ÇYDD iddianamesinin perde arkası
Ergenekon soruşturması kapsamında, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) ve Çağdaş Eğitim Vakfı (ÇEV) hakkında hazırlanan iddianamenin ayrıntıları yavaş yavaş ortaya çıkıyor. Her iki sivil toplum örgütünün Ergenekon tarafından kullanıldığı ileri sürülen iddianamede yasadışı örgüt üyelerine burs verildiği ileri sürüldü.
İstanbul Cumhuriyet savcıları Ercan Şafak, Mehmet Murat Yönder ve Zekeriya Öz tarafından hazırlanan iddianamede Gülseven Yaşer ve Fatma Nur Gerçel hakkında “Ergenekon silahlı terör örgütüne üye olmak”, “hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetmek ” iddiasıyla 8 yıldan 18 yıla kadar hapis cezası istendi.
Aydın Ortabaş, Ömer Sadun Okyaltırık, Hamdi Gökhan Ecevit, Halime Filiz Meriçli ve Ayşe Yüksel hakkında “Ergenekon Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma ” iddiasıyla 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası talep edildi. Mustafa Namık Kemal Boya hakkında, “Ergenekon silahlı terör örgütüne üye olmak”, “Devletin güvenliğine ilişkin gizli belgeleri temin etme”, “Özel hayatın gizliliğini ihlal etmek” iddiasıyla 25 yıla kadar hapsi istendi.
BAYKAL’A İSTİFA ÇAĞRISI
İddianamede, Çağdaş Eğitim Vakfı genel merkezinde yapılan aramada ele geçirilen bir hard disk içerisinde ÇEV Yönetim Kurulu Başkanı Tülin Mertcan tarafından CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal’a yazılmış mektuba da yer verildi. Mektupta “İki ileri, bir geri adım taktiği ile Türkiye’de şeriat yönetimi kurmaya kararlı oldukları açık hale gelen güçlerle kol kola bahar havası görüntülerinin yayımına katkı sağlama, Emine Hanım’ın ilginç kıyafeti ve tavrıyla devletimizi temsil etmesinden duyduğu üzüntüyü dile getiren sayın milletvekilini azarlayarak halkın açılma kanısına kapılma v.b. gariplikler CHP liderine ve CHP’ye yakışmamaktadır. Halkımızın gerçek özlem ve gereksinimlerini algılamakta zorlanan liderler hiç olmazsa istifa etmek suretiyle yerlerini boşaltmak basiretini gösterebilmelidirler. CHP ’ye bu yolla olsun hizmet etmeniz beklentisi içinde saygılar sunuyoruz ” ifadeleri yer aldı.
VALİLİK ŞANSIM YOK EDİLDİ
Başbakan Erdoğan’ın geçtiğimiz hafta yaptığı konuşmasında “1 milyar doları var diyen şuan Ergenekon’dan cezaevinde” sözleri ile işaret ettiği Tuncay Özkan’ın adı da sık sık iddianamede geçti. Özkan’ın haberlerinde kullandığı resmi raporların mimarı Mülkiye Başmüfettişi Candan Eren’in de raporun ardından zor günler geçirdiği ortaya çıktı. Eren’in 2003’te Gülseven Yaşer’e gönderdiği bir mektup da iddianameye konuldu. Yazısında araştırmanın ardından hakkında soruşturma açıldığını belirterek bunlara karşı davalar açtığını anlatan Eren, “Şahsıma yöneltilen husumet bununla kalmamış aynı gerekçelerle valilik şansımı da ortadan kaldıran bir disiplin cezası verilmiş, şahsıma verilen “1/30 Oranında Maaş Kesimi Cezası” na ilişkin işleme karşı da Ankara 11. İdare Mahkemesine tarafımdan iptal davası açılmıştır. İçişleri Bakanlığı ve AKP hükümeti tarafından, kendileri hakkında soruşturma yapan şahsıma gereken ders verilmiş ve istikbalimi olumsuz yönde etkileyecek bir süreç başlatılmış, belki de Mülkiye Müfettişliğinden uzaklaştırmama zemin teşkil edecek bir durum ortaya çıkarılmış olacaktır. Bunun yanı sıra şahsım aleyhine oluşturulacak olan bu durum, aynı zamanda İçişleri Bakanlığındaki Atatürkçü, Milliyetçi ve vatanperver bürokratları sindirmek için de kullanılacaktır”
ÖRGÜT ÜYELERİNE BURS
İddianamede ÇEV yöneticilerinin Jandarma Genel Komutanlığı ile birlikte yürüttüğü “Deniz Yıldızı” projesinde örgüt üyesi mensubu gençleri belirleyerek bu gençlere burs verilmesini sağladığı da iddia edildi.
