Ordu'da Ab Toplantısı
Başbakanlık Avrupa Birliği (AB) Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Cangir, Avrupa Birliği'nin küresel bir güç haline gelebilmesi için dünya enerji kaynaklarının yüzde 70'inin çevresinde bulunan Türkiye'ye ihtiyacı olduğunu söyledi
Başbakanlık Avrupa Birliği (AB) Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Cangir, Avrupa Birliği'nin küresel bir güç haline gelebilmesi için dünya enerji kaynaklarının yüzde 70'inin çevresinde bulunan Türkiye'ye ihtiyacı olduğunu söyledi.
Başbakanlık AB Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Cangir, AB katılım sürecinde illerin etkinliğinin artırılması çalışmaları kapsamında valilik, belediye, üniversite ve sanayi ve ticaret odası ile yapılan çalışmaları değerlendirmek amacıyla düzenlenen "AB Uyum Sürecinin Değerlendirilmesi ve Yönlendirilmesi" toplantısına katılmak üzere Ordu'ya geldi. İl Genel Meclisi Toplantı Salonu'nda gerçekleştirilen toplantıya, Ordu Valisi Orhan Düzgün, Vali Yardımcısı Turan Çuhadar, Ordu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr.
Haluk Kefelioğlu, Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Servet Şahin, kaymakamlar, belediye başkanları ve daire müdürleri katıldı.
Yeni Avrupa Birliği stratejisi, müzakerelerde gelinen durum, Ordu ilinin faydalandığı ve faydalanabileceği projeler konusunda açıklamalarda bulunan Mehmet Cangir, projelerin belirli bir zemine oturtulup anlam kazanabilmesi için AB'nin Türkiye için neden önemli olduğunu ve neden takipçisi oldukları konularında açıklamalarda bulundu. Avrupa Birliği sürecini ve Türkiye'ye kazanımları konusunda bilgiler veren Cangir, "AB süreci uzun bir yol. 1999 yılında Helsinki zirvesi ile aday ülke olmuşuz ve müzakereler
devam ediyor. Biz bu süreci halkımızın refahı, istikrarı ve daha demokratik bir hale gelmesi için ısrarla takip ediyoruz. Asla bir eksiklik psikolojisi içerisinde değiliz. Kazan-kazan anlayışımız var. Hem biz hem AB bu süreçten kazançlı çıkacak. Genç ve hızlı büyüyen bir Türkiye ve yaşlanan bir AB var. AB ekonomisine büyük bir dinamizm kazandıracağız. AB şu an bir kıta gücü. Ama küresel bir güç olması için Türkiye'yi de içine alması gerekiyor" dedi.
"TÜRKİYE'Yİ İÇİNE ALAN AB KAZANÇI ÇIKAR"
Türkiye'nin süreci büyük bir özgüven içinde yürüttüğünü elbette her iki tarafından da kazançlarının olacağını ifade eden Cangir şöyle konuştu: "Türkiye dış ilişkiler açısından son derece önemli bir duruma geldi. Dünyada ve bölgesinde çok daha saygın, barış ve istikrar getiren, 'komşularıyla sıfır sorun' anlayışında politika üreten çok önemli bir güç haline gelmiştir. AB'nin Orta Doğu ve Orta Asya'ya açılabilmesi, en önemlisi küresel bir güç olabilmesi için bize ihtiyacı var. Biz ilişkilerimizi bu özgüven
içinde yürütüyoruz. Türkiye'nin ortalama yaşı 28'dir. AB ise 40'ı aşmış durumdadır. 2025 yılında AB nüfusunun yaş ortalamasına bakıldığında yüzde 30'unun 65 yaşın üzerine çıkacağı ifade ediliyor. Ekonomik anlamda bizim genç nüfusumuzun AB'ye kazandıracağı önemli şeyler var. Doğrudan yabancı sermaye yatırımı olarak AB sürecimizdeki gelişime bakarsak bizim de önemli bir kazanç içinde olduğumuzu görebiliriz. 2002'de 1,1 milyar dolar olan doğrudan yabancı yatırım, 2008 yılında 18 milyar dolara çıkmıştır.
Ülkemizdeki istikrar, huzur ortamı yabancı sermayeyi ülkemize çekmiştir. Gayri Safi Milli Hasıla (GSMH) açısından baktığımızda 2003 yılında 305 milyar dolar iken 2008 yılında 742 milyar dolara çıkıyor. Tek bir veri ile gelinen noktayı ortaya koymak mümkün. Artık G-20 ülkesiyiz. Türkiye dünyanın 15., Avrupa'nın en büyük 6. ekonomisidir. Bu süreçten biz mutlaka kazançlı çıkacağız. AB de kazançlı çıkacaktır. Ama bizim için önemli olan daha demokratik daha müreffeh bir ülke olmaktır."
AB'nin enerji bağımlılığı açısından Türkiye'ye ihtiyacı olduğunu dile getiren Cangir, "AB'nin ve Türkiye'nin kazançlı çıkacağı bir önemli konu da enerji koridoru olayıdır. AB'nin dışarıya enerji bağımlılığı şu an yüzde 50 civarlarında. Bunun 2030'da yüzde 70'e çıkacağı söyleniyor. Dünyadaki doğalgaz ve petrol gibi enerji kaynaklarının yüzde 70'i ülkemizin çevresinde. AB'nin enerji güvenliği açısından Türkiye'nin stratejik yerinin çok büyük önemi var. Bu açıdan son derece önemli bir konumumuz var" diye
konuştu.
