Bddk Başkanı Bilgin: 'Türkiye'nin Yabancı Bankalar Konusunda Bir Strateji Geliştirmesi Lazım'
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) Başkanı Tevfik Bilgin, Türkiye'nin yabancı bankalar konusunda bir strateji geliştirmesinin şart olduğunu söyledi.
BDDK Başkanı Bilgin, Selçuk Üniversitesi (SÜ) Sosyal Bilimler Fakültesi tarafından Süleyman Demirel Kültür Merkezi'nde düzenlenen 'Türk Bankacılık Sektöründe Mevcut Durum ve Beklentiler' konulu konferansa katıldı. Konferansa katılmak isteyen öğrenciler, girişte güvenlik görevlileri tarafından tek tek üst araması yapıldıktan sonra içeri alındı. Sıkı güvenlik önlemleri altında gerçekleşen konferansta elinde şemsiye bulunan polis memurları ise dikkat çekti. Konferansta konuşan BDDK Başkanı Tevfik Bilgin,
2001 krizinde milli gelirin üçte birinin gittiğini belirterek, "Bu krizin atlatılmasına başrol sizin, yani vatandaşın. Hala cep telefonunda konuşurken birçok vergi ödüyorsunuz. Yani o maliyeti siz ödüyorsunuz. Krizi çözen sizsiniz. Biz sadece çözüm yolunda sizlere eşlik ettik. Dünya son 2 yıldır bir krizin içinde. Talepte, ihracatta, ithalatta sorun var. Ben bu krizi fazlaca şişmanlamış bir insana benzetiyorum. Esas kilosu 80 olması gereken bir insan 130 kiloya çıkarsa sorunlar yaşar. Amerika ve Avrupa'nın
ekonomisi bu durumdaydı. Yani sanal ürünlerle ekonomileri şişmişti. Şimdi ize zayıflamaya çalışıyorlar. Kilo almak kolaydır ama vermek çok zordur. Ancak bizim Avrupa ve Amerika'ya nazaran bazı artılarımız var. Hane halkının bankalara borcu Gayri Safi Milli Hasıla'ya oranı yüzde 14'tür. Avrupa'da ise bu yüzde 65'lere varmış durumda. Bu nedenle oralarda bankalara geri ödemelerde sorunlar yaşanıyor" dedi.
Türkiye'de 49 adet bankanın olduğunu ifade eden Bilgin, "Bizde ilk 10 banka bankacılığın yüzde 90'ını kapsıyor. Yurt dışında da 26 bankamız hizmet veriyor. Artık yurt dışına doğru yayılıyoruz. Biz 75 milyonluk bir ülkeyiz. Bu nedenle artık komşularımıza da açılmamız lazım. Oralarda artık kar edebiliriz. Bu konuda özellikle özel bankalara büyük görev düşüyor. Şu an personel sayımız 2001'de 121 binken, şimdi 183 bine çıkmış durumda. Bankacılık geliştiği sürece sizlere de iş imkanı açılacaktır. Kamu
bankalarının sektördeki payı yüzde 25-30'larda iken, özel bankaların payı daha fazla. Bankacılık, ekonomi için çok önemli bir unsur. Bu sektör nezle olursa ekonomi grip olabilir. Bu nedenle bu sistemi sıkı tutmamız gerek" şeklinde konuştu.
"KREDİ KARTINDA HEM BANKALAR HEM VATANDAŞ HATALI"
Kredi kartı konusuna da değinen Bilgin, "Şu an Türkiye'de 26 milyon insanın cebinde kredi kartı var. Bunların 2 milyon 282 bin kredi kartı şu an takipte. Takip oranı yüzde 10.4. Bu konuda hem bankaların hem de vatandaşların hatası var. Bankaların hatası, gereğinden fazla kredi kartı dağıttılar. Gelir durumunu göz önüne almadan kart dağıttılar. Vatandaşın hatası ise kredi kartı bir ödeme aracıyken onu bir yaşam biçimi haline getirdiler. Asgari ücretle çalışan birisi gidip son model telefon alıyor. Sıkıntı
bu yüzden yaşanıyor ve bu nedenle takip oranı yüzde 10'ların aşağısına inmiyor" dedi.
