Davutoğlu: 'İlişkilerimizde Biz Nesne Değiliz' Ankara
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Türkiye'nin hiç bir müttefiki ile ilişkisinde nesne olmadığını belirterek, 'Birisi belirleyecek ve bizim sadakatimizi test edecek, kimsenin haddine değil bu' dedi.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Türkiye'nin hiç bir müttefiki ile ilişkisinde nesne olmadığını belirterek, 'Birisi belirleyecek ve bizim sadakatimizi test edecek, kimsenin haddine değil bu' dedi.
Davutoğlu, CNNTürk'te Taha Akyol'un sunduğu 'Eğrisi Doğrusu' programına katılarak soruları yanıtladı.
İsrail ile ilişkilerin ele alındığı programda ABD ziyaretinde ülkedeki Yahudi lobisine önem verip vermeyeceğine ilişkin soru üzerine bütün lobilere önem verdiklerini belirten Davutoğlu, 'Dünyanın neresinde olursa olsun Yahudilerle görüşürüz' dedi.
Türkiye'nin Yahudilere zulmeden ya da İsrail ile fiili bir savaş yaşayan bir ülke olmadığını ifade eden Davutoğlu, 'Şimdi böyle bir ülkenin 9 vatandaşı, uluslararası sularda, düzenli ordu tarafından, siyasi bir otoritenin emriyle kararlı ve bilinçli bir şekilde öldürülmüşse onurlu bir devlet bu hakkı sonuna kadar takip eder. Bizim için bu kendimize olan saygımızın bir gereği' diye konuştu.
'İsrail'in bu saldırısından sorumluluğu olmayan, benzer acıları yaşayan Yahudilerin böylesine bir katliamı, hatta Gazze'ye yönelik blokajı mazur görmeleri durumunda burada bir problemin mevcut olduğunu' dile getiren Davutoğlu, önce onların İsrail'in bu politikalarına isyan etmesi gerektiğini söyledi.
Son ABD ziyaretinde Yahudi toplumunun liderleri ile de görüştüğünü anlatan Davutoğlu, bu konuları açık bir şekilde paylaştığını, Yahudi entelektüellerinin çoğunun Türkiye'nin haklı olduğunu ifade ettiğini kaydetti.
ABD'deki Yahudi çevrelerinden farklı görüşlerin de çıktığına işaret eden Davutoğlu, temasta bulundukları Yahudi lobisinin önce '2008'e kadar iyi olan ilişkilerin sonra neden bozulduğu' sorusunu sormaları gerektiğini söyledi.
Yahudi toplumunda nihayetinde bir dayanışmanın söz konusu olduğunu belirten Davutoğlu, ancak Türkiye'de yaşayan aydınların onlar tarafından dile getirildiğinde mazur görülecek fikirlerin sözcülüğünü yapmalarının yanlış olduğu ifade etti.
Bu konuda ilkesel tutumlarını sürdüreceklerini dile getiren Davutoğlu, 'ABD'de bazı çevrelerde bu yanlış algılanıyorsa, bunu izah etmek bizim görevimiz bunu izah edeceğim' dedi. Davutoğlu, ABD'de kongre üyeleri ve çeşitli düşünce kuruluşlarında da bunları izah edeceğini söyledi.
Davutoğlu, Türkiye'ye atanacak ABD Büyükelçisinin kongre tarafından onaylanmamasının ilişkilerde bir problem olduğu anlamına gelip gelmediğine ilişkin bir soru üzerine, bunun Türkiye ile ilişkilerde bir problem anlamına gelmediğini, tamamıyla ABD iç hukuk sisteminin işleyişi ile ilgili olduğunu kaydetti. ABD'deki seçimlerin de araya girdiğini belirten Davutoğlu, bu konuda muhatapları ile görüştüklerini, büyükelçinin en kısa zamanda atanacağı yanıtını aldıklarını anlattı.
-NATO SAVUNMA SİSTEMİ-
Davutoğlu, NATO füze savunma sisteminin kurulmasında kastedilen tehdidin İran olup olmadığının sorulması üzerine, tehdit algılamasının belirli bir ülke için olmadığını dile getirdi.
