Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı'ya Dünya Verimlilik Ödülü

Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı Dünya Verimlilik Bilimi Konfederasyonu (WCPS), Avrupa Ulusal Verimlilik Merkezleri Birliği (EANPC) ve Milli Prodüktivite Merkezi'nin (MPM) ortak organizasyonuyla gerçekleştirilen 16

Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı Dünya Verimlilik Bilimi Konfederasyonu (WCPS), Avrupa Ulusal Verimlilik Merkezleri Birliği (EANPC) ve Milli Prodüktivite Merkezi'nin (MPM) ortak organizasyonuyla gerçekleştirilen 16. Dünya Verimlilik Kongresi ve 2010 Avrupa Verimlilik Konferansı'nın ana konuşmacısı oldu.
Kongrede Güler Sabancı'ya Dünya Verimlilik Ödülü verildi.
Konuşmasının başında merhum iş adamı Sakıp Sabancı'nın verimlilik konusuna verdiği öneme dikkat çeken Sabancı, "Sakıp Bey verimliliğin dünyamızın ekonomik sorunlarını çözümleyecek anahtar kavramlardan biri olduğuna inanırdı. Çünkü yaptığımız her işte rekabetçi olmak için kalite, fiyat, servis üçgeninde başarılı olmak için verimliliğin her aşamada tanımlanması ve ölçülmesi gerekmektedir. Sürekli daha iyiyi arama, iyileştirme, geliştirme, operasyonel mükemmellik yolunda ilerleme, Sabancı olarak çalışma
kültürümüzün de bir parçasıdır" dedi.
Paul Meyer'den alıntı yapan Sabancı, "Verimlilik kazayla olmaz. Verimlilik her zaman mükemmelliğe, akılcı planlamaya ve odaklanmış efora olan köklü bir bağlılığın sonucudur. İşte bu sebepten dolayı da Sabancı'da verimlilik başarının tarifidir. Biz bunu bir kültür olarak benimsedik" ifadelerini kullandı.

VERİMLİLİK ANLAYIŞI
Verimlilik yaklaşımı ile ilgili yıllar içinde görülen değişime de vurgu yapan Sabancı, "Seksenli yıllara kadar üretilen ürün ve hizmetlerin kalitesine odaklı geleneksel kalite kontrol anlayışı pazara egemendi. 80'li yıllarla birlikte Sabancı Holding bünyesindeki öncü kuruluşlar kalite kontrol anlayışından kalite güvencesi anlayışına geçmeye başladılar. Kalite güvencesi anlayışı yalnızca operasyonel süreçlerin kalitesine odaklanan bir anlayıştı. Oysa bizler, kuruluşlarımızın artan rekabete kurumsal olarak
cevap verebilmesi için, yönetsel süreçlerimiz de dahil olmak üzere tüm süreçlerimizde ve faaliyetlerimizde bir kalite ve verimlilik anlayışının/kültürünün egemen olmasını istiyorduk. Bu arayışımıza yanıtı 90'lı yıllarda ülkemizde de hızla yaygınlaşmaya başlayan Toplam Kalite Yönetimi yaklaşımında bulduk" diye konuştu.
90'lı yıllarla birlikte verimlilik ve maliyet odaklı bir kalite kültürü oluşturma çalışmalarına başladıklarını kaydeden Sabancı, bu çalışmalar kapsamında, pek çok uygulamayı devreye soktuklarını söyledi.

