Yargıtay hakimlik teminatını kaldırmıştır
Yargıtay'ın Ergenekon sanığı Mehmet Haberal'ın tahliye taleplerini reddeden özel yetkili İstanbul Ağır Ceza Mahkemeleri'nde görevli 9 hakimi tazminat ödemeye mahkum etmesi hukuk çevrelerinde tepkiyle karşılandı. Hukukçular, hakimlerin baskı altına alınması şeklinde yorumlanan kararla, Yargıtay üyelerinin 'hakim güvencesi
Ergenekon'un tutuklu sanığı Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal, kendisini kasten tahliye etmediklerini öne sürüp, 20'şer bin liralık tazminat davası açtığı ikisi ağır ceza mahkemesi başkanı, 9 hâkimden 1500'er lira tazminat kazandı. Bu durum, Savcılara yapılan baskıların ardından sıra hakimlere geldi yorumlarına sebep oldu.
Yargıtay'ın, Ergenekon Terör Örgütü davalarının görüldüğü İstanbul Ağır Ceza Mahkemeleri hakimleri hakkında verdiği 'Tazminat' kararı hukukçuları ayağa kaldırdı. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin verdiği kararın hiçbir hukuki gerekçesi olmadığını vurgulayan hukukçular, yüksek yargının Ergenekon ilgisine dikkat çekti.
25 Ocak 2010'da yapılan seçimlerde 4 yıllık görev süresi dolan Ülkü Aydın'ın yeniden başkan seçildiği Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin üyeleri Mustafa Kıcalıoğlu, Sadık Demircioğlu, Sema Bellek, Ayşe Tartıcı Çevikbaş oybirliği ile tarihi bir karara imzattı. Davayı kısmen kabul eden Daire, İstanbul Ağır Ceza Mahkemeleri hakimlerinden Resul Çakır, Rüstem Eryılmaz, Mehmet Faik Saban, Nurettin Ak (9. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı), İdris Asan, Yakup Hakan Günay, Kemal Can, Vedat Yılmaz Abdurrahmanoğlu (İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı), Ali Efendi Peksak'ın Mehmet Haberal'a 1500'er lira manevi tazminat ödemesine hükmetti.
NEDEN TAHLİYE ETMEDİNİZ TAZMİNATI
Ergenekon tutuklusu Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal, kendisini kasten tahliye etmediklerini öne sürerek 9 hakim hakkında 20'şer bin liralık tazminat davası açtı. Haberal davayı kazandı. 2'si ağır ceza mahkemesi başkanı, 9 hakim 1500'er lira tazminat ödeyecek. Tazminat kararını Yargıtay 4. Hukuk Dairesi verdi. Haberal'ın avukatı 5 kez cumhuriyet savcısının da Haberal'ın tahliyesini talep ettiğini, sürekli olarak 2 üyenin gerekçesiz bir şekilde tutukluluğun devamına karar verdiğini, böyle bir durumun 4. Ceza Dairesi'nin bir kararında görevi kötüye kullanmak olarak nitelendirildiğini anlattı. Avukatlar Haberal'a sorgusunda 180 soru sorulduğunu, bunlar içinde terör örgütü kurmak ve yönetmekle ilgili hiçbir soru bulunmadığını vurguladı, Haberal'ın kaçma ve delilleri karartma ihtimali olmadığını kaydederek bazı sanıklar hakkında sağlık gerekçesiyle tahliye talebi verildiğine, durumun eşitsizlik yarattığına dikkat çekti. Oyçokluğuyla verilen tazminat kararını hakimler temyiz edebilecek.
Bu karar Türkiye'de yargılamayı bitirir
Kırıkkale Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Adnan Küçük, bu karar, 'Türkiye'de yargı müessesesinin kapısına kilit vurulması anlamına gelir' dedi. Türkiye'de 55-60 bin tutuklu yargılamanın bulunduğunu ifade eden Küçük, 'Bu tutukluların avukatları müvekkillerini tutuklama kararı veren hakimler hakkında tazminat davası açarlarsa o zaman hangi hakim bu davalara bakar. Bu kararı emsal gösteren 55-60 bin civarında olduğu söylenen tutuklular hakimler hakkında tazminat talep ederlerse Yargıtay 4. Hukuk Dairesi bu tür başvurulara ne cevap verecek. Türkiye'de yargılama biter. Davalara bakacak bir tane hakim bulamazsınız. Hiçbir hakim tutuklama kararı vermez' dedi. Yargıtay'ın bu karar ile 'Yargıç güvencesini' ortadan kaldırdığını söyleyen Doç. Küçük, 'Bu açıkça Ergenekon davasını sulandırma girişimine yönelik organize bir şeydir' diye konuştu.