Yeni Stratejik konseptin soğuk savaş sonrasında gündeme gelmeye başladığını, o zaman Rusya'nın da olduğunu ifade eden Davutoğlu, 'Kuzey Kore ile Güney Kore arasında gerilim yaşanıyor, Türkiye de bu ateşkes anlaşmasının tarafı olduğu için, bizim de görüşlerimiz soruluyor. Orada bir gerilim yaşansa Kuzey Kore'nin füzeleri için de bu geçerli' diye konuştu.
Lizbon'da alınan kararın daha ilkesel bazda, tamamen savunma nitelikli bir karar olduğunu söyleyen Davutoğlu, konunun Türkiye'nin NATO'ya sadakat meselesi olmadığını belirtti. Davutoğlu, kararın Türkiye'nin NATO'nun etkin bir üyesi olduğunun göstergesi olduğunu, 'NATO'nun sahibiyiz' ifadesiyle de bunu kastettiğini söyledi.
Türkiye'nin NATO'nun içinde bir nesne olmadığını belirten Davutoğlu, Türkiye'nin dış politikasından rahatsızlık duyanların temel yaşadığı sorunun hala bunu idrak edememelerinden kaynaklandığını ifade etti.
Davutoğlu, 'Ne ABD ne NATO ne AB ne Rusya ne x ne y ile ilişkilerimizde biz nesne değiliz. Birisi belirleyecek ve bizim sadakatimizi test edecek, kimsenin haddine değil bu. Biz müttefiksek beraber belirleriz ama kimse bizi sadakat testinden geçiremez' diye konuştu.
NATO Savunma sisteminin maliyeti ve Türkiye'nin bundan bir tasarruf sağlayıp sağlamayacağına dair soruyu Davutoğlu, şöyle yanıtladı:
'Bir kere bizim bir ulusal savunma sistemi calışmamız var. Esas itibarıyla bundan vazgeçmemiz söz konusu değil, kendi savunma ihtiyaçlarımız karşılanacak. Ancak bu savunma ihtiyaçları ile NATO Savunma Konsepti arasında bir örtüşme oldu mu; bu tabii maliyetlerin optimize edilmesi imkanı da doğuyor. Bu zaten aşamalı bir yapı, yeni konsept de o şekilde. Nihai noktaya gelene kadar o hesaplamalar yapılacak ama bizim metinde olmasını istediğimiz olmazsa olmaz noktalardan birisi de adil, hakça külfet paylaşımı.'
AB'nin ekonomik güç olarak tarih sahnesine çıkışının NATO'nun güvenlik şemsiyesi altında olduğunu kaydeden Davutoğlu, buna da en büyük emeği Türkiye'nin verdiğini anlattı.
Davutoğlu, hal böyle iken Türkiye-AB arasında güvenlik anlaşması hala imzalanmadığını, Türkiye'nin hala Avrupa Savunma Ajansı'nın üyesi olmadığını, Güney Kıbrıs vetosuyla karşılaşıldığını anlattı.
Türkiye'nin Avrupa Ortak Savunma Sistemi içinde karar verici bir mekanizma içinde olduğunu anımsatan Davutoğlu, 'Şimdi biz bunların olmasını istiyoruz, bunların olmasını istemek de anasütümüz kadar helaldir bize' diye konuştu.
Bu konuda Türkiye'nin elinin güçlendiğini dile getiren Davutoğlu, 'Artık Güney Kıbrıs Rum Kesiminin uyguladığı blokaj politikalarının stratejik olarak da AB ve NATO'ya ne kadar büyük bir maliyet getirdiğini herkes çok daha iyi fark ediyor' dedi.
Bir başka soru üzerine Başbakan Erdoğan'ın 'düğmeye basan biz olmalıyız' sözlerini değerlendiren Davutoğlu, 'Orta Doğu'da bir gerilim yaşandığında habersiz bir şekilde Türkiye'nin kendisini savaşın bir parçası olarak bulacağına' ilişkin korkuların mevcut olduğunu anımsatarak, Başbakan'ın sözlerinin Türkiye'nin NATO'nun komuta sisteminin her yerinde olduğu, dolayısıyla Türkiye'nin iradesi dışında bu savunma sisteminin kullanılmasının mümkün olamayacağı anlamına geldiğini dile getirdi.