SABANCI TOPLULUĞU'NDA VERİMLİLİK
Sabancı Topluluğu'ndaki verimlilik yaklaşımına da değinen Sabancı, "Topluluk olarak, sonuç odaklı bir kültürün yaygınlaştırılması ve benimsenmesine yönelik çabalarımızı sürdürüyoruz. Bunu yaparken, tüm faaliyetlerimizin yüksek bir operasyonel verimlilikle gerçekleşmesine önem veriyor, değer oluşturma ve sürdürülebilir büyüme gibi, grubumuzun temel performans hedeflerini gerçekleştirmeye yönelik olmasına özen gösteriyoruz" diye konuştu.
Sabancı bünyesindeki kuruluşların operasyonel mükemmelliklerini her geçen gün daha da geliştirmek amacıyla çeşitli projeleri ve yaklaşımları hayata geçirdeklerini belirten Sabancı, "Operasyonel mükemmelliğin topluluğumuz için bir temel yetkinlik (core competency) haline geldiğini söyleyebilirim. Gözbebeklerimizden EnerjiSA'yı örnek vereyim. İki hafta önce, Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan ve sayın bakanımız Taner Yıldız ile EnerjiSA şirketimizin Bandırma Doğal Gaz Kombine Çevrim Santralini açtık.
Santral, Türkiye'nin kriz sonrası yine hızla artan elektrik enerjisi talebine en kısa sürede cevap vermeyi amaçlıyor. Bandırma Doğal Gaz Kombine Çevrim Santrali %60 verimi ile Türkiye'nin en verimli doğalgaz santrali oldu. Daha az doğal gazla daha çok elektrik üretecek. Bandırma Santrali'nın bu yüksek verimlilik oranı yılda 50 bin ton daha az karbon salımına yol açarak küresel ısınma tehdidini azaltmaya katkıda bulunacak. Yüzde 60 verimlilikle aşağı yukarı rakiplerimizle aramızda yüzde 10'a varan bir
maliyet avantajı da sağlamış olduk. Yani sürdürülebilir verimlilik felsefesini içselleştirerek, tüm paydaşlarımıza kazanç sağladık" dedi.

DÜNYADA VERİMLİLİK ANLAYIŞI
Ülkelerin verimliliği konusuna da konuşmasında yer veren Sabancı şunları kaydetti:
"Verimliliğin özünde daha az kaynakla daha fazla ve etkin değer oluşturmak var. Dolayısıyla sürdürebilirlilikle iç içe iki kavramdan bahsediyoruz. Bir ülkenin, bir şirketin rekabetçiliği, onun verimliliği ile ölçülür. Ülkelerin verimliliğinin onların refah düzeyini de belirlediğini araştırmalar ile görüyoruz. Yine görüyoruz ki ülkelerin verimliliğinin artması ile 'iyi yönetişimin', iyi işleyen hukuk düzeninin, ekonomik hayatı sadece düzenleyen ve denetleyen bir devlet rolünün, piyasayı oluşturmasına
imkan veren ve yatırımlara açık anlayışın, şeffaf ve ölçülebilir ekonomik verilerin, ekonomide verimliliği ve dolayısıyla refahı artırdığını görüyoruz".
"Verimliliği artırmanın başlıca yollarından birinin de, organizasyonda ve yönetimde gelişmeler sağlamaktır" diyen Sabancı, varlıkların yönetilmesinde, insan kaynaklarının yönetiminde başarı gösteren bir kuruluşun, verimlilik düzeyini hızla yükselttiğini, üretimde kullanılan makine kapasitesi ile işgücünün de, kısa dönemde önemli düzeyde artırıp azaltılamayacağını söyledi.
Sabancı, "Bu yüzden bunların tam kullanımı, verimliliği olumlu yönde etkiler. Kapasitenin uzun süre önemli ölçüde düşük kullanıldığı bir ortamda yüksek verimlilikten söz edilemez. Üretim sürecinin her aşamasında kullanılan girdilerin kalitesi önemlidir. Kaliteli girdi, yüksek verimlilik ve kaliteli nihai ürün için vazgeçilmezdir. Aynı şekilde, üretimde kullanılan girdilerin en önemlisi olan insan gücünün kalitesi de verimliliği doğrudan etkileyen bir faktördür. İyi eğitilmiş, yeterli beslenen, iş
kazalarından ve hastalıklarından korunan işgücü, yüksek verimliliğin en şaşmaz güvencesidir. Bu alanlarda devlet ve toplumun bütün kesimlerinde yapılabilecek her türlü geliştirici katkı, ülke ekonomisinin verimliliğini artıracaktır" dedi.