İddianamede, “Öğrenci bursları (gizli)” başlıklı E mailde, “Çağdaş Eğitim Vakfı ve Jandarma Genel Komutanlığı tarafından verilen öğrenci bursları (Gizli) takdim planı” isimli bir belge yakalandığı anlatıldı. Planda, “PKK terör örgütü mensubu yakınlarına verilen burslar, Hizbullah terör örgütü mensubu yakınlarına verilen burslar, aşırı sol terör örgütü mensubu yakınlarına verilen burslar ve organize suç örgütü mensubu yakınlarına verilen burslar” gibi konu başlıkları yer alıyor.
SANA YAZLIK VERİYİM
İddianamede Tuncay Özkan’ın iş yerinde yapılan aramada el koyulan “Atatürkçü Düşünce Derneği” dosyasına da yer verildi. Dosyanın 63’üncü sayfasında yer alan ve iddianamenin 1 numaralı sanığı Gülseven Yaşer tarafından Hayri Canöz isimli bir kişiye yazıldığı öne sürülen mailde Ankara’da devam eden bir dava ile ilgili tanıklık yapılması isteniyor. Mailde, “Ankara da Necip, Hüseyin, Ergün ve Zübeyir Kandıra ile bir araya gelerek bir durum değerlendirmesi yaptık. Ortak görüş ikimizin en kısa zamanda Nuh Mete’ye giderek görüntü ve seslerin montaj olduğu böyle bir konuşmanın geçmediğini söylememiz gerekiyor. Yoksa çok kötü olacak. Benden bu fedakârlığı esirgeme lütfen. Cumhuriyeti, Atatürk’ü seviyorsan lütfen Nuh beye gidip ifade verelim, konuştuklarımızı inkar edelim. Bak eğer bu fedakârlığı yaparsan Bodrum’daki yazlığımı hemen sana vermeye hazırım. Telefon açma dinleniyor. Acele e-mail çek” ifadeleri yer alıyor.
İSMAİL ONLARA ÇALIŞIYOR
İddianamede, aramalarda ele geçirilen bir hard disk içerisinde bulunan ve ÇEV Başkanı Gülseven Yaşer tarafından avukat Hüseyin Buzoğlu’na yazıldığı öne sürülen bir mektuba da yer verildi. Yaşer mektupta, “Bugün aldığım bir haberle bir kez daha sarsıldım. Çok emin bir yerden gelen haber önemli. Vakıfta çalışan İsmail’i tanıyorsun sanırım. Vakfın kuruluşundan beri çalışıyor. Ne yazık ki diğer taraf ile bağlantısı var. Ve her gün oraya gelişmeleri raporla sunuyormuş. Evin ve vakfın telefonlarını onun üzerine yaptık ki kimse numaraları öğrenmesin. Yani bütün bilgiler elinde. Hafta sonları da yalnız vakfın temizliğini yapıyor. Bütün belgeleri inceleyebilir” sözleri yer aldı.
BİLMEM NE KARARGAH EVLERİ
İddianamede yer alan bazı telefon konuşmalarında da ÇEV yöneticilerinin kurmak istedikleri Cumhuriyet Evleri konusunda yaşadıkları ikilemlere yer veriliyor. 2008’de avukat Hüseyin Buzoğlu ve ÇEV Başkanı Gülseven Yaşer arasında yapılan bir telefon görüşmesinde, yeni kurulacak everle ilgili işlemlerin Türkiye Gençlik Birliği üzerinden yapılması kararlaştırılıyor. Buzoğlu telefonda kurulacak evlerin vakıfla bir alakası olmaması gerektiğini ve ileride sorun yaşanabileceğini belirtirken, Yaşer, “Bizim onlar bunlar bizim Cumhuriyet evleri diyoruz evlere. Hadi ondan vazgeçtik başka bir şey yani bunu bi disiplinli sistematik bi hale getirmek lazım. Çünkü şimdi bir de bayağı katkı yapmaya başladı veliler 5,6,10 olacak yani giderek” şeklinde cevap veriyor. Bunun üzerine Buzoğlu, “Ama bakın Gülseven hanım tekrar söylüyorum, siz adına Cumhuriyet evleri dediğiniz evleri iki gün sonra şuanda hiç olmayan bilmem ne karargah evleri diye iddianameye koyuyorlar” diye karşı çıkıyor.
