Huzurevindeki Öğretmen, Başöğretmen'i Anlattı
Adana Huzurevi'nde kalan 4 emekli öğretmenden biri olan 87 yaşındaki Neriman Çıtak, Mustafa Kemal Atatürk'ü Adana'ya gelişi sırasında 6 yaşındayken gördüğünü belirterek, "Ata'mın gök mavisi sert bakışlı çakmak çakmak gözleri vardı
Adana Huzurevi'nde kalan 4 emekli öğretmenden biri olan 87 yaşındaki Neriman Çıtak, Mustafa Kemal Atatürk'ü Adana'ya gelişi sırasında 6 yaşındayken gördüğünü belirterek, "Ata'mın gök mavisi sert bakışlı çakmak çakmak gözleri vardı. Bana doğru yaklaştığında bir gülümseme, bir memnuniyetle bana baktı. Ben bu bakışı hayatım boyunca unutamam" dedi.
Türkiye'nin çeşitli kentlerinde öğretmenlik yaparak birçok insan yetiştiren 4 öğretmen, emekli olduktan sonra Adana Huzurevi'ne yerleşerek hayatlarını burada sürdürmeye başladı. Her Öğretmenler Günü geldiğinde en iyi kıyafetlerini giyip huzurevinde kutlamaya katılan emekli öğretmenler, bu yıl ilk kez yaş pasta keserek günlerini kutladılar. Kutlamaya Adana Sosyal Hizmetler İl Müdürü Fazlı Doğanç, Adana Huzurevi Müdürü Nurdan Kama ve huzurevinde çalışan öğretmenler ile emekli 4 öğretmen katıldı.
Emekli öğretmenlere Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) Genel Müdürü Dr. İsmail Barış çiçek ve hediyeler gönderdi. Hediyelerini alan emekli öğretmenler daha sonra kendileri için hazırlanan ve üzerinde "Öğretmenler gününüz kutlu olsun" yazılı yaş pastayı kestiler. Nurdan Kama, emekli öğretmenlere kendi elleriyle kestiği pastayı ikram etti.
Emekli öğretmenlerden 87 yaşındaki Neriman Çıtak, 1923 yılında Adana'da dünyaya geldiğini ve 1943 yılında tarihi Kız Lisesi'nden mezun olduğunu söyledi. Çıtak, liseyi bitirdikten sonra yüksek tahsil yapmak istediğini ancak iki kulağından ameliyat olmak zorunda kaldığını ve uzun süre tedavi gördüğünü, bu nedenle yüksek tahsil yapamadığını ancak Adana Kız Öğretmen Enstitüsü'nü bitirerek öğretmen olduğunu anlattı. Cumhuriyetle yaşıt olduğunu ve Türkiye Cumhuriyeti'nin büyük zorluklarla kurulduğunu
dinleyerek büyüdüğünü, 6 yaşındayken de 1929 yılında başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk'ü gördüğünü belirten Çıtak, şunları söyledi: "6 yaşında okula giderken arkadaşlarım bir gün Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Adana'ya gelerek öğleden sonra belediyeyi ziyaret edeceğini söylediler. Ben de anneme Atatürk'ü görmeye gideceğimi söyledim. Ancak annem 'ezilirsin' diyerek izin vermedi. Öğleden sonra olmuştu ancak dışarı çıkamıyordum. Evin en küçüğü olduğum için beni ekmek almaya gönderdiler. Dışarı çıktığımda halkın
akın akın belediyeye gittiğini gördüm. Ekmek sepetini atarak ben de belediyeye gittim. Kalabalık arasından çocuk olduğum için en öne geçtim. Heyecandan top gibi yerimde duramıyor zıplıyordum. Birden bir heyet göründü karşıdan. Atatürk en önde, elinde siyah bir şapkayla halkı selamlıyor. Halk da 'Yaşa, var ol' diyerek alkışlıyordu. Bana doğu yaklaştı. Ata'mın gök mavisi sert bakışlı çakmak çakmak gözleri vardı. Bana doğru yaklaştığında bir gülümseme, bir memnuniyetle bana baktı. Ben bu bakışı hayatım boyunca
unutamam."
