'Bankacılık sektörü ekonomi gemisinin güvertesinde oturuyor'

Ekonomik anlamda tüm sektörlerin aynı gemi içinde olduğunu belirten Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, 'Bankacılık sektörü geminin güvertesinde keyif çatan bir vaziyette oturuyor' dedi.

Fransa temasları sırasında gazetecilerle bir araya gelen Çağlayan, Fransa Ekonomi, Ticaret ve İstihdam Bakanı Christine Lagarde ile yaptıkları ikili görüşmede Türkiye ve Fransa'nın birbirine rakip değil, tamamlayan ekonomik yapılara sahip olduğuna işaret ettiğini belirtti.

Çağlayan, iki ülke arasında hangi sektörlerde karşılıklı ve üçüncü ülkeler nezdinde işbirliği yapılabileceği konusunda çalışmak üzere bir komisyon oluşturulacağını belirterek, ''Teknik düzeyde karşılıklı ortak yatırım ve karşılıklı yatırımların temelini oluşturacak konuları belirleyecek çalışma grubu ayın 18'inde Türkiye'ye geliyor. Ayın 25-26'sında Fransa Dış Ticaret Bakanı Anne-Marie Idrac geldiğinde üzerinden karşılıklı geçme fırsatımız olacak. Sonra da ortak yatırım yapabilecek firmalarımızı bir araya getireceğiz ve aralarındaki muhtelif ortaklıklar konusundaki altyapıyı biz sağlayacağız'' diye konuştu.

Küresel krizle birlikte rekabetin şartları ve şiddetinin değiştiğini vurgulayan Çağlayan, ''Dünya mal ticareti 2008'de 16 trilyon dolarlık bir pastaydı, şimdi 12 trilyon doların altına düştü. Pasta küçülürken, pastadan pay almak isteyenlerin sayısı arttı'' dedi.

Çağlayan, kriz sonrasında toparlanmanın işaretlerinin gelmeye başladığını kaydederek, 2009 yılı Aralık ayında, 2008 yılının aynı ayına göre ihracatta yüzde 30,3'lük, sanayi üretiminde yüzde 25,2'lik, imalat sanayisi üretiminde yüzde 28'lik artış yaşandığını bildirdi. 2010 yılı Ocak ayında ihracat artışının ise yüzde 12,2 olduğunu söyleyen Çağlayan, bu rakamların sanayi üretiminin ihracatla ne kadar bağlantılı olduğunu gösterdiğine işaret etti.

Zafer Çağlayan, otomotiv sanayisi ihracatının ocak ayında 1,5 milyar dolara yaklaştığını belirterek, ''Geçen senenin aynı ayına göre yüzde 47'lik artışımız var. 2010 yılında otomotiv sektöründeki ihracat beklentisi 18-20 milyar dolar aralığındadır. Bizim otomotiv ihracatımızın artmış olması, ihracat yaptığımız ülkelerde ekonomik canlanmanın başladığının göstergesi'' dedi.

-''BANKACILIK, REEL SEKTÖRÜN YANINDA OLSAYDI...''-

Kriz sürecinde hükümetin ve ihracatçının elinden geleni yaptığını, ancak bu çalışmaların finans kesiminin desteğinden yoksun olarak gerçekleştirildiğini dile getiren Çağlayan, ''Maalesef yağmurlu havada şemsiye vermemeyi alışkanlık haline getiren finans kesimi, sanayicimizin, tüccarımızın yanında olmadı, gerekli finansman desteğini vermedi. Eğer bankacılık kesimi şu küresel krizde reel sektörün yanında olsaydı, bugün Türkiye belki şu anda konuştuğumuz rakamların daha üzerinde rakamları konuşacaktı'' şeklinde konuştu.

Çağlayan, ''Hepimiz aynı geminin içindeyiz. Bankacılık sektörü geminin güvertesinde keyif çatan bir vaziyette oturuyor. Reel sektör de inmiş motor dairesine, motoru çalıştırmak için yakıt bulmaya çalışıyor ve sıkıntı yaşıyor. Aynı geminin içinde olmak, geminin farklı yerlerinde birinin keyif çatması, birinin de sıkıntı çekmesi anlamına gelmemeli'' dedi.