26.11.2010 23:45:07
Davutoğlu, CNNTürk'te Taha Akyol'un sunduğu 'Eğrisi Doğrusu' programına katılarak soruları yanıtladı.
İsrail ile ilişkilerin ele alındığı programda ABD ziyaretinde ülkedeki Yahudi lobisine önem verip vermeyeceğine ilişkin soru üzerine bütün lobilere önem verdiklerini belirten Davutoğlu, 'Dünyanın neresinde olursa olsun Yahudilerle görüşürüz' dedi.
Türkiye'nin Yahudilere zulmeden ya da İsrail ile fiili bir savaş yaşayan bir ülke olmadığını ifade eden Davutoğlu, 'Şimdi böyle bir ülkenin 9 vatandaşı, uluslararası sularda, düzenli ordu tarafından, siyasi bir otoritenin emriyle kararlı ve bilinçli bir şekilde öldürülmüşse onurlu bir devlet bu hakkı sonuna kadar takip eder. Bizim için bu kendimize olan saygımızın bir gereği' diye konuştu.
'İsrail'in bu saldırısından sorumluluğu olmayan, benzer acıları yaşayan Yahudilerin böylesine bir katliamı, hatta Gazze'ye yönelik blokajı mazur görmeleri durumunda burada bir problemin mevcut olduğunu' dile getiren Davutoğlu, önce onların İsrail'in bu politikalarına isyan etmesi gerektiğini söyledi.
Son ABD ziyaretinde Yahudi toplumunun liderleri ile de görüştüğünü anlatan Davutoğlu, bu konuları açık bir şekilde paylaştığını, Yahudi entelektüellerinin çoğunun Türkiye'nin haklı olduğunu ifade ettiğini kaydetti.
ABD'deki Yahudi çevrelerinden farklı görüşlerin de çıktığına işaret eden Davutoğlu, temasta bulundukları Yahudi lobisinin önce '2008'e kadar iyi olan ilişkilerin sonra neden bozulduğu' sorusunu sormaları gerektiğini söyledi.
Yahudi toplumunda nihayetinde bir dayanışmanın söz konusu olduğunu belirten Davutoğlu, ancak Türkiye'de yaşayan aydınların onlar tarafından dile getirildiğinde mazur görülecek fikirlerin sözcülüğünü yapmalarının yanlış olduğu ifade etti.
Bu konuda ilkesel tutumlarını sürdüreceklerini dile getiren Davutoğlu, 'ABD'de bazı çevrelerde bu yanlış algılanıyorsa, bunu izah etmek bizim görevimiz bunu izah edeceğim' dedi. Davutoğlu, ABD'de kongre üyeleri ve çeşitli düşünce kuruluşlarında da bunları izah edeceğini söyledi.
Davutoğlu, Türkiye'ye atanacak ABD Büyükelçisinin kongre tarafından onaylanmamasının ilişkilerde bir problem olduğu anlamına gelip gelmediğine ilişkin bir soru üzerine, bunun Türkiye ile ilişkilerde bir problem anlamına gelmediğini, tamamıyla ABD iç hukuk sisteminin işleyişi ile ilgili olduğunu kaydetti. ABD'deki seçimlerin de araya girdiğini belirten Davutoğlu, bu konuda muhatapları ile görüştüklerini, büyükelçinin en kısa zamanda atanacağı yanıtını aldıklarını anlattı.
-NATO SAVUNMA SİSTEMİ-
Davutoğlu, NATO füze savunma sisteminin kurulmasında kastedilen tehdidin İran olup olmadığının sorulması üzerine, tehdit algılamasının belirli bir ülke için olmadığını dile getirdi.
