimdiki Bilecik Valisi) siyasi bir konuşma yapmıştı.

Vali, bir ilde devleti temsil eder. Bir partiyi veya bir cemaati değil. Ama bazı valilerimiz nedense kendilerini bir partinin veya cemaatin temsilcisi gibi görüyorlar.

Bu kadar rahat, bu kadar pervasız...

Onlara artık söylenecek söz yok. Sözüm, onu görevden almayan iktidara da değil, onun hala orada oturmasına sessiz kalan CHP’ye...

İnönü’ye dil uzattığı için değil... İsmet İnönü kim, bu vali kim?..

Bir valinin, devlet yöneticisi gibi değil, parti ya da cemaat sözcüsü gibi davranmasına, kuzu kuzu göz yumduğu için...