Atatürk'ü ikinci kez Kız Lisesi Ortaokulu'nda okurken resmigeçit sırasında, ardından da Mersin'e geldikten sonra Adana'ya uğradığında gördüğünü anlatan Çıtak, "Mersin'den trenle Adana'ya geldi. Adana'da Atatürk Parkı'nda halkı selamladı. Bizde öğrenci olarak orada bulunduk. Atatürk'ün kıyafeti beni çok etkilemişti. Hele o giydiği golf pantolonu beni çok etkilemişti. Yine gözleri çakmak çakmaktı" diye konuştu.
Bugün ilk kez yaş pasta keserek öğretmenler gününü kutladığını anlatan Çıtak, "En yaşlı ben olduğum için pastayı ben kesip mumları ben üfledim. Bu benim hayatımda bir ilk. Bu nedenle çok duygulandım. Öbür taraftan da sevildiğim için çok sevindim" dedi.
58 yaşındaki emekli öğretmen Hüseyin Güven ise 1974 yılında Balıkesir Savaştepe Öğretmen Okulu'ndan mezun olduktan sonra 4 yıl Hakkari'nin Beytüşşebap ilçesinde görev yaptığını, burada kız çocuklarını okula kazandırmak için mücadele ettiğini belirterek, "Daha sonra Kahramanmaraş'ın Elbistan ilçesine bağlı Karahasanuşağı Köyüne tayinim çıktı. Burada ara tatilinden dönerken köy yakınlarında trafik kazası geçirerek belden aşağım felç oldu. Mesleğime yeniden dönemediğim için malulen emekli olmak zorunda
kaldım. O gün okulların fiziki şartları yeterli olsa öğretmenliğe devam ederdim. Ancak şimdi bile çoğu okulun fiziki şartları engellire uygun değil" şeklinde konuştu.
Sadece 8,5 yıl öğretmenlik yaptığı için mesleğinin içinde bir ukde olarak kaldığını söyleyen Güven, "Öğretmenlik çok kutsal bir görev. Çünkü öğretmenler bir hamura şekil veriyor. Onu oluşturuyor. Bu nedenle eğitime önem veren ülkeler ileriye gitmiş, önem vermeyen ülkeler hep geride kalmıştır. Türkiye'nin Doğu ve Güneydoğu Anadolu'sunda yaşanan töre cinayetleri de bunun örneğidir. Okuma oranı az olduğundan ve kızlar okula gönderilmediğinden bu tür cinayetler fazla oluyor. Ben Hakkari'de görev yaptığım
zaman kızları okuma kazandırmak için mücadele ederdim. Son yıllarda kızları okula kazandırmak için çıkartılan kampanyalar çok geç kaldı. Kızlar mutlaka okutulmalı" dedi.
Hüseyin Güven, kendisinin 24 kasım günü malulen emekli edildiğini 24 kasımın kendisinde iki anlam taşıdığını sözlerine ekledi.
(FKE-EA-Y)
Türkiye'nin çeşitli kentlerinde öğretmenlik yaparak birçok insan yetiştiren 4 öğretmen, emekli olduktan sonra Adana Huzurevi'ne yerleşerek hayatlarını burada sürdürmeye başladı. Her Öğretmenler Günü geldiğinde en iyi kıyafetlerini giyip huzurevinde kutlamaya katılan emekli öğretmenler, bu yıl ilk kez yaş pasta keserek günlerini kutladılar. Kutlamaya Adana Sosyal Hizmetler İl Müdürü Fazlı Doğanç, Adana Huzurevi Müdürü Nurdan Kama ve huzurevinde çalışan öğretmenler ile emekli 4 öğretmen katıldı.
Emekli öğretmenlere Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) Genel Müdürü Dr. İsmail Barış çiçek ve hediyeler gönderdi. Hediyelerini alan emekli öğretmenler daha sonra kendileri için hazırlanan ve üzerinde "Öğretmenler gününüz kutlu olsun" yazılı yaş pastayı kestiler. Nurdan Kama, emekli öğretmenlere kendi elleriyle kestiği pastayı ikram etti.
