'Siyasetin önemli bir hastalığı olan seçim ekonomisine prim vermedik'

Bu yıl 6.sı gerçekleştirilen Yatırım Danışma Konseyi Toplantısı'nda Coca-Cola, Deutsche Bank, Huawei, Kraft Foods, UPS ve Vodafone gibi dev şirketlerin üst düzey yöneticilerine ...



Bu yıl 6.sı gerçekleştirilen Yatırım Danışma Konseyi Toplantısı'nda Coca-Cola, Deutsche Bank, Huawei, Kraft Foods, UPS ve Vodafone gibi dev şirketlerin üst düzey yöneticilerine seslenen Başbakan Erdoğan, her ne olursa olsun popülizme ve seçim ekonomisine yönelmeyeceklerine dikkat çekti. Başbakan, CEO'ları, krizden süratle çıkan Türkiye'ye yatırıma davet etti.

Genel seçimlere bir yıl kala Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, seçim ekonomisine prim vermeyeceklerini bir kez daha dile getirdi. Türkiye Yatırım Danışma Konseyi Toplantısı'nda konuşan Başbakan, 2008 yılından itibaren dünya genelindeki olumsuz tabloya karşın yapısal reformları büyük bir kararlılık ve süreklilikle uygulamaya devam ettiklerini vurguladı. Erdoğan, "7,5 yıldır popülizme asla ve asla tevessül etmedik, bu noktada hassasiyetimizi sürdürüyoruz. Türkiye'de siyasetin önemli bir hastalığı olan seçim ekonomisine aynı şekilde prim vermedik, bundan sonra da vermeyeceğiz. Para politikalarında, mali politikalarda tam bir kararlılık içinde olduk ve bu kararlılığın sonuçlarını aldık, almaya da devam ediyoruz." diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, son yıllarda küresel mali piyasalarda yaşanan dalgalanmalara paralel olarak azalan küresel sermaye akımlarına rağmen uluslararası yatırımcıların Türkiye'yi tercih etmeye devam ettiğini belirtti. Ülkeye 2007 yılında 22, 2008'de 18,3 ve 2009'da da 7,7 milyar dolar seviyesinde uluslararası doğrudan yatırım geldiğini ifade eden Erdoğan, Türkiye'nin uluslararası yatırımcılar nezdinde artan cazibesinin diğer ülkelerle yapılan kıyaslamalara da yansıdığını kaydetti. Ataköy Sheraton Otel'de düzenlenen toplantının açılışında konuşan Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ise hükümet olarak kararlılıkla yürüttükleri çalışmalara özel sektörün katkısını önemsediklerini söyledi. Babacan, konsey toplantısının, üyelerin her birinin aynı zamanda dünyanın başka ülkelerinde de yatırımları olduğu için o ülkelerle Türkiye'yi karşılaştırma yapabildikleri için büyük önem arz ettiğini kaydetti.
Toplantılara IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn, Dünya Bankası Başkan Yardımcısı Philippe Le Houerou, Avrupa Yatırım Bankası Başkanı Philippe Maystadt ve sekiz ülkeden 12 sektörü temsilen 17 işadamı ile birlikte TOBB, TÜSİAD, TİM ve Uluslararası Yatırımcılar Derneği'nin temsilcileri katılıyor. Türkiye Yatırım Danışma Konseyi Toplantısı'nda Adobe Systems, Coca-Cola Company, Deutsche Bank, Huawei Technologies, Jain Irrigation Systems, Kraft Foods, Li&Fung, Ogilvy&Mather, UPS, Vodafone Group gibi uluslararası şirketler ilk kez temsil edildi. Konsey toplantısının ardından yayımlanan sonuç bildirgesinde, "Türkiye'nin küresel ekonomik dalgalanmaların oluşturduğu riskleri başarılı bir şeklide yönettiğini gözlemliyor ve hükümetin kriz sırasında sergilediği güçlü ekonomi yönetimini övgüye değer buluyoruz." denildi. Ayrıca Türkiye'nin bölgede uluslararası bir yatırım alanı haline geldiği de ifade edildi. Bildirinin açıklanması sırasında konuşan Dünya Bankası Başkan Yardımcısı Philippe Le Houerou, küresel ekonomik krizin bittiğini ilan etti. IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn ise Türkiye'nin bu dönemde beklentinin üzerinde bir toparlanma sürecine girdiğini kaydetti.
Dünya Bankası büyüme tahminini ikiye katladı
Türk ekonomisine ilişkin iyimser tahminler güç kazanmaya devam ediyor. Dünya Bankası, yeni yayınladığı 'Küresel Ekonomik Beklentiler 2010' raporunda Türkiye'nin 2010'da yüzde 6,3, 2011'de yüzde 4,2, 2012'de de yüzde 4,7 düzeyinde büyümesinin beklendiğini açıkladı. Raporun Orta Asya ve Avrupa bölümünde bölgenin en büyük üç ekonomisi olan Rusya, Polonya ve Türkiye'de sanayi üretimindeki büyüme oranlarının güçlü bir şekilde yeniden toparlandığı ve kriz öncesine geri döndüğü kaydediliyor. Türkiye'de 2009 yılının ikinci çeyreğinde başlayan iyileşmenin diğer bazı ülkelerden daha ileri düzeyde gerçekleştiği vurgulanırken bazı uyarılar da yapılıyor. Buna göre yükselen enflasyonist baskı, daha yüksek ithalat bedelleri yoluyla para biriminin değer kazanmasına yol açabilir. Bu durum rekabetçiliğe de zarar verebilir. İhracat pazarlarındaki zayıf talep ile para ve mali politikaların sıkılaştırılmasıyla sonucu, büyüme 2011 ve 2012'de, 2010'a göre daha yavaş seyredecek.
Dünya Bankası'nın raporunda küresel gayri safi milli hasılanın, geçen yılki yüzde 2,1'lik düşüşü tersine çevirerek, 2010 ve 2011 yıllarında yüzde 2,9 ile 3,3, 2012 yılında ise yüzde 3,2 ile 3,5 arasında artacağı tahmin ediliyor. Gelişmekte olan ülkelerin ekonomilerinin de 2010 ile 2012 arasındaki her yıl yüzde 5,7 ila 6,2 büyüyeceği beklentisine yer verilirken, yüksek gelirli ülkelerdeki artışın ise geçen yılki yüzde 3,3'lük daralmayı telafi edemeyeceğine dikkat çekiliyor. Küresel ekonomik iyileşmenin ilerlemeye devam ettiği, ancak Avrupa'daki borç krizinin sürdürülebilir orta vadeli büyüme yolunda yeni engeller çıkardığı ifade edilen raporda, Avrupa'daki borç krizinin etkileri kontrol altına alınırken, sürekli artan devlet borçlarının, gelişmekte olan ülkelerdeki kredileri daha pahalı hale getirebileceği, yatırımlar ile büyümeyi azaltabileceği bildiriliyor. WASHINGTON AA


Zaman