Yabancı sermayenin ekonomiye hem olumlu hem de olumsuz katkıları olduğunu ifade eden Bilgin, "Bizde her şey var. Genç nüfus, fikir, çalışan, okuyan, hammadde. Ama en önemli eksiğimiz sermaye. Sermayemiz yok. Bu nedenle yabancı ortakları almak zorundayız. Yabancı şirketler sorunlu bankaları aldı ve bu bizim ekonomimiz için çok iyi oldu. Krizden kolay çıkışımızda da bu bankaların alınması önemli katkı sağladı. Ancak yabancıların kötü huyu iyi günde yanınızdadır ama kötü günde sizi terk ederler. Şu an
yabancı bankaların sektördeki payı yüzde 40'larda. Ancak ülkemizin yabancı bankalarla ilgili bir stratejisi oluşturması lazım" şeklinde konuştu.
2001 krizinde milli gelirin üçte birinin gittiğini belirterek, "Bu krizin atlatılmasına başrol sizin, yani vatandaşın. Hala cep telefonunda konuşurken birçok vergi ödüyorsunuz. Yani o maliyeti siz ödüyorsunuz. Krizi çözen sizsiniz. Biz sadece çözüm yolunda sizlere eşlik ettik. Dünya son 2 yıldır bir krizin içinde. Talepte, ihracatta, ithalatta sorun var. Ben bu krizi fazlaca şişmanlamış bir insana benzetiyorum. Esas kilosu 80 olması gereken bir insan 130 kiloya çıkarsa sorunlar yaşar. Amerika ve Avrupa'nın
ekonomisi bu durumdaydı. Yani sanal ürünlerle ekonomileri şişmişti. Şimdi ize zayıflamaya çalışıyorlar. Kilo almak kolaydır ama vermek çok zordur. Ancak bizim Avrupa ve Amerika'ya nazaran bazı artılarımız var. Hane halkının bankalara borcu Gayri Safi Milli Hasıla'ya oranı yüzde 14'tür. Avrupa'da ise bu yüzde 65'lere varmış durumda. Bu nedenle oralarda bankalara geri ödemelerde sorunlar yaşanıyor" dedi.
Türkiye'de 49 adet bankanın olduğunu ifade eden Bilgin, "Bizde ilk 10 banka bankacılığın yüzde 90'ını kapsıyor. Yurt dışında da 26 bankamız hizmet veriyor. Artık yurt dışına doğru yayılıyoruz. Biz 75 milyonluk bir ülkeyiz. Bu nedenle artık komşularımıza da açılmamız lazım. Oralarda artık kar edebiliriz. Bu konuda özellikle özel bankalara büyük görev düşüyor. Şu an personel sayımız 2001'de 121 binken, şimdi 183 bine çıkmış durumda. Bankacılık geliştiği sürece sizlere de iş imkanı açılacaktır. Kamu
bankalarının sektördeki payı yüzde 25-30'larda iken, özel bankaların payı daha fazla. Bankacılık, ekonomi için çok önemli bir unsur. Bu sektör nezle olursa ekonomi grip olabilir. Bu nedenle bu sistemi sıkı tutmamız gerek" şeklinde konuştu.
"KREDİ KARTINDA HEM BANKALAR HEM VATANDAŞ HATALI"
Kredi kartı konusuna da değinen Bilgin, "Şu an Türkiye'de 26 milyon insanın cebinde kredi kartı var. Bunların 2 milyon 282 bin kredi kartı şu an takipte. Takip oranı yüzde 10.4. Bu konuda hem bankaların hem de vatandaşların hatası var. Bankaların hatası, gereğinden fazla kredi kartı dağıttılar. Gelir durumunu göz önüne almadan kart dağıttılar. Vatandaşın hatası ise kredi kartı bir ödeme aracıyken onu bir yaşam biçimi haline getirdiler. Asgari ücretle çalışan birisi gidip son model telefon alıyor. Sıkıntı
bu yüzden yaşanıyor ve bu nedenle takip oranı yüzde 10'ların aşağısına inmiyor" dedi.
Yabancı sermayenin ekonomiye hem olumlu hem de olumsuz katkıları olduğunu ifade eden Bilgin, "Bizde her şey var. Genç nüfus, fikir, çalışan, okuyan, hammadde. Ama en önemli eksiğimiz sermaye. Sermayemiz yok. Bu nedenle yabancı ortakları almak zorundayız. Yabancı şirketler sorunlu bankaları aldı ve bu bizim ekonomimiz için çok iyi oldu. Krizden kolay çıkışımızda da bu bankaların alınması önemli katkı sağladı. Ancak yabancıların kötü huyu iyi günde yanınızdadır ama kötü günde sizi terk ederler. Şu an
yabancı bankaların sektördeki payı yüzde 40'larda. Ancak ülkemizin yabancı bankalarla ilgili bir stratejisi oluşturması lazım" şeklinde konuştu.