GLOBAL KRİZ
Global krizin, verimlilik ile olan ilişkisine de değinen Sabancı "Bu krize, verimlilik artışına dayanmayan gevşek para politikaları ve para bolluğu sonucu aşırı borçlanmalar sebep oldu. Para bolluğu, serbest sermaye hareketi ortamında aşırı talebe dönüştü. Aktif fiyatlarını, borsaları, konut fiyatlarını, emtia fiyatlarını şişirdi. Aktif balonları kredi balonu yarattı. Risk olgusu neredeyse unutuldu. Verimlilik artışı, üretim artışı bunu yakalayamadı. Reel sektörün gerçekleri ve verimlilik ile bağı kopmuş
bir ortam doğdu ve sürdürülebilir olmadığı anlaşıldı. Fiyatların ve faizlerin yükselmeye geçmesiyle sistem çöktü. Talep hızla daraldı. Alınan aşırı riskler (toksik asetler) nedeniyle finans sistemi çökme eşiğine geldi. Verimlilik artışına dayanmayan para ve bütçe gevşetilerek, şişirilen talebin sürdürülebilir olmadığı görüldü. Şimdi tüm dünyanın bundan ders alması gerekiyor. Bildiğiniz gibi, Eylül 2008'de patlayan kriz dünyanın birçok dengesini sarstı. Bu dönemde G20 ülkeleri nispeten iyi sayılabilecek bir
koordinasyonla yapılması gerekenleri yapmaya çalıştılar. Ancak, taşlar henüz tamamen yerine oturmadı. ABD ve Avrupa gibi gelişmiş piyasaların krizden daha yavaş çıktıklarını görüyoruz. Gerçekten de yapılan olağanüstü kamusal yardımlara rağmen, gelişmiş piyasalar tam olarak kendilerine henüz gelemediler. Gelişmiş piyasalarda birçok şirket battı; devletten aldıkları yardımla ayakta kalan bir çok şirketin de, verimliliği artıran şirket içi reformları yapamadıklarını gözlemliyoruz. ABD'deki yavaş büyüme kamu
desteğiyle oluyor. İç talebe, yatırıma dayalı bir büyüme göremiyoruz. Kamu açıkları ve kamu borçları çok yüksek seviyelere çıktı. Bir sorunun çözümü, bir başka sorunu ağırlaştırdı. ABD'deki birçok şirket, devletten bolca para almasına rağmen, henüz bu parayı stratejik bir verimlilik politikasıyla harmanlayamadığı için zorlanıyorlar, istedikleri gibi büyüyemiyorlar. Aldıkları devlet yardımını kısa vadede kullandıkları için, orta ve uzun vadede verimliliğe ve sürdürülebilirliğe yatırım yapmak için tekrar
destek bekliyorlar. Avrupa'da da farklı hikayeler var, mesela komşumuz Yunanistan'a bakınca, verimlilik sağlayamayan, şeffaf olmayan bir ekonominin sonuçlarının ne kadar kötü olabileceğini gördük" dedi.
Sabancı Almanya'nın ise farklı bir durumda olduğunu belirterek, "Almanya'da, kriz başladığında, hükümet, sanayi, işveren, sendika, yani tüm ülke birlikte krizden çıkma planları yaptı. Karşılıklı mutabık kaldılar, uyumlu çalıştılar. Verimliliği esas alan tedbirleri birlikte uyguladılar. Şimdi Almanya'daki işsizlik, kriz öncesinden daha aşağı seviyelere düştü - hatta ülkedeki işsizlik oranı son 20 yılın en düşük seviyesinde. Almanların yiüksek teknoloji üreten 1300 şirketi bulunuyor. Başka ülkelerin
üretemediği yüksek teknolojiyi üreten inovasyona ve verimliliğe büyük önem veren Almanya yeniden Avrupa'nın en verimli ülkesi haline geldi. Avrupa, kendi içinde, ülkeleri arasındaki bu dengesizliği çözmeye çalışıyor" dedi.