Aydın Ortabaş, Ömer Sadun Okyaltırık, Hamdi Gökhan Ecevit, Halime Filiz Meriçli ve Ayşe Yüksel hakkında “Ergenekon Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma ” iddiasıyla 7,5 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası talep edildi. Mustafa Namık Kemal Boya hakkında, “Ergenekon silahlı terör örgütüne üye olmak”, “Devletin güvenliğine ilişkin gizli belgeleri temin etme”, “Özel hayatın gizliliğini ihlal etmek” iddiasıyla 25 yıla kadar hapsi istendi.
BAYKAL’A İSTİFA ÇAĞRISI
İddianamede, Çağdaş Eğitim Vakfı genel merkezinde yapılan aramada ele geçirilen bir hard disk içerisinde ÇEV Yönetim Kurulu Başkanı Tülin Mertcan tarafından CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal’a yazılmış mektuba da yer verildi. Mektupta “İki ileri, bir geri adım taktiği ile Türkiye’de şeriat yönetimi kurmaya kararlı oldukları açık hale gelen güçlerle kol kola bahar havası görüntülerinin yayımına katkı sağlama, Emine Hanım’ın ilginç kıyafeti ve tavrıyla devletimizi temsil etmesinden duyduğu üzüntüyü dile getiren sayın milletvekilini azarlayarak halkın açılma kanısına kapılma v.b. gariplikler CHP liderine ve CHP’ye yakışmamaktadır. Halkımızın gerçek özlem ve gereksinimlerini algılamakta zorlanan liderler hiç olmazsa istifa etmek suretiyle yerlerini boşaltmak basiretini gösterebilmelidirler. CHP ’ye bu yolla olsun hizmet etmeniz beklentisi içinde saygılar sunuyoruz ” ifadeleri yer aldı.
VALİLİK ŞANSIM YOK EDİLDİ
Başbakan Erdoğan’ın geçtiğimiz hafta yaptığı konuşmasında “1 milyar doları var diyen şuan Ergenekon’dan cezaevinde” sözleri ile işaret ettiği Tuncay Özkan’ın adı da sık sık iddianamede geçti. Özkan’ın haberlerinde kullandığı resmi raporların mimarı Mülkiye Başmüfettişi Candan Eren’in de raporun ardından zor günler geçirdiği ortaya çıktı. Eren’in 2003’te Gülseven Yaşer’e gönderdiği bir mektup da iddianameye konuldu. Yazısında araştırmanın ardından hakkında soruşturma açıldığını belirterek bunlara karşı davalar açtığını anlatan Eren, “Şahsıma yöneltilen husumet bununla kalmamış aynı gerekçelerle valilik şansımı da ortadan kaldıran bir disiplin cezası verilmiş, şahsıma verilen “1/30 Oranında Maaş Kesimi Cezası” na ilişkin işleme karşı da Ankara 11. İdare Mahkemesine tarafımdan iptal davası açılmıştır. İçişleri Bakanlığı ve AKP hükümeti tarafından, kendileri hakkında soruşturma yapan şahsıma gereken ders verilmiş ve istikbalimi olumsuz yönde etkileyecek bir süreç başlatılmış, belki de Mülkiye Müfettişliğinden uzaklaştırmama zemin teşkil edecek bir durum ortaya çıkarılmış olacaktır. Bunun yanı sıra şahsım aleyhine oluşturulacak olan bu durum, aynı zamanda İçişleri Bakanlığındaki Atatürkçü, Milliyetçi ve vatanperver bürokratları sindirmek için de kullanılacaktır”
ÖRGÜT ÜYELERİNE BURS
İddianamede ÇEV yöneticilerinin Jandarma Genel Komutanlığı ile birlikte yürüttüğü “Deniz Yıldızı” projesinde örgüt üyesi mensubu gençleri belirleyerek bu gençlere burs verilmesini sağladığı da iddia edildi.
