Muhtarlık Kavgası

Van'ın Erçek beldesine bağlı Ilıkaynak köyünde, 29 Mart 2009 yerel seçimlerinde iki muhtar adayı arasında başlayan ve her iki taraftan toplam 5 kişinin ölümüyle sonuçlanan husumetin duruşması, güvenlik gerekçesiyle Zonguldak'a alındı

Van'ın Erçek beldesine bağlı Ilıkaynak köyünde, 29 Mart 2009 yerel seçimlerinde iki muhtar adayı arasında başlayan ve her iki taraftan toplam 5 kişinin ölümüyle sonuçlanan husumetin duruşması, güvenlik gerekçesiyle Zonguldak'a alındı. İlk duruşmada, müşteki ve sanıkları dinleyen mahkeme heyeti, ikindi ve akşam namaz vakitleri ile olay günündeki hava koşullarının tespit edilmesi kararını verdi.
Yerel seçimlerde, Halis Güleryüz ve Tahir Eskioba'nın muhtar adayı olduğu Ilıkaynak köyünde oy kullanma işlemi sırasında seçmenler arasında kavga çıkış, kavgada, muhtar adayı Halis Güleryüz'ün oğlu Mehmet Güleryüz hayatını kaybetmişti. Bu olayın ardından Güleryüz ve Eskioba aileleri arasında başlayan husumet, 26 Aralık 2009'da yaşanan olaylarla daha da büyümüştü.
Meydana gelen ikinci olay ise şöyle oldu. İddiaya göre, Eskioba ve Enterili ailelerinden 9 kişinin bulunduğu iki otomobile, köy girişinde pusu kuruldu. Arabalara açılan ateş sonucu Aziz Eskioba, Eyüp Eskioba ve İbrahim Enterili öldü, 3 kişi de yaralandı. Olayın ardından Güleryüz ailesinin yakınlarından 17 kişi gözaltına alındı. 9'u tutuklanırken 8'i tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.
Yapılan araştırmada, bulunan boş kovanlardan olayda 10 silahın kullanıldığı belirlendi. Silahlardan ikisinin, sanıklardan Gürgin A., Mehmet A.A. ve Muhammet A.'nın ortak kullandıkları su deposuna giden patika yolun kenarında gömülü bulunan biri kaleşnikof tüfekler olduğu saptandı.
OLAĞANÜSTÜ GÜVENLİK ÖNLEMİ
İlk cinayetin davası Van 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülürken, 17 sanıklı davanın duruşması güvenlik nedeniyle Zonguldak'ta başladı.
Polis, duruşmaya katılacak sanıkların dört yakınını sabah kaldıkları otelden alarak adliyeye getirdi. Yaklaşık yarım saat sonra diğer tarafın yakınları adliyeye geldi. Yaklaşık 15 kişilik grup kimlik kontrolleri yapılıp üzerleri arandıktan sonra içeriye alındı.
Zonguldak 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada 9 tutuklu sanık ile 1 tutuksuz sanık ve iki tarafın avukatları hazır bulundu. Sabah saatlerinde başlayan duruşma yaklaşık 8 saat sürdü. Zonguldak Emniyet Müdürü Metin Seyfi Sazak ve Emniyet Müdür Yardımcısı Mehmet Betni de adliye önüne gelerek olay yerindeki güvenlik tedbirlerini inceledi.
NAMAZ VAKİTLERİ İSTENDİ
Sanıklardan Mehmet Beyaztaş, olay saat 14.45'te meydana gelirken, evinde ikindi namazını kılıp dışarıya çıktığını ve bir süre sonra silah sesleri duyduğunu ileri sürdü.
İddia makamının, "İddianamede belirtilen ve bulunan silahlar sizin olay sırasında kullandığınız silahlar mıydı?" sorusu üzerine sanıklardan Kasım Kıskanç, "İkram Beyaztaş ile ben de kaleşnikof marka tüfekler vardı. Gürgin Atlı'nın evinin yanında bulunan silahların bizim olay sırasında kullandığımız silahlar olup olmadığını bilmiyorum. Zira hava bulutluydu ve görüntü net değildi" cevabını verdi.
Müştekilerin vekili Avukat Ali Aygün de, bu ifadeler ve cevaplar üzerine mahkeme heyetinden, olay günü ikindi ve akşam namazı vakitleri ile hava koşullarının tespitini talep etti.
Mahkeme heyeti ise olayın olduğu 26 Aralık 2009 tarihinde ikindi ve akşam namazları vakitlerinin tespiti için Van Müftülük makamına aynı günün hava koşullarının belirlenebilmesi için Meteoroloji Müdürlüğü'ne müzekkere yazılması kararı verdi.