Hakimleri açıkça tehdit
Eski Savcı Gültekin Avcı da Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin kararını, 'Evrensel hukuk normlarıyla tevil edilemeyecek, tamamen angaje, tarafgir ve hukuk vicdanına sığmayacak bir karar' olarak nitelendirdi. Anayasa'nın hakim bağımsızlığını düzenleyen 138. maddesinin ruhuna aykırı bir karar olduğunu söyleyen Avcı, 'Ergenekon davasınında tutuklama
kararı veren ve verecek olan hakimleri açıkça tehdittir. Hakimlerin takdirinden dolayı böyle bir ceza verilmesi devam eden bir dava sürecinde kabul edilir gibi değildir. Ergenekon davalarında ve stotükonun arkasında olduğu davalarda hakim ve savcılara bir çizgi çizilmiş ve ne olursa olsun bu çizginin belirlediği sınırlar içerisinde kalacan demektir' dedi.
Yargı bağımsızlığına açıkça müdahale
Eski Yargıtay Savcısı Ahmet Gündel, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin kararını, 'Çok rastlanır bir karar değil, gerçekten de son derece düşündürücü bir karar' şeklinde gördüğünü söyledi. Hakimlerin yaptıkları işlemler ve verdikleri kararlardan sorumlu olmaları için kasıtlı bir hareket içinde olmaları gerektiğini dile getiren Gündel, 'Bunun içinde çok ciddi deliller lazıım. Kararı, Yargıtay 4. Dairesi'nin yerel mahkemeye 'müdahalesi' olarak gördüğünü söyleyen Gündel, 'Bağımsız yargıya müdahale anlamına gelebilecek son derece tehlikeli bir yol açılmış oldu. Bu karar Yargıtay Genel Kurulu'nda çok tartışılacak' dedi.
İdeolojik yapı gün yüzüne çıkıyor
Emekli Cumhuriyet Başsavcısı Reşat Petek, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin ilk derece bir mahkeme sıfatıyla bu kararı verdiğini belirterek, kararın temyiz yolunun açık olduğunu söyledi. Ceza yargılanması sürerken bir ağır ceza mahkemesi başkanı ve üyelerinin tazminata mahkum edilmesinin Anayasa'nın bağımsız yargılanmayı ve Yargıç teminatını konu alan 146. maddesine aykırı olduğunu söyleyen Petek, 'Anayasa'nın 146. maddesindeki yargı bağımsızlığı ve yargıç güvencesi ilkeleri ihlal ediliyor. Yargıtay dolaylı olarak hakimleri baskı altına alıyor' dedi. İddia edilen Ergenekon Terör Örgütü'nün sivil, yargı ve bürokrasi uzantılarının olduğunun ileri sürüldüğünü dile getiren Petek, 'Yargıtay üyelerine ait olduğu öne sürülen ses kayıtları, HSYK'nın savcıların özel yetkisini kaldırmasını koşarak destek vermeleri bu iddiayı güçlendiriyor. Davaya bakan hakimler yıpratılmak için planlı bir operasyon yapılıyor şüphesini güçlendiriyor' dedi.
Yargı politik bir silah olarak kullanılıyor
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi kararının tutuklama ve tutuklamanın devamıyla ilgili soyut gerekçeler üzerine verildiğini dile getiren Demokrat Yargı Birliği Genel Sekreteri Hakim Kemal Şahin, kararın Anayasa'nın 138. maddesine de aykırı olduğunu söyledi. Şahin, '4. Hukuk Dairesi Türk yargı tarihinde bir ilke imza atmıştır. Devam etmekte olan bir davanın sonucu beklenmeden böyle bir karar verilmesi yargının politik bir silah olarak kullanıldığının bir göstergesidir.' şeklinde konuştu.