-''MEVDUATIN KREDİYE DÖNÜŞME ORANI YÜZDE 92,4'TEN 76,7'YE DÜŞTÜ''-

2001 krizinin ardından 2002 yılında mevduatın krediye dönüşme oranı yüzde 34 iken bu oranın 2008 yılı Ağustos ayında yüzde 85,6'ya, sadece özel bankalarda ise yüzde 92,4'e yükseldiğini, bu tarihte toplam mevduatın 409,8 milyar lira, kredilerin de 327,3 milyar lira olduğunu belirten Çağlayan, ''2008 yılı Ağustos ayından sonra mevduatın krediye dönüşme oranı azalmaya başladı. Ocak 2010'da mevduat 526,9 milyar lira, krediler 401, 3 milyar lira oldu. Mevduatın krediye dönüşüm oranı ise özel bankalarda yüzde 76,7'ye düşerken, kamu bankalarında yüzde 55,2'den 56,2'ye çıktı'' dedi.

2009 yılının ilk 9 ayında Türkiye yüzde 8,4 küçülürken, mali sektörün yüzde 8,7 büyüme kaydettiğine dikkati çeken Çağlayan, 2008 yılında bankacılık sektörü 13,3 milyar lira kar elde ederken, 2009 sonunda sektörün karının yüzde 50,3'lük artışla 20 milyar olacağının öngörüldüğünü belirtti.

Çağlayan, kriz ortamında bankaların reel sektörden desteğini çekerek karlı alanlara kaydığı, reel sektörün ise sıkıntılarla karşı karşıya kaldığı görüşünü vurguladı.

-''YAKINDA GEÇERKEN NİYE BANKAYA BAKTIN MASRAFI ALACAKLAR''-

Bugün bankacılık kesiminin işlem masrafı altında mevduat sahiplerinden ciddi masraflar aldığını söyleyen Çağlayan, ''Bazı bankalar o kadar ileri gidiyor ki, yakında geçerken niye bankaya baktın masrafı alacaklar'' dedi.

Kriz olduğu dönemde birçok bankanın özellikle verdikleri döviz kredilerinde dünyada likidite daralması nedeniyle yüzde 10-12'lere varan faizlerle kredileri yeniden yapılandırdıklarını söyleyen Çağlayan, ''Şu anda gerek dünyada paranın bollaşması gerek Türkiye'nin atmış olduğu adımlarla, şu anda bankacılık kesimi çok rahat şekilde yüzde 2,5'la avro bazında para bulma şansına sahip. Yüzde 2,5 maliyetle bulunan parayı yüzde 12'yle satmanın da bir mantığı yok'' şeklinde konuştu.

-''DIŞ TİCARET MÜSTEŞARLIĞI, A.Ş. GİBİ ÇALIŞACAK''-

Paris'te gerçekleştirdikleri ''Türk Ticaret Müşavirleri Toplantısı''na da değinen Çağlayan, 24 ülkede görev yapan 31 katılımcının yer aldığı toplantıda Fransa gibi bazı ülkelerle birbirini tamamlayan ihracat ve ithalat yapısına sahip olunduğunun görüldüğünü kaydetti.

Çağlayan, ülkeleri tek tek incelediklerini belirterek, Avrupa'nın tüm ülkeleriyle ihracatın, o ülkelerin ithalatı içindeki payının yüzde 1'den aşağı olmaması şeklinde bir hedef belirlediklerini aktardı.

Ticaret müşavirlerinin çalışma şeklini değiştireceklerini söyleyen Çağlayan, şöyle devam etti:

''Gerektiğinde KOBİ'lerimize tercümanlık, gerektiğinde uçak ve otel rezervasyonu yapacak, enformasyon desteği verecekler. Bu çalışmaları bitirdikten sonra her ülkede görevli ticaret temsilcilerimize diyeceğiz ki, 'Bulunduğunuz ülkedeki ticaret hacmini nereye getireceksiniz, bize hedeflerinizi verin'. Sonrasında her sene performans değerlendirmesi yapacağız. Dış Ticaret Müsteşarlığımızı bir Dış Ticaret Anonim Şirketi gibi çalıştırmamız gerekiyor. Özel sektör mantığıyla yapacağız çünkü burada zaten bizim hedef kitlemiz özel sektör.''

Yaşanan sıkıntılara da işaret eden Çağlayan, AB ile serbest ticaret anlaşması yapan ülkelerin Türkiye için yarattığı sıkıntıya işaret etti. En son Güney Kore'nin böyle bir anlaşma yapmasının, Türkiye'nin Gümrük Birliği anlaşmasını boşa çıkaracağını, Türkiye'nin elindeki pazarları kaptırmasının söz konusu olabileceğini söyledi.