TÜRKİYE'DE DURUM
Kriz sonrası büyümeyi ağırlıklı olarak gelişmekte olan ülkelerde görüldüğünü ifade eden Sabancı, Türkiye'nin de krizi iyi atlatan ülkelerin başında yer aldığını belirtti. Sabancı sözlerini şöyle sürdürdü, "Türkiye'nin sağlam bankacılık altyapısı, toksik aktif sorunu olmaması ve akılcı uygulanan mali politikası, bizi krizin en kötü etkilerinden korudu. 2001 krizinden sonra yeniden yapılandırılan bankacılık sistemi çok başarılı oldu. Örneğin MB ve BDDK gibi özerk kurumlar sistemin başarılı olmasını
sağladı. Bankacılık sektörünün güçlü sermayesi ve dinamik müşteri takibi, Türkiye'nin büyümesini desteklemeye hazır. Bankalarımızın sermaye yeterliliği, Avrupa ortalamasından yüksek ama daha önemlisi sermaye verimliliği, yani sermayesine göre karlılıklarda memnuniyet verici düzeyde sürdürülebilir bir yapıda. Bütün bunlar da, Türkiye'nin borç stoku ve bütçe açığı sıralamalarında dünya ülkeleri arasında en iyi yerlerde olmasını sağladı. Türkiye'nin ekonomik iklimi düzeldi. Altyapımız sağlam;
özelleştirmeler hızla devam ediyor. Devlet, denetim mekanizmasına yönelik regülasyonları hayata geçiriyor. Bu rekabetçi ortam, verimliliği de zorunlu hale getiriyor. Büyüme rakamlarımız sadece G-20 değil tüm dünya ülkelerine örnek seviyelerde. Enflasyon kontrol altında devam ediyor; dolayısıyla da düşük faiz ve uzun vadeli kredi imkanları artıyor. Bu vesileyle de ilk defa yatırım yapma ratingine yükseleceğimizin işaretlerini almaya başladık. Bir senede dünyanın en büyük ekonomileri sıralamasında,
on yediden on altıya çıktık. Fakat sürdürülebilir verimliliği yakalamak için çok daha fazla çalışmamız gerekecek. Özelleştirmelere tam hızla devam etmeliyiz ki şirketlerimiz daha verimli çalışsın, hedeflerini tuttursun, şeffaflığı yakalasın. Üstüne basarak yeniden söylüyorum: verimlilik başarının göstergesidir. Bizim gibi gelişmekte olan ülkeler için en büyük risk, büyük cari açık ve bunu finanse eden, dışarıdan gelen sıcak paradır. Bu durumda, orta ve uzun vadede kamu harcamalarını azaltmamız,
yatırımları arttırmamız, geleceğe hazırlanmamız gerekmektedir. Ülkemizdeki bu müspet gelişmelere paralel rekabet gücümüzü sürekli geliştirmek için daha odaklanmış çalışmalara ve politikalara ihtiyacımız var. Tüketimi teşvik ederken reel sektörü ve verimliliği teşvik eden politikaları gözardı etmemeliyiz. Ülkemiz iyi bir büyüme ve gelişme dönemine girmiştir. Ancak, dünyadaki gelişmelere hassas olmalıyız. Artık G-20 'nin önemli bir üyesiyiz. IMF'de söz sahibi oluyoruz. Dünyanın sürdürülebilirlik
konusuna en öncelikli konularından biri olan enerjide çok önemli role sahibiz."
Önümüzdeki dönemde tüm dünyanın gündeminde öne çıkan iki konunun verimlilik ve sürdürülebilirlik olduğunu belirten Sabancı, "Bu nedenle, biz de ülke olarak, Türk özel sektörü olarak, daha uzun vadeli stratejilere odaklanarak, bu vizyonla hareket etmeliyiz."İşin özünü" asla unutmamalı ve unutturmamalıyız. İşin özü rekabet gücü ve verimliliktir" sözleriyle konuşmasını tamamladı.
Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı'ya konuşmasının ardından Dünya Verimlilik Ödülü takdim edildi.