Başbakanlık AB Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Cangir, AB katılım sürecinde illerin etkinliğinin artırılması çalışmaları kapsamında valilik, belediye, üniversite ve sanayi ve ticaret odası ile yapılan çalışmaları değerlendirmek amacıyla düzenlenen "AB Uyum Sürecinin Değerlendirilmesi ve Yönlendirilmesi" toplantısına katılmak üzere Ordu'ya geldi. İl Genel Meclisi Toplantı Salonu'nda gerçekleştirilen toplantıya, Ordu Valisi Orhan Düzgün, Vali Yardımcısı Turan Çuhadar, Ordu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr.
Haluk Kefelioğlu, Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Servet Şahin, kaymakamlar, belediye başkanları ve daire müdürleri katıldı.
Yeni Avrupa Birliği stratejisi, müzakerelerde gelinen durum, Ordu ilinin faydalandığı ve faydalanabileceği projeler konusunda açıklamalarda bulunan Mehmet Cangir, projelerin belirli bir zemine oturtulup anlam kazanabilmesi için AB'nin Türkiye için neden önemli olduğunu ve neden takipçisi oldukları konularında açıklamalarda bulundu. Avrupa Birliği sürecini ve Türkiye'ye kazanımları konusunda bilgiler veren Cangir, "AB süreci uzun bir yol. 1999 yılında Helsinki zirvesi ile aday ülke olmuşuz ve müzakereler
devam ediyor. Biz bu süreci halkımızın refahı, istikrarı ve daha demokratik bir hale gelmesi için ısrarla takip ediyoruz. Asla bir eksiklik psikolojisi içerisinde değiliz. Kazan-kazan anlayışımız var. Hem biz hem AB bu süreçten kazançlı çıkacak. Genç ve hızlı büyüyen bir Türkiye ve yaşlanan bir AB var. AB ekonomisine büyük bir dinamizm kazandıracağız. AB şu an bir kıta gücü. Ama küresel bir güç olması için Türkiye'yi de içine alması gerekiyor" dedi.
"TÜRKİYE'Yİ İÇİNE ALAN AB KAZANÇI ÇIKAR"
Türkiye'nin süreci büyük bir özgüven içinde yürüttüğünü elbette her iki tarafından da kazançlarının olacağını ifade eden Cangir şöyle konuştu: "Türkiye dış ilişkiler açısından son derece önemli bir duruma geldi. Dünyada ve bölgesinde çok daha saygın, barış ve istikrar getiren, 'komşularıyla sıfır sorun' anlayışında politika üreten çok önemli bir güç haline gelmiştir. AB'nin Orta Doğu ve Orta Asya'ya açılabilmesi, en önemlisi küresel bir güç olabilmesi için bize ihtiyacı var. Biz ilişkilerimizi bu özgüven
içinde yürütüyoruz. Türkiye'nin ortalama yaşı 28'dir. AB ise 40'ı aşmış durumdadır. 2025 yılında AB nüfusunun yaş ortalamasına bakıldığında yüzde 30'unun 65 yaşın üzerine çıkacağı ifade ediliyor. Ekonomik anlamda bizim genç nüfusumuzun AB'ye kazandıracağı önemli şeyler var. Doğrudan yabancı sermaye yatırımı olarak AB sürecimizdeki gelişime bakarsak bizim de önemli bir kazanç içinde olduğumuzu görebiliriz. 2002'de 1,1 milyar dolar olan doğrudan yabancı yatırım, 2008 yılında 18 milyar dolara çıkmıştır.
Ülkemizdeki istikrar, huzur ortamı yabancı sermayeyi ülkemize çekmiştir. Gayri Safi Milli Hasıla (GSMH) açısından baktığımızda 2003 yılında 305 milyar dolar iken 2008 yılında 742 milyar dolara çıkıyor. Tek bir veri ile gelinen noktayı ortaya koymak mümkün. Artık G-20 ülkesiyiz. Türkiye dünyanın 15., Avrupa'nın en büyük 6. ekonomisidir. Bu süreçten biz mutlaka kazançlı çıkacağız. AB de kazançlı çıkacaktır. Ama bizim için önemli olan daha demokratik daha müreffeh bir ülke olmaktır."
AB'nin enerji bağımlılığı açısından Türkiye'ye ihtiyacı olduğunu dile getiren Cangir, "AB'nin ve Türkiye'nin kazançlı çıkacağı bir önemli konu da enerji koridoru olayıdır. AB'nin dışarıya enerji bağımlılığı şu an yüzde 50 civarlarında. Bunun 2030'da yüzde 70'e çıkacağı söyleniyor. Dünyadaki doğalgaz ve petrol gibi enerji kaynaklarının yüzde 70'i ülkemizin çevresinde. AB'nin enerji güvenliği açısından Türkiye'nin stratejik yerinin çok büyük önemi var. Bu açıdan son derece önemli bir konumumuz var" diye
konuştu.