İddianamede, “Öğrenci bursları (gizli)” başlıklı E mailde, “Çağdaş Eğitim Vakfı ve Jandarma Genel Komutanlığı tarafından verilen öğrenci bursları (Gizli) takdim planı” isimli bir belge yakalandığı anlatıldı. Planda, “PKK terör örgütü mensubu yakınlarına verilen burslar, Hizbullah terör örgütü mensubu yakınlarına verilen burslar, aşırı sol terör örgütü mensubu yakınlarına verilen burslar ve organize suç örgütü mensubu yakınlarına verilen burslar” gibi konu başlıkları yer alıyor.
SANA YAZLIK VERİYİM
İddianamede Tuncay Özkan’ın iş yerinde yapılan aramada el koyulan “Atatürkçü Düşünce Derneği” dosyasına da yer verildi. Dosyanın 63’üncü sayfasında yer alan ve iddianamenin 1 numaralı sanığı Gülseven Yaşer tarafından Hayri Canöz isimli bir kişiye yazıldığı öne sürülen mailde Ankara’da devam eden bir dava ile ilgili tanıklık yapılması isteniyor. Mailde, “Ankara da Necip, Hüseyin, Ergün ve Zübeyir Kandıra ile bir araya gelerek bir durum değerlendirmesi yaptık. Ortak görüş ikimizin en kısa zamanda Nuh Mete’ye giderek görüntü ve seslerin montaj olduğu böyle bir konuşmanın geçmediğini söylememiz gerekiyor. Yoksa çok kötü olacak. Benden bu fedakârlığı esirgeme lütfen. Cumhuriyeti, Atatürk’ü seviyorsan lütfen Nuh beye gidip ifade verelim, konuştuklarımızı inkar edelim. Bak eğer bu fedakârlığı yaparsan Bodrum’daki yazlığımı hemen sana vermeye hazırım. Telefon açma dinleniyor. Acele e-mail çek” ifadeleri yer alıyor.
İSMAİL ONLARA ÇALIŞIYOR
İddianamede, aramalarda ele geçirilen bir hard disk içerisinde bulunan ve ÇEV Başkanı Gülseven Yaşer tarafından avukat Hüseyin Buzoğlu’na yazıldığı öne sürülen bir mektuba da yer verildi. Yaşer mektupta, “Bugün aldığım bir haberle bir kez daha sarsıldım. Çok emin bir yerden gelen haber önemli. Vakıfta çalışan İsmail’i tanıyorsun sanırım. Vakfın kuruluşundan beri çalışıyor. Ne yazık ki diğer taraf ile bağlantısı var. Ve her gün oraya gelişmeleri raporla sunuyormuş. Evin ve vakfın telefonlarını onun üzerine yaptık ki kimse numaraları öğrenmesin. Yani bütün bilgiler elinde. Hafta sonları da yalnız vakfın temizliğini yapıyor. Bütün belgeleri inceleyebilir” sözleri yer aldı.
BİLMEM NE KARARGAH EVLERİ
İddianamede yer alan bazı telefon konuşmalarında da ÇEV yöneticilerinin kurmak istedikleri Cumhuriyet Evleri konusunda yaşadıkları ikilemlere yer veriliyor. 2008’de avukat Hüseyin Buzoğlu ve ÇEV Başkanı Gülseven Yaşer arasında yapılan bir telefon görüşmesinde, yeni kurulacak everle ilgili işlemlerin Türkiye Gençlik Birliği üzerinden yapılması kararlaştırılıyor. Buzoğlu telefonda kurulacak evlerin vakıfla bir alakası olmaması gerektiğini ve ileride sorun yaşanabileceğini belirtirken, Yaşer, “Bizim onlar bunlar bizim Cumhuriyet evleri diyoruz evlere. Hadi ondan vazgeçtik başka bir şey yani bunu bi disiplinli sistematik bi hale getirmek lazım. Çünkü şimdi bir de bayağı katkı yapmaya başladı veliler 5,6,10 olacak yani giderek” şeklinde cevap veriyor. Bunun üzerine Buzoğlu, “Ama bakın Gülseven hanım tekrar söylüyorum, siz adına Cumhuriyet evleri dediğiniz evleri iki gün sonra şuanda hiç olmayan bilmem ne karargah evleri diye iddianameye koyuyorlar” diye karşı çıkıyor.