PUŞİLİ ÜÇ KİŞİ GÖRDÜM
Suçsuz olduğunu söyleyen sanık Mehmet Beyaztaş, silah sesini komşusu ile konuşurken duyduğunu ve evine gidip pencereden baktığında elinde kaleşnikof tüfek ve çuval bulunan yüzü başı puşi ile sarılı üç kişi gördüğünü söyledi. 2009 yılındaki yerel seçimler esnasında meydana gelen kavgada darp edildiği için bu şahıslardan şikayetçi olduğu belirten Beyaztaş, bu sebeple kendisine bu iftiranın atılmış olabileceğini anlattı.
Sanıklardan Mustafa Beyaztaş da, yerel seçimlerdeki çıkan kavgada yaralanan Halis Güleryüz'ün oğlu Mehmet Güleryüz'ü kendisinin hastaneye götürdüğünü ve kimin vurduğunu sorduğunda ise Ş.E. cevabını aldığını, kendisinin de bu yönde ifade vermesi nedeniyle böyle bir iddia ile iftira atıldığını ileri sürdü.
VALLAHİ KORKUMDAN KAÇTIM
Sanıklardan Tahir Atlı ise savunmasında, olayın olduğu anlarda İ.K. ve A.K. isimli şahısları hayvan satışı için evinde misafir ettiğini söylerken, çocuklarının silah sesi duyduklarını söylemesi üzerine misafirleri ile dışarı çıktığını anlattı. Mahalle çeşmesinin başında M.B., B.B., F.K., E.A., Z.A, F.A, L.A isimli bayan komşularını gördüğünü belirten Tahir Atlı, olayda ismi geçmesina rağmen korkması nedeniyle teslim olmadığını söyledi. Israrla neden kaçtığının sorulması üzerine ise, şöyle cevap verdi:
"Baktım 70 yaşındaki adamı tuttular. Bırakmıyorlar. Ben de korktum. O nedenle teslim olmadım. 70 yaşındaki adamı tutup bırakmadıkları için vallahi korkumdan kaçtım. Benim 70 yaşında diyerek kastettiğim kişi Abdülhekim Y.'dir."
ÇATIŞMAYI ANLATTI
Van il merkezinde oturduğunu belirten sanıklardan Kasım Kıskanç ise, olayın olduğu Erçek beldesine bağlı Ilıkaynak köyünde arazilerinin bulunduğunu söyledi.
Kıskanç, olay günü de arazilerinde yetiştirdiği ot ve yoncaları sattığı F.K. ve H.K.'dan bedellerini almak için İ.B. ile birlikte köye gittiğini anlattı. Şahısları evde bulamaması nedeniyle köyden tekrar Van il merkezine dönmek için yola çıktıklarını belirten Kasım Kıskanç, yaşananları ve çatışma anını şöyle anlattı:
"Kalender mevkiini geçtikten sonra açık bir yerde bulunan viraja 50 metre yaklaştığımızda sol tarafta bir aracın dere üstünde, yol kenarında durduğunu gördük. İki üç kişi yolun sağına, 2-3 kişi de yolun soluna yattığını gördük. Şahıslar mevzi aldıktan sonra bizim bulunduğumuz araca ateş etmeye başladılar. Ben kendimi arabadan attım. Sonra İ.B., yanıma geldi. Bize ateş eden sekiz kişiydi. Bunların arasında Z.E., A.E., A.E., Ş.E., İ.E., A.E. ve bir de bayan vardı. BaÄay sırasında kullandığyan zannederim
silahı getirip götürmek için orada bulunuyordu. Ateş edilince çatışmaya girmek durumunda kaldım. Daha sonra İ.B. de yanıma geldi. Gerek ben gerek İ.B de kaleşnikof marka tüfek vardı. Zira husumet olduğu için genellikle silahla geziyorduk. Çatışma devam ederken, baş edemeyeceğimi anlayınca Sürüyol köyüne doğru kaçmaya başladım. Ancak yukarıdan beyaz bir minibüs geliyordu. Gelen minibüs onların eniştesinin aracıydı. O nedenle korktuk yeniden geriye döndük. Ben tekrar orada çatışmaya girdim."