Tazminata mahkum hakim hiç görmedim
Eski Cumhuriyet Savcısı Sacit Kayasu, Yargıtay kararını 'Çok vahim bir durum' olarak nitelendirdi. Kayasu, 'Ben şimdiye kadar tazminata mahkum edilmiş bir hakim kararına rastlamadım. Bu karar diğer hakimleri yıldıracaktır. Yargıtay Kanununda çok açık hükümler var. Görevi kötüye kullanmak dışında hiçbir hakim tazminata mahkum edilemez. Yargıtay Genel Kurulu'nun da bu yönde kararı var' dedi. Kararla Yargıç güvencesinin sıkıntıya düşeceğini dile getiren Kayasu, 'Bu kararı veren Yargıtay, temyize bakacak olan makam yine Yargıtay Genel Kurulu. Buna da dikkat çekmek isterim' diye konuştu.
Yeni Şafak
Yargıtay'ın, Ergenekon Terör Örgütü davalarının görüldüğü İstanbul Ağır Ceza Mahkemeleri hakimleri hakkında verdiği 'Tazminat' kararı hukukçuları ayağa kaldırdı. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin verdiği kararın hiçbir hukuki gerekçesi olmadığını vurgulayan hukukçular, yüksek yargının Ergenekon ilgisine dikkat çekti.
25 Ocak 2010'da yapılan seçimlerde 4 yıllık görev süresi dolan Ülkü Aydın'ın yeniden başkan seçildiği Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin üyeleri Mustafa Kıcalıoğlu, Sadık Demircioğlu, Sema Bellek, Ayşe Tartıcı Çevikbaş oybirliği ile tarihi bir karara imzattı. Davayı kısmen kabul eden Daire, İstanbul Ağır Ceza Mahkemeleri hakimlerinden Resul Çakır, Rüstem Eryılmaz, Mehmet Faik Saban, Nurettin Ak (9. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı), İdris Asan, Yakup Hakan Günay, Kemal Can, Vedat Yılmaz Abdurrahmanoğlu (İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı), Ali Efendi Peksak'ın Mehmet Haberal'a 1500'er lira manevi tazminat ödemesine hükmetti.
NEDEN TAHLİYE ETMEDİNİZ TAZMİNATI
Ergenekon tutuklusu Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal, kendisini kasten tahliye etmediklerini öne sürerek 9 hakim hakkında 20'şer bin liralık tazminat davası açtı. Haberal davayı kazandı. 2'si ağır ceza mahkemesi başkanı, 9 hakim 1500'er lira tazminat ödeyecek. Tazminat kararını Yargıtay 4. Hukuk Dairesi verdi. Haberal'ın avukatı 5 kez cumhuriyet savcısının da Haberal'ın tahliyesini talep ettiğini, sürekli olarak 2 üyenin gerekçesiz bir şekilde tutukluluğun devamına karar verdiğini, böyle bir durumun 4. Ceza Dairesi'nin bir kararında görevi kötüye kullanmak olarak nitelendirildiğini anlattı. Avukatlar Haberal'a sorgusunda 180 soru sorulduğunu, bunlar içinde terör örgütü kurmak ve yönetmekle ilgili hiçbir soru bulunmadığını vurguladı, Haberal'ın kaçma ve delilleri karartma ihtimali olmadığını kaydederek bazı sanıklar hakkında sağlık gerekçesiyle tahliye talebi verildiğine, durumun eşitsizlik yarattığına dikkat çekti. Oyçokluğuyla verilen tazminat kararını hakimler temyiz edebilecek.
Bu karar Türkiye'de yargılamayı bitirir
Kırıkkale Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Adnan Küçük, bu karar, 'Türkiye'de yargı müessesesinin kapısına kilit vurulması anlamına gelir' dedi. Türkiye'de 55-60 bin tutuklu yargılamanın bulunduğunu ifade eden Küçük, 'Bu tutukluların avukatları müvekkillerini tutuklama kararı veren hakimler hakkında tazminat davası açarlarsa o zaman hangi hakim bu davalara bakar. Bu kararı emsal gösteren 55-60 bin civarında olduğu söylenen tutuklular hakimler hakkında tazminat talep ederlerse Yargıtay 4. Hukuk Dairesi bu tür başvurulara ne cevap verecek. Türkiye'de yargılama biter. Davalara bakacak bir tane hakim bulamazsınız. Hiçbir hakim tutuklama kararı vermez' dedi. Yargıtay'ın bu karar ile 'Yargıç güvencesini' ortadan kaldırdığını söyleyen Doç. Küçük, 'Bu açıkça Ergenekon davasını sulandırma girişimine yönelik organize bir şeydir' diye konuştu.