Emekli öğretmenlerden 87 yaşındaki Neriman Çıtak, 1923 yılında Adana'da dünyaya geldiğini ve 1943 yılında tarihi Kız Lisesi'nden mezun olduğunu söyledi. Çıtak, liseyi bitirdikten sonra yüksek tahsil yapmak istediğini ancak iki kulağından ameliyat olmak zorunda kaldığını ve uzun süre tedavi gördüğünü, bu nedenle yüksek tahsil yapamadığını ancak Adana Kız Öğretmen Enstitüsü'nü bitirerek öğretmen olduğunu anlattı. Cumhuriyetle yaşıt olduğunu ve Türkiye Cumhuriyeti'nin büyük zorluklarla kurulduğunu
dinleyerek büyüdüğünü, 6 yaşındayken de 1929 yılında başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk'ü gördüğünü belirten Çıtak, şunları söyledi: "6 yaşında okula giderken arkadaşlarım bir gün Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Adana'ya gelerek öğleden sonra belediyeyi ziyaret edeceğini söylediler. Ben de anneme Atatürk'ü görmeye gideceğimi söyledim. Ancak annem 'ezilirsin' diyerek izin vermedi. Öğleden sonra olmuştu ancak dışarı çıkamıyordum. Evin en küçüğü olduğum için beni ekmek almaya gönderdiler. Dışarı çıktığımda halkın
akın akın belediyeye gittiğini gördüm. Ekmek sepetini atarak ben de belediyeye gittim. Kalabalık arasından çocuk olduğum için en öne geçtim. Heyecandan top gibi yerimde duramıyor zıplıyordum. Birden bir heyet göründü karşıdan. Atatürk en önde, elinde siyah bir şapkayla halkı selamlıyor. Halk da 'Yaşa, var ol' diyerek alkışlıyordu. Bana doğu yaklaştı. Ata'mın gök mavisi sert bakışlı çakmak çakmak gözleri vardı. Bana doğru yaklaştığında bir gülümseme, bir memnuniyetle bana baktı. Ben bu bakışı hayatım boyunca
unutamam."
Atatürk'ü ikinci kez Kız Lisesi Ortaokulu'nda okurken resmigeçit sırasında, ardından da Mersin'e geldikten sonra Adana'ya uğradığında gördüğünü anlatan Çıtak, "Mersin'den trenle Adana'ya geldi. Adana'da Atatürk Parkı'nda halkı selamladı. Bizde öğrenci olarak orada bulunduk. Atatürk'ün kıyafeti beni çok etkilemişti. Hele o giydiği golf pantolonu beni çok etkilemişti. Yine gözleri çakmak çakmaktı" diye konuştu.
Bugün ilk kez yaş pasta keserek öğretmenler gününü kutladığını anlatan Çıtak, "En yaşlı ben olduğum için pastayı ben kesip mumları ben üfledim. Bu benim hayatımda bir ilk. Bu nedenle çok duygulandım. Öbür taraftan da sevildiğim için çok sevindim" dedi.
58 yaşındaki emekli öğretmen Hüseyin Güven ise 1974 yılında Balıkesir Savaştepe Öğretmen Okulu'ndan mezun olduktan sonra 4 yıl Hakkari'nin Beytüşşebap ilçesinde görev yaptığını, burada kız çocuklarını okula kazandırmak için mücadele ettiğini belirterek, "Daha sonra Kahramanmaraş'ın Elbistan ilçesine bağlı Karahasanuşağı Köyüne tayinim çıktı. Burada ara tatilinden dönerken köy yakınlarında trafik kazası geçirerek belden aşağım felç oldu. Mesleğime yeniden dönemediğim için malulen emekli olmak zorunda
kaldım. O gün okulların fiziki şartları yeterli olsa öğretmenliğe devam ederdim. Ancak şimdi bile çoğu okulun fiziki şartları engellire uygun değil" şeklinde konuştu.
Sadece 8,5 yıl öğretmenlik yaptığı için mesleğinin içinde bir ukde olarak kaldığını söyleyen Güven, "Öğretmenlik çok kutsal bir görev. Çünkü öğretmenler bir hamura şekil veriyor. Onu oluşturuyor. Bu nedenle eğitime önem veren ülkeler ileriye gitmiş, önem vermeyen ülkeler hep geride kalmıştır. Türkiye'nin Doğu ve Güneydoğu Anadolu'sunda yaşanan töre cinayetleri de bunun örneğidir. Okuma oranı az olduğundan ve kızlar okula gönderilmediğinden bu tür cinayetler fazla oluyor. Ben Hakkari'de görev yaptığım
zaman kızları okuma kazandırmak için mücadele ederdim. Son yıllarda kızları okula kazandırmak için çıkartılan kampanyalar çok geç kaldı. Kızlar mutlaka okutulmalı" dedi.
Hüseyin Güven, kendisinin 24 kasım günü malulen emekli edildiğini 24 kasımın kendisinde iki anlam taşıdığını sözlerine ekledi.
(FKE-EA-Y)