Daha sonra Kalender Mahallesine doğru kaçtıklarını belirten Kıskanç, sözlerine şöyle devam etti: "Mahallenin sonundaki M.K.B.'nin evinin yanına aracı park ettik. Ne olduğunu sorduğunda, önümüzün kesildiğini söyledik. Üzerimdeki mont inceydi. Kendi montumu M.K.B.'ye verdim, onun montunu aldım. Kendisi ile el sıkıştım. İ.B. ile kaçarak gittik. Gece saat 22.00-23.00 sıralarında köye döndük. Köyde askerler doluydu. Köye girmedik. Köyün yukarısındaki bir dereye silahlarımızı saklayıp gittik."
Olaydan bir gün önce ağabeyi Zeki B. ile birlikte inşaatta çalışmak için Balıkesir'in Dursunbey ilçesine hareket ettiklerini anlatan Savcı B., olayın olduğu günü Balıkesir'e vardıklarını söyledi. Köydeki olayları amcasının oğlu Murat'ın telefonla aramasıyla öğrendiğini belirten Savcı B., eşi ve yakınlarından olayda kendisinin de isminin geçtiğini öğrenmesi üzerine Dursunbey Jandarma Karakolu'na gittiklerini ifade etti.
Karakol komutanına bildirilmesine rağmen oradan gönderildiğini ileri süren S.B., Erçek Karakol komutanlığından gelen telefon üzerine tekrar Dursunbey Jandarma Karakolu'na gittiklerini belirtti. Gerekli tutanakların tutulması ve kimliklerin fotokopilerinin alınmasının ardından karakoldan ayrılarak inşaata geçtiklerini belirten S.B., şöyle konuştu: "Sabah işyerinde çalışırken polisler geldi. Bizi karakola götürdü. Savcılığa çıkarılmadan hakim karşısına çıktık. Tutuklama kararımız verildi. Yaklaşık 26 gün
tutuklu kaldık ve bu süre sonunda tahliye edildik. Geceyi Balıkesir'de geçirdikten sonra Van'a döndük. Yolda Erçek Jandarma Komutanlığı'ndan gelen telefonda, 20 gün köye gelmememiz istendi. 20 gün başka köyde kaldık. Tekrar bizi karakola çağırdılar. Gerginlik olmaması için 40 gün köyü terk etmemiz istendi. Köyden ayrıldık."
ARABAYI DELİK DEŞİK ETTİLER
Çıkan silahlı çatışmada yaralandığını belirten müştekilerden Şehabettin E. ise beyanında sanıkların hepsinden şikayetçi olduğunu yineledi. Davaya katılmak istediğini anlatan Şehabettin E., zaman zaman gözyaşlarına hakim olamadı.
Muhtarlık kavgasında ölen Mehmet Güleryüz'ün kim vurduya gittiğini ve olayın ise Şehabettin E. ve Şahyettin E. üzerine kaldığını iddia etti.
M.K, H.G., A.Y., İ.B., S.B. ve Z.B isimli şahısların öldürülen babası İbrahim E. ve kendisinin A.E ile görüşmeleri ve evlerine gitmeleri konusunda sürekli tehdit edildiğini ileri süren Şehabettin E., şunları söyledi: "Olay günü Van il merkezine gittik, alışverişimizi yapıp dönüşte Erçek Jandarma Karakoluna uğradık. Zira A.Y. ve A.A.'nın tehditleri nedeniyle babam şikayetçi olmuş ve ifadesini vermişti. Babamın verdiği ifadesinin ardından ben E.E.'nin kullandığı araçtaydım. Arabada A.E. ile A.E. de vardaÄay
sırasında kullandığı. Diğer arabayı da M.Z.E kullanıyordu. O arabada babam İbrahim E., M.A.S., A.E ve yengem K.E. vardı. Kalender mevkiine yaklaştığımızda bizim bulunduğumuz araç önde gidiyordu. Diğer araçta yaklaşık 200 metre kadar mesafeden bizi takip ediyordu. Keskin bir viraja gelmiştik. Virajdan çıkmadan yolun sağına ve soluna bölünmüş şekilde şarampole saklanan M.K.B., E.B., G.A., T.A., A.A., M.B., M.B., M.B., İ.B., S.B., Z.B., A.Y., H.G., M.K. bir anda çıkarak, bizim içinde bulunduğumuz araca ateş
etmeye başladılar. O kadar kurşun yağdırdılar ki, arabayı delik deşik ettiler. Ben arabadan kendimi dışarıya attım ve saklanmaya çalıştım.Ancak ben de yaralanmıştım. İsmetullah A. olay yerine arabasıyla gelince, bunu gören şahıslar kaçtılar. K.K. ile İ.B. suçu üzerine alıp diğerlerini kurtarmak istiyor. Bunların hepsi olay yerindeydi."