Hakimleri açıkça tehdit
Eski Savcı Gültekin Avcı da Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin kararını, 'Evrensel hukuk normlarıyla tevil edilemeyecek, tamamen angaje, tarafgir ve hukuk vicdanına sığmayacak bir karar' olarak nitelendirdi. Anayasa'nın hakim bağımsızlığını düzenleyen 138. maddesinin ruhuna aykırı bir karar olduğunu söyleyen Avcı, 'Ergenekon davasınında tutuklama
kararı veren ve verecek olan hakimleri açıkça tehdittir. Hakimlerin takdirinden dolayı böyle bir ceza verilmesi devam eden bir dava sürecinde kabul edilir gibi değildir. Ergenekon davalarında ve stotükonun arkasında olduğu davalarda hakim ve savcılara bir çizgi çizilmiş ve ne olursa olsun bu çizginin belirlediği sınırlar içerisinde kalacan demektir' dedi.
Yargı bağımsızlığına açıkça müdahale
Eski Yargıtay Savcısı Ahmet Gündel, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin kararını, 'Çok rastlanır bir karar değil, gerçekten de son derece düşündürücü bir karar' şeklinde gördüğünü söyledi. Hakimlerin yaptıkları işlemler ve verdikleri kararlardan sorumlu olmaları için kasıtlı bir hareket içinde olmaları gerektiğini dile getiren Gündel, 'Bunun içinde çok ciddi deliller lazıım. Kararı, Yargıtay 4. Dairesi'nin yerel mahkemeye 'müdahalesi' olarak gördüğünü söyleyen Gündel, 'Bağımsız yargıya müdahale anlamına gelebilecek son derece tehlikeli bir yol açılmış oldu. Bu karar Yargıtay Genel Kurulu'nda çok tartışılacak' dedi.
İdeolojik yapı gün yüzüne çıkıyor
Emekli Cumhuriyet Başsavcısı Reşat Petek, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin ilk derece bir mahkeme sıfatıyla bu kararı verdiğini belirterek, kararın temyiz yolunun açık olduğunu söyledi. Ceza yargılanması sürerken bir ağır ceza mahkemesi başkanı ve üyelerinin tazminata mahkum edilmesinin Anayasa'nın bağımsız yargılanmayı ve Yargıç teminatını konu alan 146. maddesine aykırı olduğunu söyleyen Petek, 'Anayasa'nın 146. maddesindeki yargı bağımsızlığı ve yargıç güvencesi ilkeleri ihlal ediliyor. Yargıtay dolaylı olarak hakimleri baskı altına alıyor' dedi. İddia edilen Ergenekon Terör Örgütü'nün sivil, yargı ve bürokrasi uzantılarının olduğunun ileri sürüldüğünü dile getiren Petek, 'Yargıtay üyelerine ait olduğu öne sürülen ses kayıtları, HSYK'nın savcıların özel yetkisini kaldırmasını koşarak destek vermeleri bu iddiayı güçlendiriyor. Davaya bakan hakimler yıpratılmak için planlı bir operasyon yapılıyor şüphesini güçlendiriyor' dedi.
Yargı politik bir silah olarak kullanılıyor
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi kararının tutuklama ve tutuklamanın devamıyla ilgili soyut gerekçeler üzerine verildiğini dile getiren Demokrat Yargı Birliği Genel Sekreteri Hakim Kemal Şahin, kararın Anayasa'nın 138. maddesine de aykırı olduğunu söyledi. Şahin, '4. Hukuk Dairesi Türk yargı tarihinde bir ilke imza atmıştır. Devam etmekte olan bir davanın sonucu beklenmeden böyle bir karar verilmesi yargının politik bir silah olarak kullanıldığının bir göstergesidir.' şeklinde konuştu.
Tazminata mahkum hakim hiç görmedim
Eski Cumhuriyet Savcısı Sacit Kayasu, Yargıtay kararını 'Çok vahim bir durum' olarak nitelendirdi. Kayasu, 'Ben şimdiye kadar tazminata mahkum edilmiş bir hakim kararına rastlamadım. Bu karar diğer hakimleri yıldıracaktır. Yargıtay Kanununda çok açık hükümler var. Görevi kötüye kullanmak dışında hiçbir hakim tazminata mahkum edilemez. Yargıtay Genel Kurulu'nun da bu yönde kararı var' dedi. Kararla Yargıç güvencesinin sıkıntıya düşeceğini dile getiren Kayasu, 'Bu kararı veren Yargıtay, temyize bakacak olan makam yine Yargıtay Genel Kurulu. Buna da dikkat çekmek isterim' diye konuştu.
Yeni Şafak