Yeni Stratejik konseptin soğuk savaş sonrasında gündeme gelmeye başladığını, o zaman Rusya'nın da olduğunu ifade eden Davutoğlu, 'Kuzey Kore ile Güney Kore arasında gerilim yaşanıyor, Türkiye de bu ateşkes anlaşmasının tarafı olduğu için, bizim de görüşlerimiz soruluyor. Orada bir gerilim yaşansa Kuzey Kore'nin füzeleri için de bu geçerli' diye konuştu.
Lizbon'da alınan kararın daha ilkesel bazda, tamamen savunma nitelikli bir karar olduğunu söyleyen Davutoğlu, konunun Türkiye'nin NATO'ya sadakat meselesi olmadığını belirtti. Davutoğlu, kararın Türkiye'nin NATO'nun etkin bir üyesi olduğunun göstergesi olduğunu, 'NATO'nun sahibiyiz' ifadesiyle de bunu kastettiğini söyledi.
Türkiye'nin NATO'nun içinde bir nesne olmadığını belirten Davutoğlu, Türkiye'nin dış politikasından rahatsızlık duyanların temel yaşadığı sorunun hala bunu idrak edememelerinden kaynaklandığını ifade etti.
Davutoğlu, 'Ne ABD ne NATO ne AB ne Rusya ne x ne y ile ilişkilerimizde biz nesne değiliz. Birisi belirleyecek ve bizim sadakatimizi test edecek, kimsenin haddine değil bu. Biz müttefiksek beraber belirleriz ama kimse bizi sadakat testinden geçiremez' diye konuştu.
NATO Savunma sisteminin maliyeti ve Türkiye'nin bundan bir tasarruf sağlayıp sağlamayacağına dair soruyu Davutoğlu, şöyle yanıtladı:
'Bir kere bizim bir ulusal savunma sistemi calışmamız var. Esas itibarıyla bundan vazgeçmemiz söz konusu değil, kendi savunma ihtiyaçlarımız karşılanacak. Ancak bu savunma ihtiyaçları ile NATO Savunma Konsepti arasında bir örtüşme oldu mu; bu tabii maliyetlerin optimize edilmesi imkanı da doğuyor. Bu zaten aşamalı bir yapı, yeni konsept de o şekilde. Nihai noktaya gelene kadar o hesaplamalar yapılacak ama bizim metinde olmasını istediğimiz olmazsa olmaz noktalardan birisi de adil, hakça külfet paylaşımı.'
AB'nin ekonomik güç olarak tarih sahnesine çıkışının NATO'nun güvenlik şemsiyesi altında olduğunu kaydeden Davutoğlu, buna da en büyük emeği Türkiye'nin verdiğini anlattı.
Davutoğlu, hal böyle iken Türkiye-AB arasında güvenlik anlaşması hala imzalanmadığını, Türkiye'nin hala Avrupa Savunma Ajansı'nın üyesi olmadığını, Güney Kıbrıs vetosuyla karşılaşıldığını anlattı.
Türkiye'nin Avrupa Ortak Savunma Sistemi içinde karar verici bir mekanizma içinde olduğunu anımsatan Davutoğlu, 'Şimdi biz bunların olmasını istiyoruz, bunların olmasını istemek de anasütümüz kadar helaldir bize' diye konuştu.
Bu konuda Türkiye'nin elinin güçlendiğini dile getiren Davutoğlu, 'Artık Güney Kıbrıs Rum Kesiminin uyguladığı blokaj politikalarının stratejik olarak da AB ve NATO'ya ne kadar büyük bir maliyet getirdiğini herkes çok daha iyi fark ediyor' dedi.
Bir başka soru üzerine Başbakan Erdoğan'ın 'düğmeye basan biz olmalıyız' sözlerini değerlendiren Davutoğlu, 'Orta Doğu'da bir gerilim yaşandığında habersiz bir şekilde Türkiye'nin kendisini savaşın bir parçası olarak bulacağına' ilişkin korkuların mevcut olduğunu anımsatarak, Başbakan'ın sözlerinin Türkiye'nin NATO'nun komuta sisteminin her yerinde olduğu, dolayısıyla Türkiye'nin iradesi dışında bu savunma sisteminin kullanılmasının mümkün olamayacağı anlamına geldiğini dile getirdi.
26.11.2010 23:45:07