KARŞILIK VERSEYDİK ZAYİAT AZ OLMAZDI
Şehabettin E., çeşitli sorular üzerine şöyle cevap verdi: "ellerinde uzun namlulu silahlar vardı. Hepsinin ellerinde değişik değişik silahlar vardı. Biz karşılık vermedik. Eğer karşılık verseydik 3 ölü, 3 yaralı olmazdı. Sanıklar zaten bir aşağı bir yukarı gidip geliyorlardı. M.B. ile H.G. boş kovanları topluyorlardı. Aslında silah ve kovan sayısı daha fazlaydı. Bir yandan ateş ediyorlardı. Bir yandan kovanları topluyorlardı. O esnada kar yağmur gibi yağıyordu. Yerler çamurdu. Zaten o akşam yoğun bir
kar yağışı oldu, bir sürü kovan da karın altında kaldı."
AZMETTİREN ABLAM
Müştekilerden Adem Eskioba ise muhtarlık kavgasında ölenlerden Halis Güleryüz'ün ablası R.G.'nin eşi, Mehmet Güleryüz'ün ise ablası R.G.'nin oğlu olduğunu ifade etti. Son çatışmada ölen Eyüp Eskioba'nın ise ağabeyi olduğunu vurgulayan Adem Eskioba, halen ağabeyleri Ş.E. ve Ş.E.'nin üzerine kaldığını iddia etti.
Azmettirenin ablası olduğunu ileri süren Adem Eskioba, kan davasının önlenmemesi halinde yeni bir katliamın olmasından korktuğunu söyledi. Eskioba, olay nedeniyle halen iki ağabeyinin Bitlis Ceza İnfaz Kurumunda olduklarını belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: "Mehmet Güleryüz'ün ölmesi olayından sonra A.Y., A.A., H.G., M.K., S.B ve Z.B. sürekli bizleri tehdit ediyorlardı. Devamlı yanımızdan geçerken işaret parmaklarını alınlarının ortasına dayayıp göstermek süretiyle 'göreceksiniz' diyorlardı. Van'dan
köye dönerken rampa ve virajlı bir yerde saklandıkları köprünün alt kısmından bulunduğumuz araca ateş edildi."
FİLM GİBİ
Adem Eskioba, gözleri önünde ağabeyinin vurulduğunu söylerken sanıkların film çevirir gibi kendilerine ateş ettiklerini anlattı.
Eskioba, ağabeyi Eyüp Eskioba'nın zaten ilk ateşte aldığı yaralanma sonucu direksiyon başında öldüğünü belirterek şunları söyledi: "Vücudunda 20-30 kurşun vardı. Ben kendimi arabadan attım ve saklandım. Yer değiştirerek A.Y., A.A, H.G, M.K, K.K., M.K.B., İ.B., Z.B., S.B., M.B., M.B., G.A., T.A., İ.B., R.K. bize ateş ediyorlardı. Bunların hepsi ateş ediyordu. Sanki film çevirir gibi bize ateş ediyorlardı. Ağabeyimi o halde görünce psikolojim bozuldu, halen sanıkları gördüğümde psikolojim bozulmaktadır."
YENİ KATLİAMDAN KORKUYORUZ
Adem Eskioba, olayların azmettirici olarak gösterdiği ablası R.G.'nin yeni bir katliama azmettirmesinden endişelendiğiÄay sırasında kullandığni ifade ederek "Biz, ablam R.G., Z.B. ve S.B.'nin halen yeniden bir katliam yapmalarından korkuyoruz" dedi.
Menduh Kıskanç ise olay günü akşam namazını kıldıktan sonra yanına gelen kızının silah sesleri duyduğunu söylediğini ileri sürerek, suçlamayı kabul etmedi. Olay yerinde olması halinde cezasını çekeceğini söyleyen sanık Halis Güleryüz de, esvaplardan çıkan atış artıklarının ceketten ya da jandarma aracına inip bindiği esnada bulaşmış olabileceğini ifade etti. Tutuklu bulunan diğer sanıklarda suçsuz olduklarını söyleyerek mahkemeden tahliye ve beratlarını istedi.
Mahkeme heyeti, sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar vererek olayda kullanılan diğer silahların bulunması için Ilıkaynak Köyü Kalender Mahallesi Musa Deresi'nde kazı çalışması yapılmasına karar verdi. Tutuklu sanıkların tutukluluk halinin sürmesine karar veren mahkeme, duruşmayı erteledi. Duruşma sonunda sanıklar geniş güvenlik önlemi altında cezaevi aracına bindirildi. İki tarafın yakınları olaysız bir şekilde adliyeden ayrıldı.
(SD